Şampiyonlar Liginin, daha doğrusu dörtlü grupların bulunduğu her turnuvanın değişmez bir kaidesi vardır, zafere giden yol iç sahadaki maçlardan geçer. Deplasmanda aldığınız her puan rakibinize vermediğiniz üç puandır bir manada, önemlidir ama sizi sıralamada üste taşıyacak olan iç sahadan çıkaracağınız minimum iki galibiyettir. Türk takımları olarak biz bu işi fena yapmıyoruz aslında Şampiyonlar Ligi kurulduğundan beri ancak Beşiktaş'ın bu seneki iç saha performansı en kötülerden biri olmaya aday. Manchester United maçıyla beraber 180 dakikada gol bulamadı Beşiktaş İnönü'de, hatta resmi daha da büyütürsek CSKA deplasmanında 92. dakikada bulunan teselli golü hariç Beşiktaş'ın 4 Şampiyonlar Ligi maçında golü yok.
İç saha maçlarında yapılması gereken basittir aslında, maça hızlı girmek ve taraftarın boğuculuğundan faydalanıp ilk bölüme bir gol sıkıştırabilmek. Bu akşam ekranları başına geçen herkes de bunu bekliyordu Beşiktaş'tan ancak maça ev sahibi gibi başlayan ve yaptığı bu temponun karşılığını alan Wolfsburg oldu. Topu ayaklarında tutuyorlar, isabetli pas yapıyorlar ve ceza sahası dışından şutla gol buluyorlar. Bu senaryoyu sahneye koyması gereken takım Beşiktaş olmalı İnönü'de, rakip takım değil. Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligindeki kimliği hemen öne çıktı golden sonra, skoru alan rakibin alanında akışkan bir pas trafiğini kurdular ama CSKA deplasmanında da gördüğümüz gibi bir türlü pozisyona dönüşemedi bu pozisyonlar.
Beşiktaş rakibin ceza sahası civarına indiğinde pozisyon üretmesi gereken oyuncular öne çıkanların solda Bobo, sağda Tello ve Ekrem olması Beşiktaş'ın düzeltilemez bir kadro yapısı bozukluğuna işaret. Topu verebileceğiniz ve pozisyon yaratmasını bekleyebileceğiniz bir oyuncu yok Beşiktaş'ta. Bu işi üstlenmesi gereken oyuncu olarak getirilen Tabata'nın Şampiyonlar Ligi seviyesinde bunu yapabilecek bir oyuncu olmadığını ortalama bir zekaya sahip 12-13 yaş aralığında, futbolla az çok ilgili her çocuk size söyleyebilir. Sezon başında bonservis bedeli ödenmeden, +2 kontenjanını doldursun diye alınan Fink bu akşam hücum tarafında Beşiktaş'ın en sağlam fundementale sahip oyuncusu görüntüsündeydi. Çıkardığı şutlar Beşiktaş adına en fazla heyecan yaratan anlar oldu. Baskı kurmaya çalıştığınız 65 dakika boyunca en etkili pozisyonunuz aslında kaleyi tutsa dahi kalecinin pozisyon aldığı ve bir mucize olmazsa rahatlıkla kurtaracağı birkaç şuttan ibaretse yapılacak pek bir şey de yok aslında.Beşiktaş gol atamadıkça Wolfsburg'a ikinci gol için davetiye çıkmıştı aslında, Wolfsburg da bunu geç de olsa değerlendirdi, normaldir. Skorun 3-0, 5-0 ya da 1-0 olmasının bu açıdan hiçbir önemi yoktur bence. Arka tarafta tek başına savunma yapmaya çalışan bir Ferrari'den her maç Tsubasa'dan fırlamış bir performans gösterip kalenizi gole kapamasını bekleyemezsiniz, öyle de olmadı zaten. Misimoviç ince bir pasla gördü Dzeko'yu ancak pasın güzelliğine rağmen o vücut hareketiyle iki Beşiktaşlının dağılmış olması ve topu ya da Dzeko'yu bozamaması ciddi bir defansif hataydı ve dolaylı da olsa golü getirdi. Kale içinde hareket eden İbrahim Kaş'ın ne yapmayı çalışıtğını da pek anlamadım aslında ama İsmail Köybaşı'nın hatalı pasından başlayan zincirinin son halkasına aşırı sorumluluk yüklemek pek doğru olmayacak. Üçüncü gol ise maçı bitirmiş olan taraftarın, motivasyonu kalmayan takımın ve bariz ofsaytı görmeyen yan hakemin hediyesi. Dzeko'ya gol istatistiği olmasından başka bir anlam ifade etmiyordu zaten, bir de yeni bir Yıldırım Demirören tezahüratı başlatması dışında.
Burdan çıkarılacak bir galibiyet çok şeyler getirecekti Beşiktaş'a, öncelikle İnönü'deki final maçı olan CSKA'dan çıkarılacak bir galibiyet Beşiktaş'a Şubat ayına kalma şansını getirmiş olacaktı. Manchester'dan gelen kötü haber -aslında kötünün iyisi, son 8 dakikada Manu 2 gol bulmasa çok daha kötü bir tablo oluşabilirdi- Beşiktaş'ın UEFA Avrupa Ligi ümitlerini de ciddi anlamda sekteye uğratacak cinsten. CSKA aldığı bir puanla puanını 4'e yükseltip iç sahadaki Wolfsburg maçı öncesi Beşiktaş'la arasındaki farkı 3 puana çıkardı. O maçtan alacakları bir puan bile İnönü'ye prestij maçı için gelmelerini sağlayabilir. Beşiktaş, CSKA'nın Wolfsburg'dan alacağı her puanı karşılamak zorunda Old Trafford'da, son kurşununu İnönü'de sıkabilmek için. Şu gol atamayan görüntüyle kolay mı, zor. İngiliz deplasmanları Beşiktaş'a pek iyi gelmemiştir bugüne kadar -Sergen vs. Chelsea'yi ayırıyorum tabii-, Beşiktaş bunu da aşmak zorunda son haftaya ümitle girebilmek için ancak takımın kaybolan özgüveni ve henüz liderliğini garantilememiş bir Manchester United'ın olası iç saha performansı pek ümitvar durmuyor Beşiktaş açısından. Wolfsburg'un CSKA deplasmanından da üç puan çıkarmasını bekleyecek Beşiktaş bu sebeple, son bir ümit için...
0 yorum:
Yorum Gönder