Galatasaray Kongresi: Karanlık Çağ Sonrası Adnan Polat

Bundan tam iki sene önce kongre sürecini izlerken kendi adıma Galatasaray'ı bundan sonra hayatımda nasıl konumlandıracağımın da belirlenmesini bekliyordum adeta. Özhan Canaydın'ın bir kez daha seçilmesi halinde Galatasaray'la olan bütün ilişiğimi kesecek ve sevgisini içine atarak takımını göz ucuyla gazetelerden takip eden birisi olacaktım. Manchester United zaferiyle başlayan ve erken çocukluğuma damga vuran Avrupa başarıları dönemi sonrası göreve gelen Canaydın, 6 sene gibi aslında kısa bir sürede ben de dahil olmak üzere 5 yaşındaki çocuktan 70 yaşındaki adama kadar her Galatasaraylıya "bu da olamaz artık" dedirten akıl almaz bir süreç yaşatmıştır, bizi her yeni doğan güne yeni bir fiyaskoyla karşılamaya alıştırmıştır. On yıllar boyu derinden derine işlediği kongrenin büyük desteğiyle göreve gelmesini anlayabilirdik belki, meşhur "üç yıldız" ve "10 yılda 7 lig şampiyonluğu, 3 Avrupa kupası" vaadleri de sadece kongre üyelerini değil taraftarı da etkilemişti fakat ikinci ve üçüncü seçimlerde tekrar büyük oy farklarıyla seçimleri kazanması şu gün dahi aklımın aldığı bir durum değildir, rasyonelliğe aykırıydı çünkü. Bu sebeple şu gün dahi başkanlık seçimlerine normal yaklaşabildiğimi söylemek zor. Bu seçimlerde başkanı belirleyecek kongreyle binbir türlü rezilliğe rağmen Canaydın'ı iki kez daha başkan seçen, aday olabilse muhtemelen bir kez daha seçecek kongre aynı kongre. Ben bundan 20, belki de 30 yıl sonra oğlumun "o günlerde siz ne yaptınız baba?" sorusuna nasıl cevap vereceğimi düşünedurayım, bir başka Galatasaray kongresi kapıyı çalmış durumda çoktan.

İşte böyle bir dönemin ardından gelen ilk başkan oldu Adnan Polat. Taraftarla Galatasaray'ı yönetecekleri belirleyenler arasında derinleşen bu kamplaşma ortamında çok zorlu bir görevi vardı. Hem taraftarların yaşadığı aidiyet sorunu, hem biraz da zorunluluk sebebiyle onun seçilmesini içini sindiremeyen radikal muhalifler onun için belki en önemli sınavdı. En ufak bir falsosunun Canaydın mirasçıları tarafından kollandığı, kelle koltukta bir iki sene onu bekliyordu fakat ilk geldiği günle bugün arasındaki farkı düşününce bu süreci başarıyla yönettiğini görmemek için kör olmak lazım. Finans, futbol takımı vs vs. , bunlara hiç girmeden bile en başta taraftar yönetimi anlamında katettiği mesafe takdiri hak ediyor. Resmi sitenin düzenlenmesinin, GS Store'un beyaz atlet üstüne cümlecikler yazılan bir pazar tezgahı olmaktan çıkarılıp üzerine düşünülmüş koleksiyonlar ortaya konmasının bile daha geniş bakılan bir stratejinin ürünü olduğunu düşünüyorum. Şeytan ayrıntıda gizlidir ve Adnan Polat yönetimi hem taraftarı mutlu etmeye çalışmış, hem de kongredeki dengeleri fazlasıyla gözetmesini bilmiştir. Bu açıdan ilk 2 senelik dönemde doğru bir yaklaşım gösterdiğini düşünüyorum kendi adıma.
Adnan Polat'ın esas farklılık yarattığı nokta ise futbol şubesinin transfer stratejisini değiştirmesi oldu. Galatasaray, sanılanın aksine az para harcamıyordu transfere 2002 yılı sonrası, göze batacak oyuncular gelmediği için bugünden bakıldığında öyle gözükebilir ama Ali Lukunku transferinin hikayesi bile ciltlettirip Canaydın döneminde yapılanların neler olduğunu özetlemeye yetecektir. Burada değişen, şimdilerde kelimenin içi biraz boşalsa da vizyon oldu. Parayla değil, kendi markasıyla transfer yapmayı öğrendi Galatasaray. İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde başarısız bir dönem geçiren ancak kalitesi konusunda şüphe olmayan Harry Kewell ve Milan Baros'la başlayan bu değişim Abdul Kader Keita ve Elano transferleriyle devam etti. Bu değişim son ayağı ise devre arası transfer döneminde gelen Jo ve Gio'dur. Bu ikilinin farkı kalite olarak mevcut yabancılardan aşağı olmamalarının yanında birçok Türkiye Ligi tabusunu yıkacak kadar genç olmaları. Kongre üyesi olsam sırf şunun için bile oy verirdim açıkçası. Lakin bu dönemin ilk yarısında ortaya konulan felaket teknik heyet ve takım yönetimini atlamamak gerek, zaten bu dönemin eleştiriye açık, ender taraflarından birisidir. Başarısızlıktan ziyade teknik direktör kurumuna olan yaklaşımda büyük bir problem vardı ki idari anlamda Fenerbahçe'yi çekip çevirmesini iyi bilen Aziz Yıldırım'ın en büyük kusurudur bu aynı zamanda. Futbolu, saha içini yönetmede teknik heyetler yeterince güçlü olmazsa birbirini tekrar eden hatalara, dipsiz bir kuyuya düşer yönetimler. Bunun geç de olsa farkına varan Adnan Polat yönetimi de Frank Rijkaard'ı getirerek onun tereddütsüz arkasında durmasını bildi. Mevcut durum futbol şubesinde işlerin iyi gittiğini gösteriyor zaten. Tekrar seçim konusuna dönersek futbol şubesinde göülen esas problem ise Adnan Sezgin. Eğer Adnan Polat, geçmişe dayanan bu arkadaşlığı sebebiyle onun Futbol A.Ş başında kalmasında ısrarcı olursa seçimde hanesine büyük bir eksi yazdıracağını da biliyor olması lazım.

Aslında tüm bunlar bir kenara, bu seçimin ‘decider’ı olan şirket birleşmesinin gerçekleştirilmek üzere olması ayrı bir yana. Adnan Polat’ı bu seçimde güçlü kılan en önemli unsur 8 yılı aşkındır süren ve Galatasaray’ın geleceğini tehdit eden bir hâl alan halka arz modelinin şirket birleşmesi yoluyla düzeltilecek olması. Aslında bu konuyu başka bir platform için yazmıştım ama düzenleyip bloga koymak için vaktim olmadı, zamanı da kaçırınca tekrar yazmak istemedim. Öylesine kötü yönetilmiş bir süreç ki bu halka arz, eğer halledilebilirse Galatasaray Spor Kulübü tarihinin dönüm noktalarından birisi olacaktır, o kadar önemli bir konuydu bu şirket birleşmesi. SPK’yla uzun süredir yürütülen görüşmeler sonrası hisse başı 155,88’lik fiyattan birleşme izni alınması ve bunu gerçekleştirecek finansmanın da Denizbank önderliğindeki bir konsorsiyumla sağlanması Adnan Polat’ın seçimler öncesindeki en büyük kozu olarak gözüküyor.

Dibe vurmuş bir kulübe tekrar eski prestijini kazandırmak ve her gün yeni bir fiyaskoyla uyanmak yerine saha içini konuşabilecek duruma gelebilmiş olmak Adnan Polat dönemini özetler sanıyorum. Hataları, yanlış tercihleri elbette vardır fakat ilk dönemi sonrası değişecek bir Galatasaray Başkanı profili çizmediği aşikar Polat’ın. Diğer aday Adnan Öztürk’ü ise ayrı ele almak gerek, o konuda da söyleyeceklerimiz olacak...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

5 yorum:

Sakuragi dedi ki...

Adnan öztürk'ün vaatleri özhan canaydın ile aynı..3 yılda avrupada ilk 10'a sokacakmış klübü çocuk olsa güler..EE otada bir plan yok..3 kişi ile anlşamış bunlardan birisi futbol aş'nin başına geçecekmiş felan bunlar hep göz boyama..

riva'yı satmam diyor..ama bi yandan da kalkıp pişkin pişkin galatasaray adası gereksiz diyor..yani arkadaş riva'yı satmıcak adayı satacak..çok akıllısın be..

Maalesef liseci zihniyet devreye girmeye başladı gene..bunların 2 sene önce gıkı çıkmıyodu ..ee klüpde borç diz boyu ,takım zor durumda kimse taşın altına elini koymuyodu..ne zamanki adnan polat mali disiplini sağladı , bitmeyen projeleri bitirdi bunlar hemen cik cik ötmeye başladılar..

Adnan öztürk " zihniyet'in maşası " ..hani bizi 10 yıl geri götürüp , avrupa devinden sıradan takım haline sokan "zihniyet"'in..


Bir paragrafda faruk süren adındaki adama açmak lazım..Onun derdide efsane başkan isminin gitmesini engellemek ..Çok belli.Diyorki adnan polat2 yılda müthiş borca soktu klübü..Adama derlerki sen değilmiydin 4 yılda borçsuz klübü bu hale getiren be adam..

Adnan polat'dan başkası seçilirse liseci zihniyet dahada tutulmaz..

Herhalde bu gidişle bizde manchester taraftarı gibi bi Galatasaray FC kurarız..

Biraz sert oldu ama şu takımı , şu gidişi bile kendi çıkarları için engellemeye çalışanları görünce sinirlenmemek elde değil..

Gala's dedi ki...

Adnan Öztürk çok iyi Galatasaraylıysa 2 sene önce talip olacaktı bu göreve. Adnan polat o zor dönemde görevi üstlendi ve beklentinin üstünde işler yaptı. Çok da başarılı oldu. Bunu görenler için Galatasaray artık bulunmaz nimet. Hemen talip oldular. Cefasını polat çeksin sefasını öztürk. Oldu..

Kırmızıcıyız...

Seyyid Ali dedi ki...

Şuan hasat mevsimi ve bunun paylaşılması sorunu var.Adnan Polat Alp Yalman döneminden sonra pek çok kez davet edilmesine rağmen Galatasaray'ın maddi durumları ve kendi şirketindeki görevi bahanesiyle hiç birini kabul etmedi.
Ne zaman ki Aslantepe ve Riva'nın ilk filizleri ortaya çıktı ve de Özhan Canaydın'ın bırakacağı belli oldu o zaman görevi kabul etti.Kendisi inşaat işini iyi bildiği için Riva'da söz sahibi olmak istiyordu.
Özhan Canaydın yerini Polat'a bırakırken yönetimde kendi ekibinden de Mehmet Helvacı'yı en önemli konuma koydurdu;Polat çok istemesine rağmen Şardan'ı 2. plana atmak durumunda kaldı.
2 senelik süreçte gelinen nokta pek çok açıdan olumlu ve maddi açıdan da 5 sen sonra artı durumlara geçilebilecek durumda.
Canaydın zamanla etkisini kaybetti ve artık karşısında çok güçlü bir Polat var.Şuan Adnan Öztürk aslında bir kukla adaydır; yıpranmamış ve kaybedecek çok şeyi olmayan biridir.Camia bilir ki as başkan yada benzer pozisyonda tecrübesi olmayan hiçbir kişi başkan olmaz, hatta Galatasaray'da aday olunmaz aday gösterilir.
Bu teamüllere rağmen ortaya atılmasında sebep ve bazılarınca da dile getirilen ortak liste oluşturmak ve Adnan Polat'ın yönetimine kişiler sokmaktır.
Uzun dönemdir kongreleri izlerim, bu kadar yıkıcı eleştiriler yapan ve vizyonsuz programla ortaya çıkan aday görmedim.Canaydın döneminde fahiş hatalar bile her kongre öncesinde düzeltilebilir başlığı altına sineye çekildi.
Gelenek olan mevcut yönetime yapacağı icraatler için tekrar 2 sene verilmesi bu kongrede de gerçekleşecektir.Umarım Adnan Öztürk küskünlerin piyonu olarak imajını daha fazla zedelemez; ileride muhtemel başkanlık şansını da bitirmez.

kupabizim.blogspot dedi ki...

Adnan Polat 16 ayda 4 hoca ile çalışmak gibi bir skandala imza attı.

Geçen yıl Federasyon ile kavga etti. Tezgah var açıklaması, çözülemeyen Lincoln sorunu ve lig beşinciliği.

Şampiyonlar Ligine S.Bükreş gibi bir takıma elenerek katılamadık.

2 yıl üstüste şampiyonlar ligi dışında kalmanın maliyeti 30-40 M Euro.

BJK'ta yıllık 500.000 TL artı maç başı oynayan G.Zan için yıllık 2 M Euro ödemek nasıl izah edilebilir?

Aslantepe eski yönetimin projesi. GS Bonus konusunda ise önce Fenerbahçe kartını çıkardı biz ise iyi bir pazarlama stratejisi izledik.

2 yıl içinde Galatasaray'ın borçları artmıştır.

Eğer gelir tablosunda ticari zarar oluşursa ya özkaynaklarını satman (Riva) ya gelecekteki gelirlerini kırdırman (stad gelirleri) ya da yabancı kaynak (banka kredisi) bulman gerekir. Mali durum 2 yıl öncesinde daha iyi değildir. Kulüp daha borçludur düzlüğe çıkma gibi bir şey söz konusu değil.

Bütün bunları niye yazdım?

Adnan Polat eleştirilemez bir başkan değil. İlk aklıma gelenleri yazdım ne kadar da çok eleştirilecek yanı varmış. Adnan Sezgin'in ise Galatasaray'ın kapısından içeri girmemesi lazım mesela bunu atlamışım.

Önemli olan olaylara nasıl yaklaştığımız. İki adayı da tarafsız bir şekilde değerlendirmek gerekir. Adnan Polat, Adnan Sezgin ile çalışmayı düşünürken Adnan Öztürk, Peter ile anlaştı.

Ne Adnan Polat'ı tanrılaştıralım ne de Adnan Öztürk'ü Özhan Canaydın dönemini yeniden yaşatacak bir insan olarak değerlendirelim. İkisi de çok değerli Galatasaray'lı büyüklerimiz.

1989 yılında Prekazi'nin Monaco'ya attığı golle başlamıştı Galatasaray aşkım. O günden bu yana hep gurur duydum. Bu kadar vizyon sahibi değerli insanlarımız varken seçimlere umutla bakmalıyız.

Taraftarda Adnan Öztürk seçilirse Canaydın dönemi geri gelecek gibi bir düşünce hakim. O dönem bitti. Bir daha yaşanmamak üzere kapandı.

Ben iki adaydan da taraf değilim. Benim tarafım sarı-kırmızı.

Adnan Öztürk eleştirisi yapmamışsın diyebilirsiniz. Muhalefetin avantajı burada. Nasıl eleştirebiliriz ki? Henüz tam anlamıyla projelerini anlatmadı. Yarın lansmanda öğrenince birşeyler yazarız artık.

Saygılarımla.

dr_serhan dedi ki...

sadece futbol bazında bakmamak lazım tabi...diğer spor dallarında da klubumuz çok iyi başarılar almıştır bayan basket takımı avrupa şampiyonu olmuştur tekerlikli sandalye takımımız 2 defa kıtalararası şampiyon olmuştur...ticaret konusunda da çok büyük atılımlarda bulunmuştur gs mobile gsbonus gstv gibi atılımlar yapmıştır...bunlar hiç yabana atılacak şeyler değildir...

Related Posts with Thumbnails