Adam Olacak Çocuk

Geçen hafta şampiyon olan Fenerbahçe U-15 takımının kaptanı İbrahim Serdar Aydın'dan bahsetmiştim. Hafta içindeyse Nike Premier Cup'ın kura çekiminde kendisiyle röportaj yapma imkanı budum. Genç oyuncularla konuşurken onların biraz da çocuk olduğunu göz önünde bulundurmak durumundasınız ancak İbrahim Serdar hem konuşmasıyla, hem fikirleriyle beni yeteneklerinden daha çok etkiledi. Sanırım benim 15 yaşındaki halimle birisi böyle konuşsa bu kadar olgun cevaplar alamazdı! Futbola bağlılığının sadece yetenekli olması ya da bu ülkede popüler olmanın en kolay yolunun yeşil sahadan geçmesinden öte gerçek bir sevgiye dayandığını görmek güzel.

Tatlı 16'da şampiyon Bursa
16 yaş özellikle Amerikan kültüründe özeldir ve gençliğe adım atılan dönem olarak kabul edilir. Kabaca çevirisiyle 'Tatlı 16' dönemindeki gençler, her hafta bir başka finali yapılan Coca-Cola Akademi Ligi'nin U-16 kategorisinde final heyecanı yaşadı. Fenerbahçe, bu kategoride de final müsabakasına çıkarken, bu kez şampiyon olan taraf Bursaspor oldu. Orta sahadan aldığı pası doğru şekilde kontrol edip sol ayağıyla uzak köşeyi gören Furkan Kesikbaş, takımının ve finalin tek golünü kaydeden isimdi. İkinci devrede sarı-lacivertlilerin kontrolü ele aldığını ve önemli bir baskı kurduğunu da atlamamak lazım. Bursalı gençlerin şampiyonluğu 'Timsah Yürüyüşü' ile kutlaması ise hoş bir görüntüydü.

Burak Kaplan kadro dışı
Türkiye'de transfer dönemi yaklaşıyorken gözler özellikle Gaziantepsporlu Cenk Tosun'un çıkışının ardından gurbetçi piyasasına döndü. Köln'den Taner Yılmaz, Bayern'den Mehmet Ekici gibi isimler gündeme otururken, Türkiye Ümit Milli Takımı forması da giyen Burak Kaplan'dan ilginç bir haber geldi. Bundesliga II takımlarından Greather Fürth, Leverkusen'den kiraladığı Burak'ı teknik direktör Michael Büskens'le tartıştığı gerekçesiyle kadro dışı bıraktığını açıkladı. Dün Bild'e konuşan Burak ise aldığı sürelerle ilgili hocasıyla konuştuğunu, Leverkusen'de hiçbir zaman sorun yaratmayan bir oyuncu olduğunu söylemiş. Bu durum şüphesiz piyasasını etkileyecektir. Yetenekli bir kanat oyuncusu olan Burak'a Türkiye'den talip olacak bir ekip beklediğinden uygun bir fiyata bu transferi bitirebilir.

A2 Ligi Panorama
Geçen hafta 1.Grup'ta liderliği devralan Galatasaray, Güngören deplasmanından 5-1'le dönerek 73 puanla yerini sağlamlaştırdı. Goller Ahmet Kesim (2), İbrahim Selen, Berkin Arslan ve Caner Öztürk'ten. Turgutluspor'un da evinde Bucaspor'a 3-2 mağlup olmasıyla farkı üçe çıkaran sarı-kırmızılılar son üç maçının ikisini kazanması halinde Manisa ekibinin sonuçlarına bakmadan A2 Ligi finaline adını yazdıracak. 2.Grup'ta ise Erciyesspor ile Gençlerbirliği'nin çekişmesi sürüyor.
1.Grup (35.Hafta): Galatasaray 73, Turgutluspor 70, Beşiktaş 68, Kasımpaşa 63.
Bolu-Altay: 1-0, Turgutlu-Buca: 2-3, Karşıyaka-Kasımpaşa: 0-2, Manisa-Denizli: 0-5, MP Antalya-Eskişehir: 0-3, Dardanel-İstanbul BB: 1-3, Tavşanlı-Bursa: 1-0, Kartal-Fenerbahçe: 1-1, Güngören-Galatasaray: 1-5, Akhisar-Beşiktaş: 1-1.
2.Grup (31.Hafta): Erciyesspor 60, Gençlerbirliği 57, Rizespor 55, Konyaspor 52.
Kayseri-Giresun: 0-0, Gaziantep-Ankaragücü: 2-1, Trabzon-Sivas: 2-3, Samsun-Karabük: 0-1, Erciyes-Ordu: 0-0, Gençlerbirliği-Konya: 0-0, Mersin  İY-Adana: 1-0, Gaziantep BB-Rize: 3-1.

Süper Lig'den Belçika 3.Ligi'ne: Sarper Kıskaç

Giderken PR'ı iyi yapılan ancak Edirne'den dışarı çıktığı günden bu yana adı duyulmayan, genç bir oyuncu Sarper Kıskaç. Ankaragücü altyapısından yetişmişti, bir gün Standart Liege'e transfer olup herkesin takdirini kazandı ve o günden beri kendisinden haber alınamadı.

Aklıma nereden düştü bilmiyorum ama Türkiye'ye dönüp dönmediğini merak ettiğimden biraz araştırdım, 2008'den bu yana adamla iligli Türkçe tek kelime edilmemiş. İngilizceden de hayır yok derken son olarak bulduğum habere göre bu sezon başında Standart Liege'in ufak çaplı ezeli rakiplerinden RFC de Liege'e geçmiş. Haberde hâlâ Ankaragücü formalı bir fotoğrafının kullanılıyor olması bu transferi daha iyi anlatıyor sanırım bizlere çünkü 1990 doğumlu stoper iki sezon boyunca Standart formasını bir kez dahi giyememişti. Gerçi okuduğum bir başka haberde Fenerbahçeli kimliğiyle de tanınan Adıyamanlı iş adamı Celalettin Bilgiç'in bu transfere aracılık ettiğini ve hemşehrisine yardımcı olduğu yazıyor. Doğruysa ki olma ihtimali var, Sarper adına gelinen nokta çok da şaşırtıcı değil.

Son olarak bir detay daha, RFC de Liege Belçika'da üçüncü kademede mücadele ediyor ancak lig sonuncusu olarak... Son yedi maçlarını peş peşe kaybedip efsanevi bir seriye imza atmışlar. Sarper'in ise sadece eylül ayında iki maçta forma giyebildiğini, takımın as stoperinin bir başka Türk pasaportlu oyuncu olan 27 yaşındaki Serdar Alageyik olduğunu söyleyeyim.

*Fotoğraf internet alemi üzerindeki tek Sarper Kıskaç fotoğrafı olarak görünüyor ama kendisinin Ankaragücü'nde profesyonel maçı yok. Bu yüzden doğru fotoğraf olup olmadığına emin olamadım.

Tunay Torun Hertha Berlin'de


Algıda seçicilik derler ya, rastladığım tüm haberlere Hamburg'la üç yıllık sözleşme yenilemiş gözüyle bakıyordum ama sözleşmesi biten Tunay Torun, Bundesliga'ya tekrar yükselen Hertha Berlin ile üç yıllık sözleşme imzalamış.

Açıkçası kulübüyle yenilememesi halinde Türkiye'den bir takımın kanca atmasına kesin gözüyle bakıyordum ama herkes aval aval Cenk Tosun'a bakarken milli takıma seçilmiş bir başka forveti Hertha bütçesinde bir ekibe kaptırmak zirve takımlarımızın vizyonunun bir özeti. Eminim Cenk ile Emenike için 5'er milyon avrodan Antep ve Karabük'ün kapısını aşındırmaya şimdiden başlamışlardır. Ondan sonra Dinamo Kiev'e, Karpaty Lviv'e, PAOK'a neden elendiklerini kös kös düşünürler. Tabii ki bu da topu topu bir gün sürer çünkü alınacak bir derbi galibiyeti ya da ligde yakalanacak iki maçlık galibiyet serisi onlar için çok daha önemli.

21 yaşındaki Tunay, Hamburg'un aslında çok önem verdiği bir oyuncuyken geçirdiği uzun süreli sakatlık sonrası yerini kendinden iki yaş küçük Güney Koreli Heung-Min Son'a kaptırmıştı. Kasım ayında sezon sonu serbest kalacağını yazmıştım ama ne yalan söyleyeyim, Hamburg sonrası Hertha türü bir tercih de beklemiyordum.

Düşününce Tunay açısından verimli bir transfer olacak gibi gözüküyor. Hem bir Bundesliga takımında ilk kez düzenli oynama fırsatı bulacak, hem de rolü Hamburg'a göre çok daha büyük olacaktır. Milli takım tercihini Güney Kore karşısında oynayarak yapmıştı, bir başka Güney Korelinin performansı sayesinde kariyerine bir başka yön verdi. Onun için olumlu olacaktır elbette ama Baros'un, Umut'un arkasını doldurmaktan aciz takımların hâlâ suya aval aval bakıp çeşmeye bakmayı unutmalarına akıl sır erdirmek mümkün değil. Hadi Bundesliga takımlarını takip etmekten acizsiniz, en azından milli takıma seçilen 21 yaşındaki forvete kimin nesi, kimin fesi diyerek bir bakın, araştırın.

Cenk Tosun, Tunay Torun... Sıradaki?

Eski Açık @ Lig Radyo / 27 Nisan

Yaklaşık iki aydır Lig Radyo'da yayınlanan, Galatasaray temalı bir programım var bildiğiniz gibi, adı Eski Açık. İki haftadır kayıtları da alma fırsatım oluyor. Blogu da yavaştan harlamışken saat sebebiyle dinleyemeyenler için kayıtları buradan paylaşmak istedim.

Bu kez programın ilk 10 dakikası kesik yemiş. İlk bölümde Anıl Dilaver'i bir türlü çıkaramayıp "Kimdi o ya!" dememi duyamayacaksınız ama en az onun kadar güzel bir başka replik daha var kayıtta: "İzmir iyi futbolcu yetiştiren bir ülkedir"

Veda Edenler #2: Indiana Pacers

David West'i kaybeden Hornets'la birlikte play-off'un en zayıf takımı diye düşünen ben ve benim gibileri yanıltan bir performans ortaya koydu Pacers. Belirgin bir starları olmasa da hemen her bölgede iş yapacak alternatifi bulunan Indiana, özellikle ilk maçta Bulls'u epey zorladı ama son iki dakikada Derrick Rose'a teslim oldukları o karşılaşma serinin de kaderini çizdi. Evindeki ilk maçı da kaybedince süpürge ucundan gözükmüştü ama bu üç maçta da Chicago'yla kora kor oynamayı bilmişlerdi. Ufak detaylarla ibre Bulls'u gösterse dahi. Dördüncü maçı almayı bu açıdan hak ediyorlardı ama Rose'un yarı sakat da olsa beşinci maçta işi bitireceği kesin gibiydi. Üçüncü çeyrek sonunda sokulmaya çalıştılarsa da Rose'un üçlük şovu fişi çekti, Indiana evine döndü.

Aslında beklenen de buydu zira özellikle ilk beşlerde Bulls, Pacers'tan bir fazlasına sahipti. Çaylak sezonundan beri beğenerek izlediğim Darren Collison, karşısında ligin en güçlü ve skorer PG'sini buldu, keza bu yıl kademe atlayan uzunlardan Roy Hibbert, enerjik ve güçlü bir isim olan Joakim Noah'la eşleşmek durumundaydı. Takımın skor gücü Danny Granger'ın karşısındaysa bence ligin underrated forvetlerinden Luol Deng vardı. Şu tabloda iyi bile iş çıkardıklarını söylemek zor değil.

Eksikler
1-Go to guy: Kritik anlarda gözünüz kapalı güveneceğiniz bir skoreriniz olmadığında play-off'ta başabaş bir maç da çıkarsanız elin oğlu gelir, galibiyeti alır gider. Danny Granger, geçen yıl All-Star olacak kadar sağlam bir skor gücü sağlıyor olabilir ama 'o adam' olmaktan hâlâ uzakta. Takımın da topu zor anlarda elinde isteyecek türden bir oyuncu mevcut değil. Pacers'ın bu adamı bir an önce bulması gerekiyor.

2-Çift sayılar: Eli ayağı düzgün bir pivot ve oyun kurucu tamam. Formda olduğunda All-Star düzeyine çıkan skorer bir forvet de tamam ama 2 ve 4 numaraları hâlâ tam anlamıyla dolu değil. Daha çok iki gibi oynayan çaylak Paul George ile ondan sadece üç cm uzun olan PF Sayko T (Ne pis bi' lakaptır bu da, anası babası da böyle diyordur eminim) iyi parçalar ama bu düzende ilk beş oynarlarsa Pacers'ın gelebileceği en yüksek nokta play-off ilk turu olacak. Son dakikada gerçekleşmeyen Josh McRoberts / OJ Mayo takası bu açıdan onlara çok şey katabilirdi ama olmadı. Grizzlies'i tekrar ikna ederlerse ne âlâ...

Draft 2011
Yukarıda bahsettiğim sorunlara bu drafttan çözüm bulmaları kolay değil. 2 numara kıtı bu drafttaki en iyi skorerlerden biri olan Jimmer Fredette 15'e kadar düşerse kenardan skor katkısı için leziz olur ancak Collison-Fredette ikilisini Premier Lig'de döndürmezler. Larry Bird yine undersized bir uzun düşünüyorsa Kansas'ın ikiz forvetlerinden uzun olanı Markeef Morris oralara kadar düşebilir. İkinci tur 12.sıradan olan draft hakkına da VCU'yu NCAA dörtlü finaline taşıyan Jamie Skeen olabilir. O da ikinci turun ikinci yarısında gitmesi beklenen undersized uzunlardan.

Gelecek Sezon
Bu takımda final ya da şampiyonluk görecek iskelet var mı derseniz yok derim ama hâlâ gelişebilecek, ilerleyebilecek potansiyele sahipler. Birkaç doğru takas ve iyi bir draftla Doğu'da fantastik dörtlünün arkasına sokulabilirler.

Galatasaray Altyapısı Twitter'da

Türk Telekom Arena'da şans bulamasalar da Twitter'da boy gösteriyorlar. Galatasaray A2 takımının oyuncularından Cem Sultan, Berk Neziroğulları, Berkin Arslan ve Bilal Özhan'ın Twitter'da aktif birer hesapları var. Güngören deplasmanında 5-1 kazanarak artık 1. Grup'u lider tamamlamayı neredeyse garantileyen A2'lerin bu sevinci de twitlere yansımış. Esas gündemleri ise Play Station Network'te çıkan ve hayatlarını derinden etkileyen arıza!

Bu ekibin yanısıra bir de Serkan Kurtuluş'un hesabı var ki takip ettiği 22 kişiden 18'inin karşı cins olmasına pek de şaşırmadık.

Galatasaraylı gençleri takip etmek isterseniz;
Serkan Kurtuluş
Cem Sultan
Berk Neziroğulları
Berkin Arslan
Bilal Özhan

Fenerbahçeli İbrahim Serdar Aydın Röportajı

Çok övüldüğünü biliyordum ama üst üste birkaç maçını izleyene kadar bu çapta bir yetenek olduğunu tahmin etmemiştim. Belki de ondan da önemlisi çok akıllı ve profesyonel bir çocuk. Röportaj yaptığım diğer gençlerden daha farklı olduğunu belli ediyordu. Futbolu çok seven, bunu bir iş değil de hayatının merkezi halini getirebilmiş ve gerçekten çok yetenekli bir çocuk İbrahim Serdar.

Daha sonra iki gol atarak uzatmaya götürüp takımına kazandırdığı Nike Premier Cup'ın kura çekiminde Fenerbahçe U-15 kaptanı İbrahim Serdar Aydın'la keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Önce İbrahim Serdar'a, sonra da kura çekiminin ev sahibi Nike'a teşekkür ederim. Buyrun...


Uğur Karakullukçu: Fenerbahçe'ye ilk ne zaman adımını attın?

İbrahim Serdar Aydın: Ben Fenerbahçe'ye altı sene önce geldim, 10 yaşındaydım. Fenerbahçe Futbol Okulu'na gidiyordum. Bu okulda bir turnuva düzenlendi. Altyapıdan da hocalar vardı, Hollandalı Lensen dönemiydi. Beni beğenmişler, seçmelerde de beğenilince kendimden bir yaş büyük olan 1994 doğumlular grubuna katıldım. O sene 1996 takımı daha kurulmamıştı.

Türkiye'de futbol eğitimi 12-13 yaşlarında başlıyor genelde, erken başlamışsın. Şimdi kendi jenerasyonundasın sanırım?

Evet, erken yaşta çalışmalara başladığım için teknik gelişimim de daha rahat oldu. Sahada da daha rahat ediyorum şimdi. Şimdi 96'lılarla oynuyorum tabii.

BİRÇOK POZİSYONDA OYNATILIYORUM

Hangi mevkiide daha iyi görüyorsun kendini, hangi pozisyonlarda oynayabiliyorsun?

İlk başladığımda santrfor oynuyordum. Daha sonra hocalarım beni sağ beke kaydırdı. Sağ bekten stopere geçtim, sonra tekrar sağ bek olarak denendikten sonra bu sene de orta sahada şans buluyorum. Ne görev verilirse onu yapmaya çalışıyorum ama milli takımda daha çok sağ bek olarak kullanılıyorum.
Benim için de iyi oluyor. Daha çok bölgede oynayabildiğim için milli takımlarda da tercih edilmem kolaylaşıyor.

TOP GELMEDEN DÜŞÜNÜYORUM

Orta saha, sağ bek ve stoper oynuyorum dedin. Peki kendi adına öne çıkan özelliklerin neler? Kendinde neleri eksik görüyorsun?

Sağ bekte bindirmeyi iyi becerdiğimi düşünüyorum ama işimi yaptığımda geri dönüp de yerime doldurmayı biliyorum. Orta saha oynadığımda da top gelmeden önce ne yapmam gerektiğini düşünüyorum. İyi de bir pasör olduğumu düşünüyorum. Şut özelliğim de hücuma katkı sağlıyor. Ama öte yandan kendimi de tutamıyorum pek, top neredeyse orada olmak istiyorum. Kondisyonumu mücadele ederek çabuk harcıyorum. Bunu şimdilik 80 dakikaya yaymam gerekiyor. 17 yaşımdan sonra 90 dakikaya tabii.

Özel antrenman yapıyor musun peki antrenman sonrası?

Haftaiçi kulübün antrenman programını uyguluyorum ama haftasonu özel çalışmalara ağırlık veririm. Evimizin orada halı saha var, sağolsun izin veriyorlar. Şut, duran top, topla dripling ve koşu çalışması yaparım ayrıca. Onun dışında üst vücut da çalışıyorum. Ekstra çalışmayı severim.

Yeni kurulan U-15 milli takımıyla ilk maçına kaptan olarak çıktın. Ne düşünüyorsun bu konuda?

Bu seneki ilk milli deneyimim buydu. Oraya katılmam ayrı bir mutluluk verdi bana, benim için çok önemliydi. Bütün sezon onun içi çalışıyordum. Cuma günü de Kazakistan'da U-16 Milli Takımı'yla bir turnuvaya katılacağım. Benden bir yaş büyükler. Muhammed Demirci ve birçok önemli oyuncu da var orada, hepsi hem arkadaşım, hem de abim gibi.

Milli takımdan arkadaşların var tabii. Kendi jenerasyonundan kimleri beğeniyorsun?

Cem Felek var, Frankfurt'ta oynuyor. Onu beğeniyorum. Beşiktaş'ta Muhammed Şahingöz arkadaşımız var. Stoperde Melih Can Yağcı iyi, Bucaspor'dan. Yine Beşiktaş'tan sol bek Umut Can İnce'yi beğeniyorum. Galatasaray'dan da Berk Yıldız var, o da çok iyi oyuncu ama sakatlığı yüzünden milli takıma çağrılmamıştı. Normalde gelebilecek en iyi oyunculardan biri.

İDOLLERİM LAMPARD İLE RAMOS

Peki Avrupa futbolunu takip edebiliyor musun? Maç izlemeyi sever misin?

Boş zamanlarımda maç izlemeyi çok severim zaten. Hemen hemen her ligi takip ediyorum. En çok beğendiğim takımlar Real Madrid, Barcelona ve Chelsea. Kendi bölgemden Chelseali Frank Lampard'ı beğeniyorum. Sağ bek olarak ise Sergio Ramos.

Peki Gökhan Gönül? Onunla hiç konuşma, tanışma fırsatı buldun mu?

Tanışamadım henüz ama top toplayıcı olarak görev yaptığımda onun kanadında yer alıyorum ben, genelde topu ben veriyorum. Nasıl oynadığını gözlemlememe de yardımcı oluyor.

FENERBAHÇE ALTYAPISINDAN KAÇIYORLARDI

 Bu sezona kadar uzun yıllardır altyapıdan A takıma çıkan oyuncu yoktu. Bu sizi nasıl etkiliyordu?

Kesinlikle, şevkimiz ister istemez kırılıyordu. Zaten PAF takıma çıkanlar da ümidi olmadığından kaçar gibi başka takımlara transfer oluyorlardı. Bu sene abilerimizin oraya yükselmesi bizim de önümüzü açtı diye düşünüyorum. Aykut (Kocaman) hocamız da bizim için önemli bir avantaj, iyi değerlendirmemiz gerekiyor bunu.

Okan Alkan'la aynı bölgede oynuyorsun. O da milli takımlarda oynuyor, onun için ne diyorsun?

Okan abi çok iyi bir futbolcu, zaten ligde oynayıp bir asist yaptığı Antalyaspor maçında top topluyordum. En çok sevinen benimdir herhalde.

Seninle ilgilenen üst düzey hocalardan kimler var? Aykut hoca sizi izlemeye geliyor mu?

Aykut Kocaman hiç gelmedi. A2 takımın başındaki Hakan hoca (Tecimer) var. Başkanımız Aziz Yıldırım derbi maçlarımızı izlemeye çalışıyor. FB TV maçlarımızı veriyor ki bu da kendimizi insanlara tanıtabilmek açısından çok iyi bir şans diye düşünüyorum.

FUTBOL KİTAPLARI OKUYORUM
Günlük hayatında neler yapıyorsun? Müzik, kitap, dizi?

Müzik dinlemeye çok seviyorum. Genellikle maçlardan önce konsantre olmak için dinliyorum. Ailem ve arkadaşlarımla vakit geçirmek hoşuma gider. Onun dışında boş zamanlarımda futbolla ilgileniyorum. Futbolla ilgili kitaplar da okuyorum. Turgay Biçer'in kitabını okumuştum mesela. Onun dışında Aşkın Gözyaşları kitabını okudum en son. Televizyon seyretmeye pek vaktim olmuyor futbol dışında ama ATV'de Ezel var bir tek, onu takip ediyorum.

Yabancı dilin var mı? Bir sporcu olarak okumanın zorlukları var mı? Anlaşmalı bir okulda mı okuyorsun?

Okulda öğrendiğim kadarıyla var İngilizcem. Milli takım kamplarında da ders alıyoruz. Üsküdar Cumhuriyet Lisesi'nde okuyoruz hepimiz. Devamsızlıklarımız çok oluyor ama yardımcı oluyorlar. Kalan zamanlarda ders kaçırmamaya çalışıyorum.

Senden bir yaş büyük arkadaşlarından Beykan Şimşek A2 takımında oynuyor, Recep Niyaz ile beraber U-17 Milli Takımı'na da seçiliyorlar. Onlarla ilişkin nasıl?

Beykan'la birlikte oynama fırsatı bulmuştum 2-3 sene önce. Çok iyi bir oyuncu olacağı aşikardı. Onun adına çok seviniyorum. Şu anda A2'de oynuyor ve en küçük oyuncu olmasına rağmen birçok gol atı. Recep ile de idmana çıktım. Gerçekten çok yetenekli. Teknik kapasitesi çok yüksek.

Milli takımlarda hangi hocayla çalışıyorsun? Genç bir oyuncusun. Kendini ispatlamak için milli takımlar bir fırsat herhalde.

Milli takımda Abdullah Ercan var. Tahir hoca ve Volkan hoca da bizlere yardımcı oluyor. 15-16-17 yaş düzeyine kadar da bizlerle ilgilenecekler. Daha çok milli takımlara gidip uluslarası düzeyde kendimizi ne kadar ön plana çıkarırsak bizler için o kadar iyi oluyor. En iyi performansımızı oraya saklıyoruz. Yine de kulüp performansımız da seçilmemizde etkili. Bence genç oyuncular için çok önemli bir konu.

DOĞUM TARİHİM 19.07
Futbolu sadece oynamaktan ziyade sevdiğinde belli. Bu nereden geliyor?

Küçüklüğümden beri futbola ilgim fazla. Futbolu bana sevdiren de babamdır. Maçlara götürürdü, bana futbol topu alırdı. Beni de Fenerbahçe Futbol Okulu'na yazdırdı. Kendisi sıkı bir Fenerbahçelidir, başka okullar istese de beni oraya verdi. Ailecek Fenerbahçeliyiz, doğum tarihim de 19 temmuz zaten. Ama amcalarım Galatasaraylı. Maçlarda yalnız kalıyoruz babamla. Babamın bende büyük bir emeği var. Futbolu çok seviyorum. Bu da sahaya yansıyor.

Kolombiyalı Futbolcu Pino

Bu utanmaz,  arlanmaz, önü açık pozisyonda kaleye şut atmaya cüret eden kifayetsiz arkadaşımız geçici yönetim ve teknik heyetimizin yüksek himayesiyle affedilmiş. Umarım aklı başına gelmiştir. Kolombiyalı olması hasebiyle anladığından şüpheliyim ama bu gavur tohumlarına böyle davranmayınca anlamıyorlar. Mustafa Sarp da sinkaflı girmişti, anlamamıştı mesela. Bunlardan ikisini Taksim'de sallandırmak da lazım ama yasalar izin vermiyor, şimdilik. Utanmadan para alan bu insanlara karşı tavır almak her Galatasaraylının ve Türk vatandaşının bir borcu aslında ama öte yandan Ünder önderliğinde getirilen bu af, yüce gönüllülüğün bir tezahürü.

Yani kısacası Trabzonspor maçında oyuna 70 küsürüncü dakikada girip büyük bölümü 10 kişi oynanan sürede yakalanan bir pozisyonu değerlendiremediği, ya da çok koşmadığı için sezonun suçlusu ilan edilen Pino'ya af gelmiş. Ben FM'de uyuz olunan adamlara yapıldığı gibi beş yıllık sözleşme imzalatıp A2 takımında oynatılacak zannetmiştim ama bu kez ileri gitmemişler. Koskoca sezonun faturasını +2 kontenjanı için alınmış bir yabancı oyuncuya kesmiş olmaktaki akıl almaz mantık hatası bir tek beni mi rahatsız etmişti bilmem ama bu saçmalığa son verilmesi önemli.

İyidir, kötüdür o tartışılır ama şu kadronun sorununun Pino olmadığını, hatta onun verimli bir kadro düzenin 10-15 maç oynayıp hatrı sayılır işler yapabilecek bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe deplasmanında gösterdiği performans bence tesadüf değildi. Bu kimlikte çok maç oynanmıyor Süper Lig'de ama Avrupa'ya gidilecek bir sezonda özellikle dış saha maçlarında tercih edilesi bir adam olabilirdi.

Son olarak yabancıların aldığı parayla bozmuş, haciz memuru kılıklı yorumcularımıza da bu adamın aldığı 600 bin avroyla takımın en az kazanan 5-10 adamından biri olduğunu hatırlatmakta fayda var. Pino'nun gidişi Galatasaray'da hiçbir şeyi düzeltmez. Gidişiyle birçok şeyin değişebileceği adamlar bu takımda belli...

Veda Edenler #1: New York Knicks


Play-off eşleşmeleri kesinleşmeden süpürülecekler listesi yapsak New York Knicks'ten önce en az 5-6 takım yazılırdı ama altıncı olup tabiri caizse play-offların en kaşar ekibi Boston Celtics'le eşleşmek onlar gibi taşları yerinden oynamış bir takım için olabilecek en kötü kuraydı. Buna rağmen iki süper forvetleri Amare ve Carmelo'yla Boston'daki ilk iki maçta var oldular, son topa kadar mücadele verdiler. Ray Allen'ın bileklerine baktıkları bu maçlardan en kötü ihtimalle 1-1'le çıkmayı hak etmişlerdi ama bu ligde onlardan başka sadece Spurs'ün ve Kobe etkisiyle Lakers'ın bu kadar sakin oynayabileceği (ki Spurs'ün üçüncü maçtaki halini de gördük) bölümlerde Celtics maçı alan şutları soktu.

Üçüncü maçta Celtics'in vitesi arttırıp rahat kazanması MSG'deki son maçı da etkiledi diye düşünüyorum ancak uzun yıllar sonra kalınan play-off'taki Knicks oyuncuları en azından bir galibiyet almak için son bir kez asılabilirlerdi. Olmadı. Sakatlıkların da büyük etkisi vardı gerçi, özellikle Amare'nin sırt ağrıları ile Billups'ın ilk maçta burkulan bileği oyuna doğrudan yansıdı ama süpürülmek yine de fazla ağır...

Eksikler
1-Kadro Derinliği: Tecrübeli ve en üst düzeyi görmüş bir gard, süper skorer bir kısa, bir de uzun forvet. Kağıt üstünde şampiyonluğa oynama iskeleti hazır aslında ancak Carmelo'yu almak için vazgeçtikleri oyuncuların neredeyse tamamına muhtaçlar. Çaylak Fields'ın takas sonrası bir adım öne çıkması bekleniyordu ama yeni sistemde ve sorumluluklarda biraz sindi. Tony Douglas play-offlarda bir adım öne çıktı ama ilk beş düzeyinde bu üçlüye ayak uyduracak oyuncu henüz yok.
2-Savunma: Kabul edelim, Celtics serisinin özellikle ilk maçında sağlam iş çıkardılar ama bu takımın geliştirmesi gereken yanlarından birisi de savunma. Haksızlık etmeyelim, kadrosunu neredeyse tamamen yenilemiş bir takımdan bu kadar kısa sürede sıkı bir savunmaya sahip olmasını beklemek abes. Bu takımda 10 dakika üzeri süre alıp geçen sene takımda olan oyuncu var mı Toney Douglas dışında? Önümüzdeki senelere bakmak lazım bu konuda.

Draft 2011
1.turdan tek draft hakkı 17.sıradan. Zaten lokavt ihtimali sebebiyle zayıf olan draft iyice çapsızlaşırken oralara iyi bir rol oyuncusu kalır mı, o soru işareti. Enes'in de dahil olduğu iyi uzunların ilk 10'da eriyeceği de kesinken bir 2 numara peşinde koşmak ve Fields'la kombineli kullanmak iyi olabilir. Aslında fazla iki numara da var diyemeyiz draftta ama Coloradolu Alec Burks oralara kadar inerse alınabilir. Onun dışında PG görünümlü bir SG olan Jimmer Fredette de üstten gitmezse bence kenardan skor katkısı almak adına iyi olabilir. BYU'lu Fredette'nin NCAA turnuvasının en skorer oyuncusu olduğunu hatırlatmakta da yarar var. ABD'de özel seyircileri vardı. Forumların ve sitelerin en çok konuşulan adamı. NBA'de ne yapacağı da merak konusu. Bir JJ Redick çıksa bile yeter...

Gelecek sezon
Mevcut iskelete yapılacak eklerle tekrar play-off düzeyinde olmak mümkün. Doğu'da play-off barajları Batı'ya göre daha düşük. Draftla çehre değiştirecek takım olacak gibi de görünmezken ilk 6'daki yeri korumak ve gelecek sezon en azından ikinci turu ve ötesini düşlemek Knicks için gayet gerçekçi. Sağlıklı bir Linderoth, pardon Amare'nin olması da şart tabii. Özellikle son dönemde dizleri hakkında yine haberler çıkmaya başladı. Aman diyeyim...

Bucaspor 3-5 Fenerbahçe || Bir Geri Dönüşten Fazlası

Bülent Uygun'un Eskişehir'i Trabzonspor'a çelme takmışken belki de zirve ligde bir senelik misafir olmasını Uygun'a borçlu olan Bucaspor da az kalsın Fenerbahçe'yi şoka uğratacaktı ancak kısmen doğru hamleler, kısmen de doğru zamanda gelen dönüş golü onları büyük bir felaketin eşiğinden çevirdi. Sezon boyu özellikle kritik maçlarda görevinin hakkını en iyi veren savunma iskeletlerinden Volkan-Lugano-Yobo üçlüsünün ayrı ayrı bireysel goller yedirdiği bir maçtan üç puanı almak altın bulmaktan farksız ve son 100 metreye girilirken rakibinin bir adım önüne geçebilmenin psikolojik üstünlüğü de artık Fenerbahçe'nin yanında.

Buca aslında havlu atmış ve kadro temizliğine bahardan başlamış bir takım olarak hücumda beklenenin de ötesinde iş yaptı. Bunda tabii ki Fenerbahçe savunmasının büyük payı var ancak başta Kayseri'den alınan Abdülkadir'in ve orta sahayı çok iyi kapatan Jebrin ile Ragıp'ın 3-1'e kadar yaptıkları da yadsınamaz. Jebrin, basit oyunuyla Türkiye'de eksikliği çekilen orta saha rolüne cuk oturmuş. Zaten dikkat çekiyordu, bu maçta benden tam not alır. Abdülkadir'in Brandon Roy performansı, Ragıp'ın ikinci goldeki Alex pası maçı belki de bitirme noktasına getirdi ama 55 dakika Buca'dan yana olan maç dinamikleri, kırılmaya doğru giden Fenerbahçe'yi ayağa kaldıracak, erken bir penaltıyla yön değiştirdi. Bana göre penaltı değildi, yanımdaki Fenerbahçeli arkadaşıma göre karar doğruydu. Orası mühim değil ama bu penaltıyla maç 3-2 olduğunda bu skorun tabelada durduğu gibi durmayacağı artık belliydi.

Alex'in Yobo'dan alıp Lugano'ya açtığı ilk pastan itibaren resmen kurduğu beraberlik golü bir yana, bu sezon ligde sadece 7 dakika oynamış Güiza'yı kenarda görünce bu maçın böyle bitmeyeceğini düşünen var mıdır bilmem ama bu adam bu kritik golleri zaten atıyor. Geçen yıl attığı acayip goller Trabzon maçıyla atılan formatta gitti belki ama Güiza çok kaçıran ama en pis anda golünü atan bir adam. Bu hikaye gibi maça onun bu golü bence yakıştı.

Dört hafta ve 70'er puanlı iki takım... Sezon başında iki takımın 80 üstü puan alma ihtimali var deseler kesinlikle inanmazdım. Rekabet ve zorunluluk yeri geldiğinde lig dinamiklerini de zorluyor. 2006'dan bu yana geçen dönemde böyle bir tabloya hiç şahitlik etmemiştik. Bana göre iki takım da birer puan kaybı yapacak, muhtemelen 80 puanı bulan takım şampiyonluğunu ilan edecek ancak son viraja girilmişken hem maddi hem manevi üstünlük artık Fenerbahçe'nin elinde. İki takımın şampiyonluğu da gelecek sezon oynanacak ligi başka bir noktaya taşıyacak bence, bunun detaylarına ise daha sonra inelim...

Galatasaray 1-1 Kayserispor || Özgüven

Öyle günler geçiriyor ki Galatasaray, her hareket, her tercih, hatta her pas artık bir turnusol kağıdı görevi görüyor. Ak koyun, kara koyun belli oluyor. Hocasından futbolcusuna, yönetimine kadar... Sahada bir şeyler yapmaya çalışanlarla top ayağımdan çıksın da mantığıyla, arkadaşının o topu almasının imkansız olduğunu bile bile atmayı tercih ettiren ruh hali, futbol takımının bugünlere düşmesinin sebebi. Yetersiz oğu yetersizler belki, evet ama bu da yetmezmiş gibi çoğu oyuncu artık futbol oynamaktan vazgeçmiş.

Bir oyuncunun ayağında top varken, hareket eden kişi sayısı ikiyi geçtiğinde zaten iki-üç pas yapılabiliyor ama bu anlar geçici bir istek duyulmasına bağlı ve bu futbolcu topluluğunun büyük bölümü bu yetisini kaybetmiş. Zaten Servet Çetin'in 10 saniye topu eveleyip geveleyip orta sahada rakibe pas atmasının başka mantıklı açıklaması yok. Halı sahada bu oyunu oynasa dayak yiyecek adam sayısı bir elin parmaklarından fazlaysa o takımın işi bitmiş, helvası çoktan kavrulmuş. Geçmiş olsun.

Galatasaray taraftarı şu kadrodan ümidini çoktan kesmiş olabilir ama romantik bir azınlık hâlâ gelecek sezona iki-üç yeni oyuncu kalır mı ümidiyle maçları takip etmeye çalışıyor. 29 haftada 37 puan alan takımda zaten istesek de ikiyi, üçü geçmeyecek bu oyuncular zaten çok şans buluyormuş gibi tam da bu kadroya yakışır hocayı arayıp bulmamız artık zurnanın zırt dediği yer. Şu takımın tek eksiğinin özgüven olduğunu zanneden, son üç senedir Galatasaray takımını bir kez bile izlediğinden şüphe duyduğum bu emanetçi hoca, o ufacık ümitleri de söndürmeye yeminli. Oynamak, kendini göstermek için kenarda görev bekleyen, olsa olsa gariban diyebileceğim gençler kısık ateşte ısınırken, yerlerine maçı kurtarmak için Çağlar Birinci abileri giriyor. 87.dakikada oyuna defansif bir sol bek alarak canlılık getirme fikrinin parlaklığı göz alırken oldukları yerde dona kalan Anıl ile Emre yavaş yavaş yerlerine dönüyor.

Artık Galatasaray'ın düzeleceği günü değil, dibi bulacağı günü beklemek gerek. İşte o gün Galatasaray adına yeni bir şeyler konuşabiliriz. Daha kötüsü yapılana dek en kötüsü bu...

Öteki Burak Yılmaz

Spor Toto Süper Lig'i Trabzonspor'da kendini bulan Burak Yılmaz kavuradursun, onun aksine bir savunmacı olan Beşiktaşlı adaş ve soyadaşı da jenerasyonunun önemli yeteneklerinden biri olarak öne çıkmayı sürdürüyor. Coca-Cola U17 Akademi Ligi'nde pazartesi günü play-off finali vardı ve Fenerbahçe'yi 2-1'le geçen siyah-beyazlıların kaptanlığını 94 doğumlu Burak üstleniyordu. 17 yaşındaki stoper geçen ay Almanya'ya talihsiz bir biçimde elenen U17 Milli Takımı'nın da düzenli oyuncularından. Recep Akkemik ve Hakan Sayın'ın ayağından gelen gollerle kazanılan Akademi Ligi zaferi de onun kaldırdığı kupayla taçlandı.

Beşiktaş'a birçok konuda eleştiriyi hak ediyor belki ama nitelikli yetenekleri bulma konusunda bence Türkiye'nin en iyisi onlar. Sezar'ın hakkı Sezar'a misali. Mayıs ayında Elit Tur'da mücadele edecek Türkiye U19'un iki stoperi de Beşiktaş kökenli. A2 takımının kaptanı Furkan Şeker ile Çaykur Rizespor'da kiralık olarak forma giyen Sezer Özmen. Furkan'ın tandemdeki ekürisi, Mustafa Denizli'nin favorisi Atınç Nukan'ı da eklemek lazım. Burak Yılmaz'la beraber dört önemli yeteneği ileride değerlendirme şansı bulabilecek siyah-beyazlılar. Hangisi A takım düzeyine gelebilir, gelemez, bu tartışılır ama istikrarlı bir şekilde milli düzeyde boy gösteren savunmacılar yetiştirebilmek bence önemli kriter...

Kiralık Raporu: Ali Kuçik
Beşiktaş'tan sözü açmışken Bucaspor'da kiralık olarak forma giyen Ali'ye değinmeden olmaz. Devre arasında transferi gerçekleştiğinde "A2 Ligi'nin çok üstünde ama profesyonel tecrübe olarak da Beşiktaş'ın altında kalan isimlerden" demiştik. O aradaki boşluğu İzmir'de doldurmaya çalışıyor ve bunu da iyi yapıyor. Takımı küme düşme yolunda emin adımla ilerlese de 20 yaşındaki Ali, Süper Lig'e hazır olduğunu gösterdi. Mart ayından bu yana ligde iki, kupada bir, U21 milli maçında da bir olmak üzere toplam dört golü var. Haftasonu Karabük'e attığı gol ise enfesti. İstanbul altyapılarından ayrılıp ilk tecrübede tutunabilmek zordur. Ali'yi bu açıdan takdir etmek, gelişimini de yakından izlemek gerek.

Bülent Ünder'in özgüven yorumu
Galatasaray'da artık felaketler silsilesi şekilde geçen sezonda birkaç umut kırıntısı arayanlara darbe üstüne darbe geliyor her yerden. Bir diğeri de Trabzonspor mağlubiyeti sonrası konuşan geçici teknik direktör Bülent Ünder'den geldi. Mağlubiyetin ve sezonun faturasını kendi tabiriyle "Kolombiyalı futbolcu Pino"ya kestiği gibi A2 takımdaki gençlere de mesaj vermiş. "Aranızda oynayacak kapasitede adam var da ben mi oynatmıyorum?" diyor Ünder. Kulübede yanında oturanlardan birinin ilk kez bir Süper Lig maçında 18'e giren Cem Sultan değilmiş gibi...
Mustafa Sarp'ın olağanüstü oyununa vurgu yapan ve takımın özgüvenini yerine getirmek gerektiğini dile getiren Bülent hoca "özgüven" kelimesinin karşılığından pek haberdar değil galiba. Daha profesyonel olmadan Türkiye Ümit Milli Takımı'na seçilebilecek dört oyuncunun yanısıra kendi jenerasyonunun sayılı adamlarından Berkin Arslan gibi bir oyuncuyu barındıran takımdan tek oyuncu dahi "Süper Lig 14.sü"nde bir dakika süre alamayacaksa Galatasaray hiç uğraşmasın, Florya'yı kapatsın. Değerli arazi, bari satışından üç beş bir şey düşer, transfere kaynak ayrılır. Gerçi Ünder'e kalsa transfer değil Zapata, Sarp, Zan, Özbek gibi adamları kazanmak hedeflere erişmek için yeterli. Yersen...

Gol Kralı Cafercan Aksu
Galatasaray altyapısının efsane 87 jenerasyonunun yıldız ismi Cafercan Aksu, Gençlerbirliği'ne imza atmıştı biliyorsunuz. Gelecek sene kırmızı-siyahlı formaya giyecek olan 24 yaşındaki solak, Konya Torku Şekerspor formasıyla bu sezon 13 gole imza atmış durumda ve Spor Toto 2.Lig Beyaz Grup'taki krallık yarışında zirvede bulunuyor. PAF Ligi tarihinin en büyük oyuncularından biri olarak kabul edilen oyun kurucunun yeteneklerini sergilemesi için hâlâ geç değil. Aynı ligdeki Kırmızı Grup'taki kral ise Alanyaspor'un haziran 1989 doğumlu golcüsü Fatih Arat. Antalyaspor çıkışlı Fatih'in gol sayısı ise 17.

A2 Ligi Panorama
1. Grup (33.Hafta): Turgutluspor 69, Galatasaray 66, Beşiktaş 62, Kasımpaşa 60, Bursaspor 59.
Dardanel-Denizli: 0-0, Tavşanlı-Eskişehir: 1-3, Kartal-İstanbul BB: 6-0, Akhisar-Bursa: 3-0, Karşıyaka-Altay: 0-1, Manisa-Buca: 1-4, Turgutlu-Galatasaray: 2-1, Fenerbahçe-Beşiktaş: 0-0, MP Antalya-Kasımpaşa: 1-1, Bolu-Güngören: 0-1.
2. Grup (29.Hafta): Erciyesspor 59, Rizespor 54, Gençlerbirliği 53, Konyaspor 51, Kayserispor 48.
Trabzon-Rize: 0-1, Samsun-Ankaragücü: 0-1, Diyarbakır-Sivas: 0-1, Kayseri-Erciyes: 2-0, Gençlerbirliği-Ordu: 1-0, Gaziantep-Adana: 6-1, Mersin İY-Giresun: 1-1, Gaziantep BB-Konya: 0-0.

Galatasaray Matematiği

Olasılık, hepimizin lise sıralarında gördüğü, az çok öğrendiği bir matematik kavramı. Milyonların sevgilisi Serdar Ortaç, "Sekiz notadan kaç değişik şarkı yazılır ki!" diyerek muhalefet şerhi koysa da eldeki alternatiflerden neredeyse sayısız alternatif türetebilirsiniz. Örneğin 25 kişilik kadrosu olan bir futbol takımı sahaya çıkaracağı 11 kişiyi farklı kombinasyonlarla seçebilir. Fakat tüm bu olasılıklara direnen, yıllar geçse de hiçbir kombinasyonundan hayır gelmeyen, matematiğe, mantığa ve tüm pozitif bilimlere kafa tutan bir takım var ki o da Galatasaray...

Kesişim kümesi
Kümelerden devam edelim isterseniz. Elimizde dört adet küme var. Bunlardan birisine Skibbe, diğerine Korkmaz, öbürüne Rijkaard, sonuncusuna da Hagi adını verelim. Bu dört kümede Lincoln, Elano, Misimovic gibi farklı elemanlar bulunsa da demirbaş denilebilecek, hiçbir ahval ve şeraitte değişmeyen elemanlar da bulunuyor. Yani bu dört başarısızlık kümesinin merkezinde birileri oturuyor ve ne hikmettir ki ligin 27 haftası geride kalmışken, Galatasaray'ı 33 puanla 13.lüğe iten bu ekipte hâlâ o elemanlar durmakta. Galatasaray 2008'de şampiyon olurken Euro 2008'de yarı final gören milli takıma en fazla oyuncu veren takımlardan birisiydi. Türkiye ve Galatasaray o günden bu yana gün yüzü görmüyorsa ve hâlâ lig üçüncüsü takım en fazla milli oyuncuyu barındırıyorsa sanki kesişim kümesine bakma vakti.

0-3 < 9-1
Galatasaray'da A takım pazartesi, A2 takımı ise salı günü sahaya çıktı. Beş maçtır evinde galibiyet yüzü görmeyen Antalyaspor, A takımı 3-0'la bozguna uğratırken, A2'ler Florya'da Karşıyaka kalesine dokuz gol bıraktı. Türk spor kamuoyunun benimsediği büyük klişelerden birisi neşter vurma edebiyatının zirvesi olan  "Bunların yerine PAF takımı çıksın, ne olacak ki" yaklaşımıdır. Profesyonel futbolla altyapılar arasında fersah fersah fark vardır lakin Galatasaray öyle bir durumda ki Galatasaray A2 takımını birkaç kez izlemiş bir çocuk dahi en az üç-dört oyuncunun üst yapıda rahatlıkla yer bulabileceği tespitini yapabilir. Buna Galatasaray A2 futbolcuları da dahil tabii. Futbol fakiri abilerinin yerlerini alabileceklerini biliyorken, kapana kıstırdıkları İzmirli arkadaşlarına dokuz atmaları tesadüf değil. Bu biraz da mücadeleyi seyreden teknik heyete bir mesajdı.

Klasikleşen klişe
Karşı yakaya atılan dokuz golde imzası olan oyunculardan Cem Sultan, Anıl Dilaver, Berkin Arslan ve Sinan Osmanoğlu, oyuncu değişikliklerinin efendileri Mustafa Sarp ya da Aydın Yılmaz'dan aşağı oyuncular değiller. Onur Arıkan ve Cumhur Yılmaztürk de keza. Bu oyuncuların birçoğu tek profesyonel maça çıkmadan Türkiye U-21 Milli Takımı'na seçiliyorsa lig 13.sü bir ekipte en azından kulübede oturabilirler. Hatta biraz da abartalım. How I Met Your Mother'ın has karakterlerinden Marshall'ın dediği gibi "Klişeler aynı zamanda birer klasiktir." Yukarıdaki bahsi geçen klişenin klasik olduğu anda olabiliriz. A2'lerden beş oyuncu bundan sonra Galatasaray kadrosunda yer alsa mesela, bundan kötü olur mu sizce?...
*Galatasaray A2'nin mağlup ettiği Karşıyaka'nın 32 maçta sadece 11 puan toplayabildiğini, yediği 81 gol ve -57 averajla lig sonuncusu olduğunu da dip not olarak düşelim. Bu galibiyet A2 Ligi standartlarında Galatasaray'a çok anlam ifade etmiyor.

A2 Panorama

1.Grup (32.Hafta): Galatasaray / Turgutluspor 66, Beşiktaş 61, Kasımpaşa / Bursaspor 59.

Bursaspor-Fenerbahçe: 3-2, İstanbul BB-Akhisar Bld: 3-1, Eskişehirspor-Kartalspor: 2-2, Denizlispor-Tavşanlı Linyit: 1-4, Kasımpaşa-Dardanel: 1-1, Altay-Manisaspor: 0-0, Güngören Bld-Turgutluspor: 1-1, Beşiktaş-Boluspor: 1-1, Galatasaray-Karşıyaka: 9-1, Bucaspor-Antalyaspor: 7-0.

2.Grup (28. Hafta):
Erciyesspor 59, Rizespor 51, Gençlerbirliği / Konyaspor 50, Kayserispor 45.

Rizespor-Samsunspor: 1-0, Adanaspor-Trabzonspor: 1-1, Konyaspor-Gaziantepspor: 0-1, Sivasspor-Karabükspor: 4-0, Erciyesspor-Gençlerbirliği: 1-0, Ankaragücü-Diyarbakırspor: 3-0, Giresunspor-Gaziantep BB: 2-0, Orduspor-Mersin İY: 1-2.

7 Nisan 2011 / TARAF
Related Posts with Thumbnails