Portekiz’de sıradan bir lig maçı Türkiye’deki bir voleybol maçından hallice seyirci çekebilme potansiyeline sahip olsa da “üç büyükler” arasındaki rekabet ve mücadele Avrupa’daki muadillerini aratmıyor. Bir de son 10 yılda iyiden iyiye “yıldız yetiştiricisi” rolüne uyduran ve sıçrama yapmak, Avrupa kupalarında düzenli oynayıp kendilerini göstermek isteyen oyuncuların cazibe merkezi haline gelen Portekiz’de bu yetenekleri izleme keyfi doğal olarak başka oluyor. Bu beklentilerle Benfica-Porto maçını izleyenlerin tamamı pastanın üstünde kiraz olarak bol pozisyon ve aksiyonlu, gel-giti ve hikâyesi bol bir karşılaşmaya tanıklık etti, bu kesin.
Maç başlarken, Benfica ile Porto 49’ar puandaydı ve sadece iki hafta önce beş puana kadar yükselen fark ev sahibi Benfica’nın tökezlemesiyle kapanmıştı. 55 maçlık Portekiz Ligi yenilmezlik serisini Gil Vicente’ye evinde teslim ettikten sonra toparlanan Porto, yıldızı Hulk’la bulduğu inanılması güç golle maçın nasıl bir boyuta taşınacağının haberini en baştan verdi. Kanattan bu patlayıcılıkta, bu güçte bir füze çıkarmak ancak bu fizik ve yeteneği bir araya getirebilen iki, en fazla üç oyuncu tarafından gerçekleştirilebilir. Onlardan biri olan Hulk, hem topu çekişi, hem de tabiri caizse o topa asılışıyla takımını öne geçirmeyi bildi.
|
Oscar Cardozo iki gol atsa da takımını kurtaramadı. |
Bu dakikadan devre sonuna kadar hücumda ipler ise ev sahibinin elindeydi. Özellikle göbekteki Alvaro ve Lucho ikilisi Gaitan ve Aimar’ın driplingleriyle orta sahayı ve kanatları deşmesine engel olamayınca oyun rakiple yüz yüze kalan Porto savunmasının kaderine kaldı ve ilk büyük hatada Cardozo bomboş kalsa da topu Helton’a nişanladı. Fakat büyük golcüler bir kere kaçırıyor, ikincisinde affetmiyor. Birkaç serbest vuruş denemesini de hiç eden Cardozo, 40’ta biraz da şans eseri önünde kalan topa Hulk’a nazire yaparmışçasına 100 km/s’lık bir hız kazandırınca Helton topu bile göremedi, devreye 1-1 girildi. Porto belli bölümlerde atak bile geliştirme şansı bulamasa da Artur’un çifte kurtarış yaptığı bir pozisyonda 2-0’la burun buruna geldiğini de eklemek lazım elbette.
|
Maçın kahramanı James Rodriguez |
İkinci devre başlangıcı ise tam Benfica’nın istediği gibiydi. Tıpkı ilk yarıda olduğu gibi driplingleri birçok kez faulle kesilen Gaitan’ın kazandırdığı serbest vuruş bu kez tabelayı Benfica lehine değiştirdi. Aimar pişirdi, Cardozo kafayı koyup sağ köşeyi buldu ve durum 2-1’e geldi. Açıkçası silinmiş bir Hulk, ev sahibi avantajı ve düzenli ataklarıyla iş yapan Benfica maçın net favorisiydi ama bir dakikada işler değişti. Vitor Pereira, 54’te oyuna James Rodriguez’i sürdü ve Kolombiyalı maçı aldı. Witsel’e yapılan faulün dönüşünde orta sahada topu kapıp başladığı driplingle birkaç saniye içinde 50 metreyi kat eden Rodriguez, Fernando ile verkaçını yaptı ve bir düzeltme sonrası topu sol köşeye astı. Bir başka kırılma anı ise 77’de gol sonrası uzun bir süre yokları oynayan Hulk’un hızıyla Emerson’u ekarte edişi ve ardından sarı kartlı Emerson’un şuursuz hamlesi sonrası atılışı oldu.
Kırmızı kart sonrası o dönemde sağda oynayan Djalma’yla kanadı nakış gibi işleyen Porto, golü oradan çıkarmak istedi ve istediğini dolaylı yoldan aldı. Savunmasına yardımcı olmak için maç boyu kanat bekiymişçesine mücadele eden Gaitan tehlikeli bölgede James Rodriguez’e bir faul yaptı. James de sağdan Aimar’ın kopyası bir kavisli topla maçın kötülerinden Maicon’u buldu ve maç 3-2’ye geldi. “Yeni Pepe” demekte bir beis görmediğim bu arkadaşımızın galibiyet golü atması ise bir ironi olarak hafızalara kazındı.
Liga SAGRES’te Benfica şampiyonluğa mı koşuyor derken üç hafta işler değişti, 8 puan kaybeden eski lider tahtını Porto’ya devredip üç puan geriye düştü. Jorge Jesus, ikinci yarının başında avuçlarına kadar gelen üç, görece altı puanı Porto’ya teslim ettiği için hayıflanacak elbette. Bizleri artık daha keyifli bir rekabet bekliyor, özellikle bu ikilinin Sporting ile Braga karşısında alacakları skorlar şampiyonluk için belirleyici olacak gibi görünüyor. Güzel maçtı be!
3 yorum:
Bir düzeltme: Rodriguez Kolombiyalı, Arjantinli değil.
Eyvallah hocam. Nereden esti Arjantin, Kolombiya olacak tabii...
Ne demek. Banfield'dan gelmişti çocukcağız, oradan aklında öyle kalmıştır.
Yorum Gönder