Resim Galatasaray resmi sitesinden. 2003 yılında Galatasaray'ın Olympiakos'u Cihan Haspolatlı'nın golüyle 1-0 yendiği maça ait. Mondragon, Bülent, De Boer, Arif, Batista, Hakan Şükür, Ayhan, Cihan, Cesar Prates, Sabri, Ergün. Şu ilk 11'e bakıyorum da bu kadro nasıl oldu da Şampiyonlar Ligi gruplarından çıkmanın eşiğine geldi, aklım almıyor. Bülent, De Boer gibi birbirinden ağır iki oyuncu, Önlerinde Cihan-Batista gibi evlere şenlik bir orta saha. Futbola 6 ay ara vermek zorunda kalmış, daha sonra Blackburn'e gidip burda çok da fazla süre almadan takıma dönmüş bir Hakan Şükür.
Beklentiler o kadar yüksekmiş ki şu kadroyla yakalanan üçüncülüğün bile bir başarı olduğunu görememişiz o dönem. Bir de Mondragon'un Djordjeviç'e kafa atıp daha sonra kendini yere atarak rakibi 10 kişi bırakması var tabi, o zaten efsane. Normalde çok kızarım ben böyle olaylara ama o gün bugündür hala pis bir sırıtma yerleşir suratıma o an aklıma geldikçe. Ne adamdın be Mondi...
Neyse, bu kadar nostalji yeterli. O günün üstünden 5 seneye yakın bir zaman geçti. O kadrodan sadece Sabri Sarıoğlu kaldı takımda. Olympiakos'un da epeyce değiştiğini söylemek mümkün. Arjantinliler takım liderliğini ele almış Yunan ekibinde, Galletti ve Belluschi. Galletti'yi Türk futbolseverler Fenerbahçe'nin Daum'la Zaragoza'ya elendiği dönemden hatırlayabilirler. Maçlara damga vurmuştu adeta. O takımdan aklımda kalan yegane oyuncudur. Fernando Belluschi ise Arjantin futbol piyasasıyla az çok ilgilenen herkesin bildiği bir isimdir diye tahmin ediyorum. Adam eksilten, orta yapan, asist yapan bir kanat oyuncusu. Bir kanat oyuncusundan daha fazla ne bekleyebilirsiniz ki zaten?
Aslında Olympiakos'ta Dudu, Diogo gibi üstünde durabileceğimiz birçok önemli oyuncu da var ama onlar bugünkü maçta oynayamacak*. İkisine toplam 15 milyon euro gibi uçuk bir bonservis bedeli ödemişlerdi, bu maçta oynayamayacak olmasını tercih edeceklerini pek sanmıyorum. Diogo'yu Alper Öcal'ın blogunda tanımıştım ilk defa, Dudu'yu ise CSKA'nın Şampiyonlar Ligi maçlarından tanıyorduk zaten.
Gördüğüm kadarıyla Olympiakos oldukça çekiniyor Galatasaray'dan. Maçın İstanbul'da olması da onları etkilemiş gibi, beraberlik diyorlar, başka bir şey demiyorlar. Bu Galatasaray için büyük bir avantaj. Üstüne etkili pas yaparak gelen her takıma pozisyon verebilecek kadar yumuşak bir defansif kurguya sahip olduğumuzu artık söylemeye gerek yok. Mehmet Topal-Tobias Linderoth-Barış Özbek üçlüsünden biri dönmediği sürece de bu böyle sürecek. Bu bölgede son maçta olduğu gibi Ayhan-Meira ikilisi oynayacak sanıyorum, hiç yoktan iyidir. En azından orta sahaya benzer bir bloğumuz olacak.
Galatasaray'ın başarması gereken yegane şey oyunun Olympiakos yarı sahasında oynanmasını sağlamak olmalı. Olympiakos da çekingen bir oyunla bu duruma eşlik ederse Galatasaray 3'ten aşağı gol atmaz. Ancak Steaua maçındaki gibi kaleye gelen ilk top gol olursa maç hiç de beklenmedik bir yönde gelişebilir, futbol bu. Ben Galatasaray'ın galibiyete yakın olduğunu ancak beraberliğin de pek sürpriz olmadığını düşünüyorum. Olympiakos Galatasaray'ın kadro yapısına benzer bir yapılanma içinde. Yıldız oyuncuları var ama takım kurgusunu oturtmakta zorlanıyorlar, özellikle deplasmanlarda. Anorthosis'in 3-0'lık galibiyeti herkesin aklındadır sanıyorum.
Takıma can-ı gönülden başarılar diliyorum. Bu maçta tribünlerde olamayacağım maalesef, D-Smart'a mahkum kaldık yine...
*Diogo takımla beraber gelmiş, medyaya bu kadar basit konularda bile güvenmemek lazım demekki...
1 yorum:
bi de ayhan var o zamandan. teşekkürler.
Yorum Gönder