Yeni Şampiyonlar Ligi statüsünün getirilerini ve götürülerini açıklandığı günden yana konuşuyoruz, üstünde durulması gereken en önemli nokta da yeni sistemle gelen takımların Şampiyonlar Ligi kalitesinde olup olmadığı elbette. Bu konunun üstünde durmak için önce yeni gelenlerin performansına bakmak gerekir deyip ertelemiştik yazıyı, iki haftalık performanslar bizlere ipuçlarını verdi bir nebze de olsa. Şampiyonlar Liginin geçmiş sezonlarındaki performansları da ortaya koyup karşılaştırmaya çalışalım. Yeni eleme statüsünden gelen 5 takımın performansları şu şekilde.
Olympiakos: 2 maç, 3 puan, 1 gol, -1 averaj.
APOEL: 2 maç, 1 puan, 0 gol, -1 averaj.
Debreceni: 2 maç, 0 puan, 0 gol, -5 averaj.
Maccabi Haifa: 2 maç, 0 puan, 0 gol, -4 averaj.
Zürih: 2 maç, 3 puan, 3 gol, -2 averaj.
Bu ekiplerden Olympiakos'u bir kenara ayırmak gerekiyor tabii ki, onlar Yunanistan'ın ülke sıralamasında ilk 12'de yer alamaması sebebiyle o yoldan gelmek zorunda kaldılar 52.633 takım puanına rağmen. Diğer dört takımdan APOEL ve Zürih puan kazanabilen takımlar, özellikle Zürih'in Milan'ı tek ayak üstünde yakalamışken San Siro'dan 3 puan çıkartması önemliydi. Ancak beklentileri karşılamaktan çok uzakta iki ekip var elde, Debreceni ve Maccabi Haifa. Bu iki takım Şampiyonlar Liginde henüz gol atabilmiş değiller ve iki maçlarında da varlık gösteremediler. Debreceni'nin kendi sahasında Lyon'dan 4 yediği maçın özetini seyrettiğimde Beşiktaş'ın 8 gollü mağlubiyetinin gerçekleşmemesinin tek nedeninin Lyon oyuncularının beceriksizliği olduğunu rahatlıkla görebiliyorsunuz.
İşte lig için en temel problem bu. Orta sınıf ülkelerin ikincileri bu sistem yüzünden dışarda kalırken Debreceni'nin orda mücadele etmesi bana göre göz boyamaktan başka bir şey değil. UEFA Avrupa Ligi güçlenecekse de bu 7-12 arasındaki ülkelerin ikincileriyle değil, kodaman ülkelerin dördüncüleri ve üçüncüleriyle olabilir. Bir eleme olacaksa da bu ilk 6 ülkelerin son kontenjanlarını alan takımlar arasında olur, daha doğrusu planlama ilk açıklandığında düşünülen buydu. Daha sonra işin içine ikinciler de dahil olunca adalet terazisi fazlasıyla bozuldu ve şu anki görüntüye ulaşmış olduk.
Debreceni ve Maccabi Haifa, iki haftalık performanslarıyla daha şimdiden Şampiyonlar Ligi tarihinin en kötü performansları adaylarından biri oldular. Henüz puan alamadıkları gibi gol de atamadılar, bu gidiş devam ederse kendilerine sıfırcılar arasında yer bulacaklar. 2002'de Fenerbahçe'nin Mustafa Denizli'yle gösterdiği performans hala konuşulur sohbetlerde, Beşiktaş'la çıktığı iki maçı da eklersek 8 maçta 8. mağlubiyeti oldu bu Denizli'nin. Almanya deplasmanından bir mağlubiyet daha çıkarsa medyanın diline düşecektir bu konu tekrardan. Fenerbahçe'nin de dahil olduğu liste şu şekilde;
2008: Dynamo Kiev (goals: 4-19) - group: ManU, Roma, Sporting
2007: Levski Sofia (goals 1-17) - group: Chelsea, Barcelona, Werder
2006: Rapid Wien (goals: 3-15) - group: Juventus, Bayern, Brugge
2005: Anderlecht (goals: 4-17) - group: Inter, Werder, Valencia
2003: Spartak Moskva (goals: 1-18 ) - group: Valencia, Basel, Liverpool
2002: Fenerbahce (goals: 3-12) - goals: Barcelona, Leverkusen, Lyon
1998: Kosice (goals: 2-13) - goals: ManU, Juventus, Feyenoord
Görüldüğü gibi en kötü performans 2003 yılında Valencia, Basel ve Liverpool'un yer aldığı grupta -17 averajla '0' çeken Spartak Moskova'dan gelmiş. Levski Sofya var ona en yakın performans olarak ama düştükleri gruba bakınca fazla söylenecek bir şey de yok hani. O kura çekimini izlemiştim, zaten hangi takım çıksa direkt olarak elenmiş sayılacaktı 4. torbadan. Bu listede yer alıyor olması fazla şaşırtıcı değil bu açıdan. Bu sene bu listeye bir ya da birden fazla takım eklenebilir, grup bölümü sonunda bir güncelleme yazısı yazarım muhtemelen.
Resim olarak kullandığım harita gerçekten çok hoş, onu belirtmeden geçemedim. Kim yaptıysa ellerine sağlık. Ayrıca yakın zamanda bu harita işlerinin uzmanı Bill Turianski, bir Türkiye Ligi haritası hazırlayacak, şimdiden merakla bekliyorum...
5 yorum:
Öncelikle 2. sınıf futbol ülkelerinin maddi gelirleri sağlamlaştırmak lazım bu uygulamaya başlamak için. ilk başda herkese güzel göründü uygulama hatta uefa avrupa liginin kalitesi yükseldi ama şampiyonlar ligini forsa etmiş takımların ekmeğine yağ sürdü ..
Zaten bu küçük takımları lige sokmanın amacı bu takımların gelirlerinin artıp, daha iyi takımlar haline gelmesini sağlamak. Yani asıl amaç EL'i güçlendirmekten çok, büyük takımlar ile küçük takımlar arasında giderek açılan farkı kapatmak. Bu bakımdan mantıklı aslında. Geçiş sürecindeyiz şu an. İlk seneler bunlar olacaktır. Fakat zamanla Debrecen gibi takımlar ligden gelen parayla kendilerini geliştirecektir. En azından düşünülen bu.
Zoma'ya kesinlikle katılıyorum, önümüzdeki beş yıllık veriler ile bu kararları değerlendirmek doğru olmayacaktır.
Platinin bu kararı EL'yi güçlendirdiği gibi CL'nin eski ruhunu kazanmasına da ön ayak olacaktır.
Sıradaki hamle CL-1 ve CL-2 ligleri olmalı...
harita güzelmiş te manchester'ı yanlış yere koymuşlar galiba?
Bir ülkenin 4. sıradaki takımınında bu ligde olması hiç adaletli değil. O takımların yerlerine bizim ligimiz ayarındaki liglerden ekstra bir takım gelmeli. Çünkü Debrecen 10 senede CL de oynasa kadrosunu bi yere kadar güçlendirebilir. Ancak Fener, Galatasaray, Olympiakos, Pana, Lisbon, Benfica, PSV, Ajax gibi takımlar elde edecekleri gelirlerle kadrolarını bir üst seviyeye taşıyabilirler. Bu yüzden suanki hamle sadece göz boyamadır.
Yorum Gönder