Küçülürken Büyümeye Çalışmak & Galatasaray

Her futbol takımının belli bir maaş ve transfer bütçesi var, bunun sezondan sezona farklılık göstermesi, zaman zaman azaltılması da mümkün. Geçen sezon Fransa şampiyonu olan, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final gören Bordeaux'nun Avrupa kupaları dışında kalması sebebiyle transfer bütçesini "sıfır" olarak açıklaması ise tam da buna örnek.

Galatasaray da benzer bir yoldan geçiyor. Adnan Polat göreve geldiği günden bu yana agresif bir transfer politikası izledi ve çıtayı gittikçe yukarı taşıdı. Bu transferleri taraftar psikolojisiyle okuyarak sevinenlerin sayısı epey fazla olsa da beklentileri de yukarıya çeken bu transferlerin karşılığını Galatasaray alamamıştır, bu çok net. Galatasaray dört sezondur Şampiyonlar Ligi'ne katılamıyor, ligdeki son şampiyonluğu da 2007/08 sezonundaydı. İki senedir transfer sezonunu 10 milyon avronun üstünde eksiyle kapatan Galatasaray'da frene basıldı. Hem kadroyu mümkün olduğunca düzenlemek, hem de transfer bütçesini oluştururken dikkatli olmak şart.

Galatasaray'ın agresif transfer politikasının ilk ürünü Lincoln
Üç seneye yayabileceğimiz ve büyük ölçüde başarısız olan transfer politikasını düzeltme hareketinde şirket birleşmesinin de büyük payı var ancak bunu yaparken de şuursuzca küçülmemek gerekiyor. Maaş tavanı 3 milyon avroyu bulmuş, her sene 10-15 milyon avro bonservis bedeli ödeyip hiçbir şey kazanmayan yapıdan denk bir transfer bütçesine geçmek zor iş ve kadro kalitesinden taviz vermeden bunu gerçekleştirmek hakikaten zor.

Galatasaray'ın elini mali anlamda rahatlatacak üç oyuncu vardı sezon sonunda. Arda Turan, Kader Keita ve Elano. Bu üç oyuncudan bir ya da ikisinin gönderilip kadroyu yeniden yapılandırırken bu paranın kullanılacağını düşüncesi Mehmet Helvacı'nın açıklamalarının alt metinlerinden çıkarılabiliyordu. 4 Haziran tarihli Galatasaray'ın Transfer Bütçesi &Stratejisi yazımdan alıntı yapacak olursak;


Bu sebeple Keita'nın Al Sadd'a satışı pek de sürpriz sayılmaz. Yine olay taraftar algısı meselesine geliyor ama Al Sadd'ın 10 yılda bir gelecek cinsten teklifine Galatasaray'ın şu şartlarda hayır demesi imkansızdır. Göreve geldiğinden beri popülist bir transfer politikası izleyen Adnan Polat'ın elindeki en gösterişli adamı göndermesinin bir sebebi olsa gerek. Al Sadd, Keita için 8.2 milyon avro nakit para teklif etti, bunun da üzerine Lyon'a ödenecek yaklaşık 3 milyon avroyu bulan son taksiti de üstlenmeyi taahhüt etti. Keita'yı bu noktada tutmak ve tutmamak bir tercihti ama bence Adnan Polat'ın kendisiyle çelişerek verdiği bu karar Galatasaray'ın yararınadır.
Oyuncu             Bonservis           Yıllık Ücret
Kader Keita   8 milyon avro      2.2 milyon avro
Serdar Özkan      Yok               700 bin avro*
Pino                3 milyon avro      900 bin avro*

*Tahmini maç başı ücretler dahil

Bu sabah Juan Pablo Pino'nun transfer detayları borsaya bildirildi. Yukarıda verdiğim tabloda da görüldüğü üzere Monaco'ya ödenecek bonservis bedeli 3 milyon avro. Pino ise 600 bin avro garanti ücretin yanı sıra maç başına 10 bin avro kazanacak ki 30 maça çıksa yıllık ücreti 900 bin avroya gelir demek bu. İyi ya da kötü yorumu yapmadan önce şu tespiti yapmak gerekir ki Galatasaray kadroda ve maaş bütçesinde küçülmeye gidiyor. Keita'nın yerini doldurmaya çalışacak olan Serdar Özkan ve Pino'nun toplam yıllık ücretinin Keita'nınkinden daha az olması toplamda bir karara işaret eder.

Bütçe olarak küçülmek de en az büyümek kadar zorlu bir iş, üstelik büyümenin getirdiği suni destekten de yoksun olunduğundan kulüp yönetimlerinin eli daha da zayıf oluyor. Üstelik konjonktür de buna çok müsait değil. Taraftarın şampiyonluk beklentisini bir kenara koysak bile ekonomik anlamda Türkiye Ligi şampiyonluğuna takımın şiddetle ihtiyacı var. Yayın ihalesi gelirlerinin neredeyse ikiye katlanması Süper Lig şampiyonluğunu daha değerli kılmasının yanı sıra bir önceki sene devreye giren ve ligin ekonomik anlamda en güçlü iki ekibi Galatasaray ve Fenerbahçe'nin henüz faydalanamadığı Şampiyonlar Ligi gelirlerine tek başına ortak olma piyangosu bu ikili arasındaki dengeyi bir anda bozabilir. Galatasaray ve Fenerbahçe bu açıdan gizli de bir yarış içinde aslında.

Kısaca özetlemek gerekirse (özet geç seslerini duyabiliyorum) Galatasaray hem kısa vadede bütçesini iyi ayarlamak, hem kadrosunu güçlendirmek hem de yeni stadyuma geçiş öncesinde taraftarın gönlünü hoş tutmak zorunda. İşlerin bu seneye birikmesinde yönetimin de payı ziyadesiyle büyük ama vay efendim niye Keita gider, 5 tane box to box lazım demeden önce Galatasaray şartlarını iyi okumak ve günlük hesaplardan kurtulmak gerekiyor. Başarısızlık öngörüsünde bulunulacaksa da önce kadronun şekillenmesini beklemek bence en doğrusu...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

14 yorum:

la noyée dedi ki...

2 senedir yüksek fiyatlara alınıp boş çıkan adamları gördükçe, bu politikanın, yani az ücretle iyi adamlar alabilme durumunun gayet güzel olduğunu düşünüyorum. keita denilen adam asla vazgeçilmez bir süper star değildi. kaldı ki asy dışında maçlarda oynamıyordu. iyiydi güzeldi ama dediğim gibi vazgeçilmez değil. bu adamı 8 milyon euro üstüne satıp, onun kanadını 2 oyuncu ile doldurup üstüne bir de toplamda 5 milyon euro kar etmek bence mantıklı. he tabi diğer satılan oyuncuları da düşünürsek galatasaray ın yaklaşık bi 10 milyon euroluk karı var. bu paraya 2 tane oyuncu alsalar yeter. yani maddi olarak zararda bitirmeden, geçen seneden çok daha kaliteli bir kadro oluşturulması durumu var ortada.

Spooky dedi ki...

Küçülürken yerli oyuncular üzerinden de bir yenilenmeye gidildi ve bence çok yerinde isimlerle anlaşıldı, riskler alında; fakat daha önce izlenen agresif transfer politakasına esas bu sene ihtiyaç var. demek istediğim lincoln, elano değil ama orta sahayı toparlayacak iki isim. orta saha adına bir pino riskini daha kaldıramaz takım. emre çolak, musa çağıran zaten soru işareti. cana-arda ikilisinin yanına gelecek adam sezonu etkileyebilir.

statü farklı olsa şampiyon olmayalım ama ŞL'ye gidelim derdim ama artık bu mümkün değil gibi. galatasaray'ın şampiyonlar ligine çok ihtiyacı var üstelik 1-2 yıl değil en az üç yıl katılmalı.

direkt gelirlerin dışında, başta stat olmak üzere bütün değerlerini pazarlamak için en büyük şans şampiyonlar ligi

brk dedi ki...

şöyle bir sorun ortaya çıkmıyor mu? şampiyon olmak için transfer yapmamız gerekmiyor mu? tamam bursa nasıl şampiyon oldu diyebilirsiniz ama o örnek bir kere olur bana göre. takım para kazanmak istiyorsa yüksek bonservis verdiği oyuncuların yaşına,popülerliğine bakmalı. elanoyu keita yı alan yönetim bunların 28 yaşında olduğunu 2 sene kimsenin o bonservisleri vermeyeceğini bilmiyor muydu ? bunu sormak lazım önce onlara bana göre tabi...

serdar dedi ki...

Çok doğru bir yorum bu. Hayatın gerçeklerine uymanın zamanı geldi. Galatasaray, kim ne derse desin mevcut mali yapıyla bu kadar pahalı oyuncuyu taşıyamaz. Küçülmek zorunda. Bunu yaparken kadro derinliğini azaltmak gerekiyor. Dolayısıyla alacağı oyuncuları ucuz ama devamlılığı olan oyunculardan seçmek zorunda. Otuz yaşını geçmiş bonservissiz oyuncu aldığınızda ucuz gibi görünüyor ama Kewell ve Baros örneklerinde olduğu gibi ek maliyet yükleniyorsunuz. Normalde Pino'nun tek alternatifini tutmanız yeterliyken Baros için iki alternatif tutmanız gerekiyor.

Tek endişem, Rijkaard gibi geniş kadrolarla oynamayı seven, yıldız oyuncu isteyen bir hocayla çalışıyor olmak.

Küçülme daha önce Lucescu zamanında denenen bir şeydi. O zaman taraftar ve medya baskısına dayanılamadı ve elde edilen mali disiplin Terim döneminde paramparça edildi. Gene böyle bir sürece girilirse UEFA kriterleri de bizi paramparça edecektir.

Galatasaray, benim bildiğim tarihinde ilk kez pozitif transfer bütçesi kullanıyor. Bu çok önemli bir şey ve altı yeterince çizilmiyor.

Galatasaray'ın bu süreçte yapamadığı şey ise politika. Taraftar desteği çok önemli diyoruz ama Fenerbahçe ile hazırlık maçı koymak önemli bir yanlış oldu bence. Fenerbahçe hazırlık kampında çok büyük darbe almıştı. Gazeteler manşetlerde onlarla uğraşmaya başlamıştı. Bir anda derbi maçı yaptınız ve yenildiniz. Üstüne taraftar ve Arda krizleri geldi ve rüzgar tersine döndü. Galatasaray'ın bu maça as kadrosuyla çıkamayacağı çoktan belliydi.

Şimdi sezona tartışılan bir takım olarak çıkıyorsunuz. Sürekli politik yanlışlar yapıyor, medya ve taraftarla polemiğe giriyorsunuz. Bu yanlışlar, taraftarın ve medyanın baştan negatif tavrına neden olacak. Küçülme esnasında destek sağlamak önemliyse bu süreci de iyi yönetmeniz gerekir.

Spooky dedi ki...

@brk
keita, elano gibi oyuncuları 25-26 yaşında almaya kalksan fiyatları 2 katı olur.

Koray Özdemir dedi ki...

Şampiyon olmak, başarılı olmak için kadro istikrarı şart. Galatasaray defans dörtlüsünü, ileri üç adamını koruyarak yeni bir yapılanmaya gitti. Mesele ortasahada bitiyor. Buradaki yapılanma naısl olacak. Bu işin kilit noktası. Ortasahada yerli rotasyonumuz dar. Ancak önümüzdeki bir iki yıl korunası bir kadro inşa edildi. Önümüzdeki yıl da yapılacak olan şey kadroyu koruyup üzerine bir iki oynama yapmak.

Trasnfere dayalı bir kulüp oldu çıktı Galatasaray ama harcanan onca paraya karşın geleceğe yatırım yapılmış bir kadro oluşturamadı. Bu yıl durum değişik. Takım gençleşti, Rijkaard oynatmak istediği futbola daha uygun oyuncular aldı. Ben kesinlikle başarılı olacağını düşünüyorum. Bu yıl çok umutluyum. Yeter ki ortasahamız aksamasın. Buraya yapılacak ortasaha transferi çok önemli.

brk dedi ki...

@spooky

illaki elonuyu al demiyorum ama o bonservis ve vereceğimiz yıllık ücretlere ilerde satışından kar yapma ihtimalin daha yüksek ve yaş olarak daha genç isimler bulunabilir.klüplerimiz sadece 2-3 menajerin oyuncularını almakla sınırlı kalmamalı. ayrıca yıllardır kendi kendime derim çıkıp açıklasınlar, mali durum kötü 2-3 yıl yeniden yapılanmamız gerek ebnce taraftarın çoğu anlayışla karşılar ama ligi uefa yı hepsini alıcaz dedikten sonra m.sarp ve ayhan orta sahasını görünce insan ister istemez transfer istiyor.

Mitya dedi ki...

Oncelikle Keita'nın gonderilmesi finansal açıdan bakmasak bile bence doğru bir hamleydi. Keita fiziğiyle bu ligde önemli bir oyuncuydu, ancak yaptığı abuk subuk hareketler ve takım oyunundan pek haberdar olmaması sebebiyle uzun vadede Galatasaray'ın ve Rijkaard'ın oynamak istediği futbolcu değildi. Takımın pas trafiğini baltalayan, bireysel olarak öne çıkmak isteyen bir adamdı; 4-3-3 oynamayı düsünen herhangi bir takımda bunlar makbul değil. Gerektiği zaman tempoyu düşürebilen, topla daha haşır neşir olan adamlara ihtiyaç var. Arda, hızlanmış bir Ozer, Kewell, Stoch daha çok uyuyorlar bu sisteme.

Geçen sene Aziz Yıldırım'ın üç sampiyonluk vaadiyle az dalga geçmedi çoğu Galatasaraylı, ne de olsa bu Fenerbahce'nin vizyonsuzluğunun bir göstergesiydi, Avrupa ikinci plandaydı, falan filan. Ancak adam akıllı bakıldığı zaman yeni düzenlemeyle birlikte şampiyonlar ligine katılmanın tek yolunun şampiyon olmaktan geçtiği düşünülünce, bu organizasyona çoğu zaman yalnızca tek temsilci gönderecek bir ülkede bu hakkı elde etmenin ne kadar önemli bir ekonomik güç yaratacağı aklı başında insanlar tarafından görülünce herhangi bir vizyon geliştirebilmek için artık Türkiye'de yalnızca ve yalnızca şampiyon olmak gerektiği anlaşılıyor. Zaten tam da bu yüzden geçen sene Fenerbahce sampiyonluga oldukca yakın oldugunda Galatasaray ve Besiktas tarafından öyle ya da böyle saldırılar başlamıştı. Sözün kısası şudur ki iki veya daha fazla üst üste şampiyon olacak takım diğer rakiplerinin fersah fersah önüne geçecektir. 2012'de yürürlüğe girecek yeni ekonomik düzenlemeler de durumun ciddiyetini artırıyor.

Galatasaray'ın ne olursa olsun fazla da küçülmemesi gerekiyor - orta sahaya mutlaka Kallstrom stilinde en az bir oyuncu bulması gerek. Ustelik rotasyon olarak gecen seneden de kısıtlı bir kadro soz konusu. Zamanında Fenerbahce Kemal Aslan, Ali Bilgin, Vederson gibi kadroda şişkinlik ve yanılsama yaratan oyunculardan kopamadığı için son derece yetersiz bir kadro kalitesine sahipti, şimdi Galatasaray'da Ayhan, Baris, Mustafa Sarp da tam bu yanılsamayı yaratan oyuncular. Çarpsan toplasan futbolcu değil bunlar, en azından Galatasaray'ın futbolcuları değiller.

pclion dedi ki...

Doğru anlamışsın, kim daha düzenli katılırsa o rakibinin bir değil iki adım önüne geçecek. Hem bir sonraki sezon için güçlenme, hem de rakibine gitmesi muhtemel ciddi bir girdiyi kendi bütçesine katma. İki takım arasındaki skorun hâlâ 0-0 olması ise ilginç Türkiye açısından...

Adsız dedi ki...

İyi de Keita'yı şu kadara sattık, 3 kuruşa Serdar ve Pino'yu aldık derken sonuna keşke "lakin bu ikisi bir Keita bile etmez" deseydin..

Sanki büyük bir başarı hikayesi gibi anlatılmış geldi bana Keita'nın satışı ve Serdar Özkan gibi herkesin dalga geçtiği ve geçen sene 14 maç forma giyebilmiş müzmin sakat Pino'nun transfer edilmesi..

onur dedi ki...

Blog yazarları tam bir sene önce "Rijkaard geldi, şimdi total futbol zamanı" diyorlardı. Zaman ilerledikçe "Biraz zaman lazım elbette, sabredelim" söylemine dönüştü. Sezon ortasında "Rijkaard büyük hoca ama elindekiler denyo" oldu. Sezon sonu "transferler yapılınca görün asıl siz takımı" ara gazları; temmuz başında "zaten Rijkaard da öğrendi Türkiye'nin şartları" na, sonra da "e batsın mı kulüp, akıllı olmak lazım bu devirde" söylemlerine dönüştü...

Sanırım sezon başına doğru "zaten ekol oturtmak zaman alır, sabredelim bekleyelim altyapıyı", ardından "Rijkaard iki gömlek büyük geldi, acaba şöyle buraları bilen bir TD mü gelse?", devre arası TD değişikliği olunca "Arena açılsın duman edecez ligi", sezon sonu da "2 Adnan istifa, formaları çıkarın öyle oynayın, Arda ittirsin gitsin" söylemlerini de okuruz; yazarız bol bol...

sembolist dedi ki...

Uğur; 'mali disiplin,flaş transfer,küçülmek,artan gelirler vs vs)..
Tüm bu kavramlardan bağımsız bir yakıcı illet,hastalık takımı sarmış durumda,bu hastalık son 3 sezonda zirve yaptı.Hastalığın adı 'oyuna hükmedememe'..
Orhanlı,Cihanlı kadrodaki oyuna baskılı presli başlamak ve iştahlı oyunu 3 senedir kaybettik..
Son fener maçına dikkatli baktğımız vakit bu yakıcı gerçek tüm takımı esir almış durumda.
Takımı izlerken Ezginin Günlğünden 'eksik bir şey mi var' şarkısı aklıma geliyor son zamanlarda..
Sahi Uğur,ne oluyor bize?
Fenerbahçelileşmek diye buna derim ben..Bol transferli,az iştahlı kopuk kopuk bir takım..
Yani anlaycağın dostum,'yine gönlüm hoş değil'..
sağlıcakla

silent lucidity dedi ki...

sonunda,mantıklı ve sakin yorumlar.transfere gerek olduğu ortada,zaten adnan polat da aynı şeyi söylüyor.bir box to box ve yedek bekleyebilecek yabancı sol bek ile aynı kriterde yabancı forvet(kewell,baros,batdal aynı anda sakatlanabilir) yeterli bence.avrupa ligi kadrosuna alınmayan elano icin de artık gitti diyebiliriz sanırım.

pino+serdar keita etmez diyenlere de pino'nun kolombiya u20 maçlarına youtube'dan göz atmalarını öneriyorum.yüksek potansiyelli bir oyuncu pino,ama oynayamamış olmanın getirdiği bir düşüş var aynı gio dos santos gibi.

Adsız dedi ki...

@silent lucidity

o zaman pino+serdar keita etmez diyenler sana u20 maçları ölçü ise sen de git Cafercan'ın Carrusca'nın U20 performanslarını otur bir izle diyebilir pekala.

Pino transferi kötü bir transfer değil. Öyle ki bonservisi elinde yıllık 600bin euroya alınmış olsa muhteşem bir transfer bile denilebilir. Ancak Pino ile Keita'yı kıyaslamak dahi abes bir durum. Bunu yıllar önce Pino'nun Bordo-Monaco maçındaki performansını izleyip 90 dakika sonunda bu çocuk bizde olacaktı var ya diyen biri olarak söylüyorum.

Related Posts with Thumbnails