Bursaspor 1-0 Galatasaray || Orta Sahanın Çöküşü

Galatasaray'da gün özeleştiri günü, hayalleri revize etme günü. O hayalimizdeki takım belki La Liga'da kendine yer bulabilir ama Türkiye Liginin sert ikliminde yeşermesine imkan, ihtimal yok. Türkiye'de uzun maratonda orta sahanızın istikrarı, direnci sizi zirvede tutuyor, teknik kapasitenizden bağımsız olarak. Bugün birçok kişi orta sahanın yetersizliğinden söz edecektir ancak orta sahanın problemi teknik yetersizlik değil, aksine istikrarlı fizik gücü ortaya koyabilecek bir oyuncudur. Mehmet Topal'ın bunu karşılamaya en yaklaştığı dönem Kalli'nin 'yerli gençler' takımıydı. Barış Özbek takımla beraber katkı veren, 'yardımcı olan' bir oyuncu ve hiçbir zaman esas oğlan olamayacak. Takıma bakıyorsunuz, hem en teknik hem en iyi fizik mücadele orta koyan oyuncu Mustafa Sarp. Galatasaray'ın elindeki en iyi ve tek orta saha Mustafa Sarp'sa burda bir problem vardır.

Bu işin kadro dahilinde tek çözümü var, o da Tobias Lindroth'un kariyer zirvesindeki Linderoth olarak takıma girmesi ve takriben iki maç içinde sakatlanma belasından arınmış olması. Ortalamayı tutturmuş bir Topal'ın önündeki ikiliden birisi Tobias Linderoth olmadan Galatasaray'a bundan bir adım ötesi yok. 5 ay sonra da 15 ay sonra da üste koyamaz bu takım. Bu olmazsa da devre arası bir iç oyuncu kovalamalı Galatasaray, forvet ve stoperden daha önce. Aurelio'suz, Ernst'siz, iyi bir Topal'sız şampiyon olunmuyor, önde Galacticos da olsa hiçbir anlam ifade etmiyor.

Bursaspor maçının istatistiklerine bakıyorsunuz, maçın %70'i ikinci bölgede oynanmış, ne Galatasaray topu Bursaspor tarafında oynayabilmiş, ne Volkan Şen dışında hücum hattında aksiyon üretme derdi olan Bursaspor bunu tercih etmiş. Tablo fazlasıyla net aslında. Bursaspor'un golü bana göre bir futbol mucizesi, o ayrı ama Ergiç'in direkten dönen şutu, Turgay'ın Gökhan destekli kaleye gönderdiği top varken bunun arkasına sığınmak sahadaki oyuna fazla basit ve dar bakmak olur, daha net problemler vardı sahada futbol şansının dışında. Hakan Balta'nın tarafı otobana dönüyor kaç maçtır, Volkan Şen aldığı her topla indi, birebirde geçti, aksiyonu bitirdi. Bunun bahanesi "Kewell koşmuyor." değildir, Hakan'ın birebirde bu kadar fazla yenilmesinin bireysel formuyla direkt olarak alakası var. Hani bekinden destek alarak inse anlayacağım ama Bursaspor'un sağ beki bile yoktu maçta, Cristiano Ronaldo'yu yavaşlatmış adamın Volkan karşısında ezilmesinin anlık bir açıklaması yok. Adamın oyun bilgisini çalmışlar resmen. Sercan çılgınlar gibi arkasına indi defansın, son paslarında isabet bulsa ilk yarıda üç tane yüzde yüz pozisyon bulurdu Bursaspor.

Arda'nın forvette başlaması dillerde, sanki Galatasaray rahatlıkla Bursaspor'un ceza sahasına inmiş ancak forvet çok etkisiz olduğundan pozisyon üretememiş gibi konuşuluyor. Yanlış. Bu maçta Galatasaray adına en az yanlış olan şeydi belki de forvet hattının değişmeli ofansif oyunculardan olması. Ayrıca Arda Turan bütün maçı forvette geçirmiş zannetmek maçı izlememektir benim gözümde, sadece başlayan oydu ve hemen her oyuncu sırayla o bölgeyi teslim aldılar. Hoş, bu eleştirilerde önde bayrak taşıyan adamların geçen senenin gol kralı Milan Baros'u takımın en iyi iki forveti arasında görmediğini söyleyenler olması da tuhaf bir ironi olsa gerek. Kadıköy'de bırakılan puanların sadece 3 puan olmadığını kaç kere tekrarlayacağız, bilmiyorum.

Arda diyorduk. Ben Arda'yı daha çok kanatlarda aksiyona girerken gördüm maç boyunca, hangi santrafor Hakan'ın arkasında pas alır? Durum öylesine ters ki Galatasaray bir fazla ofansif orta sahayla oynadığı maçta Bursaspor'u rahatsız edemedi dememiz ve bunu sorgulamamız gerekiyor esasen. Bütün hücum aksiyonlarını kanatlara, çokça da sağ tarafa hapsetmiş durumdayız. Kanat savunmasına çözüm üretilince hücumda inanılmaz aksıyoruz. Keita bence buluştuğu her pozisyonda etkili işler çıkardı, Sabri sezon ortalamasına baktığımızda özellikle ilk yarı fazla pas hatası yapsa da Galatasaray adına maç boyunca sayılabilecek etkili aksiyonları getiren ortaları yapan oyuncuydu.

Bursaspor, maç boyunca istediğine hakim, oyunu istediği gibi yöneten takım görüntüsündeydi. İlk yarıdaki hücum aksiyonlarında başarılı oldular ve her seferinde defansı zorlamasını bildiler. Dediğim gibi, Volkan Şen'le çok iyi indiler sağdan, defansın arkasına atılan her top da arıza çıkardı. Hatta öyle bir pozisyon vardı ki akıllara ziyan. Volkan Şen, orta sahadan defansın göbeğine orta kesiyor ve Turgay göğsüyle topu indirip devam edecek kadar vakit bulabiliyor kendine. Penaltı almak niyetiyle topu ölçüsüz sola çekmese ya da Leo Franco tuzağa düşüp müdahele etmeye kalksa maçı bitirecek pozisyon. Ergiç orta sahada çok iyi çalışıyor, Kirita'nın Ozan'ın (ölçüsüz olsa da) sertliği Galatasaray orta sahasından aşağı kalmayacak ve fazlasıyla yıpratacak bir yapıyı oluşturuyor. Volkan ve Sercan çıktıktan sonra orta sahasının tamamını Mustafa Sarp'a teslim etmiş Galatasaray karşısında plan üretmemeleri benim için eksi puan olsa da toplamda bir fark yaratmadı ve hak ettikleri puanı aldılar.

Ligin on dördüncü haftası tamamlandı, devre arasına ligde üç maç var. Avrupada işi büyük ölçüde bitirmiş olmak bu açıdan önemli bir avantaj, yoksa hayati bir Panathinaikos maçı bu dönemde ihtiyacımız olan en son şeydi. Liderlik yarışı için bir beraberlik iş görecek gibi gözüküyor. Bu sorunlara bir yandan çözüm ararken o maçı da hafife almamak gerek elbette, 1/8 ihtimal de olsa 2.turdan Liverpool-Bayern ikilisinden birini çekmeyelim durduk yere. Yapının eksiklerini tamamlama fırsatına dört önemli maç. Son olarak, yazıda Aydın Yılmaz'dan bahsetmedin, bu adamın bu takımda ne işi var diyenler olabilir. Maçta görmediğimden ya da adını duymadığımdandır...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

14 yorum:

Can Akın dedi ki...

kanatlara bu kadar bagımlı hücum aksiyonları olmamalı ilk başlarda şansın da yardımıyla güzel olsada formsuz olduklarında yada sert savunmayla karsılasıldıgında gercekten çözülmez bi durum alıyor. elano hakkında hala kararsızım bu takıma bir seyler katabilicekmi diye. herkes elestirmesine ragmen neskeense sevgim biraz daha arttı sabriye yapılan sert faulde futbolcusunu sahiplenmesi bursalı bir galatasaray taraftarı olarak beni gururlandırdı. şu da bir gerçek bu sezonun en zor deplasmanı bursa deplasmanıydı ki ben 1 puana mac baslamadan once bile razıydım acıkcası. ayrıca bursanın gereksiz sertlige basvurması benim gozumdeki vizyon ve sistem takımı olma yolunda ki bursaya yakısmadı

Cem Kalay dedi ki...

Bu kadar ön livero arasında oyunu iki yönlü oynayabilecek ve kuracak oyuncu olmaması üzücü.

Seret Çetin'in sisteme uymaması üzücü. Gökhan Zan'ın fazla eleştirildiğini düşünüyorum ben o kadar berbat değildi. Bazı atakları iyi kesti. Hakan Balta'daki felaket düşüş sürüyor, sigaraya devam..

Arda, Keita ve Barış maç oynamadan geçirdikleri süreçten sonra formsuzluk yaşıyor. Ama aklımın almadığı kponu Mustafa Sarp, MehmeT Topal ve Barış gibi oyunculara rağmen rakibe baskı uygulayamaması takımın. Tamam bu oyuncular iki yönlü oynayamayabilir, çok iyi paslar atamayadabilirler. Fakat, orta sahada bir kişi aralarından deli fişek gibi bakarken onlar ellerini kollarını sallayarak bakmamalı, birazcık ısırmalı. Orta sahamız biraz sert ve baskılı oynayabilen oyunculardan kurulsa Ernst, Fink gibi bu ligte açık ara lider oluruz.

İlk haftaşarda savunmayı yine iyi yapamıyorduk ama ileride harika bir uyum yakalamıştı takım. Şİmdi hem savunmada hemde ileride sorunlarımız var.

Dervre arası takviye olurmu bilmem ama ayağı top yapabilen bir stoper, Baros'un yedeği olabilecek forvet oyuncusu almalıyız.

frank dedi ki...

baros'u çok arıyoruz.

umutation! dedi ki...

galatasaray'ın lig maçlarının sonucu hakeme bağlı bir hale geldi. fb-gs maçıyla aynı presi yaptı bursaspor, baskı yaptıkları oyuncuya pas verdikten sonra bile tekme attılar. hakem bunlara izin verirse 0 puan, vermezse 3 puan alıyoruz. hakemlikten nasibini almış normal bir hakemin tabii ki izin vermemesi gerekiyor, o yüzden avrupa'da iyiyiz. ama içerde, ancak kasımpaşa karşısında bu iğrenç futbol katili oyuna gereken cevabı verebildik. bu ülke ve hakemler değişmeyeceğine göre, dediğin gibi orta sahaların değişmesi şart.

Plaseyi Hanri Gibi Vuruyorum dedi ki...

Ben sorunun Sarp gibi fizigi kuvvetli oyuncularin eksikligi olmadigini düsünüyorum. Söyle ki;

Galatasaray'in taktigi 5 kademeli bir taktik. defans, ön libero, iç oyunculari, kanat ve forvet. Bu sistemde pas organizasyonu yapmak için basit ve belli yönlendirmeler var. Defans topu liberoya aktarir, libero beklere, bekler iç oyuncularina. Buradan sonra ise iç oyunculari ya kanatlara top aktarir ya da forvet'e. Kanatlara aktarirsa kanat oyuncularindan topa sahip olan ya ters kanattaki forveti çiftleyen oyuncuya oynar ya da forvete. En uygun atak yapilana kadar bu pas organizasyonu kendini tekrar eder. Top iç oyuncularina döner, defanslara döner vs. vs.

Biz pas organizasyonunu yapamiyoruz. Çünkü takimin iç oyunculari topu almiyor. Barcelona evet dünyada yeri olmayan bir oyun oynuyor ama son Inter maçindaki kosu istatistikleri Inter'den fazla! Yüzde 60 küsürle topa sahip olmus bir takim, diger takimdan fazla kosmus. Burada farki yaratan ise sürekli aktif iç oyunculari.

Bizim iç oyuncularimiz sistemin bir katini çökertiyor. Pas organizasyonunu bozuyor. Ne Baris, ne Mustafa Sarp ne de Ayhan'dir bizim iç oyuncumuz. Bizim iç oyuncumuz kim nasil elestirse elestirsin Elano'dur. Zira dün bile o girdikten sonra topu yere indirdi takim tekrar. Çünkü pas yetenegi sifirin altinda olan stoperlerin dibine girip topu alarak ve dogru veya yanlis kullanarak takimi direkt ileri tasidi.

Maalesef bu özellige sahip baska bir oyuncumuz yok. Bu da rakibin bizim sistemdeki katlarin arasina girmesine, bizim sistemdeki katlari pasifize etmesine yol açiyor.

Dün Bursaspor bir kere bile pres yapmadi. Sadece topun arkasina geçti. Ama bizim iç oyuncularimiz kolaylikla yapilabilecek pas organizasyonlarini bozdu maalesef. Dünkü rezalet oyunun tek açiklamasi bana göre budur. Yoksa ne Mehmet Topal rakiple yanyana gelince yikilmistir, ne Sarp ne de Baris.

Bunun disinda görünürde 4-6-0 oynadigimiz halde defansimizin uzun top atmasi o bölgenin ne kadar futbol aklindan uzak oldugunu gösteriyor. Melih Abi'nin blogunda da yazmistim. Forvet hattimizin Kewell'i, ortasahamizin Arda'si var. Ama defansimizin böyle lider, böyle baskin bir karakteri yok. Basibos oynuyorlar. Üstüne bir de iç oyuncularimiz inanilmaz sinir bozucu derecede pasif oynayinca bu sonuçlar kaçinilmaz oluyor.

Galatasaray 4-3-3 oynar, 4-2-3-1, 4-6-0 bile oynar. Fakat sorun bu takimin oyuncularinin verilen görevi yapmamasi, taktik disipline bagli kalmamasi.

Bu gerçeklesir mi? Tabii ki gerçeklesir. Fakat söyle bir sey var ki Fenerbahçe maçinda yenikken bile topu yerden oynayan ama kosmuyor yok defans yapmiyor diye yerden yere vurulan ortasahamiza bakmak lazim. Elano'nun sistemin bozuklugunu aninda düzelttigini görmek lazim.

Kim ne derse desin bu sistemin birinci önceligi Elano'dur. Elano iç oyuncusu olarak oynamadigi sürece bu sistemin bize böyle maçlar seyrettirecegi gün gibi ortadadir.

Son olarak Mehmet Topal, Servet Çetin ve Hakan Balta'daki inanilmaz düsüsün takimi asiri etkiledigini söylemek gerekir. Dinamo maçinda saga sola kosturan, defansindan top alan, akilli bir sekilde bunlari dagitan ve böylece rakibin savunma çizgisini çok çok geri iten Mehmet Topal o maçtan beri çok kötü. Isin kötüsü onun bu hakikaten bitik performansi takimin bir çok bölgesini fena olarak etkilemekte. Bunun disinda artik Caner veya Ugur'un Hakan'i kesmesi gerektigini düsünüyorum. Tabii ki Rijkaard bütün hafta onlarla antrenman yapiyor. Ama görünen su ki Hakan o eski defansif marifetlerini tamamen sifirlamis. Birde üstüne hücumdaki etkisizligi ve agirligi eklenince neredeyse ayni sekilde defans oynayan ama hücuma asiri katki veren Caner'in artik sirasinin geldigini düsünüyorum. Yok eger çift stoperi üçleyecek bir adam gerekiyorsa bu adam kesinlikle oyun bilgisiyle Ugur Uçar'dir.

Biraz uzun oldu kusura bakmayin.

Saygilar.

Batistuta35 dedi ki...

@Umutation!

hakeme sıgınılacak birşey yok ortada bence. Bence sorun nonda'nın oynamaması ve 3 düz orta saha oyuncusunun (barıs-topal-sarp) aynı anda oynamasıydı.

onur dedi ki...

1. Rotasyona inanmıyorum; bence her futbolcu en verimli olduğu bölgede çıkmalı sahaya. Bu keita için sağ açık, Arda için orta ön, Kewell için sol açık ise diziliş bozulmamalı. Bozulduğu zaman hiçbir oyuncu %100 verim veremiyor.

2. Sol açık dedim ama Kewell aslında bir açık gibi değil ikinci santrafor gibi oynuyor. Arkasında oynayan Hakan hem yetenekleri hem de Kewell'ın oyun karakteristiği yüzünden atağa destek veremiyor. Dolayısı ile takımın kanat akınları sadece sağ tarafa hapis kalıyor ve asimetrik bir sistem ortaya çıkıyor. Sağda Keita-Sabri ikilisi verim veremez ise takım da kilitleniyor.

3. Kewell'in ikinci santrafor görevini layıkı ile yerine getirebilmesi için "ilk" santrafor zorunlu; bu şu anki kadroda ya Nonda ya da Baros.

4. Sağ kanat kilitlendiğinde ya orta alandan uzun ters toplar atılacak ki (bu durumda ilk santrafor yine zorunlu; hatta bu isim Nonda olmalı) bu işi layıkı ile yapabilecek isim şu anki kadroda Elano; ya da orta sahadan pas-top sürerek ekstra bir isimin çıkması gerekiyor o da Arda. Her iki alternatifi de kullanabilmek için sağ iç Elano, Sol iç Arda oynamalı birarada.

5. Tüm varyasyonlar için forvet Nonda, Sağ açık Keita, Sol açık Kewell, Sağ iç Elano, Sol iç Arda dizilimi zorunlu. Tek ön liberolu ofansif yapı yani. Şahsen ben takım böyle çıksın her maç 4-5 atsın, 3-4 yesin tercih ederim; kombine de alırım para da harcarım. Basan 3 orta saha oynadığında takım uyuyorum resmen!

6. Tepki çekecek ama Kewell oldukça bu asimetri devam edecek.Takıma gerçek bir sol açık şart!

7. Linderoth sevdasından allah aşkına vazgeçin artık. Adam son iki sezonda benden sadece 3-5 maç fazla oynadı; kimse benden ümitli değil...kırıldım valla!

onurgs dedi ki...

Aslanımın böyle giderse yolları taşlı ayrıca los galacticos felan deniliyo bu takımın hücum hattı hariç o da bi nebze yıldızı felan yok olanlarda baros suz iş yapmıyo baros forvet değil diye zırlayanlanlar şimdide konuşsun bu takıma acil defans ve orta saha lazım şu takımda Emre Çolak banko oynar çünki onun gibi kabiliyetli ileri geri oynayabilen adam lazım orta üçlünün solunda emre ç. sağında hamit olmalı bunlar galatasaraya en uygun transfer olur defansa gelince bi adam vardı ada Hakan o da iice baltalaştı (Yazın PSG den teklif geldiği ve yönetimin hakan a sormadan reddettğini duydum bundan dolayı senenin başından berli böyle diye düşünüyorum bu konuda bilgisi olan varsa söylesin) servet ve zan bu takımın stoperleri değil kalecimiz kova ufuk ceylana yazık oluyo bu takıma forvet 1 orta saha 2 defans 3 tane transfer şart yoksa uefayı bırakın lig bile hayal olur bizim için (genede şampi olcağımızı düşünüyorum)

Adsız dedi ki...

vay be h.balta sen böyle miydin

HHKahraman dedi ki...

Evet, Arda dün forvet değildi, kasmasınlar olamaz da zaten. Senin de dediğin gibi Galatasaray dün forvetsiz oynadı. Futbolda ne gibi sistemler gelişirse gelişsin, Galatasaray sahaya forvetsiz çıkmamalıdır. Çünkü her daim kazanmaya oynayan bir takımın forveti olmadan oynamasına imkan yoktur. Kısaca durum bu. Ancelotti Milan'a ilk geldiğinde tek forvet oynatınca Berlusconi'nin Milan sahaya 2 forveti olmadan çıkmaz dediğini hatırlıyorum da sahaya forvetsiz çıkan Galatasaray'ın başkanı olsaydı Rijkaard herhalde yeni bir yardımcı arıyordu bugün...

aksilaz dedi ki...

Frank Rijkaarddan bahsetmemişsin yazıda. Takımı bu kritik sınavda yalnız bırakıp kaçıp gitmesini sindiremiyorum.

pclion dedi ki...

Aksilaz,

Adamın karısı Hollanda'da erken doğum yaptı, kaçıp gitmek mi sence bu? Eğer öyleyse senin yorumundur tabii de "Allah analı babalı büyütsün." demekten başka söylenecek bir şey yok bence bu durumla ilgili...

CaRtMaNtR dedi ki...

Futbol bir oyun insan hayatından yada evlat sahibi olmaktan kesinlikle daha önemli olamaz. O nedenle Rijkaard nerdeydi demek yada Fotomaç gibi yöneticilerle takıştı karısı bahane tarzı haberler yapmak hiç ama hiç etik değil.

Takımın sistemin en önemli olan unsuru olan kısa, basit ve etkili pas yapabilmesi kısa vadede çok zor gerçekleşebilecek bir durum. Bu sezon 20. haftadan sonra belki ama bence gelecek sezon ancak oyuncular pas alışverişini mekanik hale getirebilecek kadar hazmedeceklerdir.

Şu andaki eksiklikleri görünce güncel formlarını yada sakatlık gibi durumlarını çok takip etmeden genel oyuncu karakterleri bakımından bu takıma Hamit Altıntop, Malik Fathi ve Ömer Toprak (ki kendisi çok ciddi bir kaza geçirmişti son durumu nedir bilmiyorum ama yakın gelecekte futbol oynayabilecekse top yapabilen stoper boşluğunu fazlasıyla doldurur) eklemeleri çok şık olur.

TA dedi ki...

türk futbolunu türkiyede yaşayan yabancı konuklar yensende yenilsende proğramında nasıl tarif etmişlerdi? mücadeleci futbol.türk futbolunın en kısa ve öz tarifi budur.mücadele.cedelleşme.

cedelleşme:.cedel kökü cidal olan didişmek uğraşmak ve de baya caba sarfetmek anlamlarını taşır.

büyük takımların teknik ayakları çok olan takımların türkiyede skoru kendi lehine çevirmeleri ve bir başarı kazanmaları oldukça zor.şampiyonluk yolunda mücadele gücü yüksek olan takımlar genelde hedefe ulaşırlar.yumuşak ayaklara türkiye liginde müsamaha göstermezler.

konuyu hakemlere getirmek istiyorum.türk hakemliği bence iyi bir jenerasyon yakaladı.güvenilirlik açısında.ama yönetim açısından yeterli sevide değiller.en büyük eksiklik oynatmamak üzerine sahaya çıkan takımların kontrolsüz hareketlerini sadece faul ile geçiştiriyorlar.türkiyede daha öncede yazdım pres yapmakla rakibe arkadan kontrolsüz girmek karıştırılıyor.türkiyede topu alıp saklamak imkansız gibi.hemen faul yapılıyor.avrupanın 5 büyük liginde ise genelde pres yapmak rakibe yakın oynamaktır.en son barca-real maçında oldukça sert bir maç oynandı.hakem ilk yarı sadece faul vererek geçiştirdi.ama ikinci yarı başlar başlamaz sarılar çıkmaya başladı.bizde 80. dakikadan sonra sarı verilir yada verilmez.bu anti futbola prim çok tanır bizim hakemlerimiz.maalesef.

geçen sene galatasaray avrupa kupalarında ve bazı süper lig maçlarında oldukça akıcı bir futbol oynuyordu.ne zamanki rakipler galatasarayın bu organize pas trafiğini faullerler ve sertlikle önlemeye çalıştılar işte o zaman galatasaray skor açısından zor durumlara düştü.

bu yılda bence aynı senaryo devam ediyor.rakipler oldukça sertler ve bu durumdan galatasaray tırsmış durumda.özellikle teknik ayaklar.

galatasaraydaki durumu sadece sertlikle açıklamak yetersiz.başarıyı yakalayan bütün takımların defans göbeği çok sağlamdır.iyidir..ama galatasarayın defans göbeği iyi değil.

özetle türkiyede barca tipi yapılanma başarıyı zor getirir.pas trafiğini yapmak için az faul olması ve kontrollü bir futbol oynanması gerekir o ülkede.devamlı faullerle duran bir maçta pas trafiği yaratmak imkansız.bu bakımdan rijkaard tercihi türkiye futbol ortamında bir verim vermeyecektir.neskeens in sabriye yapılan faule isyan etmesi türkiye gerçeğinden bihaber olmasıdır.sanırım oda öğrenmiştir bu tür kontrolsüz hareketlerin türk futbolunda normal karşılandığını.

hakemlerin kontrolsüz hareketlere göz yumması değişmeyeceğine göre galatarasayın göze hoş gelen futbol oynamak istemesinin değişmesi lazımdır bu durumda.mücadele et.birşekilde gol bulursun.yoksa taktik kurgu yapıp bunu icraata dökmek bu ortamda imkansız.rijkaard türk futbolunu bu ortamda hiçbirşey veremez bu hakem zihniyeti ve rakibi kontrolsüz şekilde sertlikle durdurmaya çalışan takımlar olduğu müddetçe.
ispanya ingiltere gibi ülkelerde ne akıcı futbol oynanıyor diye düşünürüz.hep kaliteli takımlar olduğu için böyle futbol oynanıyor diye düşünürüz.doğru.ama birşey daha var.oralarda kontrolsüz hareketler çok azdır.kalite birazda bundan.bizde hakemler kontrolsüz hareketlere müsamaha göstermeseler çok iyi maçlar ortaya çıkacaktır.galatasaray bunu geçen sene gösterdi.
türk futbolunu yıldız transferi bu bakımdanda oldukça verimsiz bir şeydir.yıldız mezarlığı yaratır bu sistem.

Related Posts with Thumbnails