Chelsea 1-1 Barcelona || Tek Şutla Gelen Mucize!

İlk önce şunu söylemek lazım, her ne kadar turu Barcelona geçmiş olsa da bu akşam futbol fikrini sahaya yansıtan ve maçı istediği gibi götüren taraf Chelsea'ydi. Barcelona rakibine üstünlük kurduğu zaman tarihin en tehlikeli hücum takımlarından birine dönüşüyor olabilir ama bugün gördük ki bu takım durdurulamaz değil. Hiddink ve öğrencilerinin hakkını verelim ilk önce.

Maçın sonucuna ise bir futbol taraftarı olarak sevinmemek elde değil, en azından hücum futbolu izlemek isteyen kesimden biri olarak ben baya bir sevindim açıkçası. Barcelona'nın bu sezonki futbolunun bir şekilde taçlanması ve gelişimine devam etmesi gerek, bu akşamki sonuca sevinmemin en büyük nedeni budur. Barcelona bu akşam kendi ölçütlerinde maksimumunu oynayabilmiş midir, hayır ama arada bir böyle maçlardan da çıkabilmek gerekir, hele karşınızdaki bu kadar sert bir takımsa.

İlker Yasin beynimin her hücresine sirayet etti maç boyunca, o yüzden arada klişeye kaçan söylemlere girersem bu seferlik mazur görün beni. Puyol yokken Abidal'ı düşünüyordun hoca, niye Yaya Toure'yi oynattın muhabbetine girmemek için kendimi zor tutuyorum. Şaka bir yana, Barcelona'nın sert ve tavizsiz uygulanan bir alan savunmasına karşı zorlandığını gördük bugün. Iniesta, Xavi ve Messi oluşan en ufak boşluğu dahi değerlendirmeye çalıştı ama maç boyu etkili pozisyon üretemedi bu çaba. Bunda içine Sabri Sarıoğlu kaçmış Daniel Alves'in payı da yok değildi hani, hele o ortalardan sonra yaptığı hareketler beni paralel evrende bir Galatasaray maçı izliyormuşçasına gerdi. Neyse efendim, kanatlardan da bir şey çıkmayınca, Eto'o Madrid maçında olduğu gibi pas trafiğinde aktif bir rol edinemeyince Barcelona'nın gole gidiş yolları mucizelere kalmıştı, o mucize ise 93'te Messi'nin çıkardığı topta Iniesta'nın sağ ayağıyla geldi. Barcelona'nın kaleyi bulan ilk şutuydu o, bu bile tek başına Barcelona'nın ne kadar zorlandığını gösteriyor bizlere.

Chelsea gerçekten inanılmaz kapatıyor sahayı, karşısındaki takım Barcelona olmasa kanatlara dahi indirtmeyeceklerdi nerdeyse. Herhangi bir Türk takımının şu Chelsea'ye karşı bırakın golü, kaleye dahi inebileceğini sanmıyorum. Hiddink Mourinho'nun defansif mirasını bir adım öteye taşımış, gerçekten takdir edilesi bir iş çıkardılar. Yine de taktiklerine ve amaçlarına uygun oynadıkları 180 dakika onlar için bir teselliden öteye gitmeyecek. Siz kendi sahanızda son dakikalara 10 kişilik rakibinize karşı 1-0 önde giriyorsanız skoru koruyacaksınız, tutacaksınız. Bunu yapamıyorsanız hatayı başka yerde aramamak lazım.
Hata demişken hakeme değinmezsek olmaz. Dünya Kupasında adını hatırlamadığım bir Rus hakemden sonra üst düzey turnuvalarda izlediğim en berbat hakem performansıydı bugünkü. Kırmızı kart komedisiyle başlayan süreçte ipin ucunu kaçırdı, birisi bariz iki Chelsea penaltısı da güme gitti geri kalan bölümde. Abildal'in atıldığı pozisyonda Anelka'ya herhangi bir müdahele göremedim ben. Eğer faul varsa bile Anelka'nın diğer yanında ona yakın bir oyuncu daha var, bariz gol şansından kırmızı kart olması mümkün değil. Sanıyorum yan hakem yanılttı bu pozisyonda Ovrebo'yu, dudaklarından yan hakemin dediğini tekrarlarken "Sent off!" dedi gibi geldi bana.

Lafın kısası ben mutlu ayrılıyorum bu futbol gecesinden. Final Manu-Barca arasında Roma'da oynanacak, son yılların en iddialı finali dersek yalan olmaz herhalde. Ronaldo-Messi çekişmesi için de önemli bir ayak olacak bu final, sabırsızlıkla beklemekteyiz.