Fenerbahçe-Galatasaray maçları her zaman arkalarında hasar bırakan maçlar olmuşlardır, klişe tabirle değil gerçekten 3 puanlık maçlar değillerdir bu anlamda. Galatasaray'ın Sivasspor, Fenerbahçe'nin Kayserispor maçları da bu yansımaları göreceğimiz ilk maçlardı ve iç sahada kaybetmeyerek rakibinin derbi sonrası puan kaybını değerlendiren taraf Galatasaray oldu. Ligin geri kalanı için de önemli haftalar bunlar, atlatılmış derbilerin ardından Fenerbahçe'yle arasında tek maçlık fark olan Galatasaray kazayla bir anda 8 puan geri düşebileceği bir dönemi de az hasarla atlatmış oldu böylece.
Ali Sami Yen'e geldiğimde maç başlamak üzereydi, yerime oturduğumda ilk işim kadroları sormak oldu. Galatasaray adına Baros, Keita ve Elano'nun yokluğunda ciddi değişiklikler olacağı belliydi. Sağ kanatta Aydın Yılmaz'ı göreceğimden endişeleniyordum ama Frank Rijkaard kadrodaki sıkışıklık sebebiyle dizilişte bir değişikliğe gitmiş ve bence eldeki kadroya en uygun dizilişi de bulmuş. Galatasaray'ın bu sezon ligde başarıyla gerçekleştirdiği en etkili varyasyonlar kanatlar üzerinden geldi ve burda başrolde Keita vardı Sabri ile birlikte. O bölgede Keita'nın yokluğunu Aydın değil de Arda'nın kapatıyor olması bu açıdan çok önemliydi. Sanırım grip başlangıcı teşhisi konmuş Aydın'a, geçmiş olsun dileklerimizi iletelim ama Kewell-Nonda-Arda üçlüsü isabet olmuş açıkçası.
Tek farklılık Arda'nın kanada geçmesi değildi, belki de ondan önemlisi ortadaki üçlünün takımın en sert orta saha oyuncularından seçilmiş olmasıydı. Mustafa Sarp, Barış Özbek ve bir adım arkasındaki Mehmet Topal, Galatasaray'ın bu sezon birkaç kez denediği ancak hiçbir zaman maç başlangıcı tercihi olmayan bir orta saha düzeni anlamına geliyordu takım için. Galatasaray'ın sezon başından beri en yumuşak karnı rakibi bozacak, hamleli futbolculardan yoksun olması ve rakibe hücum anlamında tam kapasiteyle oynama şansı tanıması. Topa hükmettiği her maç Galatasaray'ın her yönüyle harika oynadığı maçlar şeklinde gözükmekte ancak oyun karakteriyle Galatasaray'ı zorlayacak ekipler karşısında bu hamle yoksunluğunun getirdiği zaaflar ortaya çıkıyordu. Bugünkü Sivasspor maçı bu çeşitleme adına fena geçmedi ama hamle eksikliğini bu üçlü de tam anlamıyla gidermiş görünmedi bana, maç özelinde değil de geniş bakarsak fikrim bu.
Maça gelirsek Galatasaray'ın özellikle kanatlardan yine etkin olduğunu, iç oyuncularının paslaşmalara dahil olup pozisyonları Sivasspor'un defans bölgesine yığmayı başarabildiğini gördük. Arda da Kewell da bu pas trafiğinin sonucunda kanatlara inmeyi başardılar ve birebirde rakip beklere de ciddi bir üstünlük kurdular. Bu ikilinin birebir kalıp da topu kaybettiği bir pozisyon hatırlamıyorum, her seferinde geçip ortalarını ya da paslarını iletmeyi başardılar. Barış Özbek ve Mustafa Sarp göbekten bu ikiliye elinden geldiğince yardım etti. Barış bu açıdan oldukça faydalı bir oyuncu, topsuz oyunda da hareket etmeyi sevmesi arkadaşlarına yeni seçenekler yaratabiliyor. Bugün hücumdaki bu iştahı şık bir pasla maçın başında kilidin açılmasını sağladı. Barış takım belli bir düzeyi tuttuğunda gerçekten çok faydalı olabilen bir oyuncu, bugün de bunu göstermiş olmasına sevindim.
Elbette bu üçlüye geçiş Galatasaray'da bazı sorunları giderirken diğer tarafta eksiklere de yol açıyor doğal olarak. Topu çıkarma ve etkin bölgelerde oyuncuları avantajlı şekilde topla buluşturma adına sıkıntılar yaşandı maç boyunca, Sivasspor'un ciddi bir baskısı olmadan bunun gelmiş olması da düşündürücü. Sivasspor geçtiğimiz sezonlardaki sert ve iyi alan savunması yapan karakterini tamamen kaybetmiş, bu notu düşmemiz lazım bir kere. Galatasaray'ın pas trafiği başlangıcının böyle bir Sivasspor karşısında bir makine düzeniyle işlemesi gerekiyordu, bunu yapmakta güçlük çekiyoruz ve bunu yapabilecek kadar sert her takım Galatasaray'ın başına bela olabilir.
Bunun haricinde arka tarafa yaslandığında da geniş alanları değerlendirmede sıkıntı çekiyor Galatasaray, bunun sebebi de öndeki futbolcuların oyun karakteri değil. Yarı sahasında rakip çoğaldığı zaman doğru paslarla ve hızlı bir biçimde çıkamıyor Galatasaray, rakibini cezalandırmayı bilmiyor. Bunu yapabildiği pozisyon sayısı bugün ikiyi geçmedi, onlarda da top orta sahaya gelmeden Mustafa Sarp'ın bireysel çabası ile topu doğru ve çabuk oynabilmesi sayesinde oldu. Bazı anlık parlamalarla Galatasaray'ın oyununda o futbol aklını gördüğünüz anlar oluyor ama o parlamalar istikrarlı pas trafiklerine dönüşmeli artık, Galatasaray her daim yerleşik savunmalara karşı çözüm üretmek zorunda olan taraf olmamalı. İkinci yarının birnevi rölanti havasında geçmesinin bir sebebi de bu, Galatasaray öndeyken hücum planını uygulamakta güçlük çekiyor ciddi bir biçimde ve bu ikileme girdiği her an rakibe Galatasaray'ın üstüne gelme fırsatı tanıyor. İyi savunma için maçın 90 dakikası rakibi işin hücum yönünde de domine etmeli Galatasaray şu yapısıyla, çözülmesi gereken büyük sorun bu.
Aslında hücum zenginliği açısından eleştirilecek en son Galatasaray maçlarından birisi bu olsa gerek, hele ki Sivasspor'u pozisyon anlamında bu kadar domine etmişken ancak bunları da atlamak istemedim pek. İşin teorik kısmından biraz pratiğe gelelim. Milan Baros'un devreyi kapatmasından sonra en büyük soru işaretlerinden birisi forvet hattında kimin değerlendirileceğiydi, bu maçtan gördüğümüz kadarıyla Rijkaard Nonda'yı elinden geldiğince kullanıp maçların çeşitli bölümlerinde Nonda'yı dinlendirerek kanat forvetleri oraya sokma yoluna gidecek, bu oyunculardan da en uygunu Keita dönene kadar elbette ki Kewell. Keita'nın yokluğunun yol açtığı bir diğer tercih sorunu da sağ kanatta yaşanıyordu, burda da aklımıza gelen ilk alternatiflerden olan Sabri'yi öne atıp Uğur Uçar'dan bekte yararlanma fikri Rijkaard'ın da planları arasında var. Serdar Eylik'in oyuna girmiş olması da kanat rotasyonu adına önemliydi.
Elano'nun dönüşüyle ortadaki tercihin değişip değişmeyeceği ilk merak ettiğim konu, Keita yokken en çok ihtiyacını duyduğumuz adamlardan birisi aslında Elano. Diri ve formda bir Elano'dan bahsediyorum elbette. Hem Manchester City'de, hem Brezilya milli takımında sağ tarafta görev yaptığı oluyordu Elano'nun, Arda'yı içeri kaydırıp Keita'nın yerinde onu da deneyebilir, Arda'yı kanatlarda tutup Sturm Graz maçında başarılı olan o 15 dakikalık oyun kurucu performansını da bekleyebilir Elano'dan.
Galatasaray bu ligi eksikleriyle bile gayet iyi bir şekilde götürebilir, bu akşamın bize hatırlattığı bu oldu. Her maçı Fenerbahçe kadar sert bir ekiple deplasmanda oynamacak bu takım ve birçoğunu da aslında üçüncü, dördüncü vitese dahi geçmeden yenecektir. Avrupada da yolun fazla engebeli olmadığını düşünürsek devre arasına makul bir şekilde girip hem takımın maç tecrübesini arttırmasını, hem de eksiklerin tamamlanmasını beklemek bu yukarda saydığım sorunların çözümü adına en sağlıklı reçete olacak. Yalnız Sivasspor'u yukarda da kısa olarak değindiğim gibi hiç beğenmedim ve gerçekten yarattıkları oyun karakterlerini yitirmiş durumdalar. Muhsin Ertuğral benim çok beğendiğim ve hayranlık duyduğum bir hocadır, yüklendiği misyonu ile. Türkiye'ye farklı bir şeyler katabilir, onun başarılı olmasını isterim ama çok kötü bir zamanda yanlış bir takıma gelmiş gibi gözüküyor. Devre arasına kadar kalabilirse takımda istediği değişiklikleri yapma fırsatı bulabilir umarım. Maç sonunda yaptığı açıklama dahi yeterlidir ona saygı duymak adına.
Son bir notu eklemeden geçemeyeceğim yalnız. Galatasaray tribünleri bağırmaktan hoşlanan bir tribün, eyvallah ben ama maçtan bu kadar kopuk ve kendine yönelik tezahürat yapan bir taraftar topluluğunu başka yerde görmedim. Özellikle ikinci yarıda Bülent Yıldırım birçok ters karar verdi ve ev sahibi seyircisi olarak tepkinizi koyması gereken hiçbir pozisyonda cılız dahi olsa bir tepki veremedi, zaten farkında da değildi. Taraftarın orda bulunmasının amacı takımını hakeme ve rakip futbolculara ezdirmemektir yahu, arada bir maça da bakmak lazım. Maçın sonuna doğru Sabri'yi boynundan tutup iten Sivassporlu oyuncunun değil de Sabri'nin sarı kart alması tamamen tribünün olayla ilgilenmemesi sebebiyle olmuştur. O sırada Eski Açık'ın Kapalı'ya "Ses gelmiyor!" tezahüratları yapması da ayrı bir ironi tabii, kendi tribününe laf sokan başka bir tribün. Ben bugün bunu gördüm diyerek kapatalım maç yazısını...
9 yorum:
Çok iyi oldu bu 3 puan fenerin puan kaybettiği haftada.
Elano'nun D.Bükreş maçındaki gibi orta sahanın göbeğinde oynaması bence tekrar gündeme gelmeli. Forvetin arkasında oynadığında o mevkinin özelliklerine bürünen bir Elano var. Adam kovalamayan, pres yapmayan. Ancak bu arkadaş daha önce gerek sağ bekte gerek ortada oynadığında bunları çok da güzel yapıyordu. Dolayısıyla en azından Bükreş maçındaki verimi almamız mümkün Elano'dan orta sahada oynatarak...
kewell ya da keita dan birinin forvet oynaması en mantıklı çözüm gibi geliyor bana nonda'nın belli maçları var, çok attı bu sezon ama oyunu 3. bölgeye yıktıktan sonra problem olmuyor zaten o zaman gayet verimli oynuyor nonda kısaca önde basamayan kendi yarı sahasında oyunu kabullenen her takıma karşı nonda çıkar ileri uçta, ama sert savunma ve önde basan takıma karşı keita kazımın yaptığının daha iyisini yapar şu şartlarda, baros un sakatlığına çok üzülmüştüm ama bugün o kadar karamsar bakmıyorum sağda elano solda arda göbekte bugünkü üçlü ileri uçta keita ile çok farklı işler yapılabilir gibime geliyor, elano yu dediğin gibi sağda denemek için fırsat geldi,keita ile yardırıp geniş oynayan 4-2-3-1 i andıran 4-3-3 ü değil de dar 4-3-3 ü arda da elano da tamamlayabilir, linderoth da form tutarsa önde basan takımlara karşı oyun kuramama hastalığına çare olabilir. şu cezalar bitse de rijkaard ne yapacak görsek sabırsızlanıyorum iyice.
son olarak bükreş maçında da eski açıktan işte gerçek kapalı burda- kapalıdan eski açık sarı desene atışması gelmişti o zaman da hoşuma gitmemişti uzamadı neyse ama bugün benzer şeylerin yaşanması hoş olmadı hiç, ben kapalıdayım evet yan taraflar bağırmıyor hiç ama kapalıda da kendini yırtan bir dünya insan var yanda bağırmayan adama bağırın lan desen de fayda etmiyor eski açık performansı daha iyi bu zaten görünüyor ama samiyen e herkes takım desteklemek için gidiyor sidik yarıştırmanın lüzumu yok, bugün gerçekten rezaletti kapalı, hala herkes fener maçında, soğuk falan hikaye kimsenin canı bağırmak istemiyor belli bu, bugün fener puan kaybetti biz kazandık, bidahaki maça böyle olmaz bu..
Yazıyla pek ilgisi yok ama dün farkettim "Harry Kewell" gol attığında çok daha mutlu oluyorum.
Barış - Topal - Sarp üçlüsünün dizilimi korunmalı bence de. Barış ve Elano dönüşümlü kullanılmalı. Topal'ın yeri geri dörtlünün önünde kalmalı. Barış'ın da varlığıyla Mustafa gönül rahatlığıyla ileri çıkabiliyor.
Böyle olunca da forvet arkası oyuncuya çok da ihtiyaç kalmıyor çünkü fizikli ve defans yönü iyi olan üç oyuncuyla tandemi garantiye alıyorsunuz. Böyle olunca da Arda'nın arkasından ileriye çıkan Sabri, çok daha rahat ediyor. Muhtemel bir top kaybında kademesine girecek bir Topal, rakibe önde basıp kontrasını engelleyecek de iki güçlü ortasahası var.
Sabri daha bi orta saha oyuncusu kimliğine büründüğünde de Arda'ya sağ içten forvet arkasını besleme fırsatı doğuyor. Mustafa Sarp da rakip defansın dengesini bozabilecek potansiyeldeki bindirmeler yapıyor dikine.
Bilemiyorum Rijkaard buna devam eder mi yoksa bugün için zorunluluktan mı yaptı ama iyi yaptı. Gerçi maçtan sonra "özellikle orta sahamız çok iyi mücadele etti, çok sağlam gözüktü" diye açıklama yaptı.
Elano Barış'ın yerine geldiğinde ise fizik gücü ve görece de olsa pres etkinliği azalacaktır kuşkusuz ama bu sefer de Sarp'ın yaptığı koşular Elano tarafından ara paslarla desteklenecek, Arda'yla Sabri ise defansın arkasına sarkmaya çalıştığında Elano pasa hazır bir vaziyette olacak.
Topal maçta gayet iyiydi. Geriye atılan paslarda özellikle Servet'i pas anlamında oldukça iyi yönlendirdi. Hazırlık pasları sırasında çokça geriye gelerek pas trafiğini artırdı. Ama işte Barış - Topal - Sarp olunca ne kadar fizikli olursak olalım yaratıcılık eksikliği göze çarpıyor. Bu açıdan da Elano'nun bu mevkide muhtemel varlığı Topal'ın savunmadan çıkaracağı topların ileri üçlüye iletilmesini inanılmaz derecede düzene sokacaktır.
Bilemiyorum Sivasspor bu haldeyken bu maçı ölçü almak ne kadar doğru ama gerçekten mücadelesi üst düzey bir Galatasaray vardı.
Ve ilk defa gerçekten 4-3-3 oynadık aslına bakarsanız. Klasik defans dörtlüsü. Önlerinde 3'lü bir yıldız halinde Topal - Sarp - Barış, ilerde de Kewell - Arda - Nonda. Fener'le Bursa'nın da puan kaybettiğini düşünürsek, hem ilerisi için ümit verici bir oyun sergiledik hem de Bursa'yla farkı ikiye çıkartıp Fener'e yeniden yaklaştık.
Bu arada biraz uzun oldu ama son birşey daha eklemek istiyorum, Rijkaard bu maçla (gene söylüyorum, zorunluluk mu değil mi ilerleyen haftalarda göreceğiz) B Planı safsatasını durdurmuş oldu. Sadece oyuncu değiştiriyor evet ama B Planı da bu zaten. O kadar geniş bir kadro var ki, kağıt üstünde aynı pozisyonda gözüken oyuncuların çok farklı oyun içi özellikleri mevcut. Bu da takımın sistem içindeki karakteri değiştiriyor. Alın size B Planı, bundan güzel B Planı mı olur???
Orta alanda yaratıcılık eksikliğimiz vardı evet ama, o da olmasa Barcelona'dan ne farkımız kalırdı demekten alamadım kendimi :)
Ben Sivas macindan cok memnunum. FB macindan sonra 2 macida galip geldik, kayit uzeri kolay maclar gibi gözukse bile bence cok önemliydi bu galibiyetler. Dinamo maci bizi tam anlamiyla kendimize getirir diye dusunuyorum.
Bir paragrafda Linderoth hakkinda acmak istiyorum. Gercekten cok ustun kaliteli bi orta saha oyuncusu, isvecli oldugunda dolayi onu cok fazlasiyla izlemisligim var. Lincoln ile ayni sezon transfer edilmisti ve Lincoln dahil sezonun en iyi transferiydi bence. Malesef daha Linderothun 1/4 göremedi GS seyircisi.
Linderoth ve Topalin olduga arka altiliya kolay kolay gol atilmaz diye dusunuyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki kapalı kombine sahibi bir GS taraftarıyım. Dünkü maçta tribünde idim ve ilk 15-20 dk dışında hiç bağırmadım çünkü sıkıntıdan patladım! Soğuktan kıçım donmasına rağmen ancak çay-kahve ile ayık kalabildim çünkü seyrettiğim futbol son yıllardaki en sıkıcı, temposuz oyunlardan biri idi! Evde olsam kesin rakıya dayanmış, ikinci yarının ortalarında sızmıştım!
Bence Sarp-Topal-Barış'tan oluşan orta saha acı verici; Topal hücumda hiç yoktu zaten, Barış ve Sarp ise forvete destek verdiler ama bu kadar işte yetenekleri. Yani ikisi hadi tamam da üçü hakikaten fazla takıma yeteneksizlik açısından!
Evet pozisyon vermedik ama bu Sivas takımı küme düşmenin bence ilk ve açık ara farkla adayı; ne oyun kurma var ne defansta sertlik, pozisyon alma vs...
Sigarayı çok ters zamanda bırakmışım anasını s....!
stad neredeyse yarı yarıya boştu.
Ercan la metin özülkü arasındaki görüntüyüde yorumlarmısınız ?
Yorum Gönder