Aslında Trabzonspor'u biraz tanıyanlar bu operasyonun gerçekleşeceğini, devre arasında Trabzonspor'un hoca koltuğunda Şenol Güneş'in oturacağını az çok tahmin ediyordu. Bir hocanın başarısızlığı üstüne gelecek planlaması yapılır mı? Burası Türkiye, yapılıyor işte. Hugo Broos'un getiriliş sebebinin Trabzonspor olağanüstü bir form grafiği yakalamadığı müddetçe Şenol Güneş öncesi idare edebilmek olduğuna inanıyordum başından beri. Kore deneyimi sebebiyle büyük saygı beslediğim bir adamın böyle bir yönetim anlayışıyla çalışmak durumunda olmasına mı üzüleyim, yoksa bu abuklukları gören aklı başında Trabzon taraftarlarına mı bilemedim. Umarım Şenol Güneş de yurtdışı deneyimi sebebiyle elde ettiği bu krediyi çabuk tüketmez ve kendi felsefesini, kendi takımını oluşturabilir.
Kore deneyimi dedik, yeni Trabzonspor'u ordan yorumlamak lazım esasen. Şenol Güneş'in Trabzon'a teknik direktör olarak olduğu kadar Uzakdoğu'daki oyuncu potansiyelini bilen bir scout olarak da katkı verecektir. Salih'in ısrarları sonucu birkaç Seoul maçı izlemiş ve onun yazılarından takip etmiş birisi olarak Türkiye Ligi ortalamalarının üzerinde yeteneklerin Avrupa'ya açılış kapısının Trabzon'a dönüşebileceği varsayımını yürütmek hiç de mantıksız olmayacaktır. Türkiye'ye geçtiğimiz sezon Şenol Güneş tavsiyesiyle gelen ve sonu iyi olmasa da bence başarılı bir performans ortaya koyan Shin Young Rok'u biliyoruz, 'Şenol Güneş'in takımı' referansıyla daha iyileri de gelebilir. En azından ligimize yeni bir pencere, yeni bir pazar açılmış olur ki bu ligi teoride değil de pratikte ileriye götürmek istiyorsak en fazla ihtiyaç duyduğumuz şeylerden biri bu. Bu ligin artık yeni 'Geremi'lere ihtiyacı var.
Gelecek zamandan şimdika zamana dönelim. Trabzonspor'un Ersun Yanal döneminden kalma hiç de fena olmayan bir iskeleti var. Selçuk, Colman, Cale, Egemen. Yeni ve kredisi iyi olan hoca motivasyonu, birkaç rötüşla takımı şu anda olduğundan daha iyi bir noktaya taşıyabilir. Forvet hattı fazlasıyla problemli Trabzonspor'un, Gökhan ve Umut'un son vuruş yüzdesi beraber olunca iyice çekilmez hale geliyor. Kayserispor'da zirve yaptıktan sonra inatla gönderilmeyen, futbol motivasyonunu kaybettikten sonra Bosman korkusuna satılan Gökhan hala eski formuna dönebilmiş değil. Bonservis bedelinin yüksekliği de onu taraftar nezdinde güç duruma düşürüyor. Böyle oyunculara sabır gösterilmesi taraftarı olmuşumdur her zaman ancak Gökhan bazen beni bile deli eden hareketler yapabiliyor, Trabzon seyircisi de sabrıyla tanınan bir yapıda değildir zaten. Şenol Güneş'in Fatih Tekke'yi istediği haberlerini okudum, ne kadar doğrudur bilemem ama gelirse o bölgeyi en az iki sene götürür Tekke. Kariyerinin ilk döneminde sakatlıktan çok çekmiş bir oyuncu olması üst düzey kariyerini daha kısa tutabileceği konusunda şüphelerim var açıkçası ama bugün için fazlasıyla iyi bir çözüm.
Önümüzde üç lig maçı var, kupa maçlarının ardından Şenol Güneş'in asıl hamlelerini yapacağı devre arası transfer dönemi geliyor. Trabzonspor'u asıl transferlerden sonra değerlendirmek gerekli. Şenol Güneş referanslı transferler dışında Trabzonspor'un pilot takımı MVV'den Papy ve Brüls'ün geri çağrılma ihtimali de olabilir. Başarılı olmasını istediğim bir proje bu, kendini Türk futbolu ikliminden uzakta bir şekilde var etmiş olan Şenol Güneş'in kolay harcanmamasını ümit ediyorum...
2 yorum:
Güzel bir yazı olmuş. Eline sağlık.
İşin açıkçası Trabzonspor'un bir Aziz Yıldırım'a ihtiyacı var gerçekten. Aziz Yıldırım'ı hiç beğenmem. Tavırları, aldığı kararları vs. Fakat Trabzonspor için böyle bir adam şart. Muhalif taraf, yerel basın, bir acayip seyirci falan fistan hepsini kontrol edebilecek bir adam lazım ki Gökhan Ünal performansını yükseltebileceği varsa yükseltsin, Şenol Güneş 3. hafta sonunda istifaya davet edilmesin, yerel basında abidik haberler çıkmasın.
Şu an ki başkan Sadri Şener'in ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum doğrusu. Şampiyonluk potasına yeni kurduğu takımı sokan Ersun Yanal'ı gönderdiği andan itibaren saçmalamaya başladı. Büyük, kariyerli hoca dedi, Eriksson'la fotoğraf çektirdi sonra Broos'u getirdi. He Broos'u beğenirdim ben. Oynatmaya çalıştığı oyun gayet iyiydi. Fakat bir kere başta söylediği isimlerden sonra bu adamın gelmesi direkt olarak "Ne bu yahu?" dedirtti herkese. Kısaca adam 1-0 mağlup başladı daha imzasını atmadan. Sonra istifaya davet(!) edildi. 5 oyuncu kadro dışı kaldı. Şimdi Şenol Güneş geldi. Kadro dışı kalan oyuncular kaptan oldu vs. vs.
Her sene temiz sayfa açılmaz yahu. Ersun Yanal olsaydı TS'nin başında geçen sene daha kötü yerde mi bitireceklerdi ki kötü bir yerde değillerdi son seneleri düşünüldüğünde. Bilemiyorum.
Ayrıca dediğim gibi en son geldiğinde Şenol Güneş'i kovalayan takımın taraftarı şimdi neden hasretle bekliyor bu adamı? Fatih Tekke'yi yıpratan, baskıdan boğan, onun gitmesinin bir numaralı sebeplerinden olan taraftar nasıl oluyor da Fatih Tekke diye bağırıyor?
Hiç bilmiyorum doğrusu. Doğrusuyla, yanlışıyla bir adam olması lazım orada. 2-3 sene boyunca temizlemesi lazım kulübün bu kaotik durumunu. Herkesten ayrı ses, herkesten ayrı fikir, herkesten ayrı istifa daveti vs.
Ben Şenol Güneş'in yerinde olsaydım adımımı bile atmazdım Trabzonspor'a. Eminim ki ilk maçında mağlup olurlarsa yeniden ıslıklanacaktır bu takım.
Keşke kariyerine başka bir yerde devam etseydi.
Şimdilik şansı bol olsun.
3. paragraf 1. cümle... şimdiki, "şimdika" olmuş.
Yorum Gönder