İki gündür kafamda dönüp dolaşan bütün hesaplar gelen bir haberle çöpü boylamış durumda. Lincoln yine, yeniden kenarda, son lig golünü 15 Mart 2008'de atmış olan Ümit Karan takımın gol umudu olarak sahada! Kaptan bu sefer uzatmaları oynuyor bu inadında, Ümit alışılageldik performanslarından birini ortaya koyar, maç da Galatasaray aleyhine gelişirse taraftarın ne yönde tepki vereceğini kestiremiyorum, Kaptanın taraftarın gönlündeki kredisi bile yeterli olmayabilir bu sefer, Lincoln'ü bitireceğim derken yıllardır beklediği teknik direktörlük kariyerini de bitirebilir. Biricik dostu Hakan Ünsal'ın yanında bulabilir kendini sonra.
Ümit'in ilk 11'de olmasının hiçbir ama hiçbir mantıklı açıklaması olduğuna inanmıyorum, inanmam da mümkün değil. Bu sebeple mavi ekran vermemek için takımın geri kalanına göz atalım en iyisi biz. Defansta değişik bir tercih görüyoruz, İspanya maçları da dahil olmak üzere Emre Aşık'ın göbekteki partneri olarak gördüğümüz Hakan Balta sol bekte yerine dönecek gibi, ortada ise Mehmet Topal oynayacak. Genel olarak bunun riskli bir tercih olduğu konusunda bir görüş birliği var ama ben bu tercihin Volkan Yaman'lı bir defans düzeninden daha riskli bir düzen olduğuna inanmıyorum. Gerekirse maçın ilerleyen dakikalarında Topal'ı öne çıkarıp baskı kurabilmek adına da saha içi hamle yapma şansını veriyor Kaptana bu tercih. Riskli bir tercih midir, evet öyledir ama eldeki malzemeyle sol kanadı tamamen riske etmektense bu tip bir düzeni daha mantıklı bulduğumu tekrarlayayım. Mehmet Topal yetenek ve fiziksel kabiliyet olarak stoper oynamaya yatkın bir oyuncu, oyunun ilk bölümünde sırıtmazsa gerisini getirecektir.
Galatasaray'ın takım performansını doğrudan etkileyecek adamlar belli; Kewell, Baros, en fazla da Arda. Arda'nın pozisyon yaratma becerisi Galatasaray'ın hücum aksiyonlarına doğrudan etki edecektir, hele ki Lincoln kenardayken. Onun bölgesini savunan Gökhan Gönül'ün bindirme sayısını aza indirgemesi de maçın kilit noktalarından biri olacaktır. Baros bu ligin son yıllarda gördüğü en üst düzey santrafor performansını ortaya koyuyor, son maçlarda da Galatasaray'ın en önemli kozu durumunda. Lugano'yla birebir oynacaktır muhtemelen, bu ikilinin karşılaşması da Arda-Gönül kadar kritik bir eşleşme.
Lincoln'ün Fenerbahçe'deki muadili Alex sakatlık sebebiyle bu derbide de oynayamayacak. Geçtiğimiz derbide bir Galatasaraylı olarak duran toplarda rahat edeceğimizi düşünmüştüm onun yokluğunda, Kadıköy'de ipimizi çeken yine duran toplar olmuştu. O yüzden bu konuda fazla iddialı konuşmamak gerek. Fenerbahçe'nin yumuşak karnı Semih ve Güiza ikilisinin arkasında oynayacak ikilinin performansı olacak. Lig boyunca Fenerbahçe'nin en büyük sorunu bu oldu zaten, bu maçta da farklı olmayacaktır. Fenerbahçe lehine bir sonuç gelişmesi için ekstra performans göstermesi gerekir bu maçta.
Hedef maçlarda iki takımın da genel görüntüsünden uzaklaşıp kapasitelerine yakın bir oyun ortaya koyabildiklerini biliyoruz, bu yüzden iki takımdan da kısır bir futbol beklemediğimi söylemeliyim. Sert takımlara karşı ortaya çıkan defolar iki takımın da bu bölgede fizik güç ve caydırıcılık olarak üst düzey olmamasından dolayı göze batmayacaktır bu maçta. Güzide medyamız buna genelde maç seçmek der ama işin aslı bana göre orta sahada yenilen baskıyla alakalı. Küme düşme hattından bir türlü uzaklaşamayan Eskişehirspor'un iki maçı da domine etmesinin sebebi de tam olarak buydu, yoksa iki takımın diğer maçlardan eksik bir konsantrasyonla çıktığını söylemek fazla yüzeysel olur.
Geçen hafta da söylemiştik, bu maç artık iki takımdan birinin elenmesi demek. Kazanın kurtulacağı, güzel günlere ereceği gibi bir yanlış bir algının da oluşmaması gerekiyor ayrıca. Derbiler koşullardan bağımsız olarak her zaman kendi içinde ayrı bir öneme sahip olmuştur ama bunu ayrıca değerlendirmek gerekir. Derbi heyecanı ile koşulları yanlış okuyup yanlış sonuçlar çıkarmamak lazım. Eğer bu iki takımın hedefi şampiyonluk ya da ikincilik ise bu maç bu takımlar için asla bir final maçı değildir, sadece bir başlangıç fırsatıdır. Bu fırsatı kim değerlendirir, kazanan gerisini getirebilir mi, bunların cevabını ancak saha içinde görebiliriz. Benim favorimi soracak olursanız bu maç özelinde Galatasaray'dır ama daha fazlasını söyleyebilmek için fazlasıyla erken. Bu fotoğrafı fazlaca kullanıyorum bu sıra, farkındayım ama durumu bundan iyi ifade eden bir fotoğraf da bulabilmiş değilim. Bu gidişle daha sıkça göreceğiz bu ikiliyi blogda...
0 yorum:
Yorum Gönder