Ligin zirvesinde tablo pek değişmedi, Sivasspor ve Trabzonspor puan farkını korudu, hatta 1 puan daha geliştirip 5'e yükseltti. İlk yarıdaki kötü tabloyu derbilerle çevirebileceğini savunan Mustafa Denizli'nin planlarının bozulduğunu şimdiden söylemek mümkün. Konyaspor ve Trabzonspor maçları için aklındaki puanın 2 olduğunu hiç sanmıyorum.
Trabzonspor, Fenerbahçe maçındaki oyunu domine etmek isteyen, topu kontrol altında tutan oyun planından oldukça uzakta. Ayağa net paslarla kontra atak bulma amacındalardı. Beşiktaş'ın amacı mutlak 3 puan olsa da oyunu tutup ilerleyen dakikalarda skor bulabileceğini düşünmüş Denizli, ileri uçta Nobre'yi bırakıp Tello, Yusuf ve Serdar Özkan'la hücum zenginliği yaratabilmeyi planlamış. Top genelde Beşiktaşlılarda olsa da maç dinamikleri Trabzonspor'un lehine gelişti, hemen hemen ilk kontra atakta golü buldular. Sol bek Cale'nin göbeğe katedip Gökhan Ünal'a attığı şahane ara pas ve Gökhan'ın Sivok'un yanından sıyrılıp Rüştü açıyı tam kapatmadan sağ köşeye hafif topun dibine girerek yaptığı gol vuruşu üst düzeydi. Futbol, bazen oyunu domine etmekten çok elinize geçen fırsatları skora çevirmeyi gerektirir. Deplasmanda ve rakibinden 6 puan önde bir ekibin yapması gereken de buydu.
Gol sonrası dönemde Trabzonspor önemli bir hata yapıp kendini geriye atmayı hücumdan tamamen vazgeçme olarak algılayınca Beşiktaş oyunun kontrolünü ele aldı ancak Serdar Özkan ve Yusuf'un hücumda verimli olamaması, Nobre'nin de stoperler arasında ezilmesi ilk yarıda Beşiktaş adına beklenen pozisyonları getirmedi ve devreye 0-1'lik bir skorla girdiler. Bu noktada Denizli hamle yapmak durumunda kaldı ve Bobo'yla Delgado oyuna girdi.
Beşiktaş'ta anlayamadığım konuların en başında geliyor Bobo'nun müzmin yedekliği. Türkiye liginde uluslurarası düzeydeki birkaç forvetten biri olan Bobo skor Beşiktaş'ın aleyhine dönmeden oyuna giremiyor. Top indirebilen, top tekniği iyi, son vuruş yapabilen bir forvetiniz varken niye kenarda oturtursunuz ki? Yorumculuk döneminde Ertuğrul Sağlam'ı Nobre'yi oynatmamakla eleştirmesi ve bu konuda sözlerini geri almak istememesinden başka sebep gelmiyor aklıma.
Bobo girdikten sonra oyun tamamen Trabzonspor yarı sahasına yıkıldı, özellike 55'ten gol olan dakikaya kadar ceza sahasına kesilen bütün topları Beşiktaşlılar aldı, Bobo'nun oyuna girişi Nobre'ye de yaradı bu anlamda. Kanatların da hakkını vermek gerek tabii, bir ara İbrahim Toraman kanatta iki Trabzonluyu ekarte edip orta kesiyordu, düşünün gerisini. Hemen hemen her topa vurmasına rağmen kaleye yönlendiremeyen Beşiktaş'ın golü yine bir kafa vuruşundan geldi. Bobo ceza sahasının ortasından net bir kafa vuruşuyla topu ağlara yolladı.Son 5 dakikayı bir kenara koyarsak Trabzonspor'un silik oynadığı yönünde eleştiriler yapabiliriz ancak bu maçta 3 puana ihtiyacı olan onlar değil Beşiktaş'tı, bu açıdan da değerlendirmemiz gerek. Girişte de yazdığımız gibi Denizli'nin planlarını tehlikeye sokan bir maç oldu bu. İlk yarı boyunca ligin üst yarısında yer alan takımlara karşı mutlak bir başarısızlığa mahkum olan Beşiktaş ikinci yarıda da bu durumu kırabilmiş değil. Orta sahası güçlü hiçbir ekibi mağlup edemiyorlar, Ernst'in getirdiği sertlik ve oyun aklı bunun için yeterli olmadı. Yukarda bu konuyla ilgili güzel bir tablo var, merak edenler inceleyebilirler. Tabloya son maçın dahil olmadığını not düşelim yalnız..
3 yorum:
Holosko ve Ekrem oynasaydı eğer Beşiktaş Denizliye rağmen kazanırdı bu maçı.Ersun Yanal bana göre 2.yarı takımı geriye yaslayarak ilkelerine ihanet etmiştir dün akşam.
tabloyu anlayamadim, neyin tablosu bu?
Tablo takımların ligin ilk 9 sırasında yer alan takımlarla yapılan maçları gösteriyor. Beşiktaş'ın güçlü takımlara karşı zorlandığını anlatmaya çalıştım...
Yorum Gönder