Dünya Kupası yaklaşadursun, 17 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası heyecanında yol yarılandı bile. Okay Yokuşlu, Artun Akçakın gibi oyuncuları izlemenin yanı sıra geçen sene Dünya Şampiyonası'na katılan takımın arkasından gelen jenerasyonu tanımak için de iyi bir fırsat oluyor. Fakat bu yazıda bahsedeceğim gençler bugünün değil 16 yıl öncesinin Avrupa şampiyonluğuna uzanan gençleri...
Aslında internet alemini baya sıkı tarasam da o kadronun tamamına ulaşabilmek mümkün değil. FIFA, turnuvalarının kadrolarını saklıyor ama UEFA'nın böyle bir adeti yok. Kanırta kanırta final kadrosunu çıkarabiliyorsunuz sadece. Finalde Danimarka'yı geçen 'şampiyon kadro'ya baktığımızda isimlerin birçoğu yabancı. Arada parlayan iki isim var: Fatih Tekke ve Fevzi Tuncay...
Genç milli takımlarda, özellikle de bu yaş kategorilerinde her zaman savunduğum bir tez var: başarılı bir jenerasyondan en fazla iki-üç oyuncu A milli takım düzeyine ulaşabilir, gerisi gerçekten ekstradır. Bu kadroya baktığımızda da benzer bir tablo var ama o günün şartlarını farklı kılan bazı detaylar var. Genç milli takım yapılanması o günler için çok yeni ve 1990'da özerkliğin gelmesiyle daha önceleri angarya olarak görülen 21 yaş ve altı kategorilere ilk kez önem verilmeye başlanıyor. 1994'te ortaya çıkan bu jenerasyon da o yapılanmanın ilk meyvelerinden.
Genç oyuncu kavramının henüz oturmadığı "pişsin, otursun sırasını beklesin" gibi şehir efsanelerinin bugünkünden daha baskın olduğu o yıllarda bir umut ışığı olması gerekiyordu bu ekibin fakat kendini kabul ettirebilen sadece iki oyuncu çıkabildi bu kadrodan. Fatih Tekke'nin de ne şartlarda, kaç yaşında kendini ispatlayabildiğini unutmamak gerek. Bu saf yeteneği ehlileştiren, şekillendiren de yetiştiği kulüp değil, kendisi olmuştu ve bunu becerebildiğinde yaşı 26'yı gösteriyordu. Bu kadar büyük bir oyuncunun bugün İspanya ya da İtalya'da değil de Rusya'da mücadele ediyor olmasının sebebi sadece yaşıdır. Herkesten de Fatih Tekke olmasını, bir şeylere 'rağmen' futbolu öğrenmesini bekleyemezsiniz.
Buradan çıkarılması gereken sorun şu. Yeterli sayıda oyuncu 18-21 yaş aralığında forma şansı bulamaması o günlerden bugüne bir miras ve bu durum başarılı olmuş, olacak her jenerasyonumuzun başına bela olacak, potansiyeline asla erişememesini sağlamaya devam edecek. Bugün Galatasaray altyapısından çıkan birisi amiyane tabirle 'wonderkid' dört genç milli oyuncu takasta kiloyla defter satar gibi kullanılıyorsa bunun başlıca sebebi eksiklerine rağmen yeteneklerini ortaya koyma, maç tecrübesiyle eksiklerini değiştirme şansının doğru zamanda, doğru takımda verilmemiş olmasıdır.
Galatasaray burada bir değişken olsa da bu takas, 90'ların başından bugüne kadar değişen bir şey olmadığını açıkça gösteriyor. Son yazımda da söylediğim gibi, Arda Turan'ı oynatacak Ersun Yanal'lara, Uğur Uçar'ı oynayacak Ertuğrul Sağlam'lara, Manisaspor'lara, Kayserispor'lara ihtiyacı var bu ülkenin. Yoksa onun baldırı güçsüz, bunun onun oyun zekası kıt, armudun sapı, üzümün çöpü diyerek genç oyuncu yetiştirilmez. Yetişmez de. Cafercan Aksu ile Arda Turan arasındaki makasın o yaşlarda sanıldığı kadar da büyük olmadığını, üstüne düşülse ondan da ortalama bir oyuncu çıkarılabileceğini varsaydığımız gün bir şeyler değişecektir. Nuri Şahin'in 2005'ten bugüne yaşadığı sürecin ders olarak okutulması gerekiyor kulüplerimize. Bunu başardığımız zaman Okay Yokuşlu'yu, Artun Akçakın'ı geleceğin Süper Lig oyuncuları gözüyle seyredebiliriz ancak...
11 yorum:
özgürcan özcan geçen sezon bank asya 1. lig'de 17 gol attı ve gol krallığı sıralamasında 2. oldu. bu sezon aynı ligde 16 gol atan ve özgürcan'dan 2 yaş daha büyük olan mehmet batdal transfer edildi. pekiyi özgürcan geçen sezon başında, tam da o çıkışını gösterdiği bir dönemde takımda değerlendirilse iyi olmaz mıydı? ya da geçen sezon santrforsuzluktan öldüğümüz günlerde bir sezon önce 17 gol atmış olan özgürcan kadroda olsa sonuç alınamaz mıydı? özgürcan kendini kanıtlamak için daha ne yapmalıydı?
bütün bu sorulan cevapları belli. o yüzden bugünün u17 oyunuları bugün ya da 3-4 sene sonra ikinci lige düşen bir takımın sol bekini transfer etmek için kullanılır en iyi şekilde.
Ben kaleye Sinan Bolat'ı alırdım :)
Bu 4 genç için bazı kaynaklar kiralık, bazıları bonservisiyle gitti diyor. Ben Galatasaray'ın 4 oyuncusunu bonservisiyle vereceğini sanmıyorum. Resmi açıklamayı beklemek gerek.
Altyapi duzgun degil tamam, ama wonderkid de cok iyimser olmus. Her yazida kendini daha fazla inandirip, inandikca daha da yaziyorsunuz gibi geliyor.
Yol yakindan 4 genc oyuncumuza, kendilerini gosteribilecekleri takima gitmeleri iyi olmus. 24-25 yasinda kendini gelistiremeyecek futbolcu eskisi olmalarindansa, bu sansi degerlendirip; en azindan 1.lig seviyesindeki takimlarda gelir sahibi olabilirler. Bu acidan, onlar icin iyi olmustur.
Onun disinda evet, altyapi degismelidir. Tugay da sira.
Adsız, tırnak içine almanın yazı dilinde alaycı bir yaklaşım olduğunu atladın herhalde. Wonderkid sıkça kullanılan bir FM/CM tabiri diye takıldım, odur.
İnandıkça daha da yazıyorum, o da güzel...
Uğur vaktin olursa şu yaptığınız tur programı hakkında biraz daha bilgi verebilirsen seviniriz...
Yazına da generation next şarkısını armağan ediyorum...
Tur çok büyük ihtimalle oluyor fakat detaylarını netleştirmemiz için önümüzdeki hafta içini beklememiz gerek gibi. Her şey kesinleşsin, geniş bir yazı yazacağım zaten bunu niye ve nasıl yaptığımızla ilgili...
Artun A. ilkokul arkadaşım o zamandan ekstra işler yapıyordu kendini bu kadar geliştirceğini tahmin etmezdim.Gerçekten fizikli teknik hızlı bir oyuncu mental durumu nedir pek bilemiyoruz tabi.Röpartajında Avrupa hayalim var bunun için dil öğrenmek istiyorum demiş umarım gerçekleştirir bu hayalini.Bu arada ailecek gençlerbirliğini tutuyoruz demiş ama ben onu ''Erkek adam renkli takım tutmaz.'' t-shirt'yle hatırlıyorum :)fanatik bjk taraftarıydı yani.Geçen sene four-four-two dergisindeki röpotajında gülşen falan dinliyorum yazmıs yapmasın etmesin biraz beynimi zorlayınca bir batuhan karakteri çıkıyor karşıma inşaallah yanılırım :)
Türkiye futbolunda altyapı anlayışını anlamamıza yardımcı olacak değerli bir tespit. yakın dönemin kadroları incelendiğinde de durum açıkça ortada..
bildiğiniz üzere mesut ve serdar almanya milli takımıyla dünya kupasına gidiyorlar. şayet onlar tercihlerini berkant,suat usta ya da fatih sonkaya gibi yapmış olsalar ve Türkiye'ye gelmiş olsalar sonları farklı mı olacaktı diye düşünmeden edemiyor insan.
kısacası sorun altyapılardan ziyade altyapıları yöneten yönetimlerde,bütün organizasyonda. zira türkiye'de son 10 yılda isterse altyapıdan yetiştirilmiş olsun isterse yurtdışındaki altyapılardan yetişen gurbetçi genç oyuncuların takıma katılmasında olsun hiçbir futbolcunun futbolunu geliştirmesi sağlanamamış, bireysel başarı hikayeleri ile sınırlı kalınmıştır. son 10 yılda çıkış yapıp kalıcı olabilen kaç genç oyuncu sayabiliriz. bütün türkiyeli gençler bütün galatasaray altyapısındaki oyuncular yeteneksiz bırakın ilk 11'i 22 kişilik kadronun bile yanından geçemeyecek isimler ve bir çırpıda 4 oyuncuyu yollayan yönetim doğru karar vermiş! böyle bir tabloda bunun nasıl dile getirebildiğini anlayamıyorum.
galatasaray altyapısı dediğin yetenekli gençlerin oynayabileceği takımlardan koparıp galatasarayda birköşeye atılarak futbol hayatlarını söndürmek.Bunuda nasıl yapıyorlar derseniz futbol mantığı olmayan birilerinin tanıdığını altyapıya hocalık yaptırıp bu hoca diyemiyeceğimiz beyefendilerinde kendilerini ispat etmek için birsürü gençi harcamaları.tugayı getirdiler bakalım ihşallah güzel şeyler olur.
son paragrafınıza paralel olarak aslında alt yaş gruplarının daha düşük liglerde parlayıp oradan yükselmesi daha iyi olur gibi duruyor. ya da büyük takımların alt yapılarından da profesyonel takımlar çıkarılabilir ispanya'da olduğu gibi. başka bi çözüm de türkiye kupası gibi bir organizasyon da yaş sınırlaması getirilerek organizasyon düzenlenmesi, fenerbahçe'yi hariç tutabilirler tabi böyle bir düzenlemeden:D.
Yorum Gönder