Aslına bakarsanız maç öncesi genel beklentinin aksine pek gollü bir maç beklemiyordum. Real Madrid, rakibi Barcelona olunca olabildiğince realist oynayan, gerekirse akıllardaki 'Anadolu takımı' imajının hakkını vererek savunmasını sert tutan bir oyun sergileyebiliyor. Bunu geçen sene oynanan ve bu maça oranla Barcelona'nın çok daha büyük favori çıktığı 2-0'lık maçta da yapmışlardı. Bence gayet de iyi oynamışlardı o karşılaşmada. Bu maçta da blok savunmasını öne çıkartıp Barcelona'nın akıl almaz pas trafiğini sekteye uğratacakları belliydi. Klasik şablonlarını bozmadılar ve alışılageldik 'PES'vari hızlı hücumlarla kanattan başta Ronaldo olmak üzere diğer hücum elemanlarıyla akma peşindelerdi. Guardiola'nın Puyol'u bekte, Alves'i ise önde kullanma kararı neticesinde bekten öne top aktarmada zorlanmakta güçlük çeken bir Barcelona ve hiç de alışkın olmadığımız şekilde şişirilen toplarla taçlarda sonlanan Barcelona hücumları gördük. Ben bunu bu sezon hiçbir Barcelona maçında görmemiştim.
Peki bu Real Madrid'e yetecek miydi, skoru bulana kadar asla çünkü rakipte Lionel Messi adında bir oyuncu vardı ve Messi ilk yarının sonlarında defansın arkasına çok iyi sarkarak Madridlileri çaresiz bırakmayı başardı. Müthiş bir göğüs kontrolünün üstüne Casillas'ı çaresiz bırakacak ve ilk anda asla akla gelmeyecek türden bir son vuruş. Sektirilerek vurulan toplar her daim kaleci için zordur, Casillas da önündeki defansa bu vuruşu Messi'ye yaptıracak şansı verdikleri için kızmaktan başka bir şey yapamadı zaten. Casillas şu futbol evreninde en beğendiğim kalecidir benim, Barcelona maçlarını da hep iyi oynar. Buna rağmen bu adamın kalede olması uzun süredir Madrid için bir anlam ifade etmiyor zira ilk yarıdaki 1-0'lık kısır El Clasico hariç her maçta en az iki gol görüyor kalesinde Iker. Adam ne yapsın arkadaş, zibil gibi yağdırırsan adamları iyi bir kalecinin de tutamayacağı vuruşlar oluyor. Kalecilik de edilgen bir mevkii, Messi, bir dönem Ronaldinho gibi adamları görünce bunu daha iyi kavrıyorsunuz. Bunu kavradığımız her maçta Casillas'ın kalede olması ise acı bir tesadüf olsa gerek.
Maçta esas olan Real Madrid'in oyun planını bozmaktan oynamaya bir türlü revize edememesi oldu. Guardiola'nın ilginç ve bence Barcelona adına pek de faydalı olmayan oynamalarına rağmen hamlelerine devam etmesi, Real Madrid'in ise buna karşın hiçbir çözüm üretmemesi akılda kalan notlardan. "Messi'nin rakibi" etiketi de Cristiano Ronaldo'ya ağır gelince mor-beyazlıların Santiago Bernabeu'da dahi geri dönme şansı kalmıyordu, Kaka da sakat olunca. Maçı geniş ve eğlenceli bir ekiple izledik, epey de makarası oldu konunun. Ronaldo'nun kaleciye nişanladığı, ardından Pedro'nun sol ayağıyla müthiş bir iç plaseyle sol köşeyi gördüğü ikinci golden sonra 94 milyon avroya kimin alındığı tartışmaları gırla gitti. Pedro da günün başarılı isimlerinden biri oldu, özellikle ilk gol sonrası vitesi yükseltenlerden birisi de o oldu alanı daha açık bulunca.
Velhasıl kelam, Real Madrid yine şampiyonluk yarışına evinde iddialı girmesine rağmen geçen sene kadar madara olmasa da yine de boynu bükük ayrıldı ve eminim Real Madrid taraftarları 270 milyon avro harcadıkları takımlarının Barcelona'nın hala ardında olduğuna canlı şahit oldukları için daha da üzgün ve kızgınlardır. Tsubasa'nın büyüdüğü, Barcelona'da top oynadığı bölümler vardır, izleyenler olmuştur mutlaka. Bugün Messi'yi Barcelona'da, Ronaldo'yu Madrid'de seyrederken gözümde o seri canlandı. Futbol aşığı, sevimli küçük çocuk Tsubasa'yı Messi'de, rakibi 'futbol tanrısının oğlu' Santana'yı Ronaldo'da gördüm bugün. Bu çocuk Barcelona'da top koşturdukça ve sakatlık gibi bir bela onu vurmadıkça dünya üzerindeki hiçbir futbolcunun da Real adına bu farkı kapatabileceğine inanmıyorum. Son yarım saatteki etkisiz ve yarım oyununu yoksayarsak Iniesta'sız dahi kazandı bugün Barcelona, bunu da son olarak not etmek gerekli. Tekrar gördük ki La Liga'nın kralı hala Barcelona...
5 yorum:
mac aslinda son derece kalitesizdi. guardiola anlamsiz bir sekilde barcelona'nin oyun kurgusunu bozdugu icin dogru duzgun bir pas trafigi yapamadilar, anlik parlamalarla ve xavi'nin zekasi sayesinde iki gol attilar. real madrid ise maca oyle bir korku ve endiseyle cikmis ki dogru duzgun tek akinlarini guti sayesinde 70. dakikada yakaladilar. aslinda bana biraz galatasaray - fenerbahce macini andirdi oyun gidisati olarak. evinde oynamasina ragmen rakibin nisbeten daha organize olmasi sebebiyle oyununu bir turlu oturtamayan real madrid, bir bakima seyircilerin de maca girmesini saglayamadi. mac tarafsiz sahada oynaniyormus gibi geldi bir ara bana.
her neyse, xavi'nin oyunu disinda bugunku besiktas-trabzon maci daha keyifliydi el classico'dan. el sikkolar bir tek bizim galatasaray - fenerbahce maclarina has degilmis demek ki, bunu gormek de guzel oldu.
Bana birinin şunu açıklaması lazım:
Arda, (mecburiyetten) santrafor oynadığı zaman Rijkaard hoca değil. Hakan Şükür tipi pivot santrafor lazım.
Messi ileri uçta oynadığı zaman, Guardiola yerinde değişikler yaptı sistemi bozmadan oyuncuları kullanarak başarılı oldu.
Nasıl oluyor bu?
Arda santrafor oynarken nasıl Mustafa Sarp sürpriz çıkışlarla ceza sahasında topla buluştuysa dün de ilk yarıda iki pozisyonda Pedro'nun ortalarında Keita ceza sahasındaydı.
Futbol oynamamış olabiliriz ama şu oyunu yıllardır izliyoruz. Benzeşim kurmak, kıyaslamak o kadar da karmaşık işler değil.
Herşeyi işimize geldiği gibi eğip bükmesek yol alacağız sanki.
Daha da sert yazmayayım. :)
Spooky,maçı izlerken yazdıklarının aynısını düşündüm.Ve aklıma Cezanın şu şarkı sözleri geldi;FARK VAR, SENİNLE BENİM ARAMDA KOCAMAN BİR FARK VAR...
Maç gerçekten keyif verdi bana özellikle Barca sempatizanı olduğum içindir. Aslında Madrid çok daha farklı olabilirdi ama ellerindeki fırsatları değerlendiremediler. Özellikle van der Vaart ve C.Ronaldo elde ettikleri pozisyonları değerlendirseler çok daha farklı olaiblirdi maç. Ayrıca Madrid'in hatalardından ders çıkarmayıp parayı hep hücum oyuncularına yüklenmeleri ve takım oluşturmak yerine yıldızlar karmsı kurma çabası varken başarılı olmaları zor altyapısından dünya kalitesinde futbolcular çıkaran bir Barcelona karşısında. Bir iki satır da Mejuto Gonzalez hakkında yazmak istyiorum. Madridlilerin faüllerine ve ayağa basmalarına kart vermeyerek Franco'nun ruhunun stadyumda olduğunu hissettirdi
şu maç yorumunda Xavi'ye değinilmemesini doğrusu hayretle karşıladım. Oynadığı futbolla Messi ve C.Ronaldo'nun ilk 2'de yer aldığı en iyi topçular sıralamasında bence ilk 5'te rahatlıkla yer bulur Xavi.
Ayrıca Ramos'un yaptıkları çok çirkindi.
Son olarak da Guti'nin sene sonunda Galatasaray'a alınmasında çok büyük fayda görüyorum. Kendisi de bir röportajında belirtmiş artık takımdan ayrılma isteğini. Tabiri caizse "ilaç" olur.
Yorum Gönder