The Trouble With Harry Kewell

Rutin hayat benim için iki günlüğüne dursa da gündem almış, yürümüş tabii. Dünya Kupası yaklaşırken ülke gündemine en yakın konulardan biri Harry Kewell'ın sakatlığı. Şuradaki video Avustralya televizyonunun Harry Kewell'ın sakatlığını detaylıca işlediği programdan 13 dakikalık bir kesit. Bölüme de Alfred Hicthcock'un 'The trouble with Harry' adlı filmine gönderme yaparak aynı isim verilmiş.

Harry Kewell'ın nasıl bir adam olduğunu hatırlamak için baştan sona izlenmesi gerekli ama esas vurucu nokta şu. Kewell, Ocak sonunda kasığından zorlu bir ameliyat geçiriyor ve dört haftada iyileşeceği haberini alıyor. İstanbul'a döndükten sonra Galatasaray sağlık ekibinin tedaviye burada standart prosedür olan medikal zımba uygulamasıyla devam eden Kewell, bir türlü sahalara dönemiyor Şubat sonu gibi takıma dönmeyi bekleyen Harry'nin iyileşmesi hiç yoktan iki ay sarkıyor çünkü o bölgedeki sinirleri zımba sebebiyle ciddi zarar görmüş.  Şaşırdık mı, hayır!

Sürekli söylerim. "Hagi'den sonra" ile başlayan her klişe cümleyi gönül rahatlığıyla tamamlamızı sağlamış bu insan evladı Galatasaray için bir lütuftur, büyük oyuncudur, büyük adamdır. 'Galatasaray için Harry Kewell' diye boşuna yazmadım ama şu programda söyledikleri bile kendini baştan sevdirmeye yeter. Bazı oyuncular Türk taraftar profilini kısa sürede çözdüklerinden "Burada taraftar çok fantastik, rakı kebap,...." diye sonsuza kadar süren klasik açıklamalar yapar ama takımıyla arası bozulduğunda kendi medyasına verir veriştirir. Parasal sorunlardan girip futbolun kalitesinden, şehrin trafiğinden çıkanı çok gördük, son olarak Roberto Carlos mesela. Fakat Harry Kewell o adamlardan olmadığını, sadece 'adam' olduğunu şu doktor rezaletine rağmen, uzun yıllar sonra iyi bir performansla Dünya Kupası'nda forma giyme şansını zora girmesine rağmen konuyla ilgili söylediği tek şey "Olur böyle şeyler" minvalinde. Sakatlığının iyileşip iyileşmeyeceğinden emin olamayıp "Sen çık bir Dünya Kupası'nda oyna, ondan sonra konuşuruz" diyen Galatasaray yönetimine rağmen...

Galatasaray'ın son şampiyonluğundan bu yana rakiplerine göre kat be kat fazla sakat veren, bir ay diyenip üç ayda, iki ay diyenin bir sene sahalara dönemediği bu sağlık kuruluyla nereye kadar devam edebiliriz? Frank Rijkaard, sezonu değerlendirirken "En önemli zaman diliminde Kewell ve Baros'u kullanamadım, bizi çok etkiledi" dedi son olarak. Bu oyunculardan neden faydalanılamadığıyla ilgili araştırma yapıldı mı? Yoksa şu günlerde de sıkça duyduğumuz gibi 'kader' deyip geçiştirildi mi? Geçen sezonun en kritik bölümünü dört stoperinden yoksun geçiren, ondan önceki yıl Lincoln'ün dönüşünü bekleyen bu takım bu sene de Kewell'ı ve Baros'u bekledi. Bütün suç bu oyuncularda mıdır? Hepsini bir kalemde sildik hadi, Kewell gibi profesyonelliğin kitabını yazmış bir adam suçlu da bizim sağlık kurulu mu pür-u pak yine? Şu adamla sözleşme yapılmazsa ve ona doğru düzgün bir veda edemez isek ben ve benim gibi taraftarların ahı yönetimin yakasındadır, bunu bilsinler...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

24 yorum:

siriusjames dedi ki...

Gözden ırak olan gönülden ırak olur derler ya, öyle sanırım gerçekten. Artık taraftarlar bile fazla ses çıkarmaz oldu bu güzel adamın gidişine... Ve üstüne bir de Semih haberlerine sempatiyle bakanlar var. Gerçekten anlayamıyorum artık şu yeni taraftar profilini..

Adsız dedi ki...

''Şu kısacak 2 senede bizleri futbola doyurduğun için, ''adam gibi adam'' sözünün canlı örneği olduğun için, attığın gole taraftar gibi sevindiğin için, futbolcu olduğun için teşekkürler Kewell.''

http://calciodipunizione.blogspot.com/2010/05/her-sey-icin-tesekkurler.html

excellence dedi ki...

Hani nezaman disardan bir futbolcu gelse binlerce taraftar hava/alanina toplaniyor ya? Asil Kewell icin on binlerce taraftarin Galatasaray kulup binasinin onune toplanmasi gerekir. Bu adami birakmayalim. Genis bir propaganda yapilmasi lazim, Kewell la dunya kupasi oncesi yeni sozlesme imzalanmali.

ek dedi ki...

Ben http://www.galatasaray.org/bize_ulasin.php adresine senin 'Galatasaray'ın son şampiyonluğundan bu yana rakiplerine göre kat be kat fazla sakat veren, bir ay diyenip üç ayda, iki ay diyenin bir sene sahalara dönemediği bu sağlık kuruluyla nereye kadar devam edebiliriz? Frank Rijkaard, sezonu değerlendirirken "En önemli zaman diliminde Kewell ve Baros'u kullanamadım, bizi çok etkiledi" dedi son olarak. Bu oyunculardan neden faydalanılamadığıyla ilgili araştırma yapıldı mı? Yoksa şu günlerde de sıkça duyduğumuz gibi 'kader' deyip geçiştirildi mi? Geçen sezonun en kritik bölümünü dört stoperinden yoksun geçiren, ondan önceki yıl Lincoln'ün dönüşünü bekleyen bu takım bu sene de Kewell'ı ve Baros'u bekledi. Bütün suç bu oyuncularda mıdır? Hepsini bir kalemde sildik hadi, Kewell gibi profesyonelliğin kitabını yazmış bir adam suçlu da bizim sağlık kurulu mu pür-u pak yine? ' aynen copy-paste yapip yazdim kendi adima - arkadaslar kampanya baslatalim - mesajlari yagirdalim - Murat ÇEVİK beyefendi bize sorumludur.

Adsız dedi ki...

@ek
Bu olayı sadece Murat Çevik'e bağlamak son derece yanlış bir tutumdur. Eğer bu şekilde bir sorununuuz varsa ( Ki bu hepimizin sorunudur ) sağlık kurulu başkanı Mehmet Kurtoğlu olmalıdır. Böyle bir hata varsa sağlık kurulunun kökten değişmesi gerekmektedir.

Atilla Çelik dedi ki...

Bu konuda inanılmaz üzgünüm sevgili Uğur. Kewell'a dair sayısız yazı yazmışımdır bloguma. Daha geçtiğimiz haftalarda bu olayı sorgulamıştım. Ama acı gerçeği dank diye suratımıza yapıştırdılar. İnanılmaz üzgünüm ve bu yüzden buna dair yazacağım kelimeler kendini tekrardan başka bir şey olmayacaktı. Üzüntüden bir veda yazısı bile yazamıyorum blogumda. Kabullenemiyorum. Ama blogum yaşadığı sürece bannerımda onun Sarı Kırmızı formayla asil duruşu durmaya devam edecek.

Neden böyle oldu ki?

Aslında her şey artık Neill ve Baros gibi isimler alacağız dendikten sonra başladı. Savaşan, formasının hakkını veren, sakatlanmayan.. Sakatlanmayan diyeceğim ama Baros'un uzun sakatlık evresi ne o zaman diyesim de var. Anlaşılan o ki Galatasaray yönetimi zihinsel olarak kendisini evrime sokmanın yolunu bulmuş. Dili yanmış. Yumuşak oyuncular ve sürekli sakatlananlardan yorulmuş. Harcadığı paraların sakatlıklar ve formasına sadık olmayan oyuncular yüzünden heba olmasından bitkin düşmüş. Bu öyle bir zihinsel çöküşe neden olmuş ki, vefa mefa duygusu hak getire, tamamen mantık duyguları ön plana alınmış. Artık savaşan, formasının hakkını veren, terini döken, sakatlanmayan adam peşindeler. Eyvallah. Anladık da, ya sağlık kurulu ne olacak? Sağlık kurulunu da hemen iyileştiren ve yanlış işler yapmayan kişilerden oluşturmaya ne der bu yönetim? Mantık kurallarını, hala sakat olan Kewell olayını anladık da, en azından koskoca Galatasaray futbola dönebileceği yönünde ışık gösterecek bir Kewell'a kapılarını ardına kadar açık tutmalıydı. Belki de bilmediğimiz farklı dolaplar dönüyor. Bilemiyoruz.

Ama gerçekten üzgünüz. Kabullenmesi biraz zor oluyor. Adam gibi adam olan bir oyuncunun adam gibi veda edemeden yollanacak olması bana dokunuyor. Kewell gibi bir adam plaketi de, adam gibi vedayı da, güzel bir töreni de fazlasıyla hak ediyor. Gerçekten de geri dönülmez bir akşamın koynuna düşmüşsek eğer.. Ve Kewell o ufuk çizgisinden kaybolmuşsa ve bir daha geri dönmeyecekse..

Ibrahim Temel dedi ki...

Kusura bakmayin ama ben sizin gibi dusunmuyorum. Kewel ilk geldigi gunden beri sakatlik suphesiyle yasayan ve sik sik sakatlanan bir oyuncuydu.

Zaten Glatasaray'in Kewel'i alirken bir kumar oynadigini, eger tutarsa bir kac mac oynayip, bir kac gol atacagini, eger tutmaz ise Turkiye'ye bir yildiz daha getirmis bir yonetim olacaklarini bilerek getirdiklerini biliyoruz.

Yonetim Kumari kazandi ve Kewel iki yilda 64 mac oynayip 27 gol ataraktan kariyerinin en verimli donemlerini gecirdi.

AMA daima bir kusku var benim icimde ha sakatlandi ha sakatlanacak diye,iki gun sonra Linderoth gibi olursa yandik demektir birde gondermek icin para veririz ozaman.

Allah hidayet versin, adam gibi adammis, aldigi maasin hakkini verdi, ama daha fazla risk alarak sozlesme uzatmak bence hata olur.

Eger baska bir takimda iyi bir donem gecirirse keske gondermesetdik deriz, ama bizde kotu bir donem gecirirse, gidecek paralarimiz, dolacak yabanci kontenjanimiz ve Kewel'in yiyecegi kotu darbe bence sozlesme uzatilmamasi iki taraf icinde hayirli.

Ibrahim Temel dedi ki...

Diger post uzun olmasin diye aklimda kalan uc konuya bu post ta deginecegim.

Birincisi vefa, Uefa kupasi sahibi tek klup oldugumuz icinmidir, yoksa cok duygusal oldugumuz icinmidir bilemiyorum, vefa konusu sadece bizim gundemimize geliyor, Hakan sukur, hasan sas, Tugay Kerimoglu, Bulent Korkmaz... ve son olarak Kewel bunlarin hakettikleri gibi ugurlayamadik deyip duruyoruz, tamam katiliyorum daha guzel ugurlansalarda daha bir hos olurdu ama futbol dunyasi artik boyle bir hal aldi siz son donemde kac tane jubile maci hatirliyorsunuz? Maddiyat bazi duygularin onune gecmeye basladi.

Fenerbahcenin baskani cikip eski kaptanlarina hakaret ediyor, altyapi urunu nobetci gol krali Semih'in istedigi uc kurus zammi yaomayaip adamin ezeli rakiplerine gitmesine neden oluyor(bu habere ne kadar sevindim anlatamam, tam ihtiyacimiz olan forvet tipi.)Bunlar haber olmuyor. Fenerbahceye gelince vefa istanbulda bir semt oluyor, ama Galatasaray'a gelince 2000 kadrosunun gidis sekli pisirilip pisirilip onumuze sunuluyor, ben artik vefa kelimesini biraz unutmamiz gerektigini dusunuyorum, cunku maddiyat en buyuk darbeyi bu degere vurdu.

Ikincisi bizim saglik kurulu, tek kelimeyle rezalet, bence degistirmenin, tam vakti, gecen sene degistirilseydi ve sene icinde yeni saglik kuruluyla bir kac sakatlik yasansaydi medya direk Rijkaard'i saldiracak yipratmaya calisacakti, ama simdi hic kimse itiraz etmes bu sekil bir degisiklige, bence kesinlikle toptan bir degisiklige gidilmeli.

Ucuncusu ise Avusturalya'li Futbolcular. Ben tek kelimeyle hayran kaldim, hem kalitelerine hemde profesyonelliklerine, Kewel olsun, Neill olsun, Ankara'ya gelmis olan avusturalyalilar olsun hepsi cok kaliteli adamlar, ben yonetimin yerinde olsam Brezilyadan kisiliksiz yaratiklar alacagima biraz daha diger buyuk okyanusu gecer butun transferlerimi avusturalyadan yapar yoluma devam ederim. Alinacak genc oyuncularin hepside ileride Avusturalya milli takiminin banko oyunculari olurlar cunku suanki milli takim Dunya kupasinin yas ortalamasi en yuksek olani, e bu adamlar robot deilya bur gun gelip futbolu birakip genclerin onunu acacaklar, hazir milli takimin basinda bir Hollandali var, hazir Neeskens Avustralyali oyunculari taniyor, firsat bu firsat butun oyuncular Avustralyadan, iki ucte kanguru, maksat yabancilik cekmesinlerin, Kangurularda maskotumuz olur yeni statta kostururlar mac oncelerinde.

Ferhat dedi ki...

Sen gel buralarda elinden gelenin en iyisini oyna, kulüp ve taraftar seni bağrına bassın ama sakatlanınca neymiş efendim "sık sakatlanan ve yaşlı bir futbolcu"ymuşsun da bik bik konuşup sana yol versinler.

Valla resmi sitede kulüp doktorları ve Üstünel başta olmak üzere hemen herkese saydırıcam şimdi ama bu bununla da kalmıyacak.Dualarım Dady Cool ile.Umarım Avustraya ile ortaya koyacağı performans turnuvada kendisini daha da iyi gösterme fırsatı olur da bizim onu topal leylek gibi ortada bırakan saygı değer(!) yöneticilerimize kapak olur!

Sık sakatlananmışmış.Adam diyor ya işte sakatlığın uzamasının sorumlusu kulüp doktorları.(Bunu Gençlerbirliğine giden Serkan Çalık da söyledi.)Sen senin en müşkül anında seni sırtlayan elemanını kapı dışarı et ama şu kulüp doktorları konusunu bir defa bile soruşturma.

Zaten hemen her konuda böyle.Bu kulübün doktorunun eline düşen futbolu unutur, tercumanını kullanan futbolcusuyla yok yere kavga eder.(Servet'in yedekliği tamamen Mert Çetin denen Frodo Bagins'in halt yemesi.)

Yani git yarış arabanı kullansın diye Schumacher'i transfer et (Rijkaard) ama KO pilotu ingilizce fakiri Mert Çetin olsun.Arabanı en iyi şekilde modifiye et yarışa başla ama pit stop'da Mehmet Kurdoğlu ve ekibi aracı kullanılamaz hale getirsin.E biz ne zaman bir yarış kazanıcaz öyleyse?

aksilaz dedi ki...

Ne Kewell mış anlayamadım bi türlü. Adam sanki bedava oynuyor sanır bu yazıyı ve yorumları okuyan. Sözleşme yenilememek en mantıklısı. Oynayacakmı oynamayacakmı korkusuyla verilecek milyon eurolar kasada kalsın daha iyi. Kewell çok iyi bir insan olabilir ama şu koşullarda sözleşme yenilemek Galatasarayın parasını saçmak olur. Tıpkı Linderoth'da oldugu gibi.

bir yasam tarzidir futbol dedi ki...

Uğur,geçtiğimiz aylarda liverpool sağlık heyeti içinde kewell'ın menajerinin ağıt ithamları olmuştu.Kim haklı kim haksız şimdilik bunu bilmemiz imkansız gibi.Galatasaray Sağlık ekibi hakkında son 2 yıldır çok yazılıp çiziliyor ama yönetimin herhangi bir müdahalesini görmedik,mutlaka pek çok şey var gün yüzüne çıkmayan.

90 + 3 dedi ki...

@ aksilaz

Ne Kewell'mış anlamadıysan, biraz Galatasaray ile ilgili blogları okumanı öneririm.
http://doksanartiuc.blogspot.com/2010/05/gule-gule-daddy-cool.html da ben anlatmaya çalıştım neden sevildiğini, neden gitmemesi gerektiğini, buraya sayfalar dolusu yazmaya gerek yok.

Ayrıca, ona verilmeyen kasada kalmıyor malesef. Seneler önce, belki en fazla 300-500bin euro fark için gönderilen Mondragon'u hatırla. Ardından geçen yıllarda, kaleci işine kaç para saçtığını düşün kulübün. Kewell için de farklı olmayacak. O pozisyona rotasyon için alınan Serdar Özkan'a bile 1.000.000 TL garanti para + maç başı ödeyecek bu kulüp, gerisini sen hesapla.

Sakatlığı yüzünden riske edilmeyecekse, Gökhan Zan'a verilen paraların hesabını verebilecek mi yönetim acaba?

inditex dedi ki...

Burada Harry Kewell'ın değerini bilen insanlar olduğunu görmek çok güzel. Zaten böyle bir blogda da bundan başkası beklenemezdi. Kewell'ın gidişi beni de çok üzdü. Malesef şu anda devre arasındakine benzer bir tepkinin oluşabilmesi için uygun zemin de yok. Devre arasında Kewell'ın gönderilmesini protesto etmiş olanlar bile, sakatlığın süresi uzadıkça soğudular Kewell'dan. Önemli bir kayıp. Bana göre Galatasaray'a bugüne kadar gelmiş en seçkin oyuncuydu, her anlamda.

Bu arada Ferhat'ın mesajında değindiği gibi şu tercüman (Frodo Bagins) faciası daha ne kadar sürecek merak ediyorum. Ama bu konuda en son kızılacak kişi Frodo'nun kendisidir. Kökeni Galatasaray lisesinde olan, bireylerinin neredeyse tamamı yabancı dile hakim olan bir kulüpte Frodo olayına nasıl tepkisiz kalınıyor anlam veremiyorum. Bir de "Rijkaard onu çok seviyoor" diyorlar. Eğer "sevmek-sevmemek" tarzı duygusal gerekçeler Rijkaard'ın bu tip kararlarında rol oynuyorsa durum gerçekten korkutucu olur.

aksilaz dedi ki...

90 + 3
Diğer verdiğin örneklerdede haklısın. Yönetimin bu konuda ağzı yanmıştır umarım. Benim düşüncem Kewell'la yolları ayırmaktı ve bu tercih edildi.

excellence dedi ki...

Bazi arkadaslar cok garip görus belirtiyor. Neymis efendim? Kewell belesmi oynuyomus? Yok bide beles oynasin! Bir futoblcu hem para aliyor ve hemde vefa hakediyor olamazmi? Yasli diyorlar, sakatlanma potansiyeli cok yüksek diyorlar - ya söyleyin allah askina su takimda 2 seneden beri sakatlanmayan oyuncu var mi? 31 yasinda futbolcuya yasli gözuyle bakmak bugunun futbolunda nekadar dogru bir tutum onuda tekrar gözden gecirmenizi diliyorum.

Kewell'in sakatliginin uzamasi tamamen kulup saglik ekibinin hatasidir ve ayrica Kewell yarim sezonu sakat gecirmis olmasina ragmen bu sezon takima cogu futbolcudan fazla katkisi olmustur. Benim söyleyeceklerim bukadar.

BT dedi ki...

Uğur
Genelde araştırarak yazı yazardın sen. Kewell ne ameliyatı olmuş, sakatlığı nedir, bu ameliyatın ardından bir sporcu ne zaman sahalara dönebilir? Ben bunları yazında göremedim.

pclion dedi ki...

Bülent abi,

Haklısın, biraz daha detaylı yazmak gerekiyordu o kısmı, aceleye geldi biraz.

Kewell, Ocak sonunda sol kasığından ameliyat oluyor, videoda da görüldüğü gibi ameliyat sonucunda dönüş süresinin 4 hafta olacağını söylüyor doktor Kewell'a. Fakat Kewell, İstanbul'a döndükten sonra bu sakatlıklara Galatasaray sağlık kurulununun uyguladığı rutin bir işlem olan medikal zımba uygulanıyor ama bu zımba Kewell'ın o bölgedeki sinirlerine ciddi zarar veriyor. Bu sebeple Kewell'ın dönüşü sürekli erteleniyor.

Benim bildiğim sakatlık gelişimi bu. Yazının ilk bölümüne de bu yazdığımın özetini ekledim. Senin bildiğin farklı bir şey varsa buradan/Aceto Blog'dan öğrenmeyi çok isterim.

caveksk dedi ki...

anlaşmayacaklarını açıklamış haldun üstünel..

http://www.sporx.com/futbol/superlig/194835/?takim=108&ref=ABM

BT dedi ki...

@Pc Lion
Gazetede bu konuyu yazdım. Kewell'ın rahatsızlığı 'Osteitis pubis'ti. Bir ayda nasıl dönecekti?
http://www.sabah.com.tr/Spor/2010/05/21/dikis_atmadilar

pclion dedi ki...

Bülent abi, bu konudan dün haberim yoktu elbette, olsa sakatlık konusuna bu bakış açısını da yazardım. Fakat buradaki iki farklı soru ortaya çıkıyor.

1- Kewell'ın sakatlığı devre arası transfer dönemi hamlelerini direkt olarak etkiliyorken bu konunun testi kırıldıktan kaç ay sonra tartışılıyor olması bir kulüp sorunu değil mi?

2- Her şeye rağmen Kewell'la köprülerin erken atılması doğru mu?

***

İkinci sorunun cevabı Sabah'taki haberde var fakat maaş kabul etme/etmeme konuları çok hassastır. Maaş baremi Elano'nun gelişiyle yıllık 3 milyon avroya dayanan Galatasaray'ın 1.8 alan Kewell'dan indirim istemesi bile kibarca "Senin yerine başka birini düşünüyoruz" demektir gibi geliyor bana. Genelde Fenerbahçe'nin düştüğü 'sözleşme bittikten sonra görüşme' hatasına Galatasaray'ın hele de Dünya Kupası öncesi düşmesi bence hatadır, hata değilse de bilinçlidir.

Benim itirazımın temel noktası bu. Harry Kewell bu kadar kolay gözden çıkarılmamalıydı...

sunshine dedi ki...

Bana isteyen istediğin kanıtı getirsin sonuna kadar savunsun, bu saatten sonra sağlık kurulunun devam etmesi sadece kaos yaratır.Kaç sezondur hep aynı senaryo bunu sadece şansızlık olarak kimse açıklayamaz.

bolulu dedi ki...

yönetim KEWELL la sırf adam gibi adam olduğu için sözleşme yenilemeli. yıllardır yaka silktiren yabancılardan sonra bulduğumuz kewell ı taraftardan esirgemesinler. yanlışsam söyleyin lütfen.

gidecekse gitsin para
helali hoş olsun KEWELL a
zor bir daha gelmesi
HARRY KEWELL gibisi
(iyi tezahürat olmaz mı bu?)

UaNvrknd dedi ki...

DADDY COOL

Taraftarın performans gösterenlerden temel beklentileri vardır. Mesela en umutsuz anlarda bile sahada birşeyler yapabilmek için çırpınması, gol yapması, asist yapması, çalım atması gibi.
Taraftar genellikle bu özelliklerin tamamını bir sporcudan beklememekle birlikte nitelik kalemlerinden 2 tanesi nin bir oyuncuda toplanması oyuncunun sevgili olması için yeterlidir.
Ama Harry Kewell birazcık ayrıcalıklı,zira onun sahadaki koşuşu bile taraftara sempatik gelmekle birlikte asil ama alçakgönüllü, agresif ama centilmen tavırları tribünlerin kendinden geçmesine asıl sebep galiba. Galatasaray Spor Kulubü tarihinde attığı golden sonra özel müzik çalınan ve tezahürat yapılan ilk ve tek oyuncu. Evet onu seviyorlar. Çünkü onu üstün futbol yeteneklerinin yanında saha içindeki hal ve hareketleri ile sarı-kırmızı formaya Metin Oktay asaleti katan sayılı oyunculardan görüyorlar. Evet onu seviyorlar, attığı penaltı golünden sonra abartılı sevinmemesini fairplay ruhu olarak algılıyorlar. Evet onu seviyorlar kulubede otururken bile yüzünden eksik olmayan masum ama samimi tebessümü es geçmiyorlar. Bir zafer gecesinin sonunda, Harry Kewell o gece sahada kaç dakika kalmış olursa olsun, stadyumdan evlerine dönerken kafalarında sürekli aynı melodi dönüyor... Harry Harry Keweelll.. Harry Harry Keweeelll.

onur dedi ki...

1) GS Futbol takımının "oynamayacak" adama yılda 1.5-2 milyon € gibi bir rakam verme lüksü yoktur! Romantik taraftarlar ne kadar ağıt yakarsa yaksın, bloglar övgü düzse de düzsün yoktur. Yakışıklı olabilir, "cool" olabilir ama unutmayalım ki bunlar sadece kadın taraftarları biraz olsun çekebilmek içindir ve erkekler dünyası olan futbolda işi yoktur. Olsa idi zaten Beckham ABD'de değil premier ligde oynardı!

2) Oynamayacak adam demek kronik sakatlığı olan (linderoth misal; bloglara kalsa adam bizi uçuracaktı ama paraları uçurdu! Sanırım blog yazarları çok memnundur vefakar GS yönetiminden??), yaşı gereği sakatlık riski yüksek olan, naif futbolcu tipindeki adamlardır. Misal: Kewell...

3) bu yazdıklarımdan dolayı GS yönetimini kutluyorum, seviyorum falan sanılmasın. Ben gerçekçi düşünmeye çalışıyorum (Rijkaard'a da karşıyım mesela) ve öyle sanıldığı gibi "yeni yetme taraftar" filan da değilim; Neuchatel maçında tribündeydim mesela...

4) Çok sevenler, tapanlar evde kendisi ile ne bileyim çay partisi filan düzenleyip sohbet edebilirler, birer kadeh kırmızı şarap içebilirler ama sahada beklentiler sözkonusu olunca işler değişir...bence...

Related Posts with Thumbnails