Galatasaray Geleceğini Kurgularken

Anlaşıldı ki bu sezon adına benim söyleyebileceklerim artık kısıtlı. Yazdık, çizdik, değerlendirdik, eleştirdik ama Bursaspor'la girdiğimiz UEFA Ligi yarışı dışında bu sezondan bir beklentim kalmış değil. Bülent hocamız kendi aleminde, her maça damgamı nasıl vurarım derdinde. Yönetim ise bu sezon yaşanan bu başarısızlıktan, daha doğrusu doğru yerlere giden yapının biraz iç çekişmeler, biraz teknik direktör hataları uğruna harcanmasına engel olamadı. Hatta bir noktadan sonra katalizör görevi gördüler desek yeri. Zamanınza 'zihniyet' etiketiyle ete, kemiğe bürünenler tekrar ellerini ovuşturmaya başladılar bile. Yönetim bu sezonki yapılanmanın hem taraftara hem de rasyonel şartlara göre oy verecek kongre üyelerine güven vermesi gerektiğini biliyor ve işi sıkı tutuyor. Senelerdir yapılması gerekenin farkına varmış gibiler, en azından sportif anlamda.

Anlaşılan isimlerden gelecek sezonun kaderini çizecek en önemli isim elbette teknik direktör Bernd Schuster. Basında bir haftadır yer buluyor ama anlaşılan görüşmeler daha önceye dayanıyor ve kesin anlaşma sağlanmış. Melih abi de ismini bu kadar rahat telaffuz ettiğine göre biz de artık daha detaylı bir değerlendirmeye girişebiliriz.

Basında haberleri çıktığında şöyle soft bir değerlendirmem olmuştu, "Benim referansım Real Madrid'den önce Getafe'de oynattığı futboldur Alman hocanın zira oradaki sistemi tamamen kendisi oluşturmuştur." Galatasaray'da yapacağı da büyük ölçüde bu aslında. Skibbe döneminden miras kalan pas yapabilme yetisi tekrar ön plana çıkacak gibi ancak fizik kondisyon olarak yetersiz olan takımın Schuster tarafından elden geçirilmesi gerekiyor. Takımın alışkın olduğu 4-2-3-1 düzenini temel alan ancak bu sistemin belli eksiklerini gidermeye yönelik hamleler yapacağını düşünüyorum Schuster'in.

Bunlardan ilki kanat organizasyonları. Sol tarafta formda ve fit olduklarında işi kotarabilen bir Balta-Arda ikilisi var ancak sağ taraftan işlemiyor takım bir türlü. Kewell sağ çizgiye inmekte zorlanıyor, genelde topu sol ayağına alıp birebir oynamak zorunda ki bunu maç boyunca sadece 1-2 kere yapabiliyor 3. bölgede, topun ileriye taşınmasında ciddi problemler var. Elden geçirilmesi gereken nokta bu. Arda da Kewell da teoride iyi top süren oyuncular olsalar da önlerinde kademeli bir defans olunca topu etkili bir biçimde ön bölgeye taşımaları çok zor, zaten profosyonel düzeyde bu şekilde futbol oynayamazsınız. Takım halinde ve pas yaparak ön bölgeye geçmeniz gerek, öncelikli problemimiz bu. Schuster de bunun farkında olacak ki yönetimden sağ tarafta oynayacak bir oyuncu istemiş ilk olarak. Andreas Beck ismi düştü basına. Ben hala ikna olmuş değilim Beck'in Almanya'da bu kadar parlamışken geleceğine ancak olur da gelirse gerçekten büyük bir problemimizi çözmüş oluruz bu bölgede. Hem defansif zaafiyeti giderir hem de hücuma katılan ve topu ön bölgeye taşıyacak kanat organizasyonlarında bulunur. Bir diğer önemli detay ise yaşı Andreas Beck'in. Galatasaray'ın en genç yabancısı 81 doğumlu Milan Baros, bu da bizi otomatikman aşağıya çeken bir detay. Yönetim futbolcuların tek tek kariyerlerine bakıp transfer yapmamalı, artık bir şekilde 25 yaş civarında, Galatasaray'da oynayacak kaliteye sahip oyuncuları getirebilmeliyiz. O zaman 30+ oyuncularımızın etkinlikleri de artacak. Fenerbahçe'nin geçmiş dönemde yaptığı Stephen Appiah transferi bence çok doğru ve önemli bir hamleydi mesela ama gerisini getiremediler. Galatasaray'ın da artık sığ sulardan açılıp bu transferleri kotaracak duruma gelmesi gerekiyor.
Bir diğer önemli sorun ise futbolla ilişkisi sorgulanacak düzeyde olan forvet hattı. Ümit Karan-Shabani Nonda ve Yaser Yıldız'ın ligde attığı toplam gol sayısı 4 yahu, bundan ötesi var mıdır bir futbol takımı için? Küme düşmemeye çalışan takımlarda bile takımın 2-3 ve 4. forvetlerinin toplam gol sayısı 5 ediyordur muhtemelen. 2005-06'da bizi şampiyonluğa taşıyan Hakan-Necati-Karan-Kabze dörtlüsünden sonra gittikçe zayıflıyor forvet hattı, Milan Baros'un beklentilerin üstüne çıkan performansı olmasa çok daha büyük bir kabus görebilirdi bu takım. Bu sebeple forvet hattı acil bir şekilde elden geçirilmeli. Lincoln'ün de gönderileceği haberleri ağırlık kazanmışken sistemde Lincoln'ün yerini alacak oyuncunun oyun kurucu yerine yardımcı bir forvet olacağını öngörebiliriz. Bir diğer ihtimalse Zigiç, Kuranyi tipinde bir forvet alıp Baros'u supporter olarak kullanmak. Gelecek oyuncu kim olur bilmem ama en az 10-15 gol atabilecek bir oyuncu olması gerek, aksi halde diğer taktiksel değişikliklerin etkisi sınırlı olacaktır. Yerli ve alternatif forvet olarak transfer yapılmayacağını, Özgürcan'ın bu sezonki gelişiminin ödülü olarak takıma döneceğini düşünüyorum. Güçlü fiziğiyle kenardan önemli bir güç getirebilir takıma Özgür.

Bunun dışında yeniden yapılandırılması gereken bir yedek kulübesi var, kaleci transferi var, var oğlu var anlayacağınız. Yazı dizisi gibi bir kurgu var aklımda, yavaş yavaş hem sezonu ve problemleri değerlendirip hem de gelecek sezon olması gerekenler hakkında bir şeyler söylemeyi planlıyorum. İlk yazımız burda sona ersin, gelecek yazıda kaldığımız yerden devam edelim...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

10 yorum:

Cem Kalay dedi ki...

Feldkamp-Skibbe-Schuster arasında şöyle bir bağlantı kurdum ben;

Feldkamp çok sertti, futbolcuları çocuğu gibi yetiştirirdi.Bu dönemde izin nerdeyse hiç yok gibiydi. Bazı babalar vardır, Öss'ye hazırlanan çocuğuna bilgisayar, arkadaşlarıyla gezme vs. izinleri iptal eder ya Feldkampta takımını bu şekilde hazırlardı lig maratonuna. Aslında disiplin uygulaması çok iyidi fakat son 6 haftaya kadar dayanabildi futbolcular buna.

Feldkampın gitmesinin sebebi başta oyuncular olarak gözüksede sağlık problemleri ve takımda oturmuş düzeni sürekli bozmasıydı. Misal; Servete Lincon görevi, Hasana sağbek şeklinde görev verdiğinde puan kaybına uğradı Galatasaray.

Skibbe ise Feldkampın tam tersi. Futbolcularla çok içli dışlı, onlara sürekli izinler veren(Lincoln ve Meiraya Benfica maçı sonrası izin vermesi) oyuncu ayıran, onlarla arkadaş gibi geçinen, Feldkamp kadar takımı yormayan bir hocaydı. Evet Galatasaraya pas sistemini getirmişti fakat takımda bölünmeleri engelleyememişti. Bazı teknik bilgileride yetersizdi.

Oyuncuları tanımıyordu. Bunda onumu teknik heyetimi suçlamalıyız hala karar veremedim.

Eski emektar futbolcular(Hasan Ümit), yerliler(Arda ,Sabri vs.) yabancılar(Lincoln, Baros, Meira) arasındaki bölünmeyi engelleyemedi.Bunları Ardanın kaptanlık açıklamalarından çok net anlayabilmiştik.

Bu kadar iyi davranmanın sonucunda oyuncular Skibbeyide takım içi bölünmelerden dolayı gönderdi.

Schuster ise tan bir sistem adamı. Real Madridde de o kadar kötü değildi aslında. O kadroyla yapabileceğinin en iyisini yaptı. Bende senin düşündüğün gibi Getafe dönemindeki performansını,sistemi burda oturtabileceğine inanıyorum. Tabi yönetim kafasına göre kariyerli oyuncuları değil, hocanın istediği adamları getirebilirse. Yoksa bu seneden fazla ileri gidemeyiz.

sunshine dedi ki...

Bu yönetim olduktan sonra Schuster değil kralı gelse gene kısa vadeli başarıdan ileri gidemeyiz.Hayır bide gelecek sezon ortası adamı göndermeye kalkıp dünyanın tazminatınıda verir bu yönetim.Ben sezon sonu kimin geleceğini düşünmekten çok sezon ortasında kim gelecek acaba diye düşünmeye alıştım.
Bakalım ömrümüz yetecekti bi daha bizim takımı 4 sene üst üste çalıştıracak birini görmeye.

ihk dedi ki...

sağ kanat ve forvet için seninkilerden farklı bir önerim var.

sistemde lincoln'ün yerini alacak oyuncu kewell olsa, sağ açığa da duran top kullanabilen bir oyuncu alsak.

hücum dörtlüsünü yedekleyecek genç oyuncular ve gerektiğinde baroş-kewell ikili forvetine dönecek bir sistem kulağa fena gelmiyor.

os dedi ki...

ben de ilk başta çok ılımlıydım, ümitliydim ama istemeden de olsa borges limon sıktı biraz... yani gerçekleri, düşündüklerini yazmış.

ama yine de iyi bir isim.. kewell kalsın ben başka bir şey istemiyorum.

Sade dedi ki...

İsterse Mourinho gelsin, yanında da Buffon, D.Alves, J.Navas ve Drogba'yı getirsin yönetim mantalitesini değiştirmeden başarısız olmayı başarırız.

Kontratı kesintisiz 3 senelik olmaz ise ne Hiddink ne de Schuster, Galatasaray'a uzun vadede fayda sağlayabilirler.

Birde buna para problemi eklenirse; Schuster gelirse Lincoln'ü oynayacağını pek sanmıyorum, o zaman aldığımız paraya Lincoln'ü satabilirmiyiz? -Olumsuz.

Yerine daha iyisini yada benzerini alabilirmiyiz? - Olumsuz

Yeni oyuncu istediği söylenen mevkiler Kaleci, Sağ bek, sağ kanat, sol bek(yedek), orta saha, forvet minumum 1.5 mio dolar (x6)desek 9 mio dolar yapıyor. Bu minumum hesaba binaen oluşan olası harcama tutarı olan 9 mio $'i Galatasaray kulubu verebilir mi? - Pek Olumlu değil.

Haldun Üstünel'e sabır ve başarılar...

Jester dedi ki...

ülkeye gelen genç ve kaliteli yabancılar konusuna değindiği için yazara bravo! Tebrikler! Duygularımıza tercüman oldunuz; ancak Anelka'yı da unutmamak lazım o da 26'sında gelmişti...

pclion dedi ki...

Blogun ilk zamanlarında buna benzer bir yazıda yine bahsetmiştim bu konudan, orda Anelka'nın da adı geçmişti. Bu yazıyı yazarken de aklıma geldi aslında ama Anelka'nın durumu biraz daha farklı, Appiah daha iyi bir örnek anlatmak istediğim durum açısından.

Ömer Anıl dedi ki...

Uğur Merhaba.

Yarın ki "Yenilsen de Yensen de" programında Schuster'le ilgili konuşacak mısınız?

Çoğumuz çalışıyoruz izleyemiyoruz.Geçen bölümlerde yaptığın gibi Geniş bir özet bekliyorum

Saygılar.

pclion dedi ki...

Ömer hocam, bizim program bugündü bu hafta. :) Tekrarını izleyebilirsem geniş bir özet yapacağım yarın. Saygı bizden...

sembolist dedi ki...

Uğur kardeş,yazdıklarına harfiyen katılıyorum..
iyi bir sağbek,iyi bir forvet ve özgürcan la birlikte çok iyi bir rotasyon yapılırsa başarı kaçınılmaz gelir..
Yaser-Ferdi-mehmet güven gibi rotasyona dahi girmeycek oyunculardan kurtulunmalı..
Kayseride yaşadğım için Galatasarayı izleme fırsatı buldum.
Serkan Kurtuluş tahmin ettğimin üsütnde bir oyuncu ve önümüzdeki sezon mutlaka rotasyonda kullanılmalı..Kewel'in 91.dk da girmesi olayını umarım dünya basını görmemiştr,aksi taktirde Bülentin cv sine yazılacak önemli bir negatif hamle olarak tarihte yerni alcacaktır:)
Bu arad dünkü program harikaydı.Uğur birşey rica edecem.Borges'in değindiği konuyu o programda biraz işleseniz.Yani basında 'tutulan ve aranılan yazar' yoksunluğunu ve mehmet demirkol-rıdvan gibi isimlerin taraftarı yönlendrmesi olayını dile getrirseniz daha da ilgi çekci olur kanaatindeyim.
Son olarak,'kiralıklar bu sezon ne yaptı' şeklinde bir yazını bekliyorum:))
saygılar.

Related Posts with Thumbnails