Zeminin durumu maç öncesinde en çok merak edilen detaylardan biriydi. Çok iyi durumda olmasa da beklenenden daha iyi olduğunu söyleyebiliriz. Sol taraftaki ufak göleti dışarda bırakıyorum tabii.
İki takım da iyi bir pas yüzdesi tutturdu ilk yarıda aslında. Zeminin kayganlığına rağmen ilk yarım saatin sonunda Galatasaray'ın pas yüzdesi %75 olarak yansıdı ekranlara, alışkın olunmayan koşullar içinde kabul edilebilir. İlk yarıda ibre Galatasaray'a dönük olsa da genelde dengede devam etti oyun, iki takım da birbirini tartarak oynamayı tercih etti. Sivasspor orta sahada Onur, defansta Bilica'yla atakları durdururken Galatasaray'da benzer roller Mehmet Topal ve Hakan Balta tarafından üstlenilmişti.
Maçın dengesini tamamen bozan olay ise 45. dakikada gerçekleşti, Ümit Karan nedeni anlaşılmayacak bir şekilde kırmızı kart gördü. Sebebini anlamadan, etmeden yargılamak istemem ancak bu kartın Galatasaray'a pahalıya mal olduğunu söyleyebiliriz rahatlıkla. Zaten olağanüstü şartlarda oynanan bir maçta deplasmanda 10 kişi kalmak kadar kötü bir senaryo olamaz herhalde. Maç içinde de etkili olamayan Ümit'in yerine Yaser girer mi diye geçiriyordum içimden ama Ümit sadece çıkmayı tercih etti herhalde. Yine de ben Ümit'in açıklamasını dinlemek isterim, fikrimizi şekillendirmeden önce.
Galatasaray'ın ikinci yarıda zorlanacağı açıktı, maçın kazanılması için gereken ikinci yarıda skoru tutup gelen pozisyonlarda becerikli olabilmekti, o şansı da 50. dakikada Abdurrahman Dereli aldı Galatasaray'ın elinden. Sağ çizgide Sabri'yi ters ayakta yakalayan Sivassporlular Musa'nın kestiği topta biraz da Hakan Balta'nın yardımıyla topu ceza sahasında arkadaşlarıyla buluşturmayı başardılar. Top da iyi yere gitti, maç dinamiklerinin de Sivasspor lehine geliştiğini söylemek lazım.
Daha sonra Galatasaray daha iştahlı bir 10 dakika geçirdi ancak bunda Sivasspor'un kontraya yatmasının da payı vardı elbette. İlk gole benzer bir organizasyon yine Sivasspor'un sol kanadından gerçekleşti, yine arkadan bindirme yapan oyuncu golü buldu. Mehmet Yıldız'ın topun üstünden atlaması çok şık gözüktü gözüme o an ama daha sonra tekrar izlediğimde aslında topukla topa vurmaya niyetli olduğunu anladım. Sezer Badur'un bu golü maçı büyük ölçüde bitirdi.
Maç özelinde şunu vurgulamak gerek, Sivasspor deplasmanı kolay bir deplasman değil. Stad koşulları sert, defansif açıdan üst düzey bir rakip ve sahalarında gerçekten iyi oynuyorlar. Uzun maratonda kabul edilebilir bir puan kaybıdır, pek tercih edilmese de. Önemli olan puan kayıplarını belli bir düzeyde tutup yola devam edebilmek. Yalnız gözden kaçırılmaması gereken bir detay 2-0'lık skor. Sivasspor'un son maçlara kadar yarışta kalacağını düşünürsek son saniyede direğin yanından giden Emre'nin kafa vuruşu önemli bir hal alabilir...
0 yorum:
Yorum Gönder