Kuraları değerlendirmeden önce şunu net bir şekilde vurgulamak lazım. Dünya Kupası elemelerinde yaşanan fiyasko sonrası Türkiye için Euro 2012'ye katılmaktan daha öte anlamlar da içeriyor bu kura çekimi ve elemeler. Dünya Kupası elemelerinin ardından Avrupa ekiplerinin toplayacağı puanlarla Türkiye'nin 2.torbanın sonlarına doğru düşeceği hemen hemen kesin gibi. Eğer bu elemelerde de ilk ikide yer bulamaz ve turnuvaya katılamazsak 2. torba takımı olma statümüze veda ediyoruz, net olarak önümüzde duruyor bu. O yüzden Avrupa Şampiyonası'na gitmek kadar statümüzü korumak için de uğraşıyoruz bir yandan. 1. torba takımı olmaktan dahi önemlidir 3. torbaya düşmemek çünkü bu en az sizin kadar güçlü iki takımın bundan sonraki kuralarda grubunuzda yer alacağını garantiler ki bu da onyıllarca çıkamadığımız o girdaba yeniden adım atmak anlamına gelebilir. İki turnuva üst üste katılamamak her zaman şikayet ettiğimiz konulardan biridir ama hiçbirine katılamamaktan iyidir yine. Mutlaka bu puanlar geri kazanılmalı.Kura çekimlerini değerlendirirken en tepedeki takımdan ziyade arkamızdaki iki takıma bakmamız gerektiğini düşünüyorum açıkçası. Rakibin Almanya ya da İspanya olması o kadar da mühim bir detay değil, o takımla kafa kafaya mücadele edemediğiniz sürece. A Milli Takım'ın yıllardır edindiği bir alışkanlıktır grup maçlarında ekstra puan kayıpları yapmak, bu sefer de farklı olacağına ben inanmıyorum açıkçası. O açıdan Almanya'yı bir kenara koyalım. Dünya Kupası elemelerinde rakibimiz Bosna Hersek İspanya ve Türkiye dışındaki tüm maçlarını kazanıp iki ekibe kaptırdığı 10 puana rağmen turlamayı bilmişti, bu açıdan üçüncü torbadan gelen rakip önemli. Şöyle bir bakıyorum, İrlanda Cumhuriyeti, Bosna Hersek, İskoçya, Bulgaristan, Norveç. Bu takımlardan hangisini Avusturya'ya tercih ederim derseniz hiçbiri derim, büyük bir çoğunluğun da bu fikre katılır tahminim.
Üçüncü torbadan gelen Avusturya'nın yanına bir de Belçika'yı yazarsak rakiplerimizin tamamının Orta Avrupa'dan olduğunu görüyoruz ki ekol olarak kuzey ve doğu ülkelerine her seferinde tercih edeceğim türden, tercih edilesi bir kura diye düşünüyorum. Hoş, Belçika da bizden her türlü puan koparan bir ülkedir, 98'den sonra 08'de de üçüncü olmuştuk onlarla. Son iki ekip ise Kazakistan ve Azerbaycan, bence torbalarının ortalama takımlarından ikisi. Daha önce oynadığımız ve diğer ülkeler gibi kültürel bağımız olan ülkeler olması da olumlu detaylar. Tabii bunlar çok farazi kalıyor, daha hocası belli olmayan bir takımız neticede. Ülkece ne yöne gideceğimize henüz karar vermemişken futbol üzerine fazla eklenecek bir şey yok. Bekleyelim, görelim diyorum.
Son olarak blogla alakalı şunu ekleyeyim. Haftasonu şehirdışında olduğumdan Galatasaray maçı da dahil diğer Süper Lig maçlarını değerlendirme şansım olmadı. Belki Galatasaray maçını tekrar izledikten sonra bir maç yazısı gelebilir ya da Beşiktaş-Gençlerbirliği, Fenerbahçe-Diyarbakırspor maçlarını da dahil edip izlediğim maçların bir değerlendirmesini yapabilirim, onu bilmiyorum. Niye yazamadığımı merak edenleri bilgilendirmek istedim. En geç Salı gününe blog tekrar toparlanmış olur...
11 yorum:
katılamadıktan sonra istersen 1. torba ol, anlamı yok. katıldıktan sonra 4. torba ol, ne güzel işte. biz son torbadayken katıldık, 2002 dünya kupası sonrası 1. torbadayken katılamadık. torbalar çok önemliymiş gibi yazmaya gerek yok bence. birinci torbadaki 5-6 ülke hariç herkesi içeride dışarıda yenebilecek potansiyel bizde her zaman vardı, zaman zaman ortaya çıktı. mesele bence bu.
Gerisi önemli değil, bu dediklerin Malta için de geçerli ama Malta şu an Türkiye kadar saygı görmez futbol anlamında ya da Belçika ya da Avusturya. Belli bir sınırın üstünde yer almak zaten bahsettiğin turnuvalara katılabilme ihtimalini gösteriyor. Dördüncü torbadan turnuvaya katılmak mucizedir, üçüncü torbadan katılmak o elemelerin en büyük sürprizlerinden biridir. Bunlar biz üçüncü torbaya düşünce mucizevi bir şekilde değişmeyecek. Ve tekrar büyük bir sıçrama yapamazsak geri dönüşümüz de o kadar zorlaşacaktır. "Torba" kelimesi çok karizmatik değil diye önemsiz bir mevzu muamelesi görmesini ben doğru bulmuyorum. Biz yaparız ederiz diyebiliyorsak bunu zaten uzun yıllardır o düzeyde olduğumuz için söyleyebiliyoruz, bu torbalar da zaten buna göre belirlenir...
torbaların neye göre belirlendiğini az buçuk biliyorum. benim demek istediğim şey iki ve üçüncü torbalar arasında fark olmadığı. bu torbalar arası ülkeler sürekli bir devir daim içidedir. yerleri değişir durur. bu yüzden hala daha üçüncü torbaya düşmenin çok önemli olduğunu düşünmüyorum.
saygınlık birinci torbada olmak, ki birinci torbadayken bile ingilizler bize kafa tutmuş ve grup kuraları bizim ülkede kararlaştırılmamıştı. saygınlık o 5-6 ülkeden biri olmak o zaman.
sizin yazılarınızı takip ederim ve severek okurum. kastım sadece torba meselesinin fazla abartılması. ülkeler arası torba meselesi, abartılmış bir balondur.
"Birinci torba takımı olmaktan daha önemlidir" diye kastettiğim tam da senin söylediğindi aslında. Birinci torba olunca tutup da İngiltere'yi çekebiliyorsunuz ama üçüncü torbadayken İspanya ve Çek Cumhuriyeti'ni aynı anda çekme ihtimaliniz var. Bence bu açıdan ikinci torbayı elemek de en az birinci torba kadar önemli.
Bu arada senin mesajından yola çıkıp genel bir şey söylemek istedim, özellikle son bölüm sana hitaben değildi. Her zaman yaptığım hata, umarım yanlış anlaşılmamıştır...
benceeee avustralyaa veyaa kazakistana puan kaybetecez çünkü her sene ölee oluyor.Hep güçsüz takımlara puan kaybediyoruz.
bu arada uğur kardeş senin her yazını bende yeni yeni bir arkadaşım sayesinde takip etmeye başladım.Gerçekten çok güzel yazılar yazıyorsun.Özellikle Beşiktaş maç yazılarını da yazarsan sevinirim:).Bu arada bu yazında gerçekten hoş holmuş.
belçika yeni bir yapılanmada ve şu sıralar inanılmaz yetenekler yetiştiriyolar. bu grupta aslında 2. biz gözüksekde durum pek öyle degil. ben bu grupta en zorlu maçlarımızı belçika ile oynayacagımızı düşünüyorum. almanyadan en azından 3 puan alacagımızı sanıyorum. bizi yakarsa yine belçika yakıcak galiba. belçika düzgün bir teknik yönetimle lider bile bitirebilir.
bu arada pek yeri degil ama giovani ve jo fiyaskolarından sonra sonunda olumlu bir haber geldi gs transfer komitesinden. lincoln ün bonservisinin yüzde 50 sini 2.15m euro ya palmeirasa vermişler. çok iyi bir ticaret olmuş bence.tabi eger lincoln ün aldıgı maaşın yüzde 50 sini biz vermiyorsak :==) olur mu olur beklerim valla. sonuçta brezilya liginde öyle çok büyük kontratlar önermezler.
kolay gördüğümüz bu kurada , eminim son 3 maça girilirken yine şu puan kaybederse , bu da 4 gol yerse çıkarız tarzı hesaplar yapılacaktır , çok yetenekli futbolculara sahibiz fakat en büyük sorunumuz istikrar...
cumartesi seni istanbulda gördüğüme yemin edebilirim,kadir has'taydın hatta spor iletişimi sınavda,yanlışmıyım?
Evet adsız, ben de sınava girdim. :) Keşke kendini tanıtsaydın, sohbet ederdik. (Hem burda hem orda)Bir aksilik olmazsa kursa da katılacağım, bakalım...
Yorum Gönder