Kasımpaşa 1-3 Galatasaray || El Nonda...

8. dakikaydı yanlış hatırlamıyorsam, yaklaşık 30-35 metre önümde, tam benim hizamdaydı pozisyon. Hakemin pozisyonu çalacağından o kadar emin oldum ki vermeyeceği aklımın ucundan bile geçmedi. En son Ahmed Hassan'ın aut diye bıraktığı topta Ali Aydın'ın çaldığı penaltıda bu kadar şaşırmıştım, hatta o bile bunun yanında basit kalır. Kendi çapında bir 'tanrının eli' vakasıydı bu, bir ömür boyu unutabileceğimi sanmıyorum. Maç öncesi direkt olarak konuya girdim zira benim için önce bu pozisyon, sonra maç geliyor an itibariyle.

Galatasaray'ın Panathinaikos maçı sonrası düzenli oynayan bazı oyuncularını dinlendireceği biliniyordu maç öncesinde, bu maçta kenara gelen ön alan oyuncusu Kader Keita oldu. Defansın solunda da Caner Erkin görev alıyordu. Açıkçası maç öncesi fazla rahat değildim bu anlamda, geçtiğimiz hafta hem fiziksel hem zihinsel olarak takımı zorlayan iki maç sonra yeni hoca motivasyonunu arkasına almış, bir puana dahi çok ciddi ihtiyacı olan, motive bir rakibin evinde oynanan bir maç tehlikeliydi. Bu tehlike de maçın ilk yarım saatinde kendisini fazlasıyla belli etti. Akıl almaz penaltı pozisyonunu kenara koyarsak maçın ilk anından itibaren defansı zor duruma düşüren ve birebir yakalayan Kasımpaşa akınları Galatasaray'ın denemelerine göre ağır basıyordu. Sağ ve sol kanattan çok ciddi bir şekilde inebiliyordu Kasımpaşa, Galatasaray'ın da isteksiz ve organizasyondan uzak oyunu Kasımpaşa'ya adeta davetiye çıkarıyordu. Gol yemeden oyuna döneceklermiş hissini vermiyordu takım.

Golün gelmesi de fazla gecikmedi zaten. Orta sahada Koray'dan başlayan ve sol kanada inen bir top, ardından yapılan iki verkaç ve Andre Moritz'in net vuruşu Kasımpaşa'yı öne geçirdi. Son dönemde Türkiye liginde fazla göremediğimiz organize ve güzel gollerden biri oldu, Galatasaray için de bu kadar endişe vericiydi. Orta sahada başlayan bu akın boyunca Galatasaray'ın orta saha, sağ kanat ve defans elemanları hamle dahi yapamadı topa, o denli rakibe fırsat tanıyan, pasif bir takım görüntüsündeydi Galatasaray.

Gol sonrası hem Kasımpaşa'nın psikolojik olarak kendini geriye atması, hem de Galatasaray oyuncularının maçın farkına varması rakip yarı sahaya yerleşmeyi büyük ölçüde sağladı ama bu Galatasaray'a üretkenliği getirmedi. Arda sola yatık oynadığı oyunda iyi alan daraltan, motive olmuş rakip savunma karşısında efektif bir oyun ortaya koyamadı, Elano da buna dahil olup sıkışan oyunun yönünü değiştirmede yeterince aktif olamayınca bence Galatasaray'ın bu sezon en çok zorlandığı devreyi geçirdi. Buna rağmen az kalsın 45. dakikada skoru eşitlemiş bir şekilde içeri gitme şansını yakalamıştı takım, Arda'nın kolay pozisyondaki yanlış vuruş tercihi bunun gerçekleşmesini önledi.

Kasımpaşa'nın ilk yarı boyunca etkin ataklar geliştirmesinde Galatasaray'ın topu kendi ayağında tutamamasının payı büyük. Şimdiye kadar işler gayet iyi gitse de topu istediğimiz gibi yönlendiremeyince defansif manada defoları ortaya çıkan bir takımız. Bunu giderebilmek için maçın her anında oyun disiplininde kalmalı ve organize olmalı takım. Kanatların bekleriyle bağı kopardığı, beklerin stoper kademelerine giremediği her an Galatasaray için tehlikeli olacaktır çünkü sahaya yayılışımız tamamen hücuma yönelik kurgulanmış durumda, topu dengesiz kaptırdığımız zaman rakibe pozisyon fırsatı verebiliyoruz. Kasımpaşa da bugüne gerçekten iyi hazırlanmış ve hızlı toplarla kale civarına inmeyi iyi becerdiler. Bu tip rakiplere karşı dikkati elden asla bırakmamak gerekiyor, mental ve fiziksel anlamda bir yorgunluk olsa da.

İlk yarıdaki etkisiz oyun ve tabeladaki skor, Galatasaray'ın ikinci yarıda farklılaşacağının habercisiydi, zaten Keita ve Nonda'nın girişiyle ilk andan itibaren oyunu kendi insiyatifiyle rakip yarı sahaya yığabilen bir Galatasaray izlemeye başladık. Keita her zaman olduğu gibi fazlasıyla aktifti ve oyuna getirdiği canlılık Galatasaray'ı bambaşka bir oyun ortaya koyar hale getirdi. 51. dakikaya geldiğimizde iki net pozisyon bulmuştu takım ama maç boyu endişelendiğim tek an da oydu ilginç bir şekilde. Öncelikle Nonda'nın rakip defanstan topu kapıp ceza sahası içinde çerçeveyi bulamadığı pozisyon, ardından Arda'nın kafa vuruşunun iki direğe çarpıp oyun alanına geri dönmesi oyunu kendi lehine çeviren Galatasaray'ın futbol şansını da kendi yanına almakta zorlanacağını hissettirdi. Neyseki Galatasaray'ın ikinci yarının başından beri süren baskısı sonuç verdi ve bu endişelerim 62. dakikada Nonda'nın ayağından gelen golle son buldu. Golden hemen önce yaşanan sarı kart skandalına ise söylenecek bir söz bulamıyorum açıkçası. Ne düşündü de birebirde rakibi indirmiş olan Ali Güneş'e sarı kart verdi, bilemiyorum. Bunun haricinde sakatlanan Sancak'ın

İlk pozisyonun gölgesinde kaldı belki ama bu da hakemin maçı elinden ne kadar kaçırdığını gösteren bir başka pozisyondu.
Burda ufak bir ara verip şu bilet rezaletine değinmek istiyorum. Süper Ligde bulunan takımların maç hasılatı kazandığı en önemli maçlar İstanbul takımlarıyla oynanan maçlarıdır kabul ama bunu yaparken insanlara küfreder gibi yapmamak gerekiyor. Galatasaray seyircisi takımını kendi sahasında 35 tl gibi bir fiyata seyredebilirken Kasımpaşa yönetiminin kalkıp bu maça 120 tl fiyat belirlemesi ayıptan öte bir skandaldır, rezalettir ve bunun üstüne gidilebilmesi gerekir. Sezon boyunca belirlediğiniz fiyatın %X kadar üstüne çıkmamalı bir maçın fiyatı, federasyon bunun düzenlemesini yapmak durumundadır. Kasımpaşa'nın sezonluk kombinesinin fiyatı 100 tl ve bende mevcut, alırken de üç taksit olanağı sunuyorlardı. Kombineyi alırken de Galatasaray maçı 30-40 tl olur, diğer maçları da seyretmiş olurum diye düşünmüştüm ama şark kurnazı bu yöneticiler kendi taraftarına da hakaret eder gibi bir politika belirlemekte bir engel görmemişler. Daha da komiği 120 tl gibi fahiş ötesi bir fiyata Kasımpaşa stadının yarısının dolacağına inanmaları ve Galatasaray taraftarına 5000 kişilik kontenjan ayırmaları. Bu da Kasımpaşa taraftarına yapılmış büyük bir ayıptır diyor ve susuyorum. Adnan Polat'ı da bu terbiyesizlik karşısında gösterdiği duruştan dolayı da tebrik ediyorum.

Maça dönelim. Gol sonrası maçta bir süre pozisyon anlamında durgunluk yaşandı, daha doğrusu oyun dengeye geldi. Kasımpaşa'nın kısmi reaksiyonunu Galatasaray'ın kontrol altına alması bir 10-15 dakika aldı ve Galatasaray'ın alışageldiğimiz, rakibi domine eden oyunu tekrar sahne aldı. Buna rağmen gol oldukça gecikti, ta ki Nonda Arda'nın sol taraftan yaptığı ortaya dokunana kadar. 89. dakikadaki o gol gelmeyebilirdi de bugün, puan anlamında büyük önem taşısa da Galatasaray golü atamasa dahi ikinci yarıda elinden geleni yapmıştı. İlk yarı Galatasaray defansı arkasına inmekte güçlük çekmeyen Kasımpaşa Boukhari'nin birkaç denemesi haricinde kaleye dahi yaklaşamadı. Gol ise bu oyunu taçlandıran, ödüllendiren an oldu, belki bir de İlker Meral'in hakemlik kariyerini kurtardığı an. İkinci gol sonrası gösterilen beş dakikalık uzatma Galatasaray'a iki gol pozisyonu olarak geri döndü ve bunlardan birini daha gole çeviren Nonda'nın üç golüyle 3-1 kazandı Galatasaray.

Bu maçtan alınacak bazı dersler var, bu kesin. Uzun uzadıya tekrar yazmaya gerek yok, yukarda da değinmeye çalıştığım organizasyon ve motivasyon problemlerinden söz ediyorum. Frank Rijkaard da zaten bu yönde bir açıklamada bulunmuş maç sonrası. Bu maçta değerlendirmek ne kadar doğru olacak, bilemiyorum ama Caner Erkin'in beklediğim performansı ortaya koyamadığını söyleyeyim. Hücum anlamında aktif bir oyun ortaya koyamadı, defansif olarak da çok açık verdi ilk yarıda. Takım savunmasının da payı vardı muhakkak ama beklentilerime yaklaşamadığı kesin. Süre aldıkça takıma ve düzene alışacağını umuyorum.

Aslında yazıyı bir an önce bitirmek istiyorum zira Firefox sayesinde arada kaybolan yazımı da dahil edersek 3 saattir yazıyorum, dikkat süremi fazlasıyla aşmış durumdayım ancak son olarak stadın rahatsız anonsçusuna değinmezsem içim rahat etmeyecek. Anons yapmanın bağırmak olduğunu zanneden, taraftarları tahrik etmeyi, sürekli "hep destek, tam destek!!" diye böğürmeyi kendine birinci amaç edinmiş bu arkadaşı birisi uyarsın. Ayrıca devre arasında ses sistemini sonuna kadar açıp çeşitli şarkılarla kulak zarımızı patlatma girişimine anlam veremedim, sanırım kendi aramızda konuşmamızı istemiyordu. Bir de Keita hayranı sanıyorum, sarı kart görmediği halde Keita'ya yaptığı sarı kart anonsu sayesinde ikinci sarı kartı göreceğini düşünüp 3-4 saniye ciddi anlamda üzüldüm. Üçüncü golü de Keita'ya anons etti. Keita kadar başına taş düşsün arkadaş diyerek yazımı nihayet bitiriyorum...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

36 yorum:

Adsız dedi ki...

yok hocam hadi eli görmedi diye uydurursun. ali aydın olmayan şeyi görmüştü,ondan ötesi yoktur bence

erkan boz dedi ki...

statta bazi lambalar yanmiyordu diye bahane bulursa hic sasirmayin hakeme. zira gercektende karanlik noktalar vardi statta. dusunun karanlik bir doksan dakikaya 120 tl fiyat bicti kasimpasa helal olsun kendilerine.

silent lucidity dedi ki...

Mac sonrası:

Yılmaz Vural: ''62. dakikada Ali Güneş sakatlandı, sayın hocamız İlker Meral uzun süre değişikliğe müsaade etmedi. Oradan gol yedik. Hocamız rakibe avantaj sağladı, bana göre centilmen bir tavır değildi. İlker arkadaşıma tavsiyem, biraz daha ortadan çalması. Daha cesaretli olup, pozisyonları yakından takip edebilirse bizi mutlu eder''

Frank Rijkaard: ''Hakem ile ilgili fazla yorum yapmamak gerekir. Onlar da bizim gibi insan, hata yapabilirler. Zor bir maç oldu. Hakemler çok fazla kaderiyle oynayamaz maçların, önemli olan sizin iyi performans göstermeniz''

yorum yok:)

ugur senel dedi ki...

uğur bey galatasarayın öncelikli sorunu orta sahadaki iki defansif oyuncusudur,bunlaırn her ikiside 4lü hucumu destekleyecek vede rakibe karşı orta sahayı tutacak kalitede,gücde değiller,kasımpaşa zayıf bir rakip,yarın öbür gün kuvvetli bir rakiple karşılaşınca takım komple çökebilir...

mustafa dedi ki...

İlk penaltıyı geçtim de Kewell'ın pozisyonunda niye atamadı Ali Güneşi. Bence hakem hiç iyi niyetli değildi, çok yazık.

apaç dedi ki...

hep söylüyorum(bu kalıptan ben de sıkıldım ama söylediklerimin bütününe yakını daha sonra beni haklı çıkardığı için çoğu cümleye böyle başlamak zorundayım. bana da hak verin), baros, büyük takım forveti değil.

sadece kendisine oynayan, futbol zekası son derece düşük, kalçasını kullanamayan, bitiriciliği olmayan, havadan etkisiz, sadece süratiyle kotaran tipik bir gençlerbirliği forveti.

bir sinan kaloğlu, bir ısaac promise, bir balili, bir bebbe.

evet, deplasmanda can yakabilir ama asla galatasaray'ın forveti olamaz.

nonda'nın olduğu bir takımda da anca kale arkasına ısınmaya gider.

illa rıdvan'ın söyleyip, güntekin'in de onaylaması mı lazım, bilmiyorum ki!?

Atilla Çelik dedi ki...

Merhaba,

Maç yazınızda en çok dikkatimi çeken şey firefox sebebiyle bazı yazılarınızı yazarken yazıların kaybolması oldu. Belki yanlış anlamış olabilirim ama bloga herhangi bir şey yazacağınız zaman direkt blog üzerinden yazıyorsanız bu çok sakat bir olgudur. Ben mesela bloga 3 satırlık bir şey yazacak olsam da her zaman bir word dosyası açar ve ona yazarım. Word üzerinde baştan aşağı kontrol ederim ve sonra da bloga kopyala yapıştır yaparak gerekli düzenlemeleri yaparım. Böylelikle ne yazıların kaybolma sorunu oluyor ne de kaydememe derdi. Tabii sizi yanlış anlamış da olabilirim. Sonra bana sinirlenip onu biz de düşünebiliyoruz kardeşim de diyebilirsiniz. :)

Ben de maç biter bitmez maç yazımı yazmıştım ve daha farklı açılardan yaklaşmıştım:

http://kayipzamaninpesinde.blogspot.com/2009/09/kasmpasa-galatasaray-boyle-buyurdu.html

Saygılarımla..

osmancanpolatblog.com dedi ki...

apac sen ucmussun baros ve genclerbilirligi nonda 3 gol atti taman eskisehir macind akotu oynarsa senin gibi kisiler nonda kim topcumu gibi sacma seyler zirvalarsiniz baros bu takimin 1. forvetidir nonda baros yoruyor nonda girip isi bitiriyor bu kadar basit nonda nin direk 11 oynadigi maci da bi gorelim nasil performans gosterecek

adam gibi adam AKDEM dedi ki...

baros'un yedek kalmasını istemem ama nonda'ya büyük haksızlık ediyoruz. iç sahadaki maçlarda ikisi birlikte oynayabilir bence. seçim yapmam gerekirse benim seçimim kesinlikle nonda olur ama geçen senenin gol kralını da bir çırpıda silemeyiz. ikisi birlikte oynasın, 4-1-3-2'ye dönelim. en azından iç sahadaki maçlarda.

Adsız dedi ki...

baros da sigara içiyormuş apaç. bilmem kulağına geldi mi:?

apaç dedi ki...

baros, 2. bir kezman aslında. kezman'dan tek farkı fenerbahçe yerine galarasaray'a gelmiş olması.

maksat golse; kezman'ı bugün dahi alıp, koy galatasaray'ın forvet hattına, baros'un attığının aşağısını atmaz.

büyük takım forveti olmak çok farklı nitelikler ister. hızı dışında vadettiği bir şey yok baros'un.

galatasaray'da bir forvet kültürü vardır.

hakan, ümit, nonda, jardel..

hepsi galatasaray'ın forvetidir.

baktığın zaman, forvet dersin yani.

ama baros, en fazla kalabalık içindeki iyi bir murat sözkesen'dir.

tek forvet oynarsan, kulübede oturur.

çift forvet oynarsan; form durumuna göre, oturur, düşünürsün.

apaç dedi ki...

bu arada o kadar laf söyledik ama sigara içtiğini düşünmüyorum baros'un.

sigara içen adam, yüzünden belli olur.

hakan kadir balta'da var bu.

baros, olmaz.

emre aşık da olmaz ama gökhan zan olabilir.

bence ona yoğunlaşılmalı.

barış dedi ki...

sabri isterse 10 maç üst üste oynasın 11. maçta ben yine güvenmem ona. adamda futbol zekası yok arkadaş, defansın 3ü çizgi halinde sabri 2 adım önde duruyor, madem önde duruyorsun bari boşluğa kaçan adamı takip et.

apaç dedi ki...

ben, sadece nonda gol attığında piyasaya çıkmıyorum adsız.

bilenler bilir, geçen sene nonda'yla ümit'in en ölü zamanlarında bile baros, bu takımın forveti değil, asla da olamaz dedim ben.

istediği kadar gol atsın, tek forvet oy-na-ya-maz baros.

bugün, ümit'in(penaltıyı saymıyorum) golü yok ama eskişehir, muazzam gidiyor.

keza, mehmet yıldız, bir sezonda en fazla 15 gol atar ama gittiği her takımı kafaya oynatır.

fark burda işte.

baros, 25 gol atar 5. yapar.

mehmet, 10'u geçmez ama şampiyon olursun.

büyük takım forveti derken bunu kastediyorum ben.

yoksa sinan kaloğlu da iyi forvettir.

altay'da gayet iyiydi mesela..

apaç dedi ki...

caner, etkisizdi; ama normal. adamın ilk maçı ve maç da 3 tarafı duvarlarla çevrili, ışıkları alabildiğine loş, gubidik bir stadta..

ben, çok umutluyum caner'den. olacak. evra olacak. gidip-gelecek ordan. göreceğim. göreceksiniz.

sabri'yi konuşmak bile istemiyorum.

sene başından beri olduğu gibi, dün de sahanın en iyilerinden biriydi.

3. golün asisti ona aitti.

savunmada da ciddi hatalar yapmadı.

7.5'dan 8 (2 saçlardan).

Adsız dedi ki...

pclion; hocam neden apac'ın burada show yapmasına izin veriyorsun? Bu güzel yazının yorumlarına tıkladıgımda çıkan bu sacmalıklar can sıkıcı.

Cok biliyorsan ac bir blog, gelip orada okusun millet yazdıklarını apac efendi.

Taylan Özgür Topçuoğlu dedi ki...

apaç bi kes ;)

Adsız dedi ki...

yahu apac (nami diger fizikalibilitesice),
eger hakan sukur'e gol orucuna girdigi haftalarda bile sadece rakip savunmalari bozdugu icin sabredildiyse baros da pekala sadece hizi ve rakip savunmalari bozmasiyla bu takimda oynayabilir. basbayagi da bu takimin forvetidir. butun bunlarin ustune bir de gol atiyor yahu.:D zamaninda liverpool'da oynadi, liverpool kucuk takim mi? sana gore tsl'in en iyi dort forveti mehmet yildiz, semih, bobo ve nobre hangi kuluplerde oynadilar simdiye kadar? hem nonda'dan kotuyse niye rijkaard'in birinci tercihi? ayrica bu mac gostermistir ki iki tane hucumcu bek ayni anda bu takimda oynayamaz. yani bu takimi sabri'ye ihtiyaci varsa hakan balta'ya da ihtiyaci var. yoksa cok acik veriyoruz, dun gorduk. sabri-hakan ve ugur-caner secenekleri denenmeli bence...

Adsız dedi ki...

apac'in ayni yorumlari israrla yazmasi sunu gosteriyor aslinda: kendisi yaptigi yorumlarin dogrulugundan o kadar emin ki. yani biz aslinda feci sekilde yaniliyoruz kendi soyledigi ise sonuna kadar dogru. (kendisine gore tabii ki.) bir insan sabit fikirli olabilir de bu kadar mi baskalarinin dusuncelerine kapali olur yahu? baros'un iyi bir forvet, hakan balta'nin iyi bir bek oldugunu dusundugumuz icin futboldan anlamiyor mu oluyoruz? madem bu kadar iyi biliyor futbolu bir kanalda yorum filan yapsin. boylece daha fazla kisi kendisinin dusunceleriyle muserref olabilir.

caglar dedi ki...

apaç 3.golün asisti sabriye mi ait diyosun???heralde başka bir maç izledin sen :))) 3.golün asistini keitaya yaptı. tekrar bir daha izle ama objektif olarak izle.biraz at gözlüklerini çıkar.

Adsız dedi ki...

yazı harika olmuş.Maçta beni hayrete düşüren(aslında geldğinden beri şaşkınlık yaratyor oynadığı futbolla) Elano'nun bu kadar etkisiz ve silik oyunuydu.
Apaç rumuzlu arkdaşın yorumlarının tümüne yer verildğine göre Uğur'la akrabalığı var.Çünkü tutarsı ve mantksız yorum yorum değildir hiçbir zaman.

pclion dedi ki...

Akrabam ya da arkadaşım değil apaç arkadaşlar, blogdaki yorumlarından tanıyorum ben de. Torpilli değil yani. :)

Farklı fikirleri olabilir, bunları adabınca söylediği sürece problem yok ama fazla tekrara girmesinin anlamsız olduğunu ben de söylemiştim daha önce. İkili atışmaya dönmediği ya da seviyeyi düşürmediği sürece aleni küfür, hakaret olmayan mesajları reddetmiyorum, bu anlamda bir beklenti doğru olmaz...

frank dedi ki...

nonda konusunda ben de apaç gibi düşünüyorum. şayet tek forvet oynayacaksak ve bu iki isimden biri tercih edilecekse tercih edilen isim kesinlikle nonda olmalı. dün rıdvan dilmen de bunu söyledi. sana katılan birileri var apaç. devam :)

frank dedi ki...

baros mu nonda mı? iyi hoş da bloga nasıl erişiyorsunuz yahu. söylenenleri yapsam da kesintisiz bir ulaşım sağlayamıyorum kaç gündür. anca ktunnel, vtunnel. yok mu sağlam bir önerisi olan sevgili arkadaşlar?

sunshine dedi ki...

Giriyorum şuraya bi tane düzgün yorum okurmuyum diye nafile.Her maçtan sonra apaç savaşları.
Uğur bizim yorumlarımızı nasıl yayınlıyorsa onunkinide yayınlayabilir.Kaldıki bazı arkadaşlar kadar seviyeyi düşürmüyor.Apaç ı bu kadar ön planda tutanda sizsiniz.Her söylediğine en az 10 kişi cevap yazıyor.Maçı 10 kişi yorumlamıyor bu nereye varacak merak ediyorum.Artık şu kör düğüşlerine bir son verelim.

Adsız dedi ki...

Blogger/Blogspot kesintisiz erişim için:

DNS ayarlarınızı şu şekilde ayarlayın:
193.140.100.210
193.140.100.215

http://caglaryildiz.blogspot.com adresinde bunu görmüştüm ve uyguladım.rahatça bloglara giriyorum artık

çagdas dedi ki...

@frank
OpenDNS kullanıyorum ben. Hiç bir sorun yaşamıyorum.

Reklam gibi oldu. Hem yumuşak, hem hesaplı.

father vic dedi ki...

nonda-baros tercihinde önemli olan kısım bence orta sahada kimin oynadığıdır.bunla ilgili maç yorumu sırasında birşeyler karalamıştım..

http://father-vic.blogspot.com/2009/09/kasmpasa-1-3-galatasaray-sabrn-gucu.html

bir de apaç bence biraz mehmet demirkol hıncal karışımı yorumlar yapıyor=) futbol bilgisi var, zeki yorumlar yapıyor ancak çok sabit fikirli ve üslübunda sertlik ve ukalalık(kötü anlamda söylemiyorum) var.

Adsız dedi ki...

Kim ne derse desin Barosu ilk 11 oynatıp Nondayı oynatmayan kişi Frank Rijkaard'tır. Bu kişi avrupa ve dünya futbolunu bu ülkedeki herkesten iyi bilir. Rinus Michels ve Johan Cruyff'tan sonra total futbolun 3. büyük temsilcisidir. Bunun yanı sıra her gün futbolcularla antreman yapan da Frank Rijkaard'tır. Ayrıca şu ana kadar gördüğümüz kadarıyla rotasyon konusunda oldukça başarılı bir çizgi izlemiş, oyunculara form durumlarına göre formayı vermiştir. Dolayısıyla Rıdvan değil tüm yorumcular Nonda bile dese, Frank Rijkaardın tercihine saygı duyulması gerekmektedir. Bugün son 5 yılda avrupada oynanan futbola yön veren kişilerden belki de en etkilisinin kararlarını, kesinlikle Nonda Barosa tercih edilmeli diye eleştirmek en basit tabirle ayıptır.

Adsız dedi ki...

@frank

bütün dns lerini 193 140 100 210
193 140 100 215

olarak değiştir ben öyle yaptım çok rahat giriyorum heryere

tobias dedi ki...

franco
sabri-emre-servet-balta
keita-arda-elano-kewell
nonda-baros

şu kadroyla çıksak bile,eminim birisi çıkıp vay efendim aydın yılmaz niye yok diyecektir.herkesi mutlu kılmak zor.franco'nun yerine emirhan'ı bile oynatsa saygı duymalıyız rijkaard'a.rıdvan efendi teknik direktörlerin kararlarını eleştireceğine,oyunu değerlendirsin.

Adsız dedi ki...

@frank

Yeğlenen DNS sunucusu: 4.2.2.1
Dİğer DNS sunucusu: 4.2.2.2

Bunu bir dene derim.Çıkan sonuç tam bende :)

Adsız dedi ki...

Galatasaraylı arkadaşlar olarak burda nonda mı baros mu tartışması yapıyoruz ama bence 2 oyuncu da 4-3-3 sisteminde oynayan takımın forvetleri degiller.. bu yıl hedefler dogrultusunda bu oyuncularla devam etmemiz mantıklı ancak gelecek yıl eger şampiyonlar liginde kendimize bir hedef koyacaksak baros gibi hızlı ve rakibi bozan nonda gibi bitiriciligi ve futbol zekası olan bir forvet transferi yapılması gerektigini düşünmekteyim..
Bu takıma top kullanabilen bir stoper, 2 yönlü oynayan bir ortasaha ve teknik becerisi olan bir forvet transferi yapabilirsek gelecek yıl şampiyonlar liginde en az çeyrek final görecegimizi düşünüyorum ama Adnan Polatın önümüzdeki yılların bütçesini kullanarak elano ve keita transferlerini yaptıgını düşünürsek gelecek yıl bu transferleri yapacagımız konusunda cok umutlu degilim aslında..

frank dedi ki...

ne kadar çok yardımsever okur varmış bu blogda. hepinize tek tek teşekkür ediyorum arkadaşlar, çok sağolun.

sayerlack dedi ki...

Maça bende gittim.Kasımpaşa malum semtimin takımıdır.Benim bulunduğum yer Yılmaz Vural'ın tam arkasındaki koltuktu.maçın 85.dakikalarında aramızda diyalogda geçti bize arkadaşlar bağırsanıza hakemi etki altına alın bağırın lan dedi:)Bende onun vermiş olduğu gazla İ.ne hakem diye bağırdım.Manyak bir görüntü idi.Şimdi aklıma geldikçe çok pis gülüyorum.
Bu arada Caner bir felaketti.Top onun ayağına gelsin diye Kasımpaşa taraftarı dua eder hale gelmişti!

Ş

Adsız dedi ki...

@ apaç

kendine bir blog açsan daha iyi olur

Related Posts with Thumbnails