Galatasaray Geleceğini Kurgularken #2: Yedek Kulübesi

Yedek kulübesi yüzeysel bakıldığında çok da önemli değilmiş gibi gözükse de ilk 11'den bile fazla öneme sahip uzun bir maratonda, hedefleriniz arasında lig şampiyonluğu da bulunuyorsa yedek kulübenizde size hamle üstünlüğü sağlayacak oyuncuları bulundurmalısınız. Oyunun gidişatını değiştirecek oyuncu klişesinden bahsetmiyorum burda, kritik bir sakatlıkta oyuna girebilecek birden fazla mevkiide oynayabilen bir oyuncu olabilir, oyun sıkıştığında açmaya yönelik ofansif bir bek oyuncusu olabilir, sadece gol-asist yapacak oyunculardan kurulu olmamalı bir kulübe.

Galatasaray'ın son şampiyonluğundaki kadroya bakarsanız o sezonki Fenerbahçe 11'inden bireysel yetenek olarak üstün olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz ama Galatasaray takımında Fenerbahçe'de olmayan bir şey vardı, o da derinliği bol yedek kulübesi. Sezon başında Tobias Linderoth'un üstüne kurgulanmış bir orta saha varken Mehmet Topal, Barış Özbek gibi oyuncular beklenen sertliği sağladılar sezon boyunca, takımın kontra atak bulabildiği dakikarda Serkan Çalık katkı yaptı, sezon boyu dönüşümlü oynayan üç forvet oyuncusu da 10 golün üstüne çıktı. Bunlar tamamen nitelikli yedek kulübesinin getirisidir. Bunun önemli bir yönü de kulübeyi diri tutabilmektir elbette ama öncelikli olan orda takımın oyundaki durumuna göre hamle yapabilmenizi sağlayabilecek oyuncular bulunmasıdır.

Bu sezon sıkça yedek kulübesinde yer alan oyuncularımızı inceleyelim. Bu sezon yedekten gelip oyuna giren oyuncularımız kimler? Volkan Yaman, Ümit Karan, Shabani Nonda, Mehmet Güven, son dönemde Hasan Şaş. Bu oyunculardan hangisi bırakın katkı yapmayı, yerine girdikleri oyuncuların ortalamasına yakın bir oyun ortaya koydu? Ümit Karan en son lig golünü Mart 2008'de atmış yahu, daha fazla ne söylenebilir! Shabani Nonda oyun içindeki vasatın altı performanslarına rağmen en azından gol atabilmiş ama fizik olarak çok büyük bir düşüş içinde. Fazla da kızamıyorum Nonda'ya zira futbolu bıraktıracak cinsten büyük sakatlıkları atlatıp geri dönmüş bir oyuncu, vücudunun normal bir futbolcudan daha erken güçten düşeceği belli. Volkan Yaman Orhan Ak için söylediklerim adına kendimden utanmamı sağlamış bir oyuncudur, ötesi yok benim için. Fatih Terim Volkan'ı Bank Asya'dayken nasıl milli takıma almış, hayretler içerisindeyim. Bendeki bıraktığı tek iz Galatasaray'la sözleşme imzalarken gözlerinin içinin gülmesidir ama yetmiyor işte bunlar futbol oynamak için. Mehmet Güven'e taraftarların büyük çoğunluğu tarafından gönderilmesi gereken ilk oyuncu gözüyle bakılsa da bence bu kulübede iyi, kötü katkı yapabilmiş tek oyuncudur, özellikle sezonun ilk yarısında. Onda şu ana kadar gösterebildiğinden daha fazlası olduğunu biliyorum ama kendini kabul ettirecek performansı ufak tefek parlamalar dışında ortaya koyamadı Mehmet, büyük ihtimalle de sezon sonu yolcuları arasında olacak.
Bir de genç oyuncular var tabii, Galatasaray'ın gençlere şans veren bir takım olduğunu göstermek için kulübeye oturtulmuş oyuncular; Alparslan, Serkan, Semih ve Yaser. Bol bol yazdık, çizdik burda. Bir oyuncuyu oynatma niyetiniz varsa kulübeye ya da oyuna alırsınız, süs bitkisi olsun diye değil. Eğer stoperlerinizin hepsi sakatsa siz Semih'i oynatmamak adına üç oyuncuyu alışkın oldukları bölgenin dışında oynatmayı göze alıp Volkan Yaman'ı tercih ediyorsanız, hatta bunu da bir adım öteye taşıyıp Kewell gibi bir adamı stoper oynatmaya kalkıyorsanız o oyuncuyu kadroya almayacaksınız, mantık bunu gerektirir. Doğru ya da yanlış demiyorum dikkat ederseniz, bir oyuncuya 6. alternatif olarak bile güvenemiyorsanız o oyuncunun bırakın kulübeyi kadroda işi yok. Alparslan için de aynı şeyler geçerli. Elinizde hücuma dönük sol bek yokken bu oyuncunun aldığı toplam süre 26 dakikaysa iyi bir yedek kulübesinden söz etmek bir hayalden öteye gitmeyecektir.

Bu sezon çözülmesi gereken en önemli sorun bana göre budur. Yukarıda adı geçen oyuncuların büyük çoğunluğu gidecek, galiba buna kaleciler de dahil. Baştan yapılandırılacak kulübeye laf ola beri gele oturtulacak oyuncular yerine teknik direktörün çekinmeden şans verebileceği oturtmak gerekli. Bütün sezonu 13,5 oyuncuyla geçirip şampiyonluktan söz edemezsiniz, edilemiyor da zaten.

Aklımdan geçen isimler elbette var, zaman zaman blogda paylaştım bu isimleri. Kulağımıza gelenler de var ama burda isimlerden ziyade kulübenin verimsizliğini teşhis etmek. Şuraya şu, buraya bu gelsin demek için henüz erken, daha ligin bitimine 3 hafta var ve bunları konuşmak için bol bol vaktimiz olacak. İçi daha dolu konuşmayı tercih ederim açıkçası, o yüzden bir süre beklemek istiyorum müsadenizle. Transfer haberleri geldikçe tek tek değerlendiriyoruz zaten.

Ek: Ben yazıyı yazarken kaleci adayını söylemiş zaten Bülent abi, Manisasporlu Ufuk'la ciddi şekilde ilgileniyor Galatasaray, bitmek üzereymiş transfer. Üçüncü kaleci ise geçtiğimiz sezonu Beylerbeyi'nde kiralık olarak geçiren Fırat Kocaoğlu olacak...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

17 yorum:

Sinan Kolat dedi ki...

ufuk süper olur, artık türk kaleci görmek istiyorum GSnin kalesinde. aykut da iyiydi bence ama şansını öyle veya böyle kullanamadı, ufuk inşallah olur.
çok ciddi bir gençleştirme operasyonu ile 2009-2010 sezonunun harcanması taraftarıyım ben. mesela kalede ufuk, defansta uğur-murat akça-semih-alpaslan, ortada mehmet topal-arda-kewell ve biri daha, hücumda da baros ve biri daha ile oynasa GS ne iyi olur.
Çünkü asıl önemli nokta, seneye bu takım ile oynatıp pişirdin mi sonraki sene TT Arenada genç ama dinamik, Arsenalvari bir takımın olur

LeFoot dedi ki...

bir Fenerbahçeli olarak, olana bitene dışardan bakıyorum elbette... Galatasaray'ın kulübesi gerçektende yetersizdi,ilk onbirdeki iyi oyuncuların yerini dolduracak oyuncular yoktu Galatasaray'ın... Sezonun sonuna doğru iyice daraldı kadro, çünkü bazı yedek oyuncular artık yedekten de sayılmıyordu. misal, Ümit Karan, Hasan Şaş...

Diğer yandan da, genç oyunculara değinmişsin. Semih ve Alpaslan'ın mutlaka bu takıma entegre edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca stoper bölgesinde bir eksiklik yaşıyorsan, o bölgeye başka pozisyonun oyuncusunu devşirmektense, genç ve tecrübesiz bir stoperi ilk onbirde oynatmaktan çekinenleri anlamıyorum.Zaten normalde kulübede bekleyen genç oyuncuları, takımın eksik düştüğü zamanlarda da oynatmayacaksak, onları takıma entegre edebilmenin yolu nedir?

Adsız dedi ki...

Manisaspordan Sezer Öztürk (<-C. Lincoln) ve Yiğit İncedemir'i (<- M. Topal)de düşünsek iyi olur bence.

Sinan Yılmaz dedi ki...

Şunu da vurgulamak çok önemli... Sene başı baktığımızda Ümit Karan ve Nonda yedek bırakılamayacak kadar kaliteli oyunculardı...
Üstelik Yaser gibi de bir isim vardı.
Hasan Şaş çok iyi bir sağ kanat yedeğiydi.
Alparslan ve Volkan bu kadar kötü değildi.
Kaleciler zira aynı.
Meira Servet Emre G Emre aşık keza.
Uğur ve Sabri'ye bir de S Kurtuluş eklenmişti.
Linderoth'un dönüşü bekleniyordu...

Gelgelelim çok önemli rol alacak yedeklerin hepsi ama hepsi profesyonallikten bihaber davrandılar.
Hepsi kilo aldı geniş bir bel yaptı kendine.

Ümit Nonda Volkan Hasan acayip kilo aldı.
Meira zamansız yere satıldı.
Servet ve Emre Güngör olmayacak şekilde uzun süreli sakatlıklar yaşadı.
Serkan, Uğur ve Linderoth iyileşemedi.
Aydın, Alparslan, Ferdi yeterli patlamayı yapamadı.

Yani demem o ki sene başı aslında oldukça genişti Galatasaray'ın kadrosu.
30 kişi civarıydı hatta.
Ama ne genç yedeklerde ne ihtiyar yedeklerde hiç ama hiç istek yoktu bu sene...

apaç dedi ki...

en büyük sorunumuz ön kanat yedeklerindeydi bizim.

ne ferdi, ne de danone cup futbolcusu aydın iyi birer yedekleyici olabildiler.

özellikle mıymıntı aydın, -hoş ben bundan adım kadar emin olsam da- büyük sükut-u hayele uğrattı abdullah avcı ve evandro roncatta severleri.

oysa onun için özer'in transferinden vazgeçilmişti.

şimdi aydın'ın kıçına hakettiği tekmeyi vurup, kapı önüne koysan, balon abdullah'tan başka talibi çıkmaz.

özer'e ise 5 milyon avrodan aşağısına alamazsın.

futbol garip.

lincoln de çok büyük topçu.

.E. dedi ki...

Bence Franco lazim degil, Ufuk Alinirsa bence Birinci odur. Oyuncu oynarsa gelisir ve daha iy olur, yedek oturmadan degi. Ufuk Milli Takima cagriliyor ve zaman verirsek Turkiyenin Birincisi olur! Volkan Demirel neyki? Adam Karateci, kaleci degil.

Okuduklarima göre Ufuk intellektuell ve durust bir insana benziyor.

Herkese iy Aksamlar,
Isvecten Selamlar!

father vic dedi ki...

yabancı kaleci sevdasına bu sene santcisle oynadık ve görünen o ki seneye de leo franco olucak kalecimizde..aykuta orkuna güvenmedik eyvallah..şimdi de ufuk gibi genç bi kaleciyi,üstelik kendi takımında 2 senedir banko oynayan birini,2. kaleci olarak almak yazıktır..hemde onu 2. kaleci olarak alırken şu an ki kalecilerinizden biri değil yeni alıcağınız kaleciyi 1. kaleci olarak düşünerek bu transferi yapıosunuz..noolcak sonra..leo franco 3 sene kalıcak ondan sonra bi yabancı kaleci daha gelicek o oynicak ufuk gelicek bilmem kaçına ve 5-6 senelik yedek kaleci olucak..tıpkı aykut gibi..sonra gönülsüz bi şekilde şans vericeksin göstermelik..ilk hatasında biletini kesicen yine yabancı bi kaleci getiricen üstüne böyle harcanıp gidicek..

onun dışında ben galatasarayın düşünüldüğü gibi bi enkaz olmadığını düşünüyorum ve yapılması gereken şeyin fazla oyuncu gönderip az oyuncu alınması olduğunu düşünüyorum(8-9 oyuncu gidip 3-4 oyuncu gelmeli mesela)..kaliteyi böle artırabilirsiniz çünkü..şu an ki onbirinizi ve 1. alternatifleri elinizde tutarsınız..yeni alıcağınız adamlarda direk 11 e girebilcek kapasitede olur..yerini aldıkları 11 oyuncusu da nitelikli bi rotasyon elemanı olur(yada yedek her neyse)..yoksa kulübeye transfer yaparak takımı bi yerden bi yere taşıyamazsınız..11 deki bir oyuncunun yerine adam alırken o oyuncunu gönderirsen yine rotasyon olarak takımı güçlü tutamazsın..onu da elinde tut ki yeni aldığın isim sana + güç katmış olsun..işine yaramiyacaını düşündüğün adamı da gönder ki kuru kalabalık yapmasın(bu isimler her zaman faydadan çok zarar getiri takıma..nerde çokluk mantığı)..

alıcaın adam da da aradığın kriter herkesçe tanınan..taraftarı heyecanlandırıcak isim olmasın..ismi dolaşan beck gibi futbolunun yükseliş dönemimde olan sende parlayacak bi adam olsun sene içinde heyecanlandırsın bizi

scapula dedi ki...

Uğur,

Biraz abarttığını düşünüyorum. Adı geçen 11 oyuncunun 9'unu yollasın Galatasaray (tamamının yollanacağına inanmıyorum), yerine 3 tane transfer yapsın, yine en geniş kadro Galatasaray'dadır. Bizim yedek kulübemiz çok kalabalık, sadece sakatlıklar yaktı bizi Sinan'ın dediği gibi, bir de beklenmedik formsuzluklar. Sen de bunu biliyorsun aslında, ancak yazıya dökmeyince yanlış anlaşılıyor.

Volkan'ı da abartmıyor musun biraz? Galatasaray'ın sol beki için ideal isim değil Volkan, ama o kadar da değil be Uğur. Orhan Ak bir sene oynayacağına Volkan üç sene değişmez ismi olsun sol kanadın. Üstelik bu adam sol bek de değil, sol açık. Türkiye'de sol bekte forma giyen adam sayısı çok az. Sen sadece 26 dakika izlediği Alparslan'ı Volkan'ın çok üzerinde göremezsin. Görürsen, yarın Volkan'ı da arama ihtimalin var demektir. Hatırlatırım, Volkan da bir zamanlar Hakan Balta'yla forma savaşı veriyor, bazı bazı bu savaşı kazanıyordu. Öyle ki ikisinin beraber oynadığı, çok da iyi işler yaptığı zamanlar da olmuştur. Volkan, biraz takıntı olmuş sende. Takıntı tehlikelidir, dikkat.

(İstersen yayımlama yorumumu, sana söylemiş olsam yeter...)

lowrider dedi ki...

Father Vic'in kaleci yorumuna aynen katiliyorum.

sunshine dedi ki...

Sezon sonunun yaklaşmasıyla ortaya çıkan taraftar söylemlerinden bir demet size....
Geçen seneki kadronun derinliğinden daha fazlaydı bu seneki kadronun derinliği ve oyuncuların katkı yapamamasını neden sadece oyunculara bağlıyorsunuz anlamış değilim.Sonuçta en küçük maçlarda bile oynatmadığı şans vermediği adamı,genç futbolcuyu çok önemli maçlarda gerideyken sahaya süren hocaları biliyoruz.Galatasaray türkiyenin en derin kadrosuna sahipti ama gelin görünki bunu kullanabilecek kapasitede bir teknik direktörü yoktu.
Her sene aynı teraneler onu al bunu al, aha bak genç alalım, sonrada bütün sezon yüzüne bakma.Hani fenere genç futbolcu harcama fabrikası derdikya işte bizde o yolun ortasındayız.fabrikamızın kaba inşaatı bitti herkese hayırlı olsun.
kaleci konusundada father vic söyleyecekleri söylemiş o yüzden laf kalabalığına gerek yok.

pclion dedi ki...

Galatasaray'ın kulübesinde geçen seneki derinliğin olmamasının nedenlerini sorguluyorsak tabii ki olumsuzlukları öne çıkarmak gerekli arkadaşlar. Yoksa sağlam bir Emre Güngör, bir Uğur Uçar, formda bir hücum alternatifimiz olursa kulübemiz yeterince derin olur.

Bu sene kulübeden gelip takıma katkı yapan kimse yoktu, o ya da bu nedenle. Bu şekilde de şampiyonluğa oynamanız mümkün değildir, burda tespiti yapılan nokta bu.

Gala's dedi ki...

bu yazdıklarınız giderse yerine ülkemizden iyi oyuncular alınabilir. özellikle yerli pazarı çok iyi. bu arada ferhat ismini duyuyoruz. umarım doğrudur. volkan dan kat kat iyi olacaktır. alpaslan ise kesinlikle ofansda kullanılmalı.

orbey dedi ki...

Volkan cidden topçu değil.

Ferhat dedi ki...

http://img232.imageshack.us/my.php?image=kadro.jpg

Fazla mı iyimserim ne.:D

Umarım bunlar gerçek olur.Bu mali bunalımda böyle bir kadro oluşturulabilirse Schuster eminim Skibbe'nin oluşturamadığı otorite boşluğunu da oluşturup üstüne bir de takımda nifak çıkarabileceklerden uzak uysal bir kadro kurulabilirse işte o zaman hakikaten geleceği mükemmel kurgularlar.

Sacit Tekin dedi ki...

Lion selam,


Bir önceki yazıdaki Özgürcan yorumlarına katılıyorum ama Yaser konusunda da 1-2 kelam edeyim. Hangi akla hizmet alındığını çözemedim bu oyuncunun. Atletik olarak hızlı ama sadece bu. Topla bu hız birleşince bariz bir kontrolsüzlüğe dönüşüyor, son vuruşlar zaten içler acısı. Yaser’e yedek kulübesinde hatta 24 kişilik kadroda yer ayırmak nafile bir çabadan öteye gitmez kanımca. 1 Cem Sultan çok daha faydalı olabilecek bir isim o noktada.

Değerli yorumların için öncelikle teşekkür ederim ama GS’nin sorunu transfer bazında çözülecek gibi durmuyor. Yani isim özelinde konuşarak ya da farazi kadrolar kurarak sadece günü kurtarırız gibi geliyor bana. Amaç geleceği inşa etmek olmalı ama açık söyleyeyim Adnan Polat’da bu vizyonun olduğuna, olabileceğine kesinlikle ihtimal vermiyorum.

Mesele transfer olduğu için transfer özelinde konuşursak yapılacak şey “Kadro Mühendisliği” olmalı. Yani alternatifli ve dengeli bir kadro oluşturabilmeli ve bunun için çok ciddi bir ekip çalışması yapılması. Kadro için A-B-C planları olmalı. Örneğin, takımın Lincoln’süzlüğü tolere edecek bir yapısının olmadığı görülmeli ve buna bir alternatif yaratılmalı. Mesela takımda bence ne fazla takviye gerektiren bölge olan orta sahada oyunun 2 yönünü oynayabilecek oyuncuların sayısı arttırılmalı. “Önlibero” kavramının orta sahada tek işlevi mücadele etmek olan “Kazmaların” sayısını arttırmaktan başa bir işe yaramadığını ve dolayısı ile bu isim altında değil de “Orta Saha” oyuncusu sıfatı altında isimler aranması gerektiği gerçeği kavranmalı. Mehmet Topal ve Barış’ın oyuna yaratıcılık katma anlamındaki kısıtlarını ve sınırlı yeteneklerini görüp bu tip oyuncu transferi yapılmayacağının farkına varılmalı.

Bu bağlamda Mustafa Sarp transferini hangi mantığa sığdırmalı. Sizce GS orta sahasına bu tip isimler transfer etmenin manası nedir?

Yapılacak ilk şey piyasaya dağıtılan kiralık oyuncular ile PAF Takımdaki potansiyelli isimler üzerinden bir değerlendirme yaparak hem bu oyuncuların kendi yollarını çizmeleri hem de kulübün elindeki potansiyeli daha iyi kullanması yolunda gidilmeli. Tabiî ki GS de bunu yapabilecek bir organizasyonun olmadığını çok iyi biliyorum. Örneğin bir Cafercan, Uğur Erdoğan’ın neler yaptığı konusunda ne kadar bilgi sahibi olduklarını çok merak ediyorum? Sakaryaspor maçında canlı izlemiş biri olarak Uğur Erdoğan’ın en az 2 Yaser edebileceğini görmüş olabilmeleri mümkün mü? Sanmıyorum…

Eğer bu analiz sağlıklı bir şekilde yapılmış olsa inanın piyasada GS formasını rüyalarında göremeyecek Yaser, Ferdi, Volkan, Serkan gibi adamlara bir yığın para verilmez. Hadi GS kökenli genç oyuncuları geçtim transfer yapılırken bile oyuncuların ne kadar izlendiği konusu da soru işareti. En az 3-5 maç takip etmek gerekir ama Ferdi geçen sene 3 maç forma şansı bulabilmiş midir orası da soru işareti. Bugün gelinen süreç özellikle yurt içinden yapılan transferlerde büyük payı olan Adnan Sezgin’in dahiyane katkılarının (!) gözler önüne serilmesidir.

Genç oyuncuların pişmeleri konusunda önemli bir yanılgı içerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Bu mantalite ile son 10 yıllardır GS’de alt yapıdan çıkan sadece 3 isim olduğunu görmek bilmiyorum neler ifade ediyor. Kulüplerimizin birçoğunda, özellikle de 3-4 Büyükler’de genç oyunculara verilen fırsatlar onlara duyulan bir güven unsurundan ziyade bir nimet ve kendilerini ispatlama şansı olarak sunuluyor. Bu durumda da dolayısı ile “oyuncu yapacağı en ufak hatanın başına neler getireceği baskısı ve hesabı” içerisinde çıkıyor sahaya. Şu güveni duyduklarını kim söyleyebilir ki? “Evet bugün sahadayım ve elimden gelenin en iyisini yapacağım ama olur da iyi performans gösteremez isem biliyorum ki arkamda bana tam anlamıyla güvenen teknik direktörüm ve x-y-z yöneticilerim olacak.” Düşüncesini taşıyamadıktan sonra ne kıymeti var bu gençlere şans vermenin? Zaten bu oyuncuları gönderdiğiniz bir çok kulüpte Türk Futbolu’nun 1 kaderi olarak “kelle koltukta” teknik direktörler görev yapıyor, bu şartlar altında bu adamlardan genç oyuncu yetiştirmesi, geliştirmesi beklenebilir mi yanlarında duran veteran oyunculara güvenmek dururken?

Tabiî ki burada problem gelip “Yönetimin Vizyonu” noktasında düğümleniyor. Eğer orta ve uzun vadeli planların bir sonucu olarak uzun yıllar görev alacağı bilincinde, güveninde olan bir teknik adam yok ise ve her ana başarı baskısı yaratılıyor ise üzerinde bu kişilikten genç oyunculara şans vererek kulübün geleceğini ve dolayısı ile kendi geleceğini inşa etmesini bekleyemezsiniz. Mutlaka kendini ateşe atmamak için en tartışılmayacak isimleri tercih edecektir. Buna en yakın örnek olarak da Skibbe’yi gösterebiliriz. Leverkusen’de çalıştığı 3 sezon da önemli genç oyuncuları çıkarmış bir çok genç oyuncuya değer katmış bir hoca iken GS’de göreve başladığında da aynı atılımlar bekleniyordu kendisinden. Peki sonra ne oldu? Adam 2 ay sonra “Dünya Futbol Yönetim Komedileri Kitabı”na girmeye aday olacak bir hamle ile yardımcıları görevden alınarak kendisi istifaya zorlanınca, 3 ay sonrasını bile göremeyen bir teknik adam olarak yıllar sonrasını inşa etmesi beklenmezdi.

Tugay Kerimoğlu, Bülent Korkmaz, Okan Buruk, Emre Belezoğlu başka takımlarda pişerek mi forma giydiler bu takımda? Arda, Vestel Manisa’ya gitmese bu hale gelemeyecek miydi? Bugün bunları yapabilen, Türkiye’nin en iyi 2-3 oyuncusundan biri olarak gösterilebilecek bir oyuncunun u seviyeye gelmesi kiralık gönderilecek pişmesine bağlanamaz. Arda’nın sezon başı kampından sonra Gerets tarafından gönderilmek istendiğini daha dün gibi hatırlıyorum. Bu çocuk Breslav maçında çıkıp o şovu yapmasa, o maçtan sonra forma şansı bulabilir miydi? Arda, zaten kendine güvenilse ve Manisa’ya gönderilmese yine o potansiyeli gözümüze sokacaktı. Vestel’e gitmesi sadece bizlere “siz bana güvenmeyip hemn forma vermiyorsunuz ama bakın ben iyi oyuncuyum” demesini sağladı yoksa sen bu adamı GS’de oynatsaydın aynı performansı belki de 1 sezon önce alacaktın.

Evet, yine isimler üzerinden gittik ama benim GS nin transferler ile düzeleceği konusunda fazla inancım yok. Bunun ilk sebebi transferlerin yine belirli bir sistem dahilinde değil de başkan ve çevresindeki 2-3 kişinin insiyatifleri dahilinde yapılması. Diğer bir sebebi de Polat’ın vizyonundaki kısırlık.

Eğer amaç GS nin geleceğini inşa etmek, geleceğin temellerini atmak ise yapılacak şey “Futbol Yönetim Sistemi”nde devrim yapmak olmalı. Transfer, altyapı vs. için gerekli ekipler kurulmalı, daha sistematik daha planlı adımlar atma çabası içerisinde olunmalı.

Bakın Polat’ın geçen gün söylediği bu cümleler bile ne kadar sabır, planlama ve vizyondan uzak bir anlayış ile yönetildiğinin en büyük göstergesidir: “Tek başarı kupa kaldırmaktır benim için” . Bu mudur planlı yönetim, hedefe ilerlerken yaşanacak sıkıntıları sabır ile göğüslemek vizyonunda olması gereken bir Başkan’ın sarfedeceği sözler. Fazla yorum yapmaya gerek yok…

Evet, mesele büyük atılan adımlar transferden ibaret, kararlar günlük. GS nin geleceğinin sağlam ellerde olduğunu görmek için anlaşılan daha çooook uzun süre beklemek gerekecek. En azındna Polat&Sezgin birlikteliğinden kurtulana kadar…


Kolay gelsin…

father vic dedi ki...

@ferhat

nistelrooyla saviolanın beraber alınıp birinin yedek bırakılması biraz fazla lüks olur..mustafa sarp gereksiz bi transfer bence barış özbek varken elimizde..ferhat hakan baltayı kesebilir mi bilmiyorum bu sene izlemedim hiç açıkçası..semih için erken olabilir zira yedeklerde bile emrelerin olmaması enteresan bence servet emre güngör oynayıp semihin 1.yedek olması daha iyi olabilir(emre güngörün olası sakatlıklarını gözardı ettim)..ayrıca baros u sağ kanada çekmektense ayhan yerine oyunu iki yönlü oynamayı daha ii becerebilen bir isim alınıp(madem bu kadar iyimseriz guti yi ekleyelim birde)4-4-2 oynayabiliriz..(baros nisterooy ileri 2li)

bu da benim iyimser kadrom..fena da sayılmaz sanırım..

Ferhat dedi ki...

@father vic

Aslında fantastik bir kadro kuruyim dedim.Pek mali açıdan ismi geçen oyuncuları (öreğin Guti) alacağımıza inanasım yok.Gerçi Saviola Schuster'le kavgalı olduğundan nasıl olsa gelmeyecek.O halde biz de yerine Morientes'i alırız. :D

Şaka bir yana bazı noktalardan buna yakın bir kadro düşündüm.Oyunu fazla robotlaştırır diye 4-4-2'yi tercih etmedim.Tabi işin ehli Teknik direktör ve doğru yetenekteki oyuncularla bu sitem 4-3-3 kadar etkili kullanır ama ben 4-2-3-1'i tercih ettim.

Leo Franco: Garanti diyorlar.Pek öyle ahım şahım bir adam değil gibime geliyor ama madem bitirilmiş o halde kale onun.Yedek olarak da Ufuk Ceylan.Bu arada Glatasaray'ın paf takımdan kaleci yetiştiremeyen ve sürekli yabancı kalecilere kalesini emanet eden bir kulüp olmasını da kınıyorum buradan.

Andreas Beck: Fazla inanamadığım bir transfer haberi.Çünkü hem genç hem de çok yetenekli.Peşinde birçok önemli kulüp var diye duydum.Tek gelebileceğine olan umudum Schuster faktörü.

Servet: Sakatlığı olmadığı sürece daimi oyuncum olur.Onun yedeği ise eğer sakatlığı sürekli nüksetmiyecekse Emre Güngör.Yoksa Murat Akça.

Semih Kaya: Bu çocukla ilgili çok şey duydum.Eğer doğruysa Arsenal'in devre arası onu istediği bile basına yansıdı.Tabiki bu sebeple almadım onu kadroya.Hem çok teknik hem de geriden oyun kurabildiği söyleniyor.Türkiyede pek rastlanmayan stoper özellikleri taşıyor yani.Gerçi henüz bir numarasını göremedik ama büyük yetenekteki oyuncuları büyük teknik direktörler parlatır düşüncesi ile kadroya aldım.Bülent hoca Hamburg'da oynatsa belki herşey çok farklı olurdu.Schuster onu elden geçirebilir.Arkasında yedek olarak Emre Aşık.(biraz da gençler oynasın hep mi Emre oynuycak)

Ferhat Öztorun: Burada da yine aslında bu sezon sol bek mevkiinde yaşanan hücuma çıkamama orta yapamama sıkıntılarımız yüzünden tercih ettim.Hakan Balta ise yedek tercihim.Şöyle ki Hakan Balta enerjisini idareli harcıyor ama çok defansif.Yani ne ileri gidip içe katediyor ne isabetli şut atıyor.Ne sıfıra inip orta kesiyor.Daha çok stoper gibi geride bekliyor.Ferhat Öztorun hem süratli hemde ortaları fena değil.Yine takımın demirbaşı olması Schuster'e bağlı.

Mehmet Topal: Bana Patrick Viera'yı andıran başka biri var mıdır deseler Mehmet'i gösterirdim.Çakılı oynasa da tek yönlü olsada mükemmel bir kesici.Yedeği Mustafa Sarp: Nedeni ise ben de yaşına rağmen niye transfer ettiklerini anlamaıştım ama Bülent Korkmaz ilk haftalarında önprotokol yaptırmış.Yani sürpriz olmazsa gelecek yıl kadroda.Öyle olursa Mehmet'în yedeği olur bana göre.

Ayhan Akman: Aslında alternatifsizlikten kadroya yazdım zira oyununu beğenmiyorum.Onun için söylenen "ligin en çok isabetli pas oranına sahip futbolcusu" yakıştırmasına katılmıyorum.Çünkü her maçı izliyorum ve isabetli olduğunu söyledikleri tüm pasları geri pas olarak kullandığını diğer bir deyimle topu, sıkıya gelemeyince sağdaki, soldaki arkadaşlarına vermektense geriye veriyor.Bunun yüzünden atağa çıkmakta gecikiyoruz gibi geliyor bana.Tamam ileriye de paslar atıyor ama CL'deki tempo pas alışverişi adamı maymun eder.Eğer bir de siz ortada organize olamıyorsanız.Bence lig için iyi Avrupa için yetersiz.O yüzden Ayhan'ı yedeğe alıyorum onun yerine ilk 11'e Oğuz Sabankay'ı alıyorum.Gerçi alamıyorum çünkü o da "harcanan yetenekler" isimli trajik filmde başrolü oynuyor.Yoksa bir Gerard-Lampard karışımı iki yönlü orta sahamız olurdu.Bu durumda malesef yine Ayhan'ı ilk 11'e alıyorum.:( Oğuz Sabankay'ı da Sivasspora'a kiralıyorum.Yedek olarak malesef Mehmet Güven kalıyor kulübede. :(

Milan Baros: Şimdi bu sağ açık tercihini niye Baros'tan yana kullandığımı merak ediyorsun.Sebebini şöyle açıklıyım; bu szon en iyi futbolu katılırmısın bilmem ama Benfica karşısında oynadık.Benfica savunması ise hem sağdan gelen hem top taşıyan hem de forvette fırsat kollayan hem de deli gibi güzel paslar atan bu süper adam yüzünden ne yapacağını şaşırdı.Çünkü zaten benim de inancım bu yönde yani Baros ve Kewell gibi oyuncularda hem forvet hem sağ/sol açık karakteri var.Bir de bu ikisinde dribling ve pas yeteneği var öyleyse neden onları kağıt üzerinde sağ/sol'da ama gerçekte serbest oynatmayalım.En bariz örnek ise Kewell-Arda örneği.Skibbe bu iki oyuncudan maç içinde sık sık kanat değiştirip hem ters ayakla kaleyi yoklayın hem de içe katedin hem de rakibi şaşırtın demişti.Ve bu taktik ilk yarıda tuttu.Zaten bunu birbiri ardını izleyen sakatlıklar bozmasa idi ligin ikinci yarısı da tutar epey gol atardık.Şu halde Baros'u sağ açıkta oynatmanın bir zararı yok.Hani belki defansif zafı var geriye dönmez diyebilirsiniz ama Benfica maçı dönmeye gerek olmadığını gösterdi bence.Yedeği olarak kaliteli bir transfer yapılabilir.Rosicky ismi geçiyor ama pek inanmıyorum.

Arda Turan: Benim bu adamı asıl görmek istediğim yer forvet arkası.Milli takımdayken euro 2008'de bunun denemeleri yapıldı ve pek de başarılı olunamadı ama bence Arda'nın bu değişikliği istemesi lazım.Yani Schuster gibi bir teknik adamın "bak oğlum çok akıllı ara pasları atıyorsun zaman zaman geriye dönüp çok iyi top çalıyorsun iyi de çalım atıyorsun, top da saklıyorsun o halde forvet arkası da oynayabilirsin." deyip onu bu yönde hazırlaması gerekli.Skibbe "sağda oynuyacan" dediğinde "ben iyi oynayamıyorum" deyip kırk yıllık sol açık Kewell'ı sağda oynatmıştı.Peki niye Arda forvet arkası oynayamasın neyi eksik.Ayrıca ben bu fikri Hagi nostaljisi yapmak için söylemiyorum yani Liverpool'la CL finali oynayan Kewell Milan Baros'un arkasında forvet arkası oynamıştı.Hem Kewell bu yıl arda ile sık sık kanat da değiştirdiler pek tabi Arda bunu ortada Kewell'la deneyebilir.Sizce de pek iyi olmaz mı? Arda'nın yedeği Emre Çolak olmalı Hagi bile bu çocuk için "Firikiklerde bile beni taklit ediyor.Bu çocuğa dikkat edin." dediyse Arda'nın arkasından yavaş yavaş takıma girmeli.Fiziki gücünün değil CL, Türkiye ligi için bile yetersiz olduğunu kabul ediyorum.Bu noktada yine görev Schuster ve kondisyonerlerinin.

Kewell: Benim için ayrı bir yeri var bu adamın.Hagi'den bu yana bizi bu denli heyecanlandıran olmadı.Tamam zorlama bir Lincoln, keyfi yeterse bizi heyecanlandırabiliyor.Ama Kewell bambaşka hem yeteneği hem lider kişiliği hem manevi anlamda Galatasaray'a ve taraftara kattıkları bambaşka.Ben şahsen maç izlemediğim bir akşam televizyondan maç sonucunu izlesem direk bu adamın yüzüne bakıyorum.Gülümsüyorsa her şey yolunda demektir diyip rahatlıyorum.Çünkü o kadar pozitif bir adam ki.Gol attıktan sonra gülüşü bile sırf izlenmek için bayık geçen hazırlık maçları izlenir.Herkesi olumlu etkiliyor.Gençlere profesyonellik anlamında örnek oluyor.Yüzü asıksa maçı kazansak bile bir umutsuzluk yaşıyorum.Bunun yanında harika bir dribbler müthiş hızlı.Bu yıl genelde 60 dakikayı geçmeyen bir kondisyona sahipti ama bu takımdaki herkesin zaten ortak yetersizliği idi yani ona özgü değildi.Schuster'in kondisyonerleri onu ve tüm takımı daha da güçlendirecektir.Ve Leeds'teki kadar süratli-rakibi çalım manyağı yapan bir Daddy Cool izliyeceğiz.Hem bu takım için stoper bile oynadıktan sonra her yerde oynar.Onun yedeği bir sol açık transferi veya Gökhan Öztürk olsun isterdim ama herhalde kulüp Gökhan Öztürk'ü ayrılmaktan vazgeçiremeyecek.

Ruud Van Nistelrooy: Aslında alınmasına ben şaşırmam.Çünkü Bernd Schuster'in favori oyuncusu onu dinler gelir.Ayrıca büyük bir sakatlık geçirdi ve yaşı da 32.Üstelik forma satmak için gayet ideal.Ölüsü bile çok gol atabilir.Yedeği Özgürcan Özcan.Fazla söze gerek yok Yasaer'den daha fazla hakkı var formada Özgürcan'ın

Bir de benim transfer önerilerim var ki hem keseye uygun hemde kolay olan;

Forvet mevkiine; Şilili Humberto Suazo: Nistelrooy kadar golcü ve Dünya gol kralı ilan edilen ve 2006 aperturada 14 maçta 33 gol atabilme hayvanlığını yapmış, 2001'den 2008'e kadar yanılıyorsam 122 maçta 120 gol atmış stili Ronaldo'ya benzeyen yani -hangi mesafe ve hangi pozisyon olursa olsun gol vuruşu yapabilen kendi gol pozisyonunu kendi yaratabilen ,seri çalım atabilen çok güçlü bir fizik ve hava hakimiyeti olan, çok iyi top tekniği olan ileriye top taşıyabilen arkası dönük oynayabilen, mükemmel bitiriciliği olan- bildiğin hayvan gibi bir golcü.Transferi geçtiğimiz yıllarda denendi ama şu anda oynadığı Meksika'nın Monterry takımı satmamak için elinden geleni, Adnan Sezgin de alamamak için elinden geleni yaptığı için olmadı.Yoksa Humberto Suazo Avrupa'da oynama hayali olduğundan Galatasaray için can atıyordu.Monterry kadro dışı bıraksın diye o da elinden geleni yaptı.Ama olmadı.

Marco Di Vaio: 33 yaşında olsa da kariyeri tartışılmaz golcülüğü de.Juventus,Parma,Valencia'da oynadı.Şu anda küme düşmek üzere olan Bologna'da gol krallığına oynuyor.Taner Gülleri'yi almaktansa düşenin dostu olmaz deyip Bologna'nın elinden kapmalı.Forma sattırır bence.

Aslında daha pekçok isim var aklıma yalnızca bunlar geliyor...

Kadro kurulurken eğer kulüp kasanız sağlam ve doğru işleyen bir yönetime sahipseniz marka adamlarla ve kadro mühendisliği yapılarak hareket edilmesi en doğrusu ama biz gibi tamtakır kuru bakır kulüp bütçesi+yanlış yönetim izleyen kulüp yönetimi = Nerede bonservissiz var onu al+sakat varsa onu al şeklinde bir denklemle hareket etmek malesef kaçınılmaz.

Related Posts with Thumbnails