Alt taraftakiler zirve altılısına ders verdiler bugün. Evdeki uydu belasından dolayı Trabzon-Denizli maçını kaçırdıysam da Fenerbahçe maçına yetiştirdik tadilatı.
Fenerbahçe için sene başından beri nerdeyse her maç aynı kritikleri, aynı eleştirileri biz yapmaktan bıktık, Fenerbahçe bir taşı bile yerinden oynatmama konusundaki ısrarından yılmadı. Guiza yerine Semih oynayınca sihirli değnek değdiğini sananlar bu gece uykudan uyanmış oldular. Bu takımın sorunu orta sahadadır. Ne defansif anlamda görevini yapabiliyor bu orta saha, ne skora katkı yapabiliyor. Semih'in ceza sahası bölgesinde topa dokunabilmesi için mucize gerekiyor nerdeyse, tek vuruş yapmada Avrupa çapında bir oyuncu da olsan hiçbir işlevin olmuyor bu şekilde.
Fenerbahçe'de ağır aksak işleyen tek yer Gökhan Gönül'ün kanattan yaptığı bindirmeler ve Deivid'le girdiği ikili oyunlar. Olumlu anlamda söylenebilecek tek şey bu belki de. Bu ikiliye Alex de katıldığı zaman cılız da olsa pozisyon üretme şansı oluyor Fenerbahçe'nin, yoksa üç gün üç gece maç olsa gol atamayacak gibi duruyor takım. Carlos, Uğur ikilisi kendi başlarına takılıyorlar. Emre ve Deniz'den hücum anlamında bir katkı beklemek akıllı işi değil. Daha da kötüsü bu gidişatı değiştirmebilmek için Fenerbahçe'nin kullanabileceği hiçbir enstrüman yok elinde. Belki bir Gökhan Emreciksin hamlesi yararlı olabilir ama iç kanama geçiren adama yara bandından öteye gidecek bir değişiklik değil bu.
Fenerbahçe'den çok yorumlanması gereken taraf Gençlerbirliği aslında. Bu takım nasıl küme düşme hattında, anlayabilmek zor. Defansından hücum hattına kadar oturaklı ve kapasitesi yüksek bir takımdı sahada gördüğüm. Türk futbolunun bana göre en büyük arızalarından olan panik atak bir oyun sergilemiyorlar kesinlikle, Jedinak ve Soner'e oynayıp top dağıtımını ortadan ayağa yapıyorlar. Bu da aslında İBB ve Antep maçları sonrası yinelediğim akıllı ve sakin paslarla çıkabilen takımların Fenerbahçe'nin başına bela olması teorimi destekler nitelikte. İşin hücum tarafını ise Mustafa'nın dar alandaki becerisiyle, Burhan'ın patlayıcı özelliğiyle, Djite'nin sakin son vuruşlarıyla kotarmaya çalışıyorlar. Bu oyuncuların dışında bugün oynamayan James Troisi de var ki en az bu oyuncular kadar değerli bir isim.
Oyun içinde ön plana çıkan oyuncularsa Soner ve Mustafa oldu, özellikle benim gibi genç oyuncu takibi yapan birisi için oldukça ilgi çekiciydi. Soner'in forma numarası 91'di, sanırım doğum tarihiyle ilgili. 17-18 yaşlarında Süper Ligde forma şansı bulmaya başlaması harika bir gelişme, daha yakından izleyeceğiz bundan sonra. Mustafa Pektemek ise bana göre A milli takım kalibresinde bir oyuncu olacak, gelişmeye çok müsait. Son vuruşlarını biraz toparlayabilirse komple bir hücum oyuncusu olabilir.
Bir de Melih Gümüşbıçak var tabii. Maçın zevkli geçmesini sağladı benim için. "Topu ortaya doğru harmanladı." gibi garip bir betimleme duydum, hala kulaklarıma inanamıyorum. Bir de oyuncuların konuşmalarına hayal gücünü de katıp yazdığı ikili diyaloglar vardı ki onlar bitirdi beni. Maçı izleyenler anlamıştır ne demek istediğimi.
Bunların dışında Ankaragücü ve Konya da kazandı, alt tarafta ateş harlanmaya başladı yavaştan. 16.lıktan kaçış çabası barajı bu sene daha yukarılara taşıyabilir zira onuncu İBB ile onaltıncı Denizlispor'un arasındaki puan farkı 5 sadece. Takımlardan biri serbest düşüşe geçmediği sürece son haftalara kadar sürecek o heyecan...
3 yorum:
Kocaelispor ile Hacettepe'nin düştüğünün resmidir. Prestij için oynayacak doğru düzgün oyuncu bile kalmadı iki takımda da.
Sanırım dün Fanatik'te Soner Aydoğdu'nun bir röportajı vardı...
Bizim Batuhan gibi falan değil...Yaşıan göre olgun ve güzel konuşmuştu...
Nazar değmesin, geleceği var gibi duruyor...
Düşme konusunda benim adaylarım şu anda Konyaspor ve Denizlispor...
Antalyaspor, Ankaragücü ve Gençlerbirliği biraz zor düşerler gibi geliyor...
Eskişehirspor'a da pek ihtimal vermiyorum...İBB'de çok büyük bir düşüş yada tasviye gibi bir durum olmazsa son anlarda ligde kalabilir...
Ben önce Konyaspor sonra Denizlispor diyorum...Diyorum ama daha çok sular akar henüz 21. hafta... :)
Feyy selamlar.
Ben de öyle sanmıştım. Dünkü maçtan sonra da büyük heyecan duymuştum Soner'le ilgili.
Sonra az biraz dolaştım internette; anladım ki yanılmışım. Hani ben sevmedim adamı, ayrı bir şey bu ama en azından olgun bir çocuk olmadığını söyleyebilirim.
Facebook üyeliğim yok ama bildiğim kadarıyla profiller dışarıya kapatılabiliyor. Bu futbolcular profillerini neden açık tutarlar ki!? O fotoğraflar, yorumlar... Hayır görmesem, heyecanla bekleyeceğim genç bir yıldız adayı olacaktı. Şimdiyse "Vay canına, bu velede yarın milyon dolar verecekler." diyebiliyorum ancak. :)
Garip bir ülkeyiz.
Yorum Gönder