Dünkü ve ondan önceki bazı yazılarımda inceden inceye Aalborg'u desteklediğimi belli etmiştim, onlar da üzerlerine düşeni layıkıyla yaptılar. Hem Şampiyonlar Ligi'nde tanınmayan bir takımın başarılı olması hem de işin içinde birebir rakimiz olan İskoçya'nın son temsilcisi Celtic'in olması onların kazanmasını istemem için yeterli sebep oluşturuyordu. Skora ilk baktığımda Celtic'in 1-0 önde olması ümidimi kırmıştı aslında. ancak maç sonu geldiğinde skor tabelasındaki skor 2-1 ev sahibi lehine olacaktı. Avrupa deneyimi sınırlı olan bu Danimarka takımı Celtic gibi bir devden geriye düştüğü iki maçta 4 puan çıkararak Avrupa'da Şubat ayını görmeyi şimdiden garantiledi. Takdir etmek gerekli.
Aalborg'un üstünden Kuzey futboluna, 3 senelik Royal Lig deneyimine uzanan bir yazı yazmak güzel olurdu ama henüz onun sırası gelmedi, sözüm olsun. Daha çok Celtic'in doğal olarak İskoçya'nın nasıl bu hale düştüğünü sorgulamak lazım. Ülke sıralamasında ilk 10'a oynayan bir ülkenin koskoca sezonu 1.375 gibi komik bir puanla tamamlaması pek sıradan bir durum olmasa gerek. Geçen sene hemen hemen aynı takımlar 10.250 gibi kalburüstü bir puan toplamayı başarmıştı. İskoçya'da bu ani düşüşle ilgili birçok neden bulunabilir belki ama somut nedenler resmi doğru okumaya ne kadar yeterli olur, orası şüpheli.
Celtic'ten önce Glasgow Rangers'tan başlamak gerek açıkçası. Geçen sene Avrupa kupalarının en fazla maç yapan ekibi olmuştu UEFA finalisti Glasgow Rangers. Ancak geçen sene atlanmaması gereken bir detay vardı o Avrupa macerasında. Şampiyonlar Ligi 2. ön eleme turunda bu senenin dikkat çeken ekiplerinden olan Slovak temsilcisi Zilina'ya elenmekten bir penaltı atışı uzaktalardı. Seri penaltı atışlarını kazanarak zar zor devam edebildikleri Avrupa yolculuğunda Şampiyonlar Ligi aktarmasıyla Manchester'a yürümesini bilmişlerdi. Bu sene de aynı senaryoyu bekliyorlardı belki de ama papaz-pilav denklemi istemedikleri yönde gelişti bu sene. Slovak temsilcisi Zilina'nın kıyısına gelip yapamadığını Litvanya ekibi Kaunas yaptı, İskoçya devini adaya geri yollamasını bildi. Yalnız işin ironik yönü Kaunas'ın bir sonraki eleme turunda Aalborg'a elenecek olması, o turu geçen Aalborg'un diğer İskoç devi Celtic'in başına bela olacak olmasıydı.
Daha geçen sene Şampiyonlar Ligi kuralarına 2. torba takımı süksesiyle giren Celtic gediklisi olduğu ligde henüz galibiyet yüzü görmeden grup sonunculuğuna demir atmış durumda. Bence Glasgow'un diğer ekibinden daha şaşırtıcı olan Celtic'in düştüğü bu durum. Bu sezon bir maçlarını seyretmişliğim olmadığından "Celtic çift forvet oynamalı abijim, hocada iş yok" bile diyecek bilgi birikimim yok onlarla ilgili. Ancak kağıt üstünde sahip oldukları kadro daha iyisini yapabilecek durumdayken 2 puanla evlerine dönüyor olmalarını garipsediğimi eklemek gerek.
İskoçya'nın iki lokomotif takımı devre dışıyken diğerlerinden ekstra katkı gerekliydi kabul edilebilir bir puanla tamamlayabilmek için ancak Quenn of the South ve Motherwell ekstra katkıyı bırakın, puan bile alamadılar. İkisi de UEFA Kupası ön elemelerini geçmeyi başaramadılar. İskoçya'ya düşen ise toplamda 5,5/4'ten 1.375 puan oldu.
Çok da şikayetçi sayılmayız bu durumdan tabi, İskoçya'nın doğrudan rakibimiz olduğunu düşünürsek. Daha şimdiden bu ve önümüzdeki sezonlar için +3 puanlık bir fark oluşturmuş durumdayız İskoçya'yla. Galatasaray Avrupadaki formunu sürdürürse bu farkı 5 puan barajına yaklaştırmamamız için hiçbir sebep yok...
0 yorum:
Yorum Gönder