Başlığa bakınca Galatasaray ve Fenerbahçe'nin ligin en çok gol atan ekipleri olmasından bahsedeceğimi düşünenler olabilir. Hayır, daha başka bir şey yapacağız bu yazıda, ligin en golcü takımını oluşturacağız beraber. Böyle bir takım kuracaksak da resme en yakışacak oyuncu Dimitar Ivankov olacaktı şüphesiz.
Kalecimizi hiç düşünmeden seçtik bile, Dimitar Ivankov. Bildiğim kadarıyla sadece bizim ligin değil dünyanın en golcü kalecilerinden birisi Ivankov, en son gördüğüm sıralamada 6. sıradaydı. Golcü kaleci deyince Rogerio Ceni'yi atlamamak lazım, bir ara Trabzonspor'la adı geçince baya heveslenmiştim ilginç bir kaleci daha izleyeceğiz diye.
Takımın sol beki için iki aday var, Kaue Da Silva ve Roberto Carlos. İkisi de 3'er gol atmışlar ligde. Bir mevkiiye iki oyuncu yazamayacağımızdan ayırt edici olarak aldıkları sürelere bakmak lazım ki burda Kaue Da Silva'nın 3 golü 1508 dakikada atarken Roberto Carlos'un 2507 dakikada attığı görüyoruz.
Stoperlerde ise herhangi bir tartışma yok, bu sezon golcü kimliğiyle fazlasıyla kendinden söz ettiren Diego Lugano ve Roman Kratochvil'i koyacağız ortaya. Lugano'nun golcü kimliğinin bu kadar öne çıkmasında takımın santraforlarının ondan daha az gol atmış olmasının da payı var elbette ama bu Lugano'nun ekstra ve takdir gerektiren bir iş çıkardığı gerçeğini değiştirmiyor. Bir kere inanılmaz bir top takibi var Lugano'nun, dönen topların nereye düşeceği konusunda üstün bir sezgisi var. Kimileri bal der buna, alakası yok. Bence golcülüğün en önemli fundementallarından birisidir bu sezgi.
Gol sezgisi yüksek defans oyuncuları derken Roman Kratochvil'e ayrı bir parantez açmak lazım. Bu işi istikrarlı olarak yapabilmek gerçekten zor iştir, Roman bunu yıllardır yapıyor ligimizde. Devre arasında yeni bir takıma transfer olması dahi pek bir şey değiştirmedi onun için, takıma yaptığı defansif katkıyı attığı gollerle süslemeye devam ediyor. Burda ilginç bir ayrıntı var, o da attığı gollerden birinin Denizlispor formasıyla şimdiki takımı Konyaspor'a karşı olması. Konyalılar onun 4 golüne şahit oldular diyebiliriz yani.
Sağ bekte ise bana göre beklenmedik bir isim var, daha doğrusu bu performansını devam ettirip ettiremeyeceği hakkında şüphelerim olduğu biri. Trabzonsporlu Tayfun Cora attığı 3 golle ligin en golcü sağ beki konumunda. Attığı gollerin de takımına puan kazandıran goller olduğunu atlamamak lazım. Bu sezon attığı ilk gol maç 0-0 giderken Trabzon kalesinde pozisyon üstüne pozisyon bulan İBB'nin ritmini bozan ve maçı Trabzon'a getiren goldü. Attığı diğer iki gol de 2-1'lik Trabzonspor üstünlüğüyle biten karşılaşmalarda geldi. Bu sezon Trabzonspor'a katkı sağladığı yadsınamaz.
Orta sahaya geçmeden önce şını söylemek istiyorum, bu ilk 11'i kurarken önceliğimiz oyuncuların mevkiileri, attıkları gol sayılarına daha sonra bakıyoruz. Yani bu takımda neden Alex ve Lincoln yok sorusunu şimdiden yanıtlamış olayım, spoiler olsa bile. Bunu neden söylüyorum çünkü oluşturmak istediğimiz bir Fantezi Futbol onbirinden çok sahada gördüğümüzde yadırgamayacağımız daha gerçek, daha sağlıklı bir takım.
Ofansif orta saha diye adlandırdığımız bölgede Rodrigo Tabata, Alex'den de Lincoln'den de daha skorer bir performans ortaya koyuyor. Şimdiden 12 gole ulaştı ve daha ilk sezonunda takımının en önemli oyuncularından biri olmayı başardı. Onunla ilgili talihsiz bir haber okudum dün, yaklaşık 4 hafta sahalardan uzak kalacakmış. Geçmiş olsun dileklerimizi iletelim kendisine.
Sol tarafa yazabileceğimiz iki ismin de Galatasaray'da oynuyor olması ilginç oldu ama tercihimizi bu sezon daha çok sol tarafta görev alan Arda Turan'dan yana kullanmak doğru olur. Arda ligin en golcü sol kanat oyuncusu görüntüsünde olsa da benim ondan beklentilerim çok daha yüksekti bu sezon için, özellikle golcü kimliği anlamında aşama kaydetmesini bekliyordum. Geçtiğimiz sezon gelen şampiyonlukta ikinci yarıda attığı 7 gol çok önemliydi ve kendisini sadece gol pası verebilecek oyuncudan komple bir tehdite dönüştürecek en büyük eksik de istikrarlı bir skorer olmamasıydı. Borgesin Arda analiziyle paralel düşünüyorum bu konuda, daha önemli bir hücum oyuncusu olmak varken gittikçe daha fazla koşma yönünde eğitmeye çalışıyor kendini. İster seyirci baskısı diyelim, ister kişisel tercih, sonuçta ortada büyük bir yanlış var. Arda Turan belki bir Messi, bir Ronaldo olamayacak ama o seviyenin biraz altında bir oyuncu rahatlıkla olabilirdi, doğru bir gelişim yönetimiyle. Gittikçe daha da yazık ediyor kendine, bir Galatasaraylı olarak içim acıyarak da olsa artık ayrılık zamanı geldi mi diye sorgulamaya başladım kendimi. Onun asla bir Hasan Şaş olmayacağını düşünmüştüm her zaman ama yeni bir Hasan olmasa da beklediğim Arda Turan'ı Galatasaray'da izleyemeyeceğime artık eminim. Neyse ilk 11 yazıyorduk, Arda hakkında yazacak daha çok şey var, kısa kesmek lazım.
Sağ kanatta sürpriz yok, Kayserispor kaptanı Mehmet Topuz geçtiğimiz sezonlarda olduğu gibi bu sezon da takımın golcü oyuncularından biri olmayı sürdürüyor. Onun gelişim süreci de Arda gibi üstüne konuşulması gereken bir konu ama kaldığım yerden devam etmiş olmak istemiyorum, biraz da olumlu yönlerine bakalım. Duran top kullanma becerisini bu sene çok geliştirdi Mehmet, özellikle attığı penaltılarla bu ligin bence en iyi penaltıcısı durumunda. Hem çok sert vuruyor, hem de kalenin üst bölgesine doğru attığı için kalecinin kurtarma şansı düşüyor. Attığı köşeyi de tahmin etmek zor üstelik, tam anlamıyla durdurulamaz bir penaltı kullanıcısı bana göre Mehmet. Tüm bunlara rağmen milli seviyede yeterli şans bulamıyor olması yazık, bunda kendisinin de büyük payı olduğu halde.
Orta sahanın ortasına hem golcü kimliğiyle öne çıkan, hem de takımlarında defansif roller üstlenen isimler Bülent Kocabey ve Mustafa Sarp. Aldıkları sürelere baktığımızda Bülent'in 4 golü 1430 dakikada, Mustafa Sarp'ın 2147 dakikada attığını görüyoruz. Bu durumda tercihimiz Bülent Kocabey'den yana oluyor 11 için. Bülent için aslında yeni bir gelişme değil bu, geçtiğimiz sezon OFTAŞ'ta da 5 golle tamamlamıştı ligi, skor anlamında katkısı olan bir oyuncu her zaman. Mustafa Sarp'ın da adı sıkça Galatasaray'la anılıyor, Bülent Korkmaz gelecek sezon için devam ederse bir bosman transferi izleyebiliriz. Bunu da not düşelim.
Forvetlerde fazla ince elemeye gerek yok, sonuçta gol atmak onların işi ve gol krallığı tablosunda da zirvede onların ismi var. Galatasaray'da harika bir sezon geçiren ve geçtiğimiz hafta ligde 19. golünü atan Milan Baros golcü bir takım dendiğinde tahtaya ilk yazılması gereken isim. Hakikaten muhteşem oynuyor Baros. İlk geldiğinde lig uzmanları ve Galatasaray taraftarları arasında isminin adamı olmadığı, 10 gol atarsa iyi bir sezon geçirmiş sayılabileceği görüşü hakimdi. Uzun süre golcü kimliğiyle daha çok öne çıkan, İspanya liginin iyi forvetlerinden Ricardo Oliveria'yla ilgilenip son anda Baros gelince insanlar memnun olsa da kafalarında soru işaretleri yok değildi. Ben iyimser taraftaydım bu tartışmalar sırasında, ligde ilk sezonu için başarı kıstasını 15 gol olarak belirlemiştim kafamda. Ancak Baros hemen herkesi attığı gollerle susturmayı başardı, Galatasaray'ın forvetleri arasında sıralama yaparken 1-Nonda, 2-Ümit, 3-Baros diyenlerin elindeki tek argüman fazlaca gördüğü sarı kartları kaldı. Çok sevdiğim bir oyuncu Baros, umarım Galatasaray'da bir-iki sezon daha izleyebiliriz onu.
Bu sezonun ortaya çıkardığı bir yıldız forvet daha vardı, o da Taner Gülleri'ydi hiç şüphesiz. Kocaelispor'u tek başına sırtladı uzun süre, normal şartlarda ligin dibine demir atması gereken takımını son haftalara kadar mücadelenin içinde tuttu. İşleri bu saatten sonra çok zor, hatta düştü bile diyebiliriz Kocaeli için ancak geriye bir yıldız bıraktıkları aşikar. Taner öylesine parladı ki bu sezon, eminim ki Mart ayındaki iki maç da İspanya olmasa milli takımda onurlandırılacaktı performansı. Beşiktaş maçının ilk dakikalarında ciddi bir sakatlık geçirip ameliyat oldu o da, geçmiş olsun diyelim Tabata'da olduğu gibi.
Ben yazarken yoruldum ama değdi gibi. Gerçekten kalburüstü bir 11 oldu bana göre, şu takım şampiyonluğa oynayamaz diyen yorumlarda bir adım öne çıksın. Belki orta sahanın ortasına bir takviye olabilir ama bu takım rahatlıkla zirveye oynar. Gollerinin toplamı 86 ediyor şimdiden, 27 haftada bu kadar gol atıp şampiyon olamayan bir takım var mı acaba?
4 yorum:
güzel takım olmuş :)
Tayfun Cora'nın pek performanstan değil esasında.
Sürekli ileri çıkan bir bek olmasından ve boyunun uzunluğuyla da duran toplardan çok gol bulabiliyor.
Ceza alanında kendisini unutturabiliyor ve sürekli ileri çıkıyor.
Ama o gol atacak diye alanını boşalttığı için çok gol yediğide oldu Trabzonspor'un...
Küçük bir ekleme daha...
Bülent Kocabey'i ön libero olarak değerlendirmek bence yanlış.
Genelde ortasaha da ofansif olarak görev yapan bir adam.
Bazen sol açık oynadığı da oldu.
takımın çoğu penaltıcı yalnız. penaltı olduğunda 7-8 kişi gider topun başına.
yaptıran mı kullansın ne!?
Yorum Gönder