Birkaç haftadır Galatasaray maçlarını yazmıyorum, soranlar da oldu "Niye yazmıyorsun?" diye. Galatasaray'ın oynadığı oyun üzerine söylenecek sözler Bursaspor maçıyla bitti, teşekkürümüzü edip hedef üzerine yazmayı bu sezonluk kapattık. Bir maçı benim için anlamlandıran birkaç faktör var ve bunları Bursaspor maçından bu yana göremiyordum açıkçası. Bunlardan birisi de gelecek sezon için rotasyona girme ihtimali beliren genç oyuncuları profesyonel sahnede izlemek. Son Gençlerbirliği maçını izleseydim maçın anlamsızlığına rağmen bir şeyler yazardım ama Fenerbahçe-Trabzonspor dururken ona da fırsat kalmadı tabii. Lakin üstüne yazıp çizmeye değecek bir isim vardı Galatasaray ilk 11'inde, Cumhur Yılmaztürk.
Cumhur'un adını ilk kez duyanlar 17'lik bir taze sanabilir onu, değil. Ocak 90 doğumlu olan Cumhur, A2 takımın orta sahasının ortasında düzenli oynayan bir oyuncu. Esas çıkışını bu sezon yaptı, geride kalan sezonlarda iz bırakan oyuncular arasında sayılmıyordu. Genelde dörtlü defansın hemen önünde oynuyor, maçtaki taktiğe göre tek ya da bir yardımcıyla oynadığı oluyor. Temel özelliği diri olması ve oyun içinde iniş çıkış yaşamayan, istikrarlı bir oyun ortaya koyabilen bir oyuncu olması. Basit oynar, pozisyon almasını bilir, takıma maksimum fayda sağlama derdi olan bir oyuncu. Zaten takımın kaptanlığını yapıyor.
Cumhur'un diğer altyapı oyuncularından farklı bir durumu var. Galatasaray altyapısında adı A takımla sıkça anılan adamların rol oyuncusu olması zor. Emre Çolak, Cem Sultan gibi adamlar ya Galatasaray'da oynayan 8-9'luk adam olurlar, ya da orada var olamayıp "verim alınamayan genç yetenek" sınıfında Bank Asya ve altı liglerde rotasyon oyuncusuna dönüşüp 5'lik oyuncular olurlar, ortası yoktur. Cafercan Aksu yeterli bir örnek. Cumhur belki 8-9'luk bir potansiyele sahip değil ama A takımda oynamaya bu potansiyellerden daha hazır, daha diri bir adam. Cumhur Yılmaztürk 7'lik bir eleman olabilir, Galatasaray kadrosunda tutulabilecek, orta saha rotasyonunda yer bulan bir oyuncuya evrilebilir Cumhur. Bu güveni sağlayabilir, oyun bilgisini de üste taşırsa umutlu olduğum birkaç A2 oyuncusundan biri.
Foto: Selim Uğur / Galatasaray Antrenmanları
4 yorum:
hakkaten maçı izleyenler bir yorum yaparsa cumhur nasıl bir oyun sergiledi? ayrıcada emre çolak ve kısa süre alan berk nasıldılar?
Ben dün Ankara'da maçı takip edenlerdendim. Maraton tribünün orta kısmında oturmam sebebiyle de maçı Cumhur'u takip ederek geçirdim desem yeridir. Zaten ortada futbol yoktu, orta sahada da M.Sarp ve Barış'ı izlemek gibi bir iş de hiç akıl karı değil. Cumhur dün topla çok az buluştu. Bunda Servet'in hemen hemen bütün topları sağ elini açarak ileri şişirmesinin payı büyüktü.(İleride tek forvet oynayan adamın Emre olması da Servet için ezber denen şeyin hayatını oluşturduğunu düşünebiliriz). Ayrıca bana göre topsuz alanda nasıl oynaması gerektiğini iyi bilen bir futbolcu. Ancak, Barış her fırsatta Emre'yi ve Cumhur'u azarlamaktan geri durmadı. Bu da ileriye zaten çok top gelmediğinden Emre'yi değil de Cumhur'u etkiledi biraz. Topla çok az teması olan bir maç olmasına rağmen, doğru yer tutuşları, yerini kaybetmemesi etkiledi beni açıkçası. Üzerinde durulması gereken bir futbolcu diye düşünüyorum. Bu sene yaşanılan oyunu yönlendiremeyen merkez oyuncularından, zamanla takıma alıştıkça,bende daha iyi bir oyun bilgisine ve kafa yapısına sahip olduğu izlenimi uyandırdığı için daha faydalı olabileceğini düşünüyorum.
Ayrıca Elve Emre Çolak ve Berk'i de sormuş atlamışım. Emre Çolak tek forvet oynadığı ve Galatasaray yalnızca bir iki kez rakip kaleye inebildiği için yorum yapma gereği olduğunu sanmıyorum. Berk oyuna girdiği sırada ise tribünde bir hengame vardı, artık kim şampiyon oldu söylentileri arasında takip edemedim ve açıkçası ben de maçtan çıkınca pişman oldum.
Ayrıca Uğur, 10.yılında bir UEFA Kupası değerlendirmesi bekliyordum bugün senden. Tabi o anları ballandıra ballandıra anlatmanı değil de bu 10 senede Galatasaray ve UEFA Kupası nerelere geldi diye. Belki kafana yatar, söyleyecek birşeylerin ve zamanın vardır, bize de okumak nasip olur...
genel olarak üç oyuncunun da güçlenmesi şart,
Cumhur 2 senedir takip etmeye çalıştığım bir oyuncu. bileklerine çok hakimdir, iki ayağını da kullanabilir, serbest vuruş ve kornerlerden isabetli orta yapabilir, çok hızlı, çok güçlü değildir belki ama son derece temiz oynar, kararlarını çok hızlı verir ve iyi pozisyon alır. yani futbol zekası anlamında sarp, barış, topal gibi adamlardan iki gömlek üsttedir.
bu maçta da özellikle ilk devre hiç riske girmedi ve hiç insiyatif almadı. tüm pasları yana ve geriye kullandı, yani ağabeylerine attı. halbuki topla geriden iyi tercihler yapan bir oyuncudur, nitekim ikinci devre arda'nın da girmesi ve sabri'nin orta alana geçmesiyle, (sanıyorum devre arasında gerek rijkaard gerekse arda, uğur, sabri gibi altyapıdan gelen ve yaşça kendisine yakın daha öz ağabeyleri cesaretlendirmiş olacak) daha iyi top kullanmaya, şahane paslar atmaya başladı. heyecanı da geçmeye başlayınca özellikle. 2 tane derin topu var ki bir tanesi pozisyon oldu zaten, şahaneydi. sarpta topalda barışta 5 sene izlesek göremeyeceğimiz paslardan bahsediyorum. zaten ikinci yarı 15-20 dakikalık bir periyodda, arda'nın oyuna girişinden hemen sonraki periyodda orta sahamız çok iyi iş çıkardı. bir iki pozisyona da girdik.
ilerisi adına her zaman umutlu olduğum bir oyuncu cumhur, oyun stili ve yapısı olsun, fizik özelliklerini zekasıyla tamamlaması olsun, suat kayayı hatırlatıyor fazlasıyla.
emre çolak'a gelince, sert gençler savunmasının arasında forvet oynamak bu fizikteki oyuncu için kolay değil, hele hele ilk defa bu mevkide oynaması işi daha da zorlaştırıyor. çoğu pozisyonda güç sıkıntısı yaşadı haliyle, ancak doğru pas tercihleri ve hakikaten müthiş bir tekniği var çocuğun. pazar günü biraz daha umutlandım, bu çocuk hakikaten arda'dan daha özel bir oyuncu, ama arda'nın çalışmasını, güçlenmesini, sınıf atlamasını örnek alması şart, şu haliyle çok iyi niyetli de olsa özellikle defansif anlamda çok güçsüz, ya da birebirlerde omuz - bacak şarjında ayakta kalabilir bir görüntü çizmiyor. bu maçın amaçsız bir formalite olduğunu düşünürsek zorluk derecesi yüksek maçlarda emre çolaktan verim almamız hakikaten çok zor. ama müthiş tekniği ve pasları onu çok özel bir oyuncu yapıyor. önümüzdeki 1.5 ayı iyi değerlendirip fiziğini güçlendirmeye devam etmesi şart. umarım bunu arda gibi g.t-göbek yağlanmasıyla kütle kazanımı şeklinde değil de, cr7 gibi ya da diğer avrupalılar gibi hakikaten güçlenerek yapabilir. (aynı şey cumhur için ve diğer gençler için de geçerli)
berk ise yine a2 maçlarından bildiğim bir oyuncu, düz oynar, yeri gelirse atağa katılacak hızı ve tekniği vardır, sağlamdır, az hata yapar, neredeye hiç yapmaz. ferhat torunu hatırlarsınız, berk ferhatın fizik gelişimi daha iyi olmaya müsait versiyonudur, daha hızlıdır, daha tekniktir. a2 liginde gücü birebirlerde yeterli sayılabilir, ama pazar günü 1-2 pozisyonda biraz da heyecan temelli birebir hataları yaptı. onun yanında topu oyuna sokuşu olsun, kademe anlayışı olsun, pozisyon bilgisi olsun, aldığı sürede vasat bir maç çıkardı. genel görüntü olarak 3 gencimiz de öyle zaten, vasattılar. kesinlikle kötü değil, ama görmek istediğimiz için gördüğümüz bir kaç hareket dışında genel olarak çok iyi de değillerdi. bu da bence şimdilik yeterli bir performans.
esas şanssızlık uğurun kırmızı kart görmesinden hemen önce oyuna girmek için kenara gelen anıl dilaverin tekrar kulübeye gitmesi ve yerine emre aşık'ın girmesi oldu, ama umuyorum ki 4-5 dakika süre alabileceği bir ilk maç yerine daha fazla süre alabileceği bir ilk maçla ona hoşgeldin deriz, zira anıl bu maçta pozisyonu itibariyle 5 dakikada yeteneklerini gösteremeyebilirdi.
saygılar, sevgiler.
Yorum Gönder