Futbol maçlarının etkisiyle arada kaynadı sanki bu güzel maç. Türkiye milli takım bazında 2006 Japonya'dan sonra tekrar canlanma belirtileri göstermeye başladı. Bunda en büyük faktör ön plana çıkan çok formda oyunculardan ziyade sonunda ego çatışmalarının bir kenara konup herkesin kendi rolünü oynamaya istekli olması. Daha net olmak gerekirse bu artık Hidayet Türkoğlu'nun takımı.
Hidayet tam anlamıyla takım liderliğini almış durumda. Bütün oyuncular onun yeteneğine ve kişiliğine saygı duyuyorlar. Tanjeviç'in fantezileri sebebiyle yıllardır milli forma yüzü gösterilmeyen Kerem Tunçeri bu takımın ihtiyacı olan eksik parçası olduğunu döner dönmez ispatladı. En kötü zamanlarında milli takımda banko oynarken kendini aştığı son üç sezonda milli takıma çağrılmaması garip bir ironi. Ersan İlyasova'nın Barca günlerinde kaydettiği gelişme de görülmeye değer, daha da iyi olacağı açıkça gözüküyor. Hidayet'le beraber müthiş bir dış hücum hattı oluşturuyorlar.
Pota altı ise her zaman büyük bir hayranı olduğum Kerem Gönlüm ve genç Oğuz Savaş'a emanet. Ömer Aşık'ın sakatlığı ise en çok üzüldüğüm olay, gerçekten milli takım için çok büyük kayıp. 2 aylık geri dönüş süresi 6 ay olarak revize edildi, çok yazık. Onu Chicago potalarını sarsarken görmek en büyük dileğim.
Maçın özeti ise başlıkta yazıyor zaten. Tony attı, Hidayet attı, Tony attı, Kerem'ler attı, Tony en sonunda yoruldu ama bizim takım yorulmadı. Basketbol takım oyunu, ne kadar büyük bir yıldıza sahip olursanız olun, diğer parçalarınızın da işler olması gerekir kazanabilmeniz için. Bu takımda Tony Parker yerine Kobe Bryant olsa bile muhtemelen kazanamazdı Fransa. NBA'e bu kadar oyuncu veren bir ülkenin bu kadar kötü bir jenerasyona sahip olması pek akıl karı değil.
Ukrayna deplasmanı önümüzdeki en önemli maç. O maçı da kayıpsız atlatırsak grup lideri olacağımız kesin gibi. Belçika önünde şov, Fransa önünde tatil yaparız kazanırsak...
1 yorum:
Bir değişim içinde olduğumuz kesin ama takımın başında olan kişinin adı "Tanjevic" olunca insan duraksıyor..
Bundan sonra bu gruptan çıkmamamız diye birşey söz konusu bile olamaz. Zaten Türkiye kalitesinde bir takımın, kendisine eleme maçlarını ölçü alması da son derece komik bence. Anyayı konyayı Eurobasket 2009'da göreceğiz..
Ben de daha önce Tanjevic ile yaşadığımız tecrübelere dayanarak blogda yazmak için pek acele etmiyorum. Takımın sağı solu belli değil ki...
Yorum Gönder