Galatasaray 4-1 Kasımpaşa || Eve Dönüş...

Uzun süredir bu kadar heyecanla beklediğim bir lig maçı olmamıştı sanırım. Kasımpaşa'yı da zaman zaman canlı izleme şansına sahip olduğumdan, son dönemdeki form grafiklerinin tesadüf olmadığını bildiğimden Galatasaray-Kasımpaşa maçı benim için daha da ilgi çekici oldu. Bu beklentilerimin sahada karşılığını görmek de ayrıca sevindiriciydi. Taraflı, tarafsız herkes güzel bir oyun ve bolca pozisyon izlediler. Bu açıdan skordan bağımsız olarak iki takıma da teşekkür etmem gerek.

Yılmaz Vural, Kasımpaşa'daki görevine yeni başladığı dönemde Galatasaray'la karşı karşıya gelmiş ve hakem İlker Meral'in kötü performansının da desteğini alarak Galatasaray'a ecel terleri döktürmüşlerdi. İşte o Kasımpaşa'nın o günden maç öncesine kadar ligde aldığı yenilgi sayısı sadece ikiydi ve ligin en golcü takımlarından biri haline gelmişlerdi. Bu dönüşümün laf ola, beri gele bir şey olmadığı, oyuncu kalitesinden de bağımsız bit futbol oynattığı açıkça görülüyordu. Klasik baklavalı 4-4-2 oynayan ve temel prensipleri ayağa pas olan bir sistem takımına evrildiler ve her geçen gün üzerine koyuyor bu takım. Üstüne üstlük bu yapıda farklılaşan, yeni bir kimlik kazanan Yekta Kurtuluş gibi bir oyuncuya da sahipler. Bu sebepler dahi maçın Sami Yen'de oynanan bir Galatasaray maçı olması dışında bu karşılaşmayı izlemek için yeterli sebepler.

Biraz geç de olsa stadyuma adım attığımda tören bitmiş, maç başlamak üzereydi. Zaten yerime yerleşip şöyle ağız tadıyla maça bakamadan Kasımpaşa'nın ofsayt nedeniyle iptal edilen pozisyonu geldi. Şu Kasımpaşa kadrosunda hangi oyuncu gereksiz deseniz hiç düşünmeden Emre Toraman ismini verirdim maç öncesi, sırf golü kendi hanesine yazdırmak uğruna takımını golden etmesi akıl alır gibi değildi. Bir de ofsayt olabileceğinin aklının ucundan dahi geçmemesi de ayrı bir komedi. Kasımpaşa'nın hücum aksiyonlarında önemli bir rol sahibi olan Yekta'nın ceza sahası koşularından birini yapıp topu kaleye ittirmesi işten bile değildi halbuki, zaten 35 numaralı Yekta da aklınca gole sevinen Emre Toraman'a tepki gösteriyordu o sırada.

Galatasaray'da iseAtletico maçının yarattığı hayal kırıklığına rağmen Fenerbahçe'nin Olimpiyat'tan çıkamadığı haberi üzüntü yerini teselli ikramiyesini kazanma ümitlerine bırakmıştı.Alışılmış düzenin dışına çıkmamakla birlikte Sabri'nin dönüşü, Balta'nın yokluğu sebebiyle sol arkada Caner'in tercih edilmesi Galatasaray'ı ofansif bir yapıyla sahada bulunmasını sağlıyordu. Önde Gio, Jo ve Keita, arkalarında Elano'nun rolüne yaklaşmış olan Arda Turan ve onu tamamlayan Ayhan* ve Topal. Defansın ortasını ise Servet ve Neill kapatıyordu. Rakibin pasla beraber Galatasaray yarı sahasına inebiliyor olması denk bir rakip karşısında daha verimli oynayan bu forvet hattının da işine geldi açıkçası, maç boyu muhteşem oynayan Jo'nun ideal bir senaryoda hücuma orta sahadan destek vermesi gereken Arda'ya indirdiği topla golü de buldu Galatasaray. Jo'nun ön alanda merkez forvet rolünü çok iyi doldurduğu, yanındaki arkadaşlarını bir seviye üste çektiği çok net gözüküyordu maçta, pas alışverişleri, driplingleri, şut denemeleri harikaydı, hemen hemen hiçbir yanlış tercihini hatırlamıyorum. Türk futbolunun pek alışık olmadığı türden teknik ve uzun bir santrafor Jo, topu o kadar rahat tutup arkadaşlarına iletiyor ki. Opsiyon tartışmaları epey dolaşmıştı transfer olduğu dönemde. Sezon sonu onu takımda tutabilecek bir anlaşma vardır diye ummaya başladım şimdiden. Belki bu sene olmadı ama Şampiyonlar Ligi'nde oynayan bir Galatasaray'ın forvet hattında yer alması gereken bir isim Jo.

Jo, Galatasaray formasıyla çıktığı ilk maç olan Gaziantepspor karşılaşmasında aldığı kısa süreye rağmen zaten çok üst düzeyde bir adam olduğunu, oynadığı takdirde büyük işler yapacağını belli etmişti. Son devre arası transferi Giovani dos Santos'un ise büyük yetenek olmasına rağmen hemen katkı verip vermeyeceği, ayrı kaldığı üst düzey futbola Türkiye'de uyum sağlayıp sağlamayacağı merak konusuydu. Giovani, Galatasaray kulübünün beklentilerine ilk kez bu kadar net bir karşılık verdi, Kasımpaşa maçı hatırlanacaksa daha çok Gio'nun gerçek anlamda takıma girişi ve elbette Keita'nın akıl almaz golüyle hatırlanacak. Tribünler de bunun farkında olacak ki ilk kez Giovani dos Santos sesleriyle inledi Sami Yen. Elano da benzer bir süreçten geçti, umarım o da Elano gibi vites yükselterek devam eder sezonun geri kalanında.

Arda Turan, Abdul Kader Keita, Lucas Neill. Aslında üstüne konuşulacak daha çok isim var ama Kasımpaşalı Yekta Kurtuluş'u da buraya yazmazsak hem ona, hem de Kasımpaşa'nın ortaya koyduğu bence iyi futbola haksızlık olur. Gaziantepspor maçı özelinde ondan uzun uzun bahsetmek istiyordum ama bu haftaki yoğunluğum o maçı yazmama bir türlü fırsat vermedi. Hoş, bunu da gecikmeli yazıyoruz zaten. :) Mustafa Sarp'ı Galatasaray rotasyonunda tercih edilir kılan belli başlı özellikler sayıyoruz sürekli, bunların başında koşuları ve gol sezileri geliyor. Kasımpaşa'nın forvet arkası Yekta için de aynı şeyleri söyleyebilmek mümkün. Üstelik Yekta'nın daha üstün özellikleri de mevcut. Sözleşmesinin bittiğini de kenara not düşelim, kendisi hakkında uzun bir yazmak istiyorum çünkü.
Galatasaray, rakibinin de katkısıyla güzel bir futbol ziyafeti koydu ortaya, sezon başından bu yana en önemli rakip görüntüsündeki Fenerbahçe'nin de düşüşünü sürdürmesiyle bir anda farkı 5'e çıkardı. Arada Sivasspor'u 3-0'la geçen Bursaspor var elbette, maç eksiğiyle dört puan fark var Galatasaray'la. 10 marttaki Kasımpaşa-Bursaspor erteleme maçı da şimdiden programımıza dahil oldu bu sebeple, hem rakiplerden birini canlı izlemek, hem de güzel futbol görebilmek için...

*El alışkanlığıyla Sarp yazmışım. Ayhan olacak elbette...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

21 yorum:

os dedi ki...

Babam gelip, Jo'yu yıllar önce kiliseye bıraktık, o senin kardeşin dese inanırım.
O derece ısındım şu adama yemin ediyorum.

Unknown dedi ki...

Macta Mustafa Sarp degil Ayhan ilk onbirde basladi. Gerci sende haklisin Ayhan vasati asipta kendini belli edemedeki farkedilsin:)

pclion dedi ki...

İbrahim (abi, opsiyonel), düzelttim. El alışkanlığı...

Nevzat dedi ki...

Keita muhtesem bir gol atti.
Ama bazen biraz fazla bencil oluyor. Pas verecegi yerde sut cekiyor.

Plaseyi Hanri Gibi Vuruyorum dedi ki...

Tamamen katıldığım bir yazı olmuş. Özellikle Yekta'nın kontratının bitecek olması çok iyi. Golden sonra sevinmeyişi, Ali Sami Yen Stadı'nın atmosterini övmesi vs. bir Galatasaray'lılığı var gibi.:)

Bu arada blogumuza bekleriz.:D

http://plaseyihanrigibivuruyorum.blogspot.com/

Adsız dedi ki...

Uğur bey sizce Jo'yu alma şansımız nedir? Kendiside "Kısa bir süreliğine buradayım." demiş sanırım bir röportajında. Hem çok genç hem de çok çok üst düzey bir oyuncu, onun için çok sevdiğim Baros'tan bile vazgeçerim, ama sanırım bizimle kalması çok çok zor...

Z dedi ki...

Yekta'nın bir yakını olarak şunu diyebilirim ki,kanı sarı-kırmzı akmaktadir.Bu arada sözleşmesinin mayıs 2011 e kadar yenilendiğini sanırım bilmiyorsunuz...

pclion dedi ki...

Adsız, elbette kolay değil ama City'deki forvet bolluğunu düşünürsek olmayacak iş olarak da görmemek lazım.

Denizcan, bunu ilk defa senden duydum. Kasımpaşa maçlarını sıkı takip eden arkadaşlarım da var, ben de arada giderim ama uzun süredir sözleşmesi bitiyor diye biliyorum ben. TFF kayıtlarına göre de öyle. Prensip anlaşması varsa onu bilemem tabii, dediğin gibiyse önemli haber bu...

ugur senel dedi ki...

daha önceki iddalarımı geri cekmek durumundayım keza orta göbekde en azından kötünün iyisi durumunda olan topal-ayhan ikilisi kasımpaşa macı temposunda oynamaya devam ederlerse vede mustafa sarp gibi bir futbol fakiri bir daha asla ilk 11de olmassa daha önce iddia ettiğim gibi lige havlu atmaz vede şampiyonluğu kovalar diyorum.. kasımpaşa macının en önemli detayınında orta göbekdeki ayhanın vasat oyununa rağmen hatlar arasındaki iletişimi sağlamasıdır ,onun dışında gio,sabri,jo ayrı bir tad verdi..

brs dedi ki...

keıta cok sevdıgımı belırteyım once ama cok fazla bencıl olmaya basladı ıkı mactır yaınnda bombos admlar dururken sıfırdan kaleye vuruyo bu takımı kotu etkıleyebılır umarım bole bısey oolmaz saygılar

Sinan Berk dedi ki...

maç bileti yarışmasının akıbeti hakkında bilgi verirseniz sevinirim , pclion@hotmail.com a mail attım ama görmediniz sanırım

Adsız dedi ki...

Ayhan gayet iyi oynadı.:)

oasisi dedi ki...

Keşke Jo'yu alabilsek.O boyuna rağmen bileklerine çok hakim.İbrahimovie'e benzetiyorum.

pclion dedi ki...

Sinan, akıbet derken? İlk yazan arkadaşlarımız bileti kazananlar oldular, kendileri de benle temasa geçti ve isimleri bildirildi. Yoğunluktan yazamamıştım ilk seferde, üzerinden zaman geçince de gerek görmedim. İki gün olmuş maç olalı, biletlerin akıbeti nedir demenin alemi nedir bu saatten sonra?

Ayrıca biletler benim elime geçmiyor, ben sadece isim bildiriyorum, çok merak ediyorsan...

Sinan Berk dedi ki...

doğru cevap o mu bu mu diye kafayı yedik de evde kardeşimle ondan sordum akıbeti demem o sadece , herhangi bir art niyet yok yani.

Adsız dedi ki...

saygılar abi merkaımdan soruyorum . hangi gazetede çalışıyorsun?

Erdem Karakuş dedi ki...

Bence Jo'yu satmaz City, satsa da Jo gelmek istemeyebilir. Ama bir sene daha kiralanması herkesin işine gelebilir.

sahinkurt dedi ki...

eğer ardanın man.city e satıldığı haberleri doğru ise;seneye jo da gio da bizimle olacaktır diye tahmin ediyorum.

ama yine de,bekleyip görmek gerek.

pclion dedi ki...

Adsız, Taraf'ın spor servisinde çalışıyorum, yarı zamanlı...

excellence dedi ki...

Zaten senin gibi olaylara tarafsiz yaklasan birininde ayni sekilde olan Taraf gibi bir gazetede görev almasi mantikli.

Iyi bir gazetede calisiyorsun.
Basarilar.

Adsız dedi ki...

flying pis giydirmiş hacı. öldüm gülmekten

Related Posts with Thumbnails