Türkiye Ligi & Yabancı Tercihleri

Türk futbolu ve transfer deyince şüphesiz gündemin büyük bölümü İstanbul takımları ekseninde ele alınıyor, bir de Trabzonspor ancak Türkiye Ligi bu takımlardan oluşmuyor. Gerçi bu söylediklerimin de gittikçe içi boşalıyor zira dışarda kalan takımların sorumluları da suçu düzene atıp ortaya hiçbir organizasyon koymadan kendi içlerindeki düzeni devam ettirme derdindeler. Düzelmesi gereken nokta esasında burası. İki senedir bunu tekzip eden bir örnek de var karşımızda. Yönetimiyle, hocasıyla antipatik bir duruş sergilemeyi ilke haline getirse de kulüp organizasyonu anlamında muadillerinin iki adım önüne geçmiş bir Sivasspor. Bunun için çok büyük bütçelere ihtiyaç duymadılar, herhangi bir mucize de yaratmadılar, tek yaptıkları zaten herkesin yapması gereken düzenli bir kadro yapılanmasıydı. Bunun ilk ayağı da doğru yabancıları bulmaktan geçiyor.

Türkiye Ligi, Avrupanın büyük liglerinden biri değil belki ama en azından 2. klasmanda rahatlıkla yer bulabilecek ölçüde bütçesi olan bir ligimiz var. Dönem dönem Avrupa kupalarında yankı uyandıran takımlar çıkarabiliyoruz, ismi büyük ve kaliteli oyuncular getirebiliyoruz. Bunlar genelde İstanbul ekseninde gerçekleşen gelişmeler ama geriye kalan kulüpler için de bulunmaz bir nimet aslında. Türkiye'ye gelmek artık dünyanın sonu değil, eğer araştırmanızı ve bütçenizi iyi ayarlarsanız gayet potansiyelli oyuncuları Türkiye'ye getirebiliyorsunuz. Ligin zirvesinden örnek vermeye hiç gerek yok, Bank Asya'ya gelen yabancılara bakalım uzağa gitmeden. Brezilya 17 yaş altı takımında görev yapmış 20 yaşında bir oyuncuyu kiraladı Orduspor ve bu oyuncu 21 golle ligin gol kralı oldu. Orduspor çok kısıtlı bütçesi ve imkanlarıyla Süper Lig'deki kulüplerden daha etkili ve potansiyelli transfer yapabiliyorsa burda kendini sorgulaması gereken Süper Lig kulüpleridir.

Yabancı oyuncuların bu kadar önemli bir yer tutmasının esas sebebi yerli oyuncularla alakalı esasen. Ülke olarak oyuncu yetiştirme konusunda büyük sıkıntılarımız var, Bursaspor başta olmak üzere birkaç istisna dışında altyapısından oyuncu çıkarabilen bir yapı mevcut değil. Bu sebeple genelde eski usül 'dön baba, dönelim' mantığıyla yapılan transferler ve kariyeri boyunca 15 küsür kulüp gezmiş 'tecrübeli' oyuncularla devamlılığını sağlıyor lig. Alt yaş kategorilerinde Avrupadaki rakiplerine kafa tutan oyuncular bu düzende eriyip gidiyor, ön plana çıkanlar da çok zaman geçmeden İstanbul yollarına düşüyor. Bunu engellemek için köklü bir mantalite değişikliği gerekiyor ama gerçekçi de olmak lazım, bunu başarabilmek o kadar da kolay değil. Oyuncu yetiştirmek hem zahmetli hem de uzun vadeli getirisi olan bir iş, pek bize göre değil yani. Bir yerlerden başlayacaksak önce yabancı oyunculardaki yanlış tercihleri düzeltmeye çalışmak çok daha makul duruyor açıkçası.

Bu eleştirileri daha önce de sıkça yapıyorduk blogda ama artık sezon sona erdi ve önümüzü daha iyi görme şansına sahibiz. Avrupada küme düşen, yeniden yapılanmaya gitmek isteyen birçok kulüp var ve ligimizin mevcut kalitesinin üstünde olan birçok oyuncu transfer için uygun hale gelecek. Ara ara bu yazı paralelinde ligleri tarayıp bazı oyuncular üstünde duracağız, sizler de yorumlarınızla destek olursanız güzel bir yazı dizisi olacağını düşünüyorum. Şimdilik burada bırakalım...