Galatasaray'ın son şampiyonluğunu aldığı maç olan Sivas deplasmanı üzerinden yaklaşık iki yıl geçti. Son 6 haftaki performansıyla rakiplerinin önüne geçen o ekibin sırrı hemen her oyuncunun artık rollerini tamamen öğrenmiş ve kendi bireysel performansını takımla beraber yükseltebiliyor olmasıydı. O sebeple uzun maratonu Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline yürümüş bir Fenerbahçe'nin önünde bitirmiş ve şampiyonluğa uzanmışlardı. Bugünkü takımın o şampiyon olan ekipten kağıt üstünde hiçbir eksikliği yoktu, hatta baya da bir fazlası vardı. Sahada aynı defans oyuncularına liderlik eden bir Lucas Neill, Kulübede oturan biri Dünya Kupası'nda oynaması muhtemel iki Brezilya Milli Takımı oyuncusu vs vs. Tüm bunlara rağmen son şampiyonluğu Galatasaray'a getiren bazı oyunculara olan güven Galatasaray'ın son iki sezon yaptığı önemli hamlelerin havada kalmasına ve bir bütünlük oluşturmasına engel oldu.
Galatasaray'ın bugün sahaya çıkan orta sahası Ayhan Akman, Mehmet Topal, Mustafa Sarp ve Barış Özbek'ten oluşuyordu. Frank Rijkaard'ın geldiğinden beri orta sahayı boş bıraktığından yakınanlar için fazlasıyla yerinde bir hamle olmalıydı bu zira maç öncesi Lig TV'de Bülent Korkmaz-Tulun ikilisinin önderliğinde yapılan yorumlara da bakınca Bermuda şeytan üçgeniyle yarışacak kıvama gelen "koşan, basan, ısıran" orta saha nidaları havada uçuşuyordu. İşte Elano yedekteydi, Arda ve Baros yoktu ve bütün suçu dört kişi hücum yapmak olan o klan dağılmıştı. Her şey çok güzel olmalıydı, Okan-Emre-Suat anıları canlandı. Rakibe pres yapan, çılgınlar gibi koşturan bir takımın herkesin hayaliydi. Fakat sahadaki takım o değildi, olmadı, olamazdı da.
Kadroyu gördüğümde Frank Rijkaard'ın Galatasaray'a geldiği günden bu yana yaptığı en büyük yanlışlardan birini yaptığını düşünmüştüm. 4-4-1-1 doğru kullanıldığında Türkiye Ligi'ni domine edebilecek, rolleriyle oynadığınızda 4-2-3-1'e de yaklaşacak bir taktik olabilir lakin Galatasaray özelinde uygulanması mümkün olan en son düzendir. Galatasaray'ı sezon başından beri zor duruma düşüren öndeki 3+1 rahatlıkla kurulabilirken arkasındaki ikiliyi Mustafa Sarp'ın kendisini aştığı ilk yarıyı saymazsak pek de rahat dolduramamasıydı. Bu bölgedeki oyuncuların formsuzluğu o kadar zirve yaptı ki son 10 haftadır oraya bırakın ikiyi, bir tane adam bile gönül rahatlığıyla tahtaya yazılamaz oldu. Benim beklentim bu rotasyonu yırtacak, eksiklerine rağmen hareketlilik getirecek bir Sabri Sarıoğlu hamlesi olabilirdi fakat Frank Rijkaard hem kendi düzeninden vazgeçti, hem de bu takımı zirve yarışına tutunabilir hale getirecek yegane güç olan üçüncü bölgedeki kaliteyi sekteye uğrattı. Galatasaray bugün Sivasspor karşısında vasat bir takımdı ve sahadaki oyun da çok farklı olmadı.
Bu sezon deplasmanlarda maç dinamikleri de Galatasaray'dan yana olmamıştı pek, bu kez ilk golü atan ve oyunu istediği yöne değiştirebilecek olan tarafın Galatasaray olması bu anlamda bir farklılıktı fakat Galatasaray'ın oyunu farklılaştıracak gücü, takati yoktu. Giovani'nin çabaları, Ayhan'dan gelen birkaç iyi pas da büyük çoğunluğu Keita'nın ayağında olmak üzere eridi gitti. Frank Rijkaard'ın Keita'yı kenara alması bu anlamda tesadüf değildi fakat giren Jo da Ümit Karan'ı hasetinden çatlatacak kadar ofsayta düşünce bu maçtan çıkmayı sağlayacak tek ihtimal gol yememek olmalıydı. Yalnız bir problem vardı ki Galatasaray sezon başından bu yana bunu bir kez olsun başaramamıştı! Lucas Neill'ı sapıttıracak kadar abuk hatalar yapan, yanındaki adamların top sürme, saklama becerisinden bağımsız olarak onlara eşlik eden bir yığın adam ve Lucas Neill bugün Galatasaray kalesini savunmaya çalıştılar fakat Fenerbahçe maçında direk kaleye giren o şut bu kez Aykut Erçetin'den dönerek Galatasaray'ın ümitlerini çöpe atan gol oldu. Sürpriz değildi.
Bunu daha önce de söylemiştim. Futbol matematik kadar kesin bir olgu değil asla fakat futbolun da kendi içinde bir matematiği var. Elinizdeki bütün kaliteli oyuncular aynı bölgede oynuyor, bütün vasat oyuncular diğer bölgede oynuyorsa bu dengesiz takımla 40-50 maçlık bir maratonu zirvede tamamlamayı beklemek yanlış olur. Galatasaray'ın başına gelen de bundan fazlası değil. Galatasaray'a orta saha oyuncuları lazım, evet ama bunları şu anda elde bulunan en kaliteli oyuncuları kesip vasatları kadroya doldurarak yaparsanız sonucu da bu olacaktır haliyle. O zaman da bizlere madem takım planları içinde böyle bir oyun da var, sene başından beri yapılan onca transferden "neden bir tanesi bile orta sahanın ortasına değil" sorusunu sormak düşer. Birileri denklemi fena halde yanlış kurmuş, bize de olmuşun arkasından konuşmak düşüyor. Anlaşılan gelecek sezonun başına kadar da konuşacağız. Galatasaray'ın 'off-season'ı hayırlı olsun...
11 yorum:
Uğur 4-4-1-1 neden Galatasaray özelinde uygulanacak en son sistemlerden biridir? Sarp ve Barış'la açıklanabilecek bir şey değil bu.. Keza bu akşam 4-4-1-1 oynamadık ve Sarp-Topal-Barış gibi oyuncuların bu sene eleştiri almasının en büyük nedeni 4-4-1-1'i az kullanıp takımın sırtını 4-3-3'e vermesi.. 4-4-1-1 de hem futbol piyasasının, hem de bu takımın uygulayabileceği en iyi yapılardan biridir, bence.. Geçen sene bunu gördük, bu sene sene başında da gördük ama devamı az geldi..
uğur selam,
sorun GS futbol yönetiminde. Burada blogger'larda kendini sorgulamalı. Çünkü bir çok blog'da yapılan transferlerden sonra zafer sarhoşluğu vardı ama örneğin Elano trasnferi sonrası mevcut GS kadrosu ile ne kadar uyuşacağına dair sağlam öngörüler eksikti keza Jo ve Gio transferi de öyle.
Yerli transferleri bence tam bir fiyasko. Ben Adnan Sezgin'i çok eleştiriyorum özellikle yerli transferler konusunda. Serkan Kurtuluş, Yaser, Volkan Yaman, Ferdi transferleri ortadadır. Bugün Manisaspor'da forma giyemeyen Yaser Galatasaray'a hangi futbol mantığı ile alınmıştır bunu kim açıklayabilir çünkü benim aklım almıyor.
Şİmdi son 3 yılı sayıyorum: Servet-Balta-Mustafa Sarp-Yaser-Serkan Kurtuluş-Ferdi-Volkan Yaman... Tamı tamına 7 adam. Nedir bu adamların yaptıkları katkı? Servet ve Hakan ilk şampiyonlukta belirli katkı yaptılar ama o zaman bile GS kalitesinde futbolcu olmadıklarını tartışıyorduk. Şimdi manzara ortada.
Peki yaptığı 7 transferin 5 i istisnasız çok kötü olan bir yöneticinin GS nin geleceğine ne kadar yön vermesini bekliyoruz? Ya da elini kolunu sallaya sallaya hesap vermeden iş yapmasını izliyoruz, yazık...
İnsanlar hakkında kesin yorum yapmak doğru bir hareket değil ama GS Futbol şubesinin vizyonunu geçen sezon 6. hafta yardımcı antrenörlerini kovarak istifaya zorladıkları Skibbe olayı ile çok net biliyoruz. Bu hareketi yapanlar ne kadar geniş ufukla bakacaklar GS nin geleceğine, çok merak ediyorum.
Bir de son 2 sezonda yığınla haksızlık yapılan insan var kulüpte: Ümit Davala, Skibbe, Edwin Boekgamp bunlardan yalnızca 3'ü. Sen adanların kariyeriyle dalga geçer hareketler yapıyorsun ama hayatın da bir kantarı var, şu an yaşanılan sıkıntılar da bu hak hukuk meselelerinin de önemli payı olduğu kanısındayım.
iyi geceler...
Parma, 4-4-1-1'deki 4'ü dolduracak isim mevcut mu sence kadroda? Kadrodaki en iyi 5 oyuncunun 4'ü ofansif kanat oyuncusuysa orta sahanın kuvvetli olmasını gerektiren bir sistemden verim almak bir o kadar zor. Suç sistemin değil tabii ama şu kadro yapısıyla bence uygulanabilir değil.
Sacit, kağıt üstünde ben hâlâ kaliteli ve ufuk açıcı transferler olduğuna inanıyorum birçoğunun ama onları birbirine bağlayacak bir gövde yok ve 2008 şampiyonluğunu getiren orta sahanın hâlâ aynı işlevi göreceği sanrısını yaşamaya devam edersek sağ beke Ramos, ön tarafa Messi gelse bundan çok daha iyi olmayacaktır takım. Devre arası transfer dönemi boyunca da istediğim transferin orta sahanın ortasına olduğunu söylemiştim sanıyorum. Buna rağmen devre arasında gelen oyunculardan ikisi takımın en verimli üç oyuncusu arasında sürekli yer buluyorsa halimizi sen düşün...
Uğur eğer Galatasaray kadrosu 4-4-1-1'in 4'ünü dolduramıyorsa hangi sistemlerin hangi numaralarını doldurabiliyor onu da yazman gerekir.. Eğer Galatasaray'ın klasik önliberoları ve açıkları bu kadar vasatsa, dünyanın en optimize dizilişlerinden birini uygulayamayacaksa, dünya üzerinde hayata geçirebileceği bir sistem de mevcut değildir..
Uğur kağıt üstünde bence de kaliteli oyuncular am kağıt üstünde ve sadece bireysel anlamda.
Burada GS Futbol yönetiminde yapılan ciddi bir yanlış var: Kadro Mühendisliği yapılmıyor. Nasıl mı?
Açıklamaya çalışayım: Şimdi eğer transfer yapıyorsanız bu oyuncunun bireysel yeteneklerindne çok daha ötede takım ile uyumunu da tam bir sorgulayıcı mantık ile ele alacak, oyuncuların artı ve eksi lerini iyi belirleyip bu bilgiler ışığında puzzle'ı en uygun şekilde tamamlamaya çalışacaksın.
Mesela, Mehmet Topal'ın olduğu yere Mustafa Sarp'ı almaman gerektiğini düşüneceksin. Hadi aldın, geçen sene bu takım Lincoln'ün olmadığı maçlarda yığınla puan kaybetmiş ve top kullanma konusunda sıkıntı yaşadığı ortada iken, eğer siz Lincoln ile yolları ayırıyorsanız ya topa hükmetme, adam geçme anlamında onun meziyetlerinde olan takımı ileri taşıyacak bir adam alacaksınız çünkü bu adamların yanına başkası zor gider. Ya da Elano'yu düşünüyorsanız bu ortadaki 3-4 oyuncuyu değiştireceksiniz.
Şimdi bakıyorsun giden Lincoln, gelen ise Sarp ve Elano. Daha baştan sac ayağının bir çürük zaten. Temel de bir takım kurgusu hatası var.
Bu tür örnekler çoğaltılabilir. GS de bu işi yapacak beyin yok. Haldun Üstünel bence sansasyonel isim peşinde, takım kurma konusunda ciddi zaafları var, Adnan Sezgin hakkında bir şey demiyorum zaten.
En büyük sıkıntı takım kurgulamasını yapabilecek sistem anlayışının almamasında...
kötü oynadık tamam kabul hemde sezonun büyük bir bölümü kötü oynadık ama sezon basında rijkaard geldiğinde bu senenin önemli olmadığı gelecek seneler rijkaardın oturtacağı sistem ve manteliteyle sadece ligde değil avrupada da üst düzey basarılların geleği büyük cogunlugumuz tarafından dile getirilmiyormuydu?peki şimdi değişen nedir?
galiba sene basında ki hızlı baslangıc hepimizi yanılttı.ama unuttuğumuz bir şey var; yeni bir sistem,yeni bir hoca ve ömründe doğru dürüst bu sistemi oynamamış yerli oyuncular.özellikle mustafa sarpın ilk yarıda kı formunu bundan sonraki kariyerinde yakalıyabileceğini pek düşünmüyorum.yerli futbolcuların bu sisteme ayak uydurmalarının uzun bir zaman gerektirdiği aşikar.tabi ki bu süre zarfında büyük bir takım olan galatasarayın mutlaka şampiyomluk yaraşında varlık göstermesi gerekir.ama yinede ben büyük bir hayal kırıklıgına ugramadım ve hala gelecek senler için umutluyum ama mevcut teknik ekibin arkasında durulursa
''Galatasaray'ın bugün sahaya çıkan orta sahası Ayhan Akman, Mehmet Topal, Mustafa Sarp ve Barış Özbek'ten oluşuyordu. Frank Rijkaard'ın geldiğinden beri orta sahayı boş bıraktığından yakınanlar için fazlasıyla yerinde bir hamle olmalıydı bu zira maç öncesi Lig TV'de Bülent Korkmaz-Tulun ikilisinin önderliğinde yapılan yorumlara da bakınca Bermuda şeytan üçgeniyle yarışacak kıvama gelen "koşan, basan, ısıran" orta saha nidaları havada uçuşuyordu. İşte Elano yedekteydi, Arda ve Baros yoktu ve bütün suçu dört kişi hücum yapmak olan o klan dağılmıştı. Her şey çok güzel olmalıydı, Okan-Emre-Suat anıları canlandı. Rakibe pres yapan, çılgınlar gibi koşturan bir takımın herkesin hayaliydi. Fakat sahadaki takım o değildi, olmadı, olamazdı da.''
herşey çok güzel olmalıydı.öyle mi?sezon başından beri rijkaard 8 ayda sistemini oturtamadı ama bir haftada sistem değişikliği meyvelerini vermesini mi bekliyordun?ilk kez bu 11 in sahaya çıktığınıda biliyorsundur umarım.öyle tahtaya yaz çıkın oynayın demekle olmuyor.sezon hazırlıkları ile başlar bir sistem çalışması ve 3-4 ay sonra ışık vermeye başlar.bir haftada olabilecek şey değil.bir haftada ne ışık verdi.ilk yarıdaki 10-15 dakikalık iyi paslaşmalar ve çok iyi pres.bu bir haftanın ürünü.eğer sezon başı buna benzer bir çalışma yapılsaydı şimdilerde çok daha uyumlu bir sistem takımı olabilirdi galatasaray.ilk yarıdaki preste çok güzeldi.bir haftada olmadı olamazdı da demek şimdiye kadar savunduğun tarzın haklılaştırılması adına bir fırsat verdi sadece.9 aydır sistemini oturtamayan rijkaardın 1 haftada başka bir sistemi yerleştireceğini düşünmek neyle açıklanabilir.
ilk yarıda galatasaray bir mesaj verdi 15-20 dakika.neydi o mesaj? bakın sezon başından itibaren böyle oynasaydık çok farklı olurdu mesajı.olumlu anlamda.
rikard'ın elinde "bir tane bile" çift yönlü ortasaha oyuncusu yokken, savunma oyuncuları top yapmaktan acizken, bekler modern futboldan bihaberken siz nasıl rijkard'dan total futbol beklersiniz.GS kadrosu overall olarak türkiyenin en iyi kadrosu ama denge olarak türkiyenin en dengesiz kadrosu.Hal böyle olunca adam n'apsın...
Benim dikkatimi çeken çoğu kişi Rijkaard'ı eleştirmemek için çaba sarfediyor.Sezon başından beri takımın başında olan istediği çoğu oyuncuyu aldırmış birini eleştirmek neden bu kadar zor.takımın sezon başından beri iyi oynadığı maç sayısı bir elin parmağını geçmezken hemde.
Siz değilmiydiniz sezon ortasında takımı devralmış, hiç bir transfer yapmamış bülent korkmaz'ı eleştirenler.Kaldıki kaldığı sürenin sonlarında da takımın ulaştığı performansa bu takım hala ulaşamadı.Bülent Korkmaz 3 tane çapayla oynayınca korkak diye addedenler Rijkaard oynatınca ses çıkarmıyorlarsa bu durumda bir gariplik vardır.Bülent Korkmaz oynatınca asıl itiraz etmemeniz lazım çünkü takım kondisyonuyla ayakta kalıyor bu takım ise kondisyon bakımında dökülüyor.Tamam futbolcular kötü ama ortadada sistem namına hiçbirşey yok, aynı futbolcular Kalli zamanındada vardı ve rakibe nefes aldırmıyorlardı bi anda hepsi mi bozuldu.
Son 6-7 maçlık periyod içerisindeki futbola ve dünkü maçın ilk yarım saatlik dilimine baktığımızda 4-4-1-1 tercihinin gayet de işlevsel olduğu sonucu çıkarmak mümkün. Öyle ki ''kalitesiz'' oyuncularla, Sami Yen'de 3-0 kazandığımız Ankaragücü maçından daha etkili bir oyun ve daha isabetli pas yüzdesi yakaladığımız anlar oldu.
Eğer sözde kaliteli sahada etkisiz oyuncularınızla işlemeyen bir sisteminiz varsa ve kalan 1,5 aylık zaman içerisinde ulaşmanız gereken bir hedefe bu sistem içerisinde gidemeyeceğiniz alenen ortadaysa son 2 aydır takımınız sahada futbol adına ortaya hiçbir şey koyamıyor adı Elano,Jo,Arda,Dos Santos gibi kaliteli isimleriniz en kalitesiz futbolcunuzla aynı katkıyı verir hale gelmişse sisteminizden vazgeçmeniz normaldir.
Normal olmayan ise Rijkaard'ın sadece sisteminden değil Galatasaray'dan da vazgeçmiş gibi görünen umursamazlığı. Ayhan ve Gio'nun 90 dakikayı kaldıramayacağı şayet bu oyuncular oyundan düşerse göbekte isimlerin takımı ileride tutmaya yetmeyeceğini kestirememesi. Keita değişikliği oyunun gidişatı açısından yanlış olsa da sakatlanma ve atılma ihtimaliyle yapılmış olabileceğini düşünüerek görmezden geliyorum.Ama takım Çanakkale geçirmezi oynamaya koyulurken Gökhan Zan'ı oyuna sokmaya çalışması,.. Teşebbüsü bile akıl almazca birşey. Bu Rijkaard'a göre değil Mesut Bakkal,Samet Aybaba ve hatta Ali Osman Renklibay'a yaraşır bir hamle düşüncesi.. Anlamak zor. Umutlanmak da.. Geçen sezon Bülent Korkmaz Galatasaray'ı ile bu sezonki Galatasaray arasındaki tek fark Bülent Korkmaz'ın daha fazla puan toplamış olması sadece..
Biz bu filmi üçüncü kez izliyoruz.
1) Saftig dönemi
2) Skibbe dönemi
3) Rijkaard'ın ilk yılı
Bu üç dönemde de Adnan Polat iş başında. Sanırım sayın Başkan'ın biraz özeleştiri yapması gerekiyor. Üç dönemde de ilk yarıya süper bir başlangıç yapan takım sezon sonunu göremeden havlu atıyor.
Kadro mühendisliğinden bahseden arkadaşa katılıyorum. Rijkaard-Neeskens hamlesini yapanlar orta sahaya oyunun iki yönünü oynayacak oyuncular transfer etmeliydi. Savunmaya Neill takviyesi iyi geldi ama kale ve orta saha boş kalınca bu sezon da erken dağıldık.
Geçmiş olsun.
Saygılarımla,
Yorum Gönder