Okocha - Baliç - Anelka - Kezman

98'de PSG ile başlayan ve bugün de PSG ile devam eden bir hikaye. Fenerbahçe'nin "kurumsallaştık" namelerinin arkasında gerçek finansal başarı başlıkta yazan dörtlüde yatıyor.

Türk futbolunda borçlanmanın tavan yaptığı dönemdi 95 sonrası. Uçuk bonservis bedellerinin döndüğü piyasada üç büyüklerde oynayabilecek herhangi bir türk oyuncusuna rahatlıkla 10 milyon dolar'dan başlayan fiyatların çekilebildiği bir dönem. O dönem sportif açıdan Galatasaray'ın çok gerisinde kalmasına rağmen Fenerbahçe'nin bugünkü finansal rahatlığa sahip olmasının temelleri henüz 2004'te yapımı biten Saraçoğlu'ndan ziyade o dönem gerçekleştirilen Jay Jay Okocha ve Elvir Baliç'in avrupaya satışıyla atılmıştı. 98'de Okocha PSG'ye 17 milyon dolara, 99'da Baliç 23 milyon dolara Real Madrid'e satılmıştı. Şampiyonlar Ligi'ne girme şansı da bulamayan Fenerbahçe için bu gelirler hayati bir öneme sahipti. Fenerbahçe daha sonra bu durumu bir politika haline getirdi. M.City'de dibe vurmuş bir Nicolas Anelka'ya piyasasının çok üstünde bir bedel ödemesine ve Fenerbahçe'de oldukça vasat bir dönem geçirmesine rağmen yine de kar ederek Bolton'a satması bu politikanın bir ürünüydü.

Bugün bu yazıyı yazmama sebep veren olay ise fiziksel ve psikolojik olarak dibe vurmuş durumda olan Mateja Kezman'ın yine beklenilenin üstünde bir bedelle PSG'ye satışı. Bir Galatasaray taraftarı olarak bakarsam oldukça memnundum aslında Kezman'dan, yüksek fiyat/düşük performans+problemler. Ancak işe Fenerbahçe yönünden bakarsak oldukça sorunlu bir oyuncuydu Fenerbahçe için. PSV'den ayrıldığında komple bir golcü görüntüsü veriyordu ancak Chelsea'ye geçişinden itibaren yeteneklerinin PSV'deki oyununun bir ilüzyonu olduğunu ispatlıyordu Kezman bizlere. Atletico Madrid te Chelsea referansıyla transfer etmişti o dönem ancak onların da elinde patlamıştı. Fenerbahçe'nin 8 milyon euroluk teklifi onlar için karlı bir kurtuluş reçetesiydi ve değerlendirdiler. İki sezon sonra gelinen nokta bir-iki kritik golü hariç fiyasko denilebilecek türden. Batman'in hikayesinin bir özetini geçmiş olduk böylece, daha detaylı bir yazı okumak isterseniz Bülent Timurlenk ustanın Batman ve Robin adlı yazısını tavsiye ederim.

3,5 milyon euro kazanacak Fenerbahçe bu transferden. Aziz Yıldırım'ın futboldan çok anladığı söylenemez, bunu daha önce bir çok söylemi ve icraatıyla ispatladı ancak futbolcu satışında oldukça başarılı olduğu bir gerçek. Sezarın hakkı sezara...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

3 yorum:

Ögeday Karabulut dedi ki...

İnternette gezinirken ''Kezman'ın Galatasaray'ın oyun yapısında çok daha başarılı olacağını çünkü Galatasaray'ın PSV gibi etkili kanat ve orta saha oyuncuları olduğunu ve hücum oynadığını'' yazıldığını gördüm.
Kezman sorunlu bir oyuncu,bence Galatasaray'a gelse problem yaratırdı.Sen neler düşünüyorsun bu konuda?

pclion dedi ki...

Kezman'ın Galatasaray'ın sistemine uyacağını kesinlikle düşünmüyorum. PSV'de Kezman'la çok uyumlu bir Robben vardı, bunu Dinamo Kiev'deki Rebrov-Sheva ikilisine de benzetebiliriz. Sheva ayrıldıktan sonra bir daha kendini bulamadı Rebrov, böyle eküri oyuncular dünyada her zaman bulunur.

Kezman son 4 sezonda toplasan taş çatlasa 25 gol atmıştır. Bunu da 3 farklı takımda yaptı, sonuçta PSV'den gelmedi Fenerbahçe'ye. PSG'de de matah bir performans sergileyeceğine inanmıyorum.

Ögeday Karabulut dedi ki...

Teşekkürler abi dikkate aldığın için.

Yani bir oyuncu giderken kendini değil takım arkadaşını da batırabiliyor.

Related Posts with Thumbnails