Blogdaki futbol ağırlığı arttıkça ilgilendiğim diğer konularla ilgili yazılar gittikçe seyrekleşti farkında olduğunuz üzere. Hem buraya futbol okumak için gelen okuyucuları rahatsız etmemek, hem de blogda daha yoğun futbol konuşmak adına pek fazla dizi yazmıyordum ama bu tavrımı değiştirmemi sağlayan bir dizi izliyorum bir süredir, yazmasam çatlardım açıkçası. Dizinin ismi True Blood.
True Blood bugüne kadar pek görmediğimiz türde ve cesarette bir fantastik-korku dizisi. Vampirlerin sentetik kan üretimi sonunda vatandaşlık hakkı elde etmeleri, bunun sonucunda günlük hayata girmeleri ve bunun toplum ve insanlar üzerindeki etkileri işleniyor. Ana kahramanlarımız ise 150 yıllık erkek bir vampir olan Bill Compton ve ilk bölümde tanıştığı garson kız Sookie Stackhouse. Bu ikilinin birbirine aşık olmasıyla başlayan, toplum normlarına pek uymayan ilişkileri üzerinden anlatılıyor hikaye. Vampir-insan ilişkileri temel konumuz elbette ve oldukça başarılı ve inandırıcı biçimde işlendiğini söyleyebiliriz. Böyle bir hikayede gerçekçi kelimesini kullanmak biraz abes kaçacak ama fazlasıyla inandırıcı diyebilirim.Türü ne olursa olsun bana göre bir dizinin notu karakterleri işleyiş biçimiyle verilir. True Blood da bu anlamda gerçekten üstüne çalışılmış ve iyi bir senarist ekibin elinden çıktığını belli eden bir yapım. Bill ve Sookie dışında Sookie'nin çevresindeki Jason, Tara, Sam ve Lafayette ana yan karakterler en az Sookie ve Bill kadar detaylı işleniyor ki az önce dediğim gibi insanı diziye çeken en önemli unsurlardan birisi bu. Tanıtım yazısı olduğu için detaylara girmek dizinin güzelliğini bozabilir ancak bir TV dizisi için fazlasıyla cesur olduğunu tekrar söylemek lazım. Çıplaklık sıkça kullanılan bir unsur dizide, kandan bahsetmeme gerek yok zaten. Türkiye'de yayınlanma ihtimali 'sıfır' olan bir dizi True Blood. Gerçi e2'de bu tip diziler veriliyor, RTÜK oralara pek el atmadı henüz anlaşılan. Yine de True Blood işi bir adım öteye taşımış, onu söyleyebilirim.
True Blood an itibariyle 2. sezon 8. bölümde ve sezon devam ediyor. Favori dizilerimden Entourage'la beraber bu ölü sezonda takip edebileceğiniz en iyi iki diziden biri. Torrent sitelerinde rahatlıkla bulup indirebilirsiniz, paylaşanı çoktur.
Girişte değindiğim konuya bir ufak ek. Futbol dışı yazılarımı başka bir mecrada paylaşmak gibi bir planım var, özellikle dizi, televizyon yazılarını. Yakın zamanda bazı arkadaşlarla organize olmayı becerebilirsek güzel haberlerimiz olabilir bu yazıları takip etmek isteyen arkadaşlarımıza...
14 yorum:
Geçen hafta izlemeye başladım ben de. Güzel kaliteli bir dizi ve dediğin gibi gerçekten çıplaklık sürekli işleniyor. Lizzy Caplan aşkım (dizide Amy) bir kat daha arttı. TV tarihinin en erotik dizilerinden birisi sanırım. Benim izlediğim en erotiği zaten.
Konu vampirler olunca ee ne var bunda denmeden izlenesi bir dizi. Bu akşam kaldığım yerden yani ikinci sezonun ikinci bölümünden devam edeceğim.
Bu arada bu tür TV dizisi, sinema vs. haberleri ile ilgili bir blogun daha açılması güzel olur. Ben de 1-2 arkadaşımla yazmaya çalışıyorum bu alanda ama onların devam etmemesi benim de hevesimi kırıyor açıkçası. Güzel bir blogger kadrosu oluşturursanız takip edilesi bir bloga daha kavuşabiliriz.
Hatta işi abartıp tanışsak ben bile yazarım diyeceğim. ( : Kolay gelsin.
o anna paquin'se ne hale gelmiş ya
hanım hanımcıktı
x-men bozdu bunu
mundar etme yahu yazıları :)
ben de aldım gazı aslında.. başlasak mı ?
e2 "Dirt" yayınladıktan sonra bunu hayli hayli yayınlar diyordum ama ilk sezonun iki bölümünden sonra bizim RTUK bunu topa koyar dedim. Fena bir dizi değil ama ortalama 42 Dk bölümler biraz film havası veriyor. Benim önerim ilk sezonu biten "Lie to me" 13 bölümlük ilk sezon gerçekten çok güzel.
vampir dizisi dediğin böyle olur nidalarının tarafımızdan yükselmesini sağlayan dizi =)))
Birinci sezon okadar iyi degildi bence. Cok yavas gecti. Tabii karakterleri tanimak icin.
Ama ikinci sezon süper!
s2e08 ile artık hakikaten bağımlılık yarattı bu dizi.
birinci sezonun ilk 5-6 bölümü hafif yavan olsa da sonra tempo kazanıyor. erotizm nispeten azalıyor ki hakikaten iyi bir şey bu. bazen gereğinden fazla kullanmışlardı ilk sezonda.
ikinci sezon ise daha vasat bölüm izlemedim. marryann adlı karakter hafif sıksa da eric, godric gibi karizmayı afedersiniz sıçan adamlar baya şey katıyor diziye. bu arada anna paquin ablamızın yavuklusunun her bölümde karizmayı daha da çizdirdiğini söylemek icab eder. aşk adamı levreğe çeviriyor ağa!:D
cullenlardan başka vampirler sarmaz beni ah edward ah (:
Modernize edilmiş kolpa vampir dünyasından pek hoşlanmam aslında ama tabularımı yıkmaya Moonlight ile başlamıştım biraz. Bu dizinin de birkaç seferdir adını duyuyorum, bakmak lazım.
Lynn Collins sayesinde biraz ilgimi çekmişti ama çok da aman aman bir dizi değil. Bu arada o kadar açık saçık olduğunu düşünmüyorum açıkçası hatta çıplaklık-erotizm konusunda HBO standartlarının bile altında kaldığı söylenebilir. Bu seriyi açık saçık kabul edersek "tell me you love me"yi hangi kategoriye koymalıyız bilmiyorum.
Uyarlandığı kitabı (Southern Vampire Mysteries) okumuştum.. Kitapta bize resmedilen ve benim hayal ettiğim Sookie Stackhouse karakteri kesinlikle ağlak suratlı Anna Paquin olamaz!
Dizi çok hoş, 2. sezon 8. bölümdeyim. Tavsiye olunur..
Uğur Gül
Bence konusunda en iyi dizi. Özellikle şu sıralar izlerken çok keyif aldığımı belirteyim.
http://trueblood-tr.blogspot.com
Dizi hakkında fikir paylaşımı için bekliyorum herkesi.
her şey kusursuz.lost'tan sonra bir şey begenemem derken girdi, vampirizme sempati duyan benin hayatına(sacma oldu benin hayatın)
de takıldığım nokta şu.neden 2. dişler uzuyor?
Twilight'tan sonra başlayan vampir sempatimi fazlasıyla arttırdı bu dizi..Aylardır 1.sezon dvdsi bir köşede duruyordu,yazın dizisiz kalınca bi bakiyim nasılmış acaba diye izlemeye başladım ve resmen müptelası oldum.Kesinlikle mükemmel bir dizi..
Yorum Gönder