Bir süredir okuduğum kitaplardan birisi Galata Sarayı Efendileri. Yakın dönem Galatasaray tarihinde bolca anektod içeriyor, özellikle 1. Terim dönemi ve sonrasını irdeleyen bir kurgusu var. Eğlenceli anılar olduğu kadar bazı bilinmeyen noktalara da parmak basmışlığı var kitabın. Özellikle Hakan Şükür'ün Juventus transferiyle ilgili kısım dikkat çekici. Florya ve Florya'daki Fatih Terim düzenini de iyi işlemiş Halil Özer. Aslına bakarsanız pek haz ettiğim bir yazar/muhabir değildir Halil Özer, kitabın diline de yansımış bu açıkçası. Size kendi bakış açısını hissettirdiği bölümler fazla, halbuki bunun konsept olarak bir anı kitabı olması itibariyle daha duru bir anlatıma sahip olması gerekiyordu. Kendisinden üçüncü tekil şahıs gibi bahsetse de birinci tekil şahıs havasını vermesi kitapla ilgili eleştirdiğim noktaların başında geliyor.
Ülkemizde malesef spor kitabı yazma gibi bir kültür yok, özellikle yakın dönem futbolu kısır tartışmalara kurban gider hep. Eksikleri olsa da güzel bir kitap Galata Sarayı Efendileri, bu sebeple her Galatasaraylının bir göz gezdirmesi gerektiğine inanırım. Halil Özer'i beğenmediğimi söyledim yukarda ama Galatasaray'ın içine 'fazlasıyla' hakim olduğunu kitaptan belli oluyor açıkçası. Başka kulüplerde bu kadar içli dışlı muhabirler var mıdır, cidden merak ediyorum. Fatih Altaylı kendisi için "Galatasaray'ı Galatasaraylılardan iyi bilir." demiş kitabın arkasında not olarak, gerçekten de doğru.
Benim elimdeki kitap 4. baskı, Nokta Yayınları'ndan çıkmış. İdefix'te 11.25 TL'ye satılmakta, İlk Nokta'da ise 10 TL'ye satılıyor. Meraklılarına duyurulur. 2004'te yayınlanmış olan bu kitabı benim gibi geç de olsa okumak isteyenlere duyurulur efendim...
11 yorum:
Buralarda yazan herkesin içinde bir Simon Kuper olma isteği yok mu?
Kitabı ilk çıktığı dönemde okumuştum; tamamen katılıyorum düşüncene. Biraz arkadaş toplantısı havası var; üslup pek kitap üslubu değil. O dönemde, bu kadar kulübün içinde olan biri için bence kötü yazılmış bir kitap. Çok daha iyi, çok daha etkili bir anlatıma sahip olabilirdi. Biraz da bildiğim herşeyi yazayım tarzında bir havası var, katılırmısın bilmiyorum.
Kesinlikle doğru tespit. Anektodlar bir an önce bitsin, öbürüne geçeyim tadında anlatılmış ya da dediğim gibi, üslubun problemli olması sebebiyle anlatılmak istenenler yüzeysel geçilmiş. Her türlü eksikleri olan bir kitap ama "koyunun olmadığı yerde keçi, Abdurrahman Çelebi" işte...
Bence kitaba getirilen eleştiriler haksız.
Avrupa'ya dönüp bakmamız gerek önce. Her futbolcu, teknik adam hatta menejerler ve yöneticiler anılarını yazarken. Türkiye'de otobiyografiyi geçtim bir tane röportaj türünde bile yazılmış kitap yok. Mehmet Demirkol'un basit bir matematikle ortaya çıkardığı bir durum var. Spor yazar/yorumcu/muhabir sayısı, tek tük çıkan spor kitaplarının satışlarından fazla. Yani sporun içindekiler de bu kitapları okumuyor.
Bu haldeyken, üslup veya kurgu gibi teknik şeylere takılmamak lazım. Dünya'nın en başarılı anı kitabı olsa da satmayacak sonuçta sorun o değil.
Herkes kitap yazsa, editörler bu işe özen gösterse üç beş sene sonra bir anda çok daha kaliteli eserleri okuyabiliriz.
Bu Türk futbol veya spor isimlerinin kitap yazmama konusu hakkında Okay Karacan'ın biryerlerde bir yazısı vardı; ben de onun üzerine bir iki birşey yazmıştım Melih Abi'nin blogunda ama bulamadım şimdi.
Çok dertli olduğum bir konu bu yaz(a)mama hali.
Bu kitabı ben de okudum. Futbol dili ve felsefesi ile ilgili bir kitap değil. Sadece Galatasaray'ın bilinmeyen yönleri, kulüp yöneticileri ve futbolcular arasında gerçekleşen ilginç olayların anlatıldığı anekdotlar kitabı gibi bir şeydi. O zamanların ilginç olaylarını bilmek isteyenler için eğlenceli bir kitap. Ama futbola, futbolun felsefesine dair kitap mı? Hayır. Amaç da bu değil zaten ilgili kitapta.
Halil Özer'in Albatros'u ölmüş olsa gerek ki o yüzden bu aralar Galatasaray'a saçma sapan konularda yükleniyor olsa gerek. Albatros da kolay bir şey değil maşallah. Bir kanat açıyor, 6 metreye uzanıyor o kanatlar. :)
İlk çıktığında almıştım hemen, UEFA sonrası kişisel ihtirasların takımı geriye nasıl götürdüğü çok güzel anlatılıyor.. Hagi'nin Emre-okan tavsiyeleri.. Yazık olmuş giden günlere.
Kitabı okumadığım için yorum yapamacağım ama resim güzelmiş :D
İLK çıktığında okumustum kitabı, halil özer'i sevmezdim, daha da sevmedim. hele yapılacak transferleri nasıl bozduğunu anlattıktan sonra...
Kitap güzel evet, ama o kadar işte. Kulübün içinde olan biteni Halil Özer aktarmış ama ben yine de kitabı okuduğumda biraz temkinli yaklaştığımı hatırlıyorum: "Bir kulüpte tek bir şey de mi iyi gitmez yahu."
Fatih Terim ile Aziz Yıldırım arasında vuku bulan olay bir hayli ilgi çekiciydi, onun hakkını vermek gerek.
Türkiye'de spor kitabı yazmak için elle tutulur malzemeye ihtiyacımız olmalı diye düşünüyorum. Yoksa hamur olmadan pasta yapmaya kalkmışsın, süslesen ne olur süslemesen ne olur.
Kitabı yakın dönemde okudum. Özellikle Albatrosu çok merak ediyorum. İçindeki anılarda birçok hata var. Mesela Suatın anısında Vedat finalde oynadı diyor. Hlbuki oynamadı. Bunun gibi birçok anıda yanlışlık var. Kendiside fenerlidir zaten. Futbolu değil Galatasarayın içini gazeteci gözüyle anlatmış. Gazetecinin kulübe ne kadar zararlı olduğunu anladım bu kitaptan sonra. Nefretim daha da arttı.
Artık yönetimde Albatroslar kalmadığına göre en iyisi gitsin Azizenin yanına kanarya sokmaya baksın HAlil özer..
Halis Özer gibi Fener tandanslı olup Aziz Yıldırım'a yakın bir ismin uzun süre Gs muhabirliği yapmasını çok garipsemiştim..Doğal olarak da yazılarına yansımış bir Anti-GS duruşunu hissetmek zor olmadı.Kitapta da aynı bakış açısı çok bariz..
@Gala's
Suat'ın fener anısı için olaylı Juventus maçını örnek veriyor..
Yorum Gönder