Galatasaray 1-1 Manisaspor || 2 Puandan Fazlası...

Maç etkili ve akılcı bir Manisaspor alan savunmasıyla başlasa da zaman içinde hücum etkinliğini arttıran ve maçı kopartacak pozisyonları bulan bir Galatasaray izledik maç boyu, Galatasaray'ın şampiyonluk yolculuğunda çözmesi gereken en büyük sorun ise bugün de yakasını bırakmadı. Bir takımın kazanmak için 2 ya da daha fazla gol atması gerekiyorsa illaki bu tip kazalar yaşanır, yaşanacaktır da. Galatasaray'da üç kritik adam formsuz olduğunda bu takımın bütün aksiyonları aksıyor. Hücumu da savunması da beraber yükselen bir takım Galatasaray, hücum performansı kötüyken iyi savunma yaptığı da pek görülmemiştir. Benim hatırladığım o tip bir performans yok en azından. Galatasaray hücumda ne kadar iyiyse savunması da o kadar rahat ve az pozisyon veriyor. Bugün Servet ve Gökhan tandemde iyi işler çıkarsalar bile bir şekilde top Galatasaray ağlarını buluyor işte, o kornerden daha önce de gerçekleşebilirdi bu. Diziliş, şablon, bunların hepsi tamam da oynatığınız oyuncuların oyun karakterleri ve form durumundaki değişkenlikler sizin teoride düşündüğünüz her şeyi bir anda çöpe atabiliyor işte. Bugün görüldüğü gibi. Hatta Manisaspor futbol şansını yanına alsa ikinci bir şok baskınla ikinci golü bulup 3 puan dahi alabilirdi bu maçtan, 1-1'den sonra oynadıkları oyun 55-65 arasındaki baskıdan da etkiliydi bence.

Mehmet Topal, Ayhan Akman ve Mustafa Sarp. Bu üçlü birbirleriyle iyi anlaştığı zaman ön alanda oyuncuların hücum kapasitelerini ortaya koymalarını sağlayan oyuncular, topu 10 metre daha ilerde ve yüzü dönük biçimde hücum hattıyla buluşturduğunuz zaman o sihirli dokunuş gerçekleşiyor ve Galatasaray şaha kalkıyor ama bu oyuncular üç sene önceki Aurelio ya da Beşiktaş'taki Ernst kıvamında adamlar değiller. Ortalama oyunları daha fazla top kaybı olarak dönüyor takıma, defolar daha fazla ortaya çıkıyor. İyi bir Mehmet Topal'ın İngiltere Premier Liginde rahatlıkla oynayabilecek bir oyuncu olduğunu düşünürüm hep ama ortalama bir Topal performansını üç senedir görebilmiş değiliz. Dinamo Bükreş maçındaki paslarını net biçimde bitiren ve özgüveniyle tercihlerini de doğru yönde kullanan Topal'la bugün topu kaptıktan sonra bir türlü doğru adamı bulamayan Topal arasında fark var. Ayhan Akman da keza, formsuz oluşu bir anda top kayıplarına ve topla buluşma sayısına yansıyor. Rakamlar henüz elimde değil ama Ayhan'ın bu maçta çok pasif kaldığını gördük. İyi bir Ayhan bu takımın vazgeçilmezi belki ama yanına bir arkadaşını da alıp rölantiye geçtiği zaman Galatasaray iki kademe aşağıya iniyor hemen.

Elano bugün üçlü orta sahada değil öndeki üçlünün sağında başladı. City'de, Shaktar'da ve Brezilya milli takımında çoğu zaman fırsat bulduğu gibi ancak onun formsuzluğunun dönemsel olmadığını hepimiz biliyoruz artık ve muhtemelen Ocak ayında iyi bir kamp dönemi geçirmeden uyum sürecini tamamlayamayacak gibi takımda. Sabri'ye hiç de fena olmayan üç-dört pas attı ancak sorumluluk alması gerektiği anlarda bir türlü gerekli yerlere iletemedi topları, ortalama bir oyunu o da ortaya koyamadı. Frank Rijkaard da bunu görüp oyuna Linderoth ve Keita'yı alarak sıkıntıları gidermeye çalıştı zira 55'ten sonra Manisaspor bu iki bölgedeki zaafiyetten ciddi şekilde faydalanmaya başlamıştı. Buna defansın solunda sezon başından beri benim için bir hayal kırıklığı olan Hakan Balta'yı da katmam gerekiyor. Bu adama ne oldu bilmiyorum ama başına Space Jam'de uzaylıların NBA oyuncularının yeteneklerini çalmasına benzer bir hadise geldiği açık. Hani çok teknik bir oyuncuydu, inanılmaz bir pasördü, soldan yardırır giderdi diyecek halim yok ancak Hakan bu oyunu bildiğini belli ederdi, iyi pozisyon alırdı, birebirde geçilmezdi. O bölgede Orhan Ak'ı senelerce izlemiş bir insan evladı olarak bana defansif bir bekin nasıl olması gerektiğinin canlı bir tarifi gibi geliyordu Kalli dönemindeki oyunu. Şimdiki Hakan'sa o Hakan'dan çok uzakta. Bebek mi uyutmuyor diyeceğim, el kadar bebeğin de günahını almak istemem! Her neyse bir an önce çözülmesi gereken konulardan biri bu.Linderoth ve Keita diyorduk. Rijkaard'ın bu değişiklikleri aslında hücum üstünlüğünü tekrar Galatasaray'a getirdi ve bu takıma 2 net 1 yarım gol pozisyonu olarak döndü ama malesef ilk golün bitiricisi Harry Kewell, rakip kaleci hamle şansını kaybetmişken topu çerçeveye ittiremedi ve son bölüme 1-0 girildi. Nevizade Geceleri başladığında skor tabelasıyla göz göze geldim desem yeri, dakika 80'leri yeni vurmuştu ve biz maçın bittiğinin ilanı olan bu besteyi söylüyorduk. Bestenin laneti mi desem bilemiyorum ama takımın her maç bir kere yaptığı o garip gollerden biri oldukça kritik bir zamanda fileleri bulduğunda skor 1-1 oldu ve o zamana kadar bulunan bütün pozisyonlar anlamını yitirmiş oldu. Manisaspor'un Fenerbahçe deplasmanında son dakikalarda ortaya koyduğu dominant performansı izlemiş biri olarak gerçekten işimizin zora girdiğini düşündüm ve malesef Manisaspor geri adım atmak bir yana istediği oyunu daha iyi sahaya yansıtan bir takım kimliğine büründü. Buna rağmen Kader Keita önderliğinde 6 kişiyle gidilen ancak Linderoth'un filelere gönderemediği o pozisyon maçı tekrar Galatasaray'a getirebilirdi, olmadı. Linderoth o topun üstünden atlasa acaba gol olur muydu diye düşünüyorum geldiğimden beri, muhtemelen bu maç aklıma geldiği her zaman bu soru da gelecek aklıma.

2 puandan fazlası demiştim başlıkta, öyle bağlayalım. Kayıbın sadece 2 puan değil liderlik olduğunu hepimiz biliyoruz ancak Galatasaray'ın sınıfta kaldığı iki konu var bu noktada. İlki evinde dahi skoru bağlamayı bir türlü becerememesi, ikincisi lig boyunca ayağına gelebilecek en önemli liderlik fırsatlarından birini tepip rakibine psikolojik bir üstünlüğü hediye etmesi. Bu hafta olmaması gerekiyordu bunun. Bazı maçlar olur, berbat dahi oynasanız bir türlü kazanmanız gerekir. Bence bu da öyle bir maçtı ama malesef Galatasaray adına yeterli bir sonuç çıkmadı. Oyuncular ve teknik heyetimiz umarım her maç sonunda olduğu gibi gerekli sonuçları çıkarmıştır...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

10 yorum:

Batistuta35 dedi ki...

Dün ikili averaj-liderlik konusunda yanlış da olsa fikrimi söylerken içime doğmuş demek ki gsnin bugün lider olamayacağı:)

pclion dedi ki...

Ben de nerden liderlik konusunu açtıysam, maçı benim yüzümden kaybetmişiz gibi hissediyorum şimdi. :)

Cem Kalay dedi ki...

Bugün gerçektan karşılaşmaya çok tutuk başladı takım. Bunda Manisaspor'un baskıyla Galatasaray'ı durdurmak istemeside vardı elbette ama Ayhan, Mehmet Topal ve Sarp'tan oluşan üçlünün bu kadar kolay teslim olacağını düşünmemiştim.

Elano bence sezonun en iyi maçını oynadı ilk yarıda.

Keita ve Arda'nın yoklukları çok etkiliyor takımı birde milli maçlar sonrası bir türlü galip gelemiyoruz.


Hakan Balta sigarayı bıraksa iyi olacak, ayrıca Nonda'da asist yapmasına rağmen ben takımın tek forvetiyim edalarını bırakmalı.


Haftaya Bursa maçı var, bu kayıp iyi olmadı.. Umarım haftaya bazı oyunculara gerekli uyarılar yapılır yoksa lider olacakken 5 puanlık bir fark ve 3.lüğe gitme korkusu var kapıda aman dikkat !!

a-town dedi ki...

baros'un eksikliğini hissettiğimiz bir maç oldu. o olsa kewell ve elano'nun atacağı toplarla kesin pozisyona girerdi. tahmin etmeyeceğim şekilde barış'ın da eksikliğini hissettik. ortada aşırı durgun üç oyuncu yerine ara sıra atak başlatan asist yapan barış faydalı olurdu.

bursa maçında 1 puanın fazlasına ekstra gözüyle bakıyordum ama şimdi galibiyet gerekli oldu. çok zor olacak ama inşallah 3 puan alıp bu kaybı telafi ederiz.

Flying Dutchman dedi ki...

Hakan Balta'daki problemi görmek için önüne bakmamız lazım...Daddy Cool şarkıları söyleten bir adamdır Hakan'daki performansın sebebi..

Sabri'nin Keita girdikten sonraki performansı var hatta önümüzde çok net...Hakan'ın önünde böyle bir adam yok...Kewell Hakan'ın bu duruma gelmesinde çok önemli bir sebep ama işin kötüsü kabak tek başına Hakan'a patlayacak ve Kewell'a hiç toz kondurulmayacak...

sunshine dedi ki...

Gelenin geçenin yendiği manisa'ya karşı aldığımız sonuca bakarmısınız.
Mehmet Demirkol gökhan zan-Ferrari konusunda hala aynı mı düşünüyor merak ediyorum.Ferrari ve Sivok'u bizim defansa koy yediğimizin yarısını yerdik en fazla.Hadi yerden kötüsünüz kardeşim havadan bari etkili olun.Gerekli gereksiz faul yapmalar.
Hakan Balta'yı hiç söylemeye bile gerek yok.Yerine direk koysan daha faydalı olur.Hadi hücumda hiçbişey yapamayacağını anladıkta artık savunmada yapamıyor.
Bize barış, sabri ve arda gibi iştahlı oyuncu lazım.Varsın yetenekleri sınırlı olsun.Dün gece sabri dışında herkes bize 1-0 yeter diye oyalandı durdu.Neyine güveniyorsunki her maç en az bir gol yerken.

TA dedi ki...

artık eskisi gibi heyecan hissetmiyorum.galatasaraylı olarak skorlar da pek etki uyandırmıyor bende.yeni bir safhaya geçtim sanırım:) genelde hep böyledir.yaşın ilerleyişini takip edersek şöyle bir sıralama oluşuyor. önce şampiyonluk herşeydir,skorlar çook önemlidir.sonraki safha skorların yanında futbol izlemek önde geliyor.biraz daha fanatiklik düşüyor.futbol izliyorsun ama skorlarda iyi olsa fena olmaz diye düşünüyorsun.yada bekliyorsun.son aşamada ise ne futbol ne de skorlar ne de gelişen haberler umursanmıyor.bende artık umursamıyorum.hep aynı şeyler.kısır döngü.iki gün sonra unutulacak şeylerin insanın gündeminde yer etmesi saçmalık.postla alakası yok.sadece paylaşım bu.

onur dedi ki...

Valla açıkça söyleyeyim Sarp-Ayhan-Topal (ya da Linderoth, Barış) orta üçlüsü ile oynadığımız zaman TV başında sızıyorum! Hafta ortası hadi yorgundum dedim geçtim, olmadı koltukta pozisyon değiştirdim, hatta rakının markasını bile değiştirdim, bayıltıyor diye...Ama yok yani bizim oyunda sorun, mümkünü yok çıkartamıyorum ilk 45 dakikayı! Hatta bir premier lig maçından sonra seyrettiğim zaman bizim futbolu iyice delleniyorum! Şahsen ben razıyım maçlar 4-3, 3-2 ne bileyim 2-2 filan bitsin ama Rijkaard dönsün şu basan 3lü saha fikrinden! Yemişim total futbolu; ben gol görmek, heyecanlı ve hızlı futbol seyretmek istiyorum, çalım istiyorum, ne bileyim şut istiyorum!

aksilaz dedi ki...

En büyük sorun skoru korumayı bilmiyoruz. Bu kadar güzel bir fırsatı kaçırmanın izahı olamaz. Rijkaard gerekli uyarıyı yapacaktır takıma.

joyous dedi ki...

Uğur bey, yazı çok güzel olmuş, tebrikler...

Yalnız eksik kaldığını düşündüğüm bir nokta var ki o da Mustafa Sarp ile alakalı. Kardeşimle birlikte maçı izlerken, "herkes bu Mustafa Sarp'ı övüyor, biz neyi kaçırıyoruz acaba?" diye, dikkatlice yaptığı işleri izledik.

Bir kere top rakipteyken en ufak bir rahatsız etme özelliği yok. Resmen yanında dolaşıyor, topa müdahale girişiminde bulunmuyor, oyuncu tam karşısında değilse, adamları kovalasa bile boşa kovalıyor. Defansif anlamda sahadaki varlığıyla gerçekleşen araya girdiği toplar olmasa, ki bu da bir özellik değil, mücadeleci görünen yapsının bize defansif anlamda hiçbir katkısı yok.

Top bizdeyken ise kötü, rezil Ayhan bence Sarp'tan daha değerli. Bizde 3-4 aydır, en vazgeçilmez adamlardan, ama birgün şöyle Ayhan gibi, boşa kaçıp top istediğini, sahada pozisyon alıp bir verkaça girdiğini görmedim. Topun olduğu yöne doğru olan hareketlenme gerekliliği total futbolun en önemli gayesiyken, toptan bu kadar uzak bir iç ortasaha oyuncusuna bu gösterilen sabır, sadece sahadaki hırsının sürekli görünüyor olması gerçeğiyle açıklanamaz diye düşünüyorum. Resmen topun Sarp etrafında oynanmadığı zamanlarda, topsuz oyunda yerlerde. Saçma sapan koşular yapan bir oyuncu görünümünde.

Dün Ayhan tam bir 1-2 tane top yapmaya başladı. Sorumluluk aldı, maçı ileriye taşıdı, oyun kenarına alındı. Ben ise Linderoth kenara geldiğinde direk Müsutafa'nın çıkacağını düşünmüştüm.

Çok açık bir teknik yorum hatasıydı, bu değişiklik.

Related Posts with Thumbnails