Eskişehirspor 1-3 Galatasaray || Geleceğe Dönüş...

Galatasaray, savunma yerleşiminde ağır defoları olan, ayağı yere sağlam basmayan bir takım ve buna içeriden ya da dışarıdan bir çözüm bulunmadığı sürece zirveye oynama şansı yok. Bu hâlâ masada duruyor lakin Galatasaray, defolarına rağmen kazanabileceğini bugün gördü. Bu bile fazlasıyla önemli...

Frank Rijkaard, hazır olmayan oyuncuları ilk 11'de oynatmak konusunda tutucu bir hocadır, bugüne kadar her zaman tercihini hazır olandan yana kullanan Hollandalının bugün Elano'yla başlamasının bir anlamı var.

Takımın hücum kapasitesinin Arda ile Baros arasındaki paslaşmalar arasına sıkışmasından rahatsız olduğu açık olan hoca, daha 20'de yüzünden terler boşanan Elano'yu kullanarak takımın hücum yetersizliğine vurgu yapmıştır ve sahaya bakıldığında bu tespitin ne kadar doğru olduğu gördük. Eli rahatlayan, yalnız kalmayan bir Arda Turan'ın performansını katladığı bugün görüldü. Elano'dan pek haz etmediği bilinen Arda da umarım bunun farkındadır.

Aslında üretilen pozisyonlara ve gollere bakarsanız "Şuna dikkat" diyebileceğimiz bir gelişme yok, ikinci golün haricinde. Onda da rakip tarafından boşluk bırakılınca daha rahat olunca Galatasaray'ın pas yaparak kaleye inebildiğini gördük. Pozisyonu baştan izlerseniz Eskişehirspor'un verdiği açıkların kendi yerleşim hatalarından kaynaklandığını göreceksiniz. Kendi zaafının rakibin ne kadar işine geldiğini görmüştür belki Galatasaraylılar...

Eskişehir de problemli bir takım ve iyi birkaç ekleme yapsalar da geçen sezonki ekibin üzerine koyan, yetenek takviyesi yapan bir takım hüvviyetinde değiller. Taraftarın 3-1 sonrasındaki tepkisi de bununla ilintili diye düşünüyorum. Porto patentli Pele'yi beğendim, özellikli bir oyuncu olduğunu belli ediyor ama henüz maksimumunu ortaya koyacağı bir ortam yok. Batuhan da fit olmaktan uzak. Şu adamın ortalama bir performansla gol krallığına oynayabileceğini bilirken bu şekilde oynamak. Kendisinden Hakan Şükür olmasını bekleyen yok ama bari Mario Balotelli olsun! (Kaliteden ziyade oyun karakteri)

Daha önce de dediğim gibi, Karpaty maçı Galatasaray'ın kimliğinden ve amacından sanılandan çok şey götürdü. Bu sezon alınacak herhangi bir derece o kadar da anlamlı değil. Becerebilsem uzaktan takip eder, skorlara üzülüp, sevinmekle yetinirim ama bunu yapamayacağımı biliyorum. Yine de taraftarlık başka yahu, yine de sarı-kırmızıyı sahada görünce insan kazanmasını istiyor. Ligde 10 mağlubiyeti Karpaty maçının son dakikasına değişecek olsam da Galatasaray'ın kazanması güzel. Özlemişiz...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

4 yorum:

HHKahraman dedi ki...

Karpaty maçına tüm Galatasaraylılar üzüldü, üzüldük. Ama bir gerçek gözden kaçmamalı. Uğur, iyi hatırlaman lazım 2008'de gruptan son anda çıktıktan sonra Leverkusen'den 5 yiyerek elenmiştik. Neredeyse "keşke çıkmasaydık"a gelmişti iş. Ülke puanına çok çok önem veren biri olarak turu geçmemiz iyi olacaktı elbette ama bu sene Avrupa'da başarılı olma ihtimalimiz maalesef yoktu. Astarı yüzünden pahalı gelecek, kağnı gibi olan bu kadroyla 3 kulvarı da tamamen kaybedecektik. Yine iddialı konuşamıyorum ama şimdi en azından 1 kulvarı kurtarma durumumuz olabilir. "Keşke bu tek kulvar Avrupa Ligi olsaydı" demeyi ben de istiyorum lakin Süper Lig'den elenme durumunuz yok ve burnumda tüten Şampiyonlar Ligi'ne de ancak oradan gidebiliyoruz.

dr_serhan dedi ki...

Dünkü maçı stadda canlı izledim ilk kez Galatasaray'ı derli toplu hucumda pres yapan , gerektiğinde alan kapatan, neredeyse rakibe pozisyon bile vermeden oynayan bir kimlikteydi.Her sene 3 puan alsak iyi dediğimiz bir takıma karşı bu kadar derli toplu oynamak ,hele hele perşembe günkü faciadan sonra bu kadar toparlanmak akıl karı değil doğrusu.Arda'nın defansa gelip kayarak kaç kere top çalması bir anda hucuma çıkıp gol araması bizi çok mutlu etti.
Dileğim Misimovic geldiğinde kendi bölgesinde daha özerk oynayıp defansa daha çok gelip yardımcı olması.
Elano ise sol kanatta çok boş kalmasına rağmen hiç top atılmadı belki Arda biraz daaha yardımcı olabilseydi Elano pozisyona girebilirdi.Ama o kondisyonla ne kadar koşacağı meşhul.
Belki de bu oyun biraz kandırmacadır.Çünkü Rıza Çalımbay takıma çok ters etki etti ve Eskişehir'in bu kadar kötü defans zaafları arasında biz 3 golle kendimizi kandırıyoruzdur.Bunu da ilerleyen günlerde göreceğiz.

pclion dedi ki...

Hakan, seni anlıyorum ama eleme turunda elenmekle gruplarda elenmek arasında çok ama çok fark var. Gruplara kalsak ve üçüncü olup elensek bizim geleceğimize bir darbe vurmazdı ama şu görüntü ülke puanından ziyade Galatasaray'ın kendi seribaşılık yolunu tıkaması kötü olan. Artık iyi değil üstün bir performans lazım Şampiyonlar Ligi elemesinde seribaşı olabilmek için. İkinci torba ise hayal...

Serhan, Eskişehirspor'un çok kötü olduğuna kesinlikle katılıyorum, inanılmaz boşluklar veriyorlar. Sadece geçiş süreci için daha da dibe batmayı engellemiş, biraz özgüven aşılaşmıştır. O yüzden önemli esasen...

anfieldyolu dedi ki...

Maçta oyun dışında beni gülümseten iki an vardı.
1-İkinci golde Volkan Yaman topu iç ağlara çaktıktan sonra top geri sekiyor Aydın topa göğsüyle dokunuyor ve top tekrar içeriye giriyor.Aydın elini kaldırıp golünü kendine yazdırma çabası içinde ama yüzünden bunu kötü bir niyetle ya da bilinçli olarak yapmadığı anlaşılıyor.
2-3.golden sonra Servet havaya zıplıyor neredeyse olduğu yerde.Eski gol sevinçlerini anımsattı,güzeldi,safçaydı.

Bunun dışında Arda'nın Elano'ya biraz saygı duyup,onu oyunun içine katıp,takımın oyun içerisinde onu sahiplenmesini sağlarsa ve Cana da kendi özelliklerini yansıtıp 11'e girerse;Neill,Cana,Elano,Arda,Kewell gibi oyuncuların lider özelliklerini gösterdiği bir takımı izlemek keyifli olabilir.

Related Posts with Thumbnails