Rubin Kazan-Barcelona maçları sürpriz bir biçimde sezonun en flaş eşleşmesi oldu Şampiyonlar Ligi gruplarında, Inter-Barça beklerken Rubin'in bu çıkışı yeni takımlara her daim sempatiyle bakan benim gibi futbolseverleri de fazlasıyla mutlu etti. Şampiyonlar Ligi böyle bir yer işte, tarihin gelmiş geçmiş en iyi takımlarından dediğimiz şu Barcelona'ya ilk defa Şampiyonlar Ligine kalmış bir takım kafa tutuyor ve iki maçtan 4 puan çıkarıyor. Şu anda Barcelona ve Rubin Kazan'ın puanları eşit ve ikili averaj Rubin Kazan'ın elinde. Inter deplasmanında da aynı performansı ortaya koyabilir ve puan çıkarabilirse gruptan çıkmaları kimseyi şaşırtmayacaktır.
Geçtiğimiz maçı Star TV'nin ketumluğu sebebiyle seyretme şansı elde edememiştik Türk futbolseverler olarak ancak Doğan Medya özellikle Steaua maçındaki skandal sebebiyle çok ağır eleştiriler almış olsa gerek, bu D-Smart muhabbeti sebebiyle Avrupa Kupalarını katletme girişimlerine bu hafta ara vermiş. Dünkü Beşiktaş maçının ardından Rubin Kazan-Barcelona ve Lyon-Liverpool maçlarını da göstererek alışageldiğimiz Şampiyonlar Ligi düzenine dönmüş olduk.
Geçtiğimiz haftadan çok da farklı bir maç yoktu gibi (tekrarından izleyebildiğim kadarıyla tabii), sanki 180 dakikalık bir maçın ikinci devresine çıkmıştı Rubin Kazan. Barcelona'yı deplasmanda dize getiren bir oyun planınız varsa bunu uygulamaya devam etmek kadar normal bir şey yok elbette, Rubin de aynı konsantrasyon ve savunma arzusuyla başladı maça. Alanlarını çok iyi kapatıyorlar ve Barcelona'ya gol pozisyonu şansı tanımadılar bu alan savunmalarıyla. Barcelona'nın pozisyon üretmeye yaklaştığı pozisyonlar bugün dar alanda bence çok iyi bir iş çıkaran İbrahimoviç'in Messi'ye göbekten servis ettiği toplar oldu. Barca'nın insanüstü pas trafiği yine sahnedeydi ancak dediğim gibi bunu ceza sahası aksiyonuna bir türlü çeviremediler Kazan'ın iyi savunması sebebiyle. 60. dakika civarında 2-3 dakika süren ciddi bir baskı kurmuştu Barcelona, o zaman diliminde ceza sahasındaki Rubin Kazan'lı oyuncu sayısı kaleci hariç 8 idi, o anın fotoğrafını çekmek isterdim açıkçası.
Rubin Kazan'ı sadece savunmayla da değerlendirmemek lazım, topu kazandıklarında hiçbir zaman oyalama gibi bir dertleri yoktu ve en doğru ve hızlı şekilde rakip yarı alana geçmek ve pozisyon üretmekti her oyuncunun aklındaki. Barcelona'nın Kazan yarı sahasına yerleşmiş olması sebebiyle kendi 1. bölgelerinde bile arkası dönük topla buluşmak zorunda kalmalarına rağmen bence en az Barcelona kadar takdire şayan bir pas trafiğiyle karşı alana geçmeyi başardılar ve zaman zaman Barcelona'nın maç boyunca bulduğu pozisyonlardan daha net pozisyonları yarattılar Valdes'in kalesinde. Gökdeniz'in yerine girdiği Bukharov topu kontrol etmek yerine gelişine şut çıkarsa şu anda çok daha fazla konuşuluyor olabilirdi Rus ekibi.
Gökdeniz Rubin Kazan'da oyundan çıkan ilk oyuncu oldu ancak topla buluştuğu her an doğru karar veren oyunculardan biriydi Gökdeniz. Rusya'daki gelişimi de gerçekten göz ardı edilmemesi gerekiyor. Futboluna yeni bir yorum getirmiş, Trabzonspor'daki Gökdeniz'den çok daha farklı bir oyuncu vardı sahada. Skorer bir oyuncuya doğru evrilmiş, şu haliyle İngiltere'de de rahatlıkla forma bulabilir. Rusya liginde zaman zaman izliyorum ancak Şampiyonlar Liginde bu işleri kotarmak çok daha farklıdır. Önümüzdeki dönemde Milli Takım için de düşünülür sanıyorum, Tuncay'ın da malesef forma bulamadığı şu dönemde en önde gelen Türkiye çıkışlı oyuncu konumunda şu anda Avrupadaki. Şampiyonlar Liginde başka ülke takımlarıyla mücadele etmiş Türk oyuncular kenara not aldığım bir yazı konusu, Gökdeniz'e de orda mutlaka değiniriz.
Barcelona'ya da haksızlık etmemek gerekir tabii bu maç özelinde, bence bir takım kazanmak için ne yapabilirse onu sahaya koydular. İbrahimoviç, Messi, Xavi, İniesta. Bu oyunculardan ortalamasının altında oynayan yoktu bence. İniesta'nın vuruş yapmakta biraz geç kaldığı bir duran top organizasyonu vardı mesela, o gol olsa maçı çözüp farklı bir noktaya taşıyabilirlerdi. Pozisyon sayısı bu maçlarda aldatıcıdır, Kazan gol atsa oyun fazla değişmezdi belki ama Barcelona'nın bulacağı bir gol yepyeni bir maçın başlangıcı olacaktı.
Grupta işler biraz karıştı tabii, Dinamo Kiev'in de hesaplarda yer alması uzun süredir görülen en karmaşık grup haline getiriyor Şampiyonlar Ligi F grubunu. Rubin Kazan ve Barcelona 4 maçta topladıkları 5 puanla ilk iki sırada yer alıyorlar Kiev-Inter maçı öncesi. Kiev iç sahada Inter'i mağlup etme başarısı gösterirse bir anda 6 puanla lider bulabilir kendini, Inter de aynı şekilde. Önümüzdeki haftalarda umarım Star TV bu grubu ihmal etmez, zaten bu şekilde giderse Barcelona-Inter maçı kıran kırana geçer, kazananın hayatta kalacağı bir maç olursa. Bir diğer ölüm grubu maçı ise şu anda Lyon-Liverpool arasında oynanıyor, müsadenizle ona geçeyim ben. Rubin Kazan'a ve Barcelona'ya saygılarımızı sunarak elbette...
3 yorum:
FFT yazmış, hoşuma gitti :D
"Barcelona held in sub-zero Kazan"
fena kastılar barcayı tabi bir bahissever olarak beni de.2maçta alınan 4 puan süper.
valla bukarov atsaydı havaya zıplayacaktım.Oyalanmadan atağa çıkmak istediler çünkü barcelona yerleşince gol atamayacaklarını biliyorlardı.Yani defansif oynadılar ama hücumu boşlamadılar.İşte karakterli oyun budur.Eski zamaların italyası gibiydiler
Yorum Gönder