Beşiktaş İnönü'de oynadığı bir önceki Gaziantepspor maçından 0-0'la ayrılınca sezonun kaderini çizecek üçlü bir viraja giriyordu ve bu üç maçtan en az ikisini kazanmak durumundaydı, Eylül ayında herhangi bir kulvarda havlu atmamak adına. Manchester United mağlubiyetini hoşgörsek bile Galatasaray ve Kayserispor karşısından 0 puanla çıkmak şampiyonluk barajının rekor seviyeleri göreceği şimdiden belli olan bu seneye 6 maçta 6 puanla başlamak demek, bu da pratikte havlu atmanız anlamına geliyor ligde. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin maçlarını 3 puanla kapatması durumunda bu vahşi rekabetin 12 puan arkasında kalacak Beşiktaş. Düzensizliği düzen haline getirmiş bir kadro yapısıyla daha fazlasının mümkün olmadığını ön görmek çok zor değildi ama şampiyon bir kadronun bu kadar çabuk havlu atması sık gördüğümüz bir olay değil.
Galatasaray'dan 4 yediği için pek kaale alınmıyordu bu sene Kayserispor ama inatla bu ligin en iyi defans takımlarından biri olduğunu vurgulamaya çalışıyorum her yerde. Zaten Galatasaray maçını kenara koyarsak bu maç da dahil yedikleri gol sayısı sadece 1. Bu takımı açmanız için gerçekten ekstra bir şeyler yapmalısınız. Galatasaray için de aslında zorlu bir sınavdı bu anlamda ama erken gelen beraberlik golü ve Galatasaray'ın pozisyon üretkenliği bu yanılgıya sebep oldu. Beşiktaş'ın zorlanmasını doğal karşılamak lazım ama defansif bir takıma karşı oynamakla net gol pozisyonu üretememek arasında epey kalın bir çizgi var. Bizim bunu irdelememiz gerek.
Beşiktaş vs. Kayseri: Hakan, İbrahim Kaş, Sivok, Ferrari, Ekrem, Serdar (Dk. 55 Nihat), Ernst, Tabata (Dk. 55 Fink), Tello (Dk. 80 Yusuf), Nobre, Bobo
Beşiktaş vs. Manu: Hakan, İbrahim Kaş, Sivok, Ferrari,İbrahim Üzülmez, Ekrem, Serdar (Dk. 62 Yusuf), Ernst, Tabata (Dk. 69 Tello), Holosko (Dk. 84 Nihat), Nobre
Beşiktaş vs. Galatasaray: Rüştü, İbrahim Kaş (Dk. 68 Holosko), Sivok, Ferrari, İsmail, Ernst, Ekrem, Serdar, Yusuf, Tabata (Dk.46 Fink), Nihat (Dk.46 Bobo)
Beşiktaş vs. Antep: Hakan, İbrahim Kaş (Dk. 71 Ekrem), Sivok, Ferrari, İsmail, Ernst(Dk. 83 Uğur), Fink, Serdar (Dk. 75 Nobre), Tello, Holosko, Bobo
Beşiktaş vs. Gençler: Hakan, Erhan (Dk. 46 Rıdvan), Sivok, Ferrari, İbrahim (Dk. 80 İsmail), Ernst, Fink (Dk. 46 Nobre), Uğur, Tello, Holosko, Nihat
Beşiktaş vs. Antalya: Hakan, Erhan, Sivok, Ferrari, İbrahim, Ernst, Fink (Dk. 65 Uğur), Tello, Nihat (Dk.80 Serdar), Bobo, Nobre (Dk.65 Holosko)
Beşiktaş vs. İBB: Hakan, Erhan, Sivok, Ferrari, İbrahim, Ernst, Fink, Tello, Yusuf (Dk.46 Nihat), Holosko (Dk.46 Bobo), Nobre
Beşiktaş'ın ligde ve Avrupada oynadığı 7 resmi maçın kadroları bu şekilde. İlk bakışta dahi bir şeylerin ters gittiği belli, yazarken yorulmamı bırakın, okurken bile zorlanıyorum açıkçası. Defansın ortasındaki Ferrari-Sivok ikilisi ve önünde oynayan Fabian Ernst dışında takımda düzenli ilk 11 oynayan oyuncu bulmak güç. Beşiktaş'ın sezon başından beri iddiası şu, biz geçen seneki hücum sistemimizle bir yere gidemeyeceğiz ve yeni bir sistem oturtmak zorundayız. Bunu yaparken de bir geçiş dönemine ihtiyacımız var. Eyvallah, gayet mantıklı ve yapılması gereken de budur zaten ama ben şu ilk 11'lere bakınca bu iddiayla tamamen çelişen, hücum rotasyonunu oturtmama adına her şeyi yapan, iki maç üst üste aynı forvetlerle oynamayı beceremeyen bir takım görüyorum. Siz yeni bir hücum sistemi oturtmayı planlıyorsanız her maç oyun kurucunuzu, her maç kanat oyuncularınızı, her maç forvetlerinizi değiştirir misiniz?
Bugün ortalama bir futbol izleyicine Galatasaray'ın, Fenerbahçe'nin ve Beşiktaş'ın hücum hatlarını sorsak acaba hangi takımlarınki doğruya en yakın şekilde tahmin edilebilir? Belki rotasyon yapılıyor diyebilirsiniz ama rotasyon hücum sistemini tamamen sekteye uğratacak, her maç sıfırdan başlayacak şekilde yapılmaz benim bildiğim. Rotasyon deyince benim aklıma gelen Arda'nın yerine Elano'nun oynayabilmesidir. Forvette bir maç Milan Baros, ikinci maç çift forvet olarak Shabani Nonda ve Harry Kewell oynamaz mesela. Mustafa Denizli'nin yaptığı oyuncu değil sistem rotasyonudur, bu şekilde bir istikrar elde etmeniz de söz konusu değil.
Beşiktaş sezonu şampiyon olarak tamamlayan ekip olarak hem iskeletini koruma, hem de Şampiyonlar Ligi gelirleriyle ciddi bir transfer bütçesine sahip olma avantajına sahipti. Yeni sezonla birlikte Galatasaray ve Fenerbahçe'nin atağa geçeceği ve sahneye geri döneceği belliydi ama Beşiktaş'ın bunu karşılayacak imkanı da fazlasıyla vardı. Yapamadılar. Hem bütçeyi tükettiler hem de iskeletin üzerine koyan bir yapı kuramadılar. Şu takıma doğrudan katkı verebilen tek transfer yukarda da gördüğümüz gibi Ferrari. Nihat Kahveci'nin Holosko'nun süresinden yediği, Fink'in bir varmış bir yokmuş oynadığı, büyük ümitlerle alınan İsmail Köybaşı'nın ilk 11 oynayamadığı bir yapıdan istikrar çıkması zaten beklenemez. İsmail'in 5.5 milyon euro'ya alınmasının açıklaması direkt olarak 11'de oynayabilecek yerli oyuncu sıkıntısıydı, bu oyuncu ilk 11'de oynamayı bırakın, kendi rotasyonunda en fazla süre alan oyuncu değil şu anda. Geçen seneyi sakatlıklarla boğuşarak geçirmiş, askerlik sebebiyle verimli bir sezon öncesi kampı da geçirememiş Nihat Kahveci'nin yaptığı katkı sorgulanacak düzeyde. Tabata meselesine hiç girmemeyi tercih ediyorum zira bu işte görülebilecek son noktanın Tabata olduğuna inanıyorum. Türk futbol tarihinin en pahalı transferidir Tabata, 29 yaşında ve yabancı statüsünde bir oyuncu olarak. Mustafa Denizli'nin gereksiz hamlelerinden daha çok sağlıklı bir kadro yapısı oluşturamayan yönetimdir pay sahibi şu günkü durumda.
Bence sezona havlu attı artık Beşiktaş, şampiyonluk şarkıları epey uzakta. Süper Lig rekorunun test edileceğini tahmin ettiğim bu sezonda çok iyi bir form grafiği yakalayıp geçen sezon kendilerine şampiyonluğu getiren performansa yaklaşsalar da olabileceklerin en iyisi bence üçüncülükten fazlası olmaz. Arkada kaldıkça da o motivasyonu bulmakta güçlük çekecektir takım, her maça yenilenmiş bir şekilde çıkan geçen seneki Beşiktaş'ı bundan sonra görebileceğimizi pek zannetmiyorum. Yıldırım Demirören çifte kupayla önüne gelen son fırsatı da amatörce harcamıştır, bundan sonra Beşiktaş taraftarını teskin edecek hiçbir umut ışığı yok görünürde. İbrahim Altınsay'ın başkanlığı düşündüğü yönünde haberler var. Seçilir mi bilmem ama Beşiktaş'ın başında öyle bir adamı görmeyi bir futbolsever olarak çok isterim. Emin olun, Beşiktaş taraftarının içinde bulunduğu durumu en iyi anlayacak kişiler Galatasaray taraftarlarıdır. Acınızı paylaşıyoruz demekten başka yapacak bir şey yok, Allah kurtarsın...
3 yorum:
Dünkü maçı izledikten sonra Şampiyonlar Ligi maçları hariç BJK maçı izlememeye karar verdim. İzlerken ömrüm kısalıyor.
Diğer şampiyonluk mücadelesi veren takımların performanslarını da göz önünde bulundurunca Beşiktaş'ın bu seneyi kaybettiği aşikar.
İşlerin yoluna girmesinin tek yolu artık bir yönetim değişikliğinin gerçekleşmesidir.Demirören bu sektörde başarılı olamayacağını anlamalıdır.Kendisinin böyle bir taraftar kitlesini mutlu edecek yetiye sahip olduğunu düşünmüyorum.
Transfer konusunda ise, bana kalırsa Denizli'nin istediği oyuncular alınmadı.Kadronun devamlı şekilde değişikler göstermesinin sebeplerininden biri de bu olabilir.
salt 9, 10, 10.5'lara yüklememek lazım bu golsüzlüğü.
bunda, başarılı sanılan defansif oyuncuların payı da çok büyük.
sivok-ferrari ikilisi çok gömülerek, hacettepe stoperleri gibi oynuyor.
ernst takımı öne atamayor.
memleketin en iyi sol beki ismail, henüz istanbul-anadolu psikozunu yenemedi.
bütünüyle ahmet bulut eseri olan bank asya seviyesindeki kaş'ı ise, ben de bilmiyorum.
geçen seneki topla çıkan, oyunu yıkan, sürpriz goller atan savunma yok.
tam tersine, tamamiyle kendine oynayan, ''gol yemedim, o halde başarılıyım'' düsturuyla hareket eden bencil bir savunma var.
yoksa 8, 9, 10, 10.5 değil beşiktaş'ın eksikliği.
ülkenin en iyi 4 forvetinin (mehmet yıldız, semih, bobo, nobre) ikisi onlarda.
keza lige en giden orta sahalar da..bütününe yakını kendilerinde.
en büyük eksiklik ibrahim toraman'ın olmayışıdır şu an.
o, dönünce; ekrem, olması gereken yer, sağ arkaya geçince çok daha karakterli bir takım olacaktır beşiktaş.
veda diyerek o caanım kadroya haksızlık etmek istemiyorum ben.
sebep, klasik:
her takımın kötü günleri olur.
Yorum Gönder