Fransa'daki maçtan 0-0'la dönüyor Galatasaray. Gollü bir beraberliği ya da galibiyeti tercih ederdik tabii ama bu da kötü bir skor değil. İş Sami Yen'deki maça kalmış durumda. Alınacak her türlü galibiyet bize turu getirecek.
Arda Turan ve Barış Özbek'in kanatlarını savunmada gösterdikleri başarı rakibin etkili pozisyon bulmasını engelledi. Göbekteki üçlü ve önlerindeki Topal-Ayhan ikilisi ortadan geçit vermeyince Bordeaux'nun gol şansı sadece duran toplara kalmıştı zaten. Net diyebileceğimiz pozisyonları yoktu, bir tek Chamakh'ın direkten dönen kafa vuruşu var, o pozisyonda da o vuruştan daha iyisi olmazdı gibi. Defansif olarak ortaya konan başarıda kanat savunucuları kadar konuşulması gereken bir Mehmet Topal vardı. Top kaptı, boşlukları kapadı, faul aldı. Bir defansif orta sahanın yapması gereken her şeyi yaptı diyebiliriz. Son dönemlerde formsuzdu, umarım tek maçlık bir performans değildir.
Milan Baros'un pozisyonu kesinlikle penaltıydı, topun eline çarpmasına kurban gitti pozisyon. Halbuki orda topu göğsüyle alabilmek için kollarını uzatmıştı, kalecinin darbesiyle bozulduğu için top eline geliyor zaten. Orta hakemin en ciddi hatası buydu. Orta hakemin diyorum zira yakın kanatta görev yapan yan hakem skandal kararlara imza attı orda. İlk yarı sonuna doğru çıkmamış topa taç verdi, ikinci yarıda Galatasaray'ın en önemli kontralarını kesti. Daha 1 metre önündeki pozisyon çözemeyen adamın niyetinden ya da yeteneğinden şüphe ederim. Bordeaux'lu oyuncu topu taca attıktan sonra kendi kendine takla atıyor, yan hakem buna faul verdiriyor orta hakeme. İkinci yarı gol atsak muhtemelen iptal olurdu bu hakemle. Bu arada Lincoln'e kırmızı kart getiren pozisyonun aynısında hakemin devam kararı vermesi manidardı, Oğuz Sarvan izliyordur inşallah.
Baros'un ikinci yarı başında çıkmasını anlayamamıştım, sakatlık yüzünden çıktığı haberleri geliyor. Umarım çok ciddi bir şey değildir. Oyunda kalsa muhtemelen Nonda'dan daha faydalı ve etkili olacaktı. Nonda ve Arda'nın üstüne bir kontra atak sistemi kurulmayacağını Kayserispor maçında tecrübe etmiştik. Topun son bölümde Bordeaux'da kalmasının en büyük sebebi Nonda'nın top tutmayı becerememesiydi. Kondisyonları yeterli olmayan Lincoln ve Kewell da çıkınca golün gelmeyeceği belli olmuştu zaten.Bordeaux'nun en ışıltılı ismi Gourcuff (gorküf diye okunuyormuş, bugün de bunu öğrendik ! ) dar alanda iyi işler yapsa da pozisyon yaratmada sıkıntı çeken takımının ilacı olamadı. Duran toplardan da bir şey çıkaramadı ayrıca. Bu da ileri uçtaki Chamakh ve Cavenhaghi ikilisinin verimliliğini düşürdü. Orta sahada defansif görev üstlenen Diarra ve Diawara'nın başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Kaleci Rame de Kewell'ın pozisyonunda iyi iş çıkardı, maçın en net pozisyonunu savuşturmuş oldu.
Diğer maçlarda ilginç skorlar var, özellikle deplasman takımlarının başarısı dikkat çekici. Turu geçersek rakibimizin Hamburg olacağı kesinleşti gibi. Diğer maçlar ve ülke puanı hakkındaki yorumlarımızı yarınki yazıya bırakalım, hepinize iyi geceler...
1 yorum:
takımın en iyisi bence Emre Aşık'tı. Öyle pozisyonlarda öyle hamleler yaptı ki GS'ı ipten aldı.
Yorum Gönder