Dinamo Bükreş 0-3 Galatasaray || Bükreş'te Tur, Sami Yen'de Liderlik...

Frank Rijkaard, Elano ve Keita'yı Bükreş deplasmanında kullanmayarak Sivas maçında kullandığı 11 ve orta saha düzeniyle çıktı maça, bu tercihin esas notunun verileceği maç da buydu. Sivasspor maçındaki görüntünün maç dinamikleriyle ne kadar bağlantılı olduğunu bu maçtan alacağımız veriyle değerlendirebilirdik ki Galatasaray'ın son iki maçtaki orta sahasının hem hücumun dengesini bulmasında hem de hemen her yazıda bahsettiğim rakibin pas trafiğini bozma ve daha hamleli oynama girişiminin eksikliğini gidermesinde oldukça başarılı olmuş gözüküyor.

Bir kere Dinamo Bükreş maçını izlerken şunu rahatlıkla farkediyordunuz, Galatasaray top rakipteyken de hareketli bir takım kimliğinde. Orta sahaya fazladan eklenmiş bir Barış Özbek'in değil, solda Kewell'ın, sağda Arda'nın da bu hareketli ve presli savunma prensibine katıldığını görüyoruz. Bu sadece ilk 11'de yer bulan oyuncuların oyun karakteriyle doğru orantılı bir değişim değil bu yüzden ve Frank Rijkaard'ın bu yönde bir telkini olduğunu rahatlıkla okumak mümkün. Galatasaray'ın en büyük eksiği olarak bunu gören biri olarak fazlasıyla memnun olduğumu söylemem şaşırtıcı olmayacaktır elbette.

Kewell'ın bireysel yeteneği ve şahane vuruşuyla gelen golün başlangıcına bakarsanız bu bahsettiğim presin iyi bir uygulayıcısı olan Mustafa Sarp'ı göreceğiz. Rakip orta sahaya yerleşmişken kazanılan toplar her zaman çok değerlidir zira rakibi hem etkin bölgede defansif pozisyonunu almadan yakalıyorsunuz. Nonda'nın indirişi, Kewell'ın kontrolü hem hamle üstünlüğünün saniyenin yarısı kadar da olsa Galatasaray'ın hamle üstünlüğü sebebiyle gerçekleşmiş olaylar dizisinin birer parçası. Tüm bunları bir kenara yazdıktan sonra Harry Kewell'a “İnsan mısın?” demek de boynumuzun borcudur elbette, bu nasıl bir kontrol, bu nasıl bir vuruş? Şu pozisyonu izleyen birisi Harry Kewell'ın insanları sol ayaklı olmakla kandırdığını rahatlıkla iddia edebilir. Fiziksel olarak belki Premier Lig seviyesinde değil artık ama futbol zekası ve oyun bilgisi o dönemin bile üzerinde desek yeri. Ne yapıp edip bu adamı takımda tutmamız gerekiyor, önümüzdeki üç sene kenardan gelerek de olsa takıma katkısını yapar, en azından diğer oyuncular onunla beraber antrenman yapma fırsatı bulur yahu!Bu muhteşem golden iki dakika sonra gelen golü de benzer şekilde okumak mümkün, hatta ilk golden çok daha iyi bir organizasyonun sonucuydu ikinci gol. Yanılmıyorsam yine Mustafa Sarp'tı topu orta saha çizgisinin sol bölümünde kapan ve skorbordda 22.58 yazıyordu. Galatasaray topu kazandıktan tam 50 saniye sonra onlarca pas yapıp Sabri'nin enfes ortasıyla -ki gelmiş geçmiş en güzel ortalarından biriydi bence- ve Nonda'nın bu sert ve isabetli ortaya yaptığı net kafa vuruşuyla gol geldi. Tam bir takım, tam bir sistem golüdür bu ikinci gol ve bana göre bu sezon izlediğimiz goller arasında farklı bir yere konması, hakkının verilmesi gerekiyor açıkçası. Golü atan Shabani Nonda'ydı belki ama tam anlamıyla 'Galatasaray takımı'nın golüdür ikinci gol ve aynı zamanda maçı da büyük ölçüde bağlamış olduk henüz 24. dakikada.Dinamo Bükreş'in kapasitesi belli, ortalama bir Avrupa takımı sertliğine sahipler ve teknik kapasitelerinin müsaade ettiği ölçüde futbol oynamaya çalışıyorlar. Kaleye attıkları ilk şutun 36. dakikada olması hem Galatasaray'ın kurduğu üstünlüğü, hem de Dinamo'nun Galatasaray'a karşılık verecek gücü olmadığını gösteren en güzel örneklemedir belki de, zaten o şutun da istatistikten öte bir anlam taşımadığını söylemek yanlış olmaz. Maç boyunca Dinamo Bükreş adına pozisyona benzer tek akın 44.dakikada gelmişti ancak orda da çok kötü bir vuruş geldi ve Galatasaray kalesinde tehlikeye dönüşmedi. Leo Franco oldukça üşümüştür bu maçta, ondan eminim.

İkinci yarıda üzerine konuşulması gereken birkaç detay var, onlardan ilki elbette Mehmet Topal'ın harika golü. Mehmet Topal Galatasaray formasını ilk kez giydiği Denizlispor maçında 40 metreden şut atacak kadar kendine bu alanda güvenen, klasikleşmiş Türk futbolcu profilinin dışında bir oyuncuydu ancak benim birkaç defa hem blogda hem televizyonda dile getirdiğim gibi üstüne bu anlamda fazla bir şey koyabilmiş bir oyuncu değildir. Yine sert şutlar çıkarır Mehmet Topal ancak çoğu zaman kaleyi bulmaz, isabetli olmaz. Bugün attığı golde bu açıdan farklılık yarattı Mehmet. Sadece isabetli olması sebebiyle söylemiyorum bunu, elbette çok güzel noktaya gitti ama golün püf noktası isabet olduğu kadar topun gidiş biçimiydi. İyi bir şutun anahtarı Premier Lig'de de sık sık izlediğimiz gibi vurulan topun hızlı gitmesi kadar ekseni etrafında dönmemesidir, net şutların ortak noktası budur. Ligimizde hareketli toplarda bu şutları en iyi çıkarabilen oyuncu bence Ceyhun Gülselam, onun vuruşlarına benzettim bu şutu ancak Topal'ın bu güzel şutu sol çaprazdan ve zor bir açıdan çıkarması ve bunu sol ayağıyla yapması zorluk derecesini iki kademe arttıran faktörlerdi. Saygı ve hayranlıkla izlediğim bir gol oldu, Mehmet'in bunlardan bize en az 4-5 tane izletmesi gerek her sezon. İşte o zaman gerçekten komple bir oyuncuya dönüşmüş olacak.

Maçın son 35 dakikasını pozisyon pozisyon analiz etmeye gerek yok, bu bölümde okunması gereken maç değil Rijkaard'ın hamleleriydi aslında. Yazının başına dönersek Keita ve Elano'nun yedekte başlaması ve pratikte bitmiş bir oyuna dahil olmaları hem bu oyunculara hem de takım arkadaşlarına verilmiş birer alt mesaj da içeriyor salt oyuncu değişikliği prensipleri dışında. Bu iki oyuncu takım için fazlasıyla önemliler ancak bu her müsait olduklarında formalarının hazır olduğu anlamına gelmiyor bir kere, Frank Rijkaard'ın oyuncuları küstürmeden ve bence en ufak bir ikincil düşünceye sevketmeden bunu yapabilmesi oyunu okuması, futbol fikri, taktik dehası vs vs. gibi bir teknik direktörü iyi yapan birçok faktörden belki de daha fazla rahatlatan bu açıkçası. Ne kadar iyi olursanız olun, takım üzerinde saygı çerçevesinde bir kontrolünüz yoksa başarınız asla uzun vadeli olmaz. Galatasaray 2000'den bu yana 3 kez şampiyonluk yaşadı ama bunların arkasını getiremedi bir türlü ancak eminim ki Rijkaard şampiyonluk kazanırsa takımın yapısını hiç bozmadan arkasına getirecek karizmaya, güvene ve krediye sahip bir hoca. İşte bu yüzden Dinamo Bükreş maçı turu garantilemek dışında birçok anlam taşıyor benim için ve geriye dönüp baktığımda takımın seviye atladığı maçlardan biri olarak bu maçı da sayacağım kesinlikle.

Maç biteli yaklaşık 4 saat oldu, o yüzden bir an önce yazıyı yayınlamak da istiyorum, o yüzden aklımda kalan birkaç konuyu bu kadar uzun olmasa da genel bir “Avrupa'da Galatasaray” değerlendirmesine bırakacağım. Galatasaray'ın iyi bir deplasman takımına dönüşmesi, gruptaki liderlik mücadelesi ve bu hafta oynanan maçlar sonucunda Galatasaray'ın hafiften netleşmeye başlayan muhtemel rakipleri, takım puanı vs vs. Hepsini bir posta sığdırabilir miyim bilmiyorum ama bu postta birer paragrafta geçiştirilmemesi gereken konular hepsi. O yüzden “kısa” keseyim müsadenizle...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

14 yorum:

sinem dedi ki...

şu kewell'ın sevindirik halde tebrik etmeye gidişi yeter yahu maç izlemek için :)

Adsız dedi ki...

sabri orta yaptı ve gol oldu oyle yada boyle...uzun zamandan beri boyle bir olayı hatırlamıyorum

Unknown dedi ki...

sabri kaç maçtır nefis oynuyor ve çok güzel ortalar yapıyor. Adı çıkmış dokuza ne yapsa inmez sekize

Unknown dedi ki...

sabri nin kötü yanı maçta en az bir kere hatalı (kritik yerde) pas atmazsa ölecek hastalığına yakalanması

turker dedi ki...

arkadaslar dikkatinizi cekti mi bilmiyorum ama mac 3-0 iken Arda nin kaciirdigi (ya da sansla kalecinin ustune geldigi) pozisyonda , tam sayamadim ama herhalde 20 tane cok ust duzey pas yapilip (yani oyunucluar kendi aralarinda eveleyip gevelemeden. ornek fenerin bize attigi 35 pas olayi. 30 tanesi luganodan eduya edudan geri luganoya seklindeydi.) ceza alanina cok etkin inilmesi gercekten mukemmeldi.

Turker dedi ki...

Bir de defansin toparlanamasinda tespitlerine hak veriyorum. Misal Arda'nin gerilere bu kadar gelip savunma yapmasini acikcasi ozlemistik. Ama buna ek olarak burda ben Mehemt Topal'in takimin defans sertligini cok arttirdigini dusunuyorum. Defansif orta saha oyuncularimizdan oyunun defans yonunu bence en iyi oynayan oyuncumuz. Ve de attigi diagonal paslar da cok onemli. Her mac en az 5-10 kere deniyor.

Bu arada emin olmamakla birlikte Mehmet Topalin oynadigi hic bir maci kaybetmedigimizi hatirliyorum. En azindan Alex i kilitledigini cok kez sahit oldum. Bence derbi macta Mehmetin olmamasi bize cok pahaliya patladi.

KubilayKula dedi ki...

Mehmet Topal konusunda kesinlikle katılıyorum.Inamotoyla beraber ilk maçına çıktığı günü hatırlıyorum bunların hangisi yurt dışından geldi hangisi 2. ligden geldi die şaşırmıştım o zaman ancak geçen sezon ve bu sezon çok kötüydü...Adeta iki stoperin arasına girerek oynuyor...Umarım bu golden sonra artık biraz daha çalım dener ve hücumu düşünür...

Zanshin dedi ki...

Yine güzel bir maç yazısı olmuş. Teşekkürler.

Atilla Çelik dedi ki...

İlk gol öncesi rakibi yapılan paslar neticesinde bayıltmak ve akabinde müthiş bir golle taçlandırmak bu maçın en klas görüntüsüdür nezdimde.

http://kayipzamaninpesinde.blogspot.com/2009/11/dinamo-bukres-galatasaray-futbolun.html

Seyyid Ali dedi ki...

Mehmet Topalın oynadığı ve kaybettiğimiz pek çok maç mevcut, özellikle geçen sene takım kötü giderken Mehmet'in de formsuzluğu,sakatlığı bunda katkı nedeniydi.Üstüste pas olayı o meşhur 4-0 lık 2006daki maçda olmuştu, o maçta defansta Luciano vardı, hatta gol atmıştı.Edu ve Lugano, Denizli Faciası sonrası sezonda geldiler.
Barış seonbaşı pek çok kez görev aldı ama ona bahşedilmeyen özgür adam görevini yapmaya çalıştığı için kızağa çekilmişti.Takımda Arda,Kewell,Baros ve Keita gibi oyuncuların yanında egoist bir Barış çok fazla gelirdi.
Kalli'nin sıfırdan kurduğu ve pek çok milli takım oyuncusu yarattığı takımda en önemli oyunculardan biriydi.
Mami,Suat,Okan gibi oyuncu ekolünün şuanki devamıdır.Umarım ki daha düzenli yer alır; çünkü onun o yırtıcı baskısına ihtiyaç var.

Seyyid Ali dedi ki...

Bu arada sanırım 4-5 ay sonra aramıza minik bir Rijkaard katılacak,dün bir AVMde bayan Rijkaardı gördüm, hamileydi.
İnşallah uzun süre kalır Galatasarayda ve Surinam asıllı bir Ardillo pardon Ardamız olur :)

Dreamtime dedi ki...

Kewell'ın gol nefisti.Sabri gerçekten adam oluyor.Açıkçası ondan öyle bir pas beklemezdim hiç, acayip şaşırdım :)
Nonda'nın golü de enfesti.Takımım nihayet kendini toparlıyor ve enfes maçlar çıkarmaya başlıyorlar.

onurgs dedi ki...

İşin doğrusu 56 da 3-0 olmuş ve rakibin 2 pas yapmakta güçlük çektiği bir ortamda neden değişiklik konusunda geç kaldığını anlıyamadım rijkaard ın gerçi düşüncelerimde bile bu adamın işine karışmayı istemiyorum kendi kendime saygısızlık ettiğimi bile düşünüyorum bu usta ya karşı ama genede kendimi alamıyorum.
Not: Nonda nın alternatifi olarak öve öve bitirilemeyen Anıl Dilaver i bundan sonra kadroya almasını bekliyorum Özgürcan neden gönderilir 3 aydır bunu bi türlü anlayamadım adam moral bozukluğundan rize de gol dahi atamadı( 1-2 gol attı ama saymıyorum bile onları )...........

Jordan dedi ki...

Off Sabri ya derken Sabri'nin ortası gol oldu. Babam Sabri yaa hee hehe dedi. Aman dedim 100 ortasının 2si 3ü tutuyor iste. Ama Mehmet'in golu cidden cok guzeldi. Kewell'ın sevindirik biçimde onu tebrik etmeye gidişi ayrı güzeldi. Umarım seneye kalır bizimle.

Related Posts with Thumbnails