Değişik bir haftayı geride bıraktık Dünya Kupası Elemelerinde. Her maç gününden sonra günün sürprizlerini ve son durumlarını değerlendiriyordum bildiğiniz gibi ama bugün o gün değil. Ortada sürprizi bırakın 'bu maç nasıl berabere biter' diyebileceğiniz maç bile yok. Sürpriz namına söylenebilecek tek şey Kazakistan'ın 51. dakikaya kadar İngiltere deplasmanında skoru 0-0 tutması olabilir, o kadar. Madem öyle, biz de bu hafta 'favorileri' değerlendiririz o zaman.
Haftanın en ilgi çekici maçlarından olan Almanya-Rusya maçında ev sahibi Almanya maçı kazanmasını bildi. İlk yarıyı 2-0 önde kapatıp devre arasına rahat giren Almanya, Rusya'nın parlayan yıldızı Arshavin'in 51. dakikada bulduğu golle biraz sarsılsa da maçı 2-1'e bağlayıp galibiyeti almasını bildi. Almanya 3 maçta 7 puan topladı. Bir önceki hafta müthiş bir maç sonrası 3 kere geriye düştüğü maçta Klose'nin golleriyle Finlandiya'dan 3-3'lük beraberliği koparmayı başarmıştı. Grubun mutlak favorisi onlar tabii ki...
Yalnız 4.Grup'taki ikincilik mücadelesi kolay geçecek gibi gözükmüyor. Rusya kadar iddialı iki ülke daha var grupta, Galler ve Finlandiya. Finlandiya şu ana kadar Almanya'dan puan koparabilen tek ülke konumunda ve 2 maç sonunda puan hanesinde 4 yazıyor. Galler de yeni bir jenerasyon yakaladı. Özellikle U21'de de forma giyen iki kanat savunucuları Gareth Bale ve Chris Gunter bu oyunculardan en dikkat çekenleri. Tottenham forması giyiyorlar. Ciddi bir potansiyelleri olduğu açık. Özellikle Gareth Bale'in 19 yaşında A milli takımın kaptanlarından biri olması sahalarda ender görülen olaylardan. Biz de 26 yaşındaki Servet Çetin nasıl kaptan olur diyen, 18 yaşındaki Batuhan'ın milli takımda ne işi var diyen futbol ulemalarıyla uğraşaduralım. 2-0'lık Lichtenstein maçında da maçın adamı seçilmiş Bale, yakışır...
Ortada bir ölüm grubu varsa bunun 7. grup olduğu aşikar. Bu grubun dördüncüsünün Fransa, beşincisinin Romanya olduğunu söylesem yeterli olacaktır sanıyorum. Bu iki takımın mücadesi bu haftaydı. Romanya maça fırtına gibi girip 18. dakikada skor tabelasına 2-0 yazdırdıysa Fransa'nın ataklarına karşı koyamadı ve sahasında 2-2 berabere kaldı. Franck Ribery'nin geri dönüşü oldu bu maç, maçı 2-1'e getiren golün sahibi de oydu.
Litvanya'nın rüyası 3. maçta son buldu, Sırbistan 3-0 gibi net bir skorla kazandı. Sırbistan ve Litvanya 6 puanla grubun başını çekiyorlar, daha arada bir de Avusturya var. Tam bir cadı kazanı. Avusturya da küçümsenecek bir ekip değil, Euro 2008'e katılmasınlar diye kampanyalar düzenlenen bir takımken kısa sürede gösterdikleri gelişim gözardı edilmemeli. Romanya ve Fransa ilk iki için hala en iddialı ülkeler olsalar da diğer üç takımdan birinin son düzlüğe önde girmeyeceğinin garantisini kimse veremez bu grupta. İzlenmesi gereken gruplardan...
Şu ana kadar bütün maçlarını kazanan takımlardan birinin İngiltere olması sürpriz sayılmamalı, hele Euro 2008 faciasının ardından. Takım kaptanı John Terry'nin Hırvatistan maçı öncesi yaptığı açıklamalardan takımın hırsını okumak mümkündü. Kazakistan maçının onlar için Hırvatistan maçından daha zor geçmesi oldukça ironik aslında. 50. dakikada sol alt köşede verilen istatistikte İngiltere'nin kaleyi bulan şutunun olmadığı, Kazakistan'ın ise bir şutunun olduğu yazıyordu. Kornerden amatörce bir gol yedi Kazakistan. Hoş, bizim yediklerimizi düşünürsek bu konuda başka takımları eleştirmek pek bir garip gözüküyor. Bu gol Kazakistan'ın direncini kıran olay oldu.
Ashley Cole'un yaptığı akıl almaz hatayla skor daha sonra 2-1'e gelse de maç bitiminde 5-1'di skor. Bu arada İngiliz taraftarların Ashley Cole'u bu golden sonra ayağına gelen her topta ıslıklamasına da değinmek lazım. Benzer bir hatayı bizimkilerden biri yapsa ve ıslıklansa muhtemelen 'Efendim, İngiltere'de, büyük ülkelerde böyle olmuyor, hatta alkış tutuyorlar moral vermek için' mealinde bir ton ıvır zıvır duyacaktık. Bunu da not düşmüş olalım bloga, zamanı gelince çıkarırız arşivden...
3 yorum:
Hello,
thanks for your polite message in my blog.
We did not have any surprises yesterday, although of course France continues with its bad level.
Regards,
http://www.saqueneutral.blogspot.com/
(a blog about sport in English and Español)
Yeni bir Ramon doğuyor. :)
Bizim Ramon İngilizce de biliyor Mesut :)
Yorum Gönder