Hedefleri olan kulüp oyuncu satmaz (!) Türk futbolunun mottosudur bu cümle, oyuncu satarsan büyük kulüp olamazsın! En göz önünde olanlar yine dört büyükler ancak bu zihniyet aslında çok daha derinlere inmiş durumda. Çemişgezekspor bile oyuncu satarak büyümeyi gururlarına yediremiyorsa, altyapıya yönelmiyorsa, hasbelkader çıkan oyuncuya da 3 milyon euro fiyat çekiyorsa ortada görünenden büyük bir yanlış var.
Hasan Şaş, Mehmet Topuz ve Gökdeniz Karadeniz. Bu üç oyuncu türk futbolunun yetiştirdiği en yetenekli kanat oyuncularından, taliplileri de oluyor doğal olarak. Bu üç oyuncu hakkında kulüplerin aldığı tavra beraber göz atalım.
Hasan Şaş, 2002 Dünya Kupası kahramanı. O dönem yabancı basında Juventus ve Inter başta olmak üzere bir çok kulübün transfer listenin başında gösteriliyor. Galatasaray'ın talebi 15 milyon dolar. Hasan Şaş'ın sözleşmesi bir yıl içinde bitiyor, bosman kanunu da yeni yeni can yakmaya başlamış. Juventus en ciddi kulüp, 10 milyon dolara kadar çıkıyor teklif. Galatasaray ise kabul etmiyor, Hasan Şaş'ın nasıl olsa aynı formunu sürdüreceğini düşünerek. Hasan ise felaket bir sezon geçiriyor ve sezon sonu boşta kalacak duruma geliyor. Sonu bildiğimiz "damarımı kessen sarı-kırmızı akar"lar, boş sözleşmeye imza atmalar vs vs. Sonuç Galatasaray'ın uğradığı 10 milyonlarca dolar zarar, Avrupada Türkiye'den yetişen oyunculara karşı oluşan güven kaybı...
Mehmet Topuz, son yıllarda yetişen en komple türk orta saha oyuncusu. Güçlü, kuvvetli, teknik ve seri. Fiks olarak üç büyükler talip. Fenerbahçe Gökhan Ünal'la beraber onun için 14 milyon euro, Beşiktaş sadece Mehmet için 11 milyon euro öneriyorlar bir sene önce. Kayserispor bu iki teklifi de kabul etmiyor. Gökhan Ünal çok kötü bir sezon geçirdikten sonra ertesi sezon serbest kalmaması için Trabzonspor'a satılmak zorunda kalıyor. Mehmet Topuz ismi ise takımın yavaş yavaş önüne geçiyor, eski verimli oyunundan ziyade bir süper kahraman modunda her işi ben göreyim felsefesiyle oynamaya başlıyor. Gerçi hakkını verelim, piyasası hala var ama 11 milyon euro bir türk oyuncu için kariyerinde bir defa gelebilecek bir teklif, hele ki milli takımda düzenli oynamıyorsa.
Peki Gökdeniz Karadeniz'in hikayesini Hasan ve Mehmet'ten farklı kılan ne? Trabzonspor da yıllarca "büyük takım oyuncu satmaz" aforizmasıyla teklifleri reddediyor. Ancak takım gittikçe yavanlaşmaya, sıradanlaşmaya, Gökdeniz'in formu ise gittikçe düşmeye başlıyor. Takımın dibe vurmasından sonra 2008 Nisan ayında Rubin Kazan'ın 8.7 milyon euro'luk teklifini kabul ediyor ve Trabzonspor'un yıllardır düşen marka değeri söylenildiği gibi düşeceğine tam tersine ciddi bir toparlanma yaşıyor.
Gökdeniz'in bonservisinden gelen parayla Selçuk İnan, Giray Kaçar, Ceyhun Gülselam, Gökhan Ünal gibi bugün üç büyüklerin kapısından girse herkesin sevineceği yerli ve genç oyunculardan yeni bir nesil yaratıyor. Başta Song olmak üzere Cale, Colman, Isaac gibi oldukça faydalı yabancı oyuncular kadroya katılıyor. Yirmi küsür yeni oyuncu gelmesine karşın Trabzonspor yıllardır yapamadığını yapıyor ve lige iyi bir giriş yapıyor. Taraftar mutlu, teknik heyet mutlu, yönetim mutlu. Trabzonspor ismi bundan 3 ay öncesine göre çok daha olumlu bir izlenim bırakıyor insanlarda.
İşte Trabzonspor'un yapmayı becerdiği bu olay türk futbolunun içinde olduğu kısır döngüye son verebilecek yegane şeydir. Yerli oyuncu ihracını yapıp alttan gelen oyuncuların önünü açtıkça hem türk futbolcusu değerlenecek, hem de geniş bir oyuncu havuzumuz olacak. Kulüpler transferin sadece para harcamak olmadığını anlayacak, ayrıca türk oyuncular avrupada başarılı oldukça avrupa kulüpleri yüksek bonservis bedelleri söz konusu olduğunda çekinmeyecek. Bülent abi'nin belirttiği gibi "bonservisini al, gel" mantığı son bulacak.
Ama bunlar ne zaman olur, orasını bilemem. Bilen varsa bana söylesin...
0 yorum:
Yorum Gönder