- Fenerbahçe’nin ilk pozisyonunun gol olması: tamam.
- Fenerbahçe’nin sezonda kaleyi bulacak topta gol atması: tamam.
- Galatasaray’da en beklenmedik yabancı oyuncunun sezonun en kötü maçını çıkarması: tamam.
Şaka bir yana, Alex ve Sow’un sezonun en güzel beş golün ikisini attığı ortamda toparlanmak hiç mi hiç kolay değildi. Fenerbahçe’nin özellikle ilk 5 dakikanın ardından gollerin de katkısıyla ortaya koyduğu 15 dakikalık dominasyonda Alex’in topla rahat bir şekilde buluşabilmesinin büyük bir payı var. Maçın kalan 70 dakikalık bölümünde bir daha hiç o kadar aktif olamadı ama o zaten Melo’nun Selçuk’la aynı çizgide yakalanıp Alex farkını göz ardı ettiği zaman topu doksana yolladığında bunu değerlendirmişti bile. Bunun sebebi de aslında Selçuk ve Melo’nun bir “ikili” oluşu ve 442 aslında. Fatih hoca bu defonun farkında ve son kullanma tarihi geldiğinde bunu değiştireceğini düşünüyorum ama bunu şimdilik kenara ayıralım.
Galatasaray topun hakimiyetini 20’lerde almaya başlamasıyla ısındı ve topu dikine oynama konusunda çok daha cüretkar ve başarılı denemeler Selçuk İnan’ın önderliğinde yapılmaya başlandı. Selçuk’un Necati’ye aniden indirdiği, onun da Elmander’i gördüğü birinci golün öncesi ve sonrasında bunlardan yığınla örnek gördük ki Galatasaray’ın bu sezon en fazla derin top kullandığı maçlardan biri bu olabilir. Hem ligde iki arkası ve yüzü dönük oynayabilen iki forvetle oynayan başka bir takım olmayışı, hem de bu oyunculara Selçuk’un iyi servisler yapması Fenerbahçe’yi daha önce hiç karşılaşmadığı bir oyuna mahkum etti ki bunu sadece geriye kapanma refleksi ya da Aykut Kocaman’ın zaafı olarak tanımlamak doğru değil aslında.
Birçok önemli fırsatı harcasa da Emre Çolak ve Engin Baytar’ın orta saha bütünlüğüne katkı vermesi, ayrıca Eboue’nin savunmada hiçbir aksaklık yaratmadan bir orta saha oyuncusuymuşçasına ortaya koyduğu hücum performansı derslikti. Golü Hakan Balta atmış olabilir ama maçın en iyi iki-üç oyuncusundan biri bence diğer bek Eboue’ydi. Hakan Balta’nın da harika iş çıkarması, zamanı geldiğinde boş bırakılmasını affetmemesi oyunun Galatasaray adına genişlemesini sağladı ve Kadıköy yakın tarihinde görülmemiş bir oyunu ortaya çıkardı. Daha fazlasının olmasına, 6-0’ın, 4-3’ün yanına yazılacak bir maç sonuna birkaç santimetre karar verdi. Kadıköy laneti Galatasaray adına Fenerbahçe’nin kolay gol bulması değilmiş demek ki. Bunun görülmesi de bir o kadar önemli.
Son olarak elbette orası Kadıköy, orada olan herkesin ortak paydası Fenerbahçe ve Galatasaray takımından nefret edilmek dahi anlaşılabilir ama gol attığı için kendi kendine sevinen adama madde yağdırmanın, korner attırmamanın kime ne faydası var, ne ispatlanıyor, bunu anlamakta güçlük çekiyorum açıkçası. Arena, Kadıköy fark etmez, herkesin maç sonu Fatih Terim’in yaptığı konuşmayı dinleyip üzerine biraz düşünmesi şart…
4 yorum:
Güzel bir yazı olmuş Uğur tebrikler. Fakat Melo-Selçuk ikilisinin 4-4-2'de defo yarattığı konusunda sana katılmıyorum. Melo'dan ziyade kanatların yani Engin ve Emre'nin göbeğe yardım etmeyişinin sonucudur özellikle Alex golü. Keza ilk golde de içeride bekleyen Eboue'ye bağırıyordu Engin ama sanki pozisyon itibariyle topu kovalaması gereken ve Ziegler'e vurdurmaması gereken zââttı.
Kadıköy'ün cehenneme çevrilme hikayesi dün gece sona erdi diye düşünüyorum. Hatta bu konu bambaşka bir yazı konusu da olabilir ki Arena gibi bir stadyumda iç saha maçlarını oynayan Galatasaraylı futbolcular için Şükrü Saraçoğlu stadyum yapısı ve seyirci baskısı itibariyle bambaşka bir dünya değil
442 üzerine başka bir şey yazacağım, o yüzden kısa kestim. Bence Avrupa'da başımız iş açabilecek bir düzen bu, o yüzden Fatih Terim sezon başında denediğini yeni sezonda da bence deneyecek.
Kadıköy fobisinin dün yenildiği fikrine de katılıyorum ayrıca...
Dogru yoldayiz gecen sene 0-0 bu sene 2-2 bu is play-offta biter kadikoy lanetini yeneriz.
4-4-2 düzeninden vazgeçilmesi için en azından bir adet kanat/forvet ve bir de kanat oyuncusu alınması lazım.
ha düzen ne olursa olsun gelecek sezon için bu takımda hamit ve gökdeniz gibi büyük maç tecrübesi çok çok fazla olan yerli isimlerin takviye edilmesi faydalı olabilir.
keza mevlüt yada umut gibi yıpratıcı bir yerli forvette rotasyonu geliştirecektir. bunlara birde g.antep'teki danny gibi hızlı ama ona oranla daha az hata yapan bir stoper bulunursa hemen her kulvara yetecek çok yarışmacı bir takım yaratılabilir.
bu maç özelinde konuşmak gerekirse kanatsız 4-4-2'de çakma kanat oyuncularının savunmaya yardım etmemesi durumu söz konusu sistemi çok ciddi zorlar. bunu ilk 15 dakikalık kısımda net gördük.
bu arada daha ilk seneden takımda elmander - selçuk - ujfalusi - muslera şeklinde sağlam bir omurganın oluşması çok önemli bir başarı.
Yorum Gönder