Günün en üzücü haberlerinden biri Eren Güngör'ün Temmuz'da ameliyat olduğu diz bağlarının tekrar kopması ve sezonu kapaması oldu. Sezon başı kampında Litex Lovech'le oynanan hazırlık maçında bağları kopardığı haberi yeterince kötüydü zaten, iyileşmeden tekrar koparması hiç iyi lmadı. Altay'da yaptığı çıkış sonrası geldiği Kayserispor'da oyununu bir üst seviyeye taşıyan ve stoper yetiştirmekte güçlük çeken Türkiye adına ümit beslediğimiz oyunculardan biri olan Eren'in bu kadar istikrarlı bir sezonun ardından bir sene boyunca forma giyemeyecek olması büyük talihsizlik. Sarı kart cezalısı olduğu bir maç hariç 33 maçta da 90 dakika forma giymişti 08/09 sezonunda, gerçekten kolay iş değil. Tüm maçlarda forma giyen Souleyman Hamidou ve Fabio Bilica'nın ardından ligin en fazla süre alan oyuncusuydu o sene. Zaten bu istikrarlı oyunu,iki kez milli takımda oynayarak ve stoper rotasyonuna yavaş yavaş da olsa girerek ödüllendirilmişti.
Altay'da Kayseri'ye geçişinin ne kadar önemli olduğunu şu yazıda incelemeye çalışmıştık, Kayserispor'un ona forma şansı vermesinin çok doğru bir hamle olduğunu söylemiştik. Birkaç sene üst üste düzenli oynayabilme şansını kaçırması yazık oldu, sakatlığın yan etkileri de umarım kariyerine yansımaz. Diz sakatlıkları sporcuların en büyük belasıdır ve her sakatlık öyle ya da böyle bir şeyler götürür oyuncudan. Aynı dizinden ikinci sakatlığı yaşaması pek hoş bir haber değil bu açıdan. Zaten sıkıntılı olduğumuz bir bölgede diğer potansiyelli stoper adaylarından Semih Kaya da malesef benzer bir sıkıntı yaşıyor, neyse ki o iyileşmek üzere. İkisine de fazlasıyla ihtiyacımız var, o kesin.
İstikrarlı stoper denince bir dönem akla gelen isimlerin başında geliyordu Emre Güngör. Ankaragücü'nde üç sezon düzenli oynamış ve 23 yaşında kaptanlığa kadar yükselmişti. Aslında ederi daha fazlaydı ancak Galatasaray doğru zamanda ve tok satıcı rolünde ona talip olunca çok uygun bir fiyata bitirme şansı elde etmişti. Hatırlarsanız henüz 6 ay önce ligdeki muadili Yasin Çakmak için Fenerbahçe 1.5 milyon euro ödemişti, onun bonservisi ise sadece 400 milyardı. Song'un yokluğunda stoper rotasyonunu genişletmesi düşünülmüştü ancak o Song'un varlığında da oynayan o oldu. Mücadele futboluyla şampiyonluğa yürüyen genç, yerli iskeletinde önemli bir yer edinmişti.
Euro 2008 süreciyle beraber o da 'müzmin sakat' olarak anılan oyunculardan birine dönüştü. Geçen sezon boyunca onun baldırını tutarak henüz ilk 20 dakikada kenara geldiği maç sayısı herkesin hafızasında 3'ten az değildir eminim. Kendine yeterince iyi bakıyor mu, emin değilim ancak sallantıda geçirdiği bir seneden sonra Frank Rijkaard döneminde bir adım öne çıkması gereken yerli oyunculardan biriydi aslında ancak şu ana kadar bunu yapabilmiş değil. Takımın en güvenilir savunma oyuncularından biriyken bugün 35 yaşındaki Emre Aşık'ın arkasında kalıyor olmasını sorgulaması gerektiğini umarım biliyordur. Daha doğrusu umarım Emre Aşık'tan bir şeyler öğrenmeye çalışıyordur sevgili Emre...
2 yorum:
Eren'i çok beğeniyordum. Galatasaray'a servetin yanına alınması gerektiğini ve Rijkaard ile parlayacağını düşünüyordum. Bu 1 sene büyük kayıp.
Erenin yeniden parlayacağını düşünüyorum. Genç ve yetenekli.
Yorum Gönder