Galatasaray TV'deki programımızı izleyenler hatırlayacaktır, orda Levadia maçına ideal 11'imizin ve defans hattının çıkmasını beklediğimi, Frank Rijkaard'ın Avrupa vizyonu ve açıklamalarında sürekli dillendirdiği rakibe saygı duyulması gerekliliği beni böyle düşünmeye itmişti. Bu açıdan ilk 11 beklediğim gibiydi. Gaziantepspor maçındaki ilk 11'in aynen sahada olması da önemli bir detay, Denizlispor maçında başarılı performans gösteren oyuncular olmasına rağmen ilk 11'i uyum sürecini atlatmış takımı tercih etmesi dikkat edilmesi gereken bir detay.
Geçtiğimiz maç ilk kez beraber oynamanın zorluklarını yaşayan takımdan farklı olarak daha düzenli ve bilinçli bir şekilde topu 2. bölgeye ileten bir defans hattı vardı doğal olarak, bu da Ayhan ve Arda'nın etkinliğini arttırdı. Açıkçası daha alanını daha iyi kapatan, Galatasaray'ın pas bağlantılarını kesmek için daha istekli bir Levadia bekliyordum ancak korktuğum kadar dişli bir rakip yoktu karşıda. Topu 3. bölgede Keita'yla buluşturduktan sonra zaten arkanıza yaslanıp izleyin, daha fazlasına gerek yok. Yeni Açık Alt tribünün tek avantajı buydu diyebilirim, ilk yarı boyunca Keita'yı büyütülmüş bir şekilde izleme fırsatı bulduk. Sabri'yle anlaşamıyorlar izlenimini aldım ben, onun dışında yapabileceği her şeyi yaptı. Her seferinde tekrara giriyorum gibi geliyor ama Keita'ya göre oynayabilen bir Uğur Uçar bu takıma çok daha faydalı olabilir, en azından benim fikrim bu yönde. Ancak Frank Rijkaard sahada Sabri Sarıoğlu'nu görevlendirdiği sürece bu takımın en formda sağ bekidir, ondan şüphem yok. Aydın Yılmaz'ın Kewell, Elano gibi oyuncular varken ilk 11'de çıktığı bir takımda herkes formayı alabilir, benim beklentim Uğur Uçar'ın kendisini antremanlarda gösterebilmesi.
Hafta içinde Deivid'den iyi olmadığı yazılıp çizilen Abdul Kader Keita'nın performansı gittikçe artıyor ve takımın geri kalanı böyle sistematik oynarsa bunun bir standart haline geleceğini de söylemek zor değil. Her şeyiyle futbolcu Keita, topu kontrolünden, pası verişine, orta yapışına kadar girdiği her aksiyonda hissettiriyor size bunu. Franck Ribery'yi canlı seyretmiş bir insan olarak Türkiye ligine gelmiş en dominant kanat oyuncusu diyebiliyorum Keita için, o kadar da iddialıyım. Ribery önemli bir oyuncuydu ama gelişimini tamamladığı yer Galatasaray değildi. Olmalıydı belki, o başka konu. Bugün attığı gollerle kanat-forvet kimliğini de ortaya koymayı bildi, özellikle duran toptan attığı gol çok önemli.
Duran top demişken bunu biraz açmak gerek. Kornerlerden, taça kadar organize bir takım görüyorduk sezon başından beri ama cepheden serbest vuruş kazanmamıştık pek, bu maçta serbest vuruş kazanınca topun başına 3-4 kişi toplandı. Bu toplantı dağıldığı an maçı beraber izlediğim Eray Sözen pozisyonun gol olacağını söyledi. Ben daha kim vuracak, onu anlamaya çalışırken takım bir çalışılmış duran top organizasyonu daha gösteriyor, Keita da topu filelere göndererek maçı rahatlatıyordu. Burda golü atan Keita kadar Eray'ın da hakkını vermek isterim açıkçası. Keita konusunda bir diğer değinilmesi gereken konu ise golden sonra çalan 'Abdel Kader' şarkısı. Denizlispor maçı yazısında Kewell'ın golü sonrası çalınan Daddy Cool'u ne kadar beğendiğimi söylemiştim, bu maçta Keita'ya da 'Abdel Kader' parçasının atfedilmesine çok sevindim. Geldiğimden beri bu parçayı dinliyorum, elim değmişken onu da paylaşayım.
İkinci yarıyı uzaklardan seyretmemizden kelli pek detaya girmek istemiyorum ama özellikle Elano'nun Baros'un yerine girmiş olması onun kanatlarda da değerlendirilebileceğine yönelik bir işaret olabilir. Keita'nın ve Kewell'ın forvet rolünü üstlendiği, topu çok daha fazla ayağında tutan ve ayağa oynayan bir yapıya büründü takım bu değişiklik sonrası. İstatistik kağıdını da alt üst ettiler muhtemelen bu dakikadan sonra, elime geçerse o verileri de paylaşırım. Kewell'ın golüne ise şapka çıkarmaktan başka yapılacak bir şey yok.
Son alkışımız da tribüne olsun yazıyı tamamlarken. Denizlispor maçından başlayıp bu maçta devam eden Milan Baros desteği gerçekten takdiri hak ediyor. Galatasaray tribünlerine hakim olması gerektiğini düşündüğüm futbol aklını yansıtan, harika bir duruştur Milan Baros'a destek olunması, bağıran, alkışlayan herkesin ellerine, dillerine sağlık. Frank Rijkaard'ın kulübe getirdiği hava tribünlere de yansımış durumda. Bir tarihe tanıklık ediyor olabiliriz...
19 yorum:
akın akın saldırı pozisyonunda olmasakta açık ara üstün geçirdik maçı.. rakipler zayıf mevzusu var bütün kanallarda ama, daha güçlü rakiplerde de göreceğiz.. galatasaray her maç 3 gol atar, topla oynama oranı da %60'ın altına düşmez...
baros bedeviliğe doğru gidiyor, ama taraftarın inancı, güveni takdire şayan.. staddaki arkadaşlar daha bi içindeler ama, ilk yarı biter bitmez seyircinin desteğini duyduk d-smart ekranlarından reklama boğulmadan önce..
keita biraz daha açık alan bulabileceği maçlarda orayı kasıp kavuracak.. faul yapmaya bile fırsat vermeyecek sol beklere..
bu takımda baros'un forvet yedeği yok, nonda'yla lig biter mi diyenlere kewell'ın da forvet rotasyonunda yer alabileceğini göstermiş oldu FR.
o değilde ne güzel böyle her maçta 4-5 falan
Keita, PES'teki kanat futbolcuları gibi oynuyor bazen!
Keita PES 2009 da aynen böyle :))
keita-sabri iletisimsizligini ben de farkettim bircok pozisyonda anlasmazliktan dogan top kayiplari oldu. ben rijkaard'in baros-elano degisikligine kafayi taktim bence bu bizim uzun sure sonra futbolu bilen bir hocaya sahip oldugumuzun gostergesiydi. oyuna giren oyuncuyla cikan oyuncunun ayni ozelliklere sahip olmamasi ve bir oyuncu degisikligi yapiyormus gibi gorunerek birkac oyuncunun yeri degisti. bunu gercekten ozlemisim. ayrica son olarak:
gurcan bilgic oley:)
Bir çok pozisyonda Sabri Keita'nın ya hızını kesti, ya da önünğ kapatarak atakları doğmadan etkisizleştirdi.
Kewel gibi bir profosyonel muhteşem futbolcuyu GS forması altında izlediğimiz için çok şanslıyız.
Uğur'un önceki oynadığı maçları göz önüne alırsak biraz daha zamana ihtiyacı var. Geri koşularını düzelttiği vakit, formayı alacaktır. Hiç değinmemişsin ancak, bana göre organizasyon anlamında kötü bir maçtı. Kapanan rakiplere karşı, her zaman yetenekli adamların ellerine bakamazsın. Hem temposunu, hem de organizasyonunu arttırması gerekiyor takımın. Ben beğenmedi takımı; kişisel fikrimi soracak olursanız.
Beğenmemem yanlış karşılanmasın; zira bu takımın rakibi, Barcelona,Manchester United, Milan'dır gözümde. Ben bu takımdan bunu beklerim.Bu takımın dengi onlardır, oynadığı takımlarda, oynadığı oyunda ona göre olmalıdır.
Rijkaard'ın as-yedek kavramını neredeyse ortadan kaldırması çok hoşuma gitti. Maç başlamadan kameralar Kewell'ı çekiyordu, çok neşeli görünüyordu. İlk 11 başlayacak heralde diye geçirdim aklımdan, ama Aydın başladı solda. Kewell'ın bile yedekken keyfi kaçmıyorsa Rijkaard bu işi biliyor demektir.
Öncelikle Sabri takıntınız dışında yorumlarınızı ve yazılarınızı beğeniyorum.Demişsiniz ki "Sabri-Keita uyumsuzdu ,keita ile daha iyi anlaşan ugur..." Denizli maçında Ugur heralde 10 kere falan bindirme yapmıştır tek top bile alamadı keitadan hatta ilk yarı 30 lu dakikalarda isyan edip oynamayı bıraktı..Sabri gibi avrupadas hücuma en hızlı çıkan adamlardan biri elimizdeyken Rijkaard'ın onu değerlendirmemesi garip olurdu.
Böyle maçlar bana aldatıcı geliyor.Önümüzdeki en ciddi maç beşiktaş maçı,inşaallah o maçtada bu güzel oyunu devam ettiririz.Çünkü beşiktaşın takım savunması çok iyi.O zaman bireysel yeteneklermi ön plana çıkacak takım organizasyonumu izleyip görmek lazım.
Taraftarın baros desteğinin en büyük sebebi devamlı galip gelmemiz kaldıki 5 falan atıyoruz.Eğer baros gol kaçırma rekorlarını kritik maçlarda yaparsa kimsenin arkasında durmamış taraftarımız gene durmayacaktır.Baros geçen senenin son maçlarından itibaren bu gol kaçırmaları yapıyor.Zaten o zamanda kaçırdıklarının yarısını atsaydı avrupa ligi değil şampiyonlar ligi ön elemesi izliyor olabilirdik.
En son olarak bu dsmart'ın görüntü yönetmeni ne mal adammış, kewell attığı gol sonrası hakan baltayı gösteriyor ısrarla tam hakan balta geliyor gelenin kim olduğu belli olmadan hemen kewellin eşine çevriliyor kamera.Çok önemliydi zaten kewellin eşini görmek.
Her şey bir yana; rakip zayıf ya da güçlü, takım ideal 11 ile sahada yada rotasyon oyuncularıyla... Sonuçta en azından eski açık tribünde çevremdeki isnanların yüzüne baktığımda herkeste saf bir mutluluk var, geleceğe yönelik umutlardan ötürü... Evet her ne olursa olsun bu takım maç kaybetse de bu oyunuyla, maçtan maça gelişimiyle insanı tebessüm etmeye zorlayan bir umut veriyor insana...
sabri ve keita anlaşmazlığı doğru, tvden ne kadarı gözüküyor bilemiyorum ama keita sabriyi devamlı yönlendirmek zorunda kalıyor ki bu da sabrinin fundamental sıkıntısından kaynaklı. Kanat bekinin yapması gereken bir çokşeyi sabri maalesef ya bilmiyor ya yapamıyor. Dün sırf o yüzden en az 4-5 kez geri dönmek zorunda kaldı takım. Küçük kaptanla çok daha iyi anlaşır keita ki uğurun daha form tutmamış hali bu. Bir de dip not vereyim ki maçta en çok hoşuma giden şey oldu bu, kullandığımız bir kornerde keita hızlı atağa karşı hakan baltanın kademesini kapattı ki bir çok kişi hiç dikkat etmedi ama düşünce açısından futbolu nereye götürmek istediğimizin çok güzel bir örneğidir bu.
İlk yarı bitiminde baros'a süren destek baros tünele gidene kadar devam etti tvden izleyen arkadaşlar içinde dip not vereyim. Seyirci profilinde bizim sanırım öyle bir farkımız var oyuncuyu tutup ayağa kaldırmak gibi, keza gökhan zandada bunu yaşayacağız gibi geliyor bana, her ne kadar beğenmesem de kendisini bu formayla performansını arttıracakmış gibi.
baros dışında tüm takımı, özellikle de adamım mustafa sarp'ı çok beğendim.
baros içinse hep diyorum, hızlı forvetleriyle deplasmanda can yakan bir ankaraspor forveti baros.
asla galatasaray'ın hedef santrforu olamaz.
kalçasını kullanabilmeli büyük takım santrforu.
semih gibi, mehmet yıldız gibi..
hayır, allahtan penaltı diye bir şey var futbolda..
yoksa 2008-2009 sezonunu gol kralı apoletiyle bitiren pembe panterimiz golü unutacak :(
Adsız, dediğim gibi, maç boyunca adam gibi görebildiğim tek şey ilk yarıdaki sağ kanat organizasyonları oldu ve bunu net bir biçimde görme fırsatı buldum. Sabri ya da X, farketmez. Zaten Denizlispor maçı özelinde de Uğur'la da tam anlamıyla anlaşamadığını belirtmiş, hatta TV'de söylemiştim bunu. Tamam, Sabri hayranı değilim belki ama yeri geldiğinde övgüsünü yapıyoruz, özellikle bugünkü eleştirime maçı izleyenlerin birçoğu katılacaktır.
Apaç, Baros'un geçen sene attığı 20 lig golünden 4'ü penaltı, Mehmet Yıldız'ın attığı 14 lig golünden ise 3'ü. Bunu söyleyebilirim ancak. Fikirlere saygım var ama dezenformasyon farklı bir şey...
Bu maçın önemli ayrıntılarından biri de Hakan Balta'nın yaptığı asistle sezon başından beri olan istatistiklerini 1 gol, 1 asiste çıkarmasıydı. Yani geçen sezon toplamda 1 gol, 2 asisti olan süper(!) hücumbek Sabri'ye yetişmesine sadece 1 asist kaldı. Ve aylardan Ağustos, sezon başı yani. Sabri ise her zamanki gibi takımın en zayıf halkası olmayı başardı. Sonra da diyorlar yok sorumluluk alıyormuş, orta sahayı geçiyormuş falan filan. Ortaları şutları auta gittikten sonra sorumluluk alsa ne olacak? Dani Alves'e benzetenler var. Dani Alves geçen sezon 11 asist yapmıştı ve Iniesta'nın da 11 asisti vardı.
Not: ekşisözlük'te "fizikalibilitesice" diye biri var yorumları apaç'ın yorumlarına o kadar benziyor ki. hatta bazıları direkt aynı.
Uğur,
Yeni Açık Alt loca mı?
Adsız hakan balta sabriyi bi sene geriden mi takip ediyorda geçen senekiyle bu seneki istatistikleri karşılaştırıyorsun.
Hakan balta yine süperdi
Defans olarak avrupanın en iyi defans yapan sol beklerinden
Hücum olarak da işte böyle az çıkar öz çıkar.
Takim olarak her gecen gun ustune koyarak oynuyoruz.. Tek tek isim verip su iyi, bu kotu demek gelmiyor icimden. Rijkaard sayesinde bir butunluk yakaladik, gecen seneki kargasadan sonra bu yumu gormek beni cok mutlu ediyor..
Su anda hazir olmayan Elano'nun da takima monte edilmesi ile vitesi daha da arttiracagimizi umuyorum.
Bir tarihe tanıklık ediyor olabiliriz...
Yorum Gönder