Rakibime Dokunma!

Kulüpler, TFF, yöneticiler, kararlar... 3 Temmuz 2011'in Türk futbolu için bir milat olacağını biliyorduk lakin bu miladın bize gösterdiği belki de en önemli şey tepemizdeki yöneticilerin aslında kendi taraftarlarından ne kadar uzak olduğu, onları ne kadar az umursadığı. Daha doğrusu bunu da biliyorduk da bu kadar kör gözün parmağına yapılabileceğini düşünmemiştik, iş yöneticilerin kendi çıkarlarına geldiğinde nasıl da kulüpler arasındaki sınırların kalktığına, İlhan Cavcav zihniyetinin nasıl 18 kulübü kucaklayıverdiğine daha yakından ve gözlerimizi kaçıramayacak biçimde şahit olduk.

Bugün TFF ve kulüpler arasında alınan "Derbilerde deplasman taraftarı olmayacak" kararı da bu özde birlikteliğin ne boyutlarda olduğunu gösteriyor. Artık onlar da biliyor ki yaratılan şu suni futbol ortamında birinin burnu kanasa o kan onların ellerinde. Cesaret edemiyorlar. Başından beri yaptıkları gibi işin en kolayına kaçıyorlar ve faturayı o güvenlik toplantısında olmayan taraftara kesiveriyorlar ve futbolun çıkarlarını, yüceliğin, marka değerinini, falanı filanı koruyorlar. Ne demişlerdi: Artık futbol konuşacak! Taraftar olmasa da olur...

Kardeş olan iki arkadaşım var, birisi Galatasaraylı, diğeri Fenerbahçeli. Bu çocuklar yanyana tribünlerden birbirleriyle atışırken hatta bir toplum gerçeği olarak küfürleşirken, birkaç saat sonra evlerinde maçın muhabbetini yapıyorlar. O iki kardeş için olduğu gibi futbol aslında biraz da o atışma, Beşiktaşlıların Fenerbahçeli kılığında araya sızıp "Korkak tavuk Ortega" pankartı açması, ya da Fenerbahçelilerin Beşiktaşlı kılığında İnönü'ye girip sonra üçlüye başlaması gibi. Bugün Türkiye'de taraftarların elinden çalınan budur, rekabetin gerçek yanıdır.

Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu arkadaşlar... Biz, siz, onlar birbirimize o "Şikeye ceza verilmesin" bildirgesine imza atan 18 kulüp başkanı ve yönetiminden çok daha yakınız, ortak noktalarımız ve çıkarlarımız çok daha fazla. Tribünde küfürleşmesi, gerekirse maç önü-sonu atışması, tartışması da eyvallah ama maç bittiğinde hepimiz beraber olmalı, hepimiz kendi çıkarlarımızı korumalıyız. "Derbilerde deplasman seyircisi olmayacak" kararını alanların yanında sanmıyorum ki bir taraftar temsilcisi vardı.

Öncelikle bu saçma kararın altını oyacak her türlü organizasyona destek vermek, hayata geçirmek gerek. Tabii burada en büyük pay ilk maçta Beşiktaşlılara düşüyor. Onların yapacaklarını beklemek lazım ki bu tip enteresan işlere imza atmayı seven bir kitle var orada. Aleks Özkuyumcu adlı bir taraftar, "İmkanı olan her Beşiktaş'lı yanına bir tane de Fenerbahçe'li arkadaşını alarak maça gitsin. #tribunleryariyariya" demiş twitter'da, keza başka yaratıcı öneriler de var.

O kulüp yöneticilerinin bu kadar fütursuzca korumaya çalıştığı futbol ekonomisini canlı tutan, çarklarını döndüren aslında bugün deplasman yasağı koydukları taraftarlar. En azından bunu onlara kısmen de olsa hatırlatabilecek her şeye "futbolseverim" diyen herkesin destek vermesi şart. Rakibime dokunma...

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

2 yorum:

Adsız dedi ki...

bursa taraftarının yaptığı terörü hukuk tanımaz bi şekilde affeden bi kurumdan bu karar çıkması çok garip ve kesinlikle iyi niyetli değil...!ne yani futbolcular maçta kavga etse bi daha ki maça galibi yazı tura atarak mı belirliyecekler...!saygılar(mustafa)

Adsız dedi ki...

bu kadar saçma bir federasyon yönetimi olamaz bizler hem sahada hem tribünde ezeli rakip iz ama ebedi dostluğumuz vardır bizim bizlere dokunmayın bizler deplasman maçlarındaki güzel anılarımızı torunlarımıza anlatalım bizle dokunmayın sevinen kardeşlerimizi alkışlayalım bizlere dokunmayın statlarda her renk i göremek hakkımız bizlere dokunmayın rakibimizin statını göremek hakkımız bizelere rakibime dokunmaya çalışan FEDERASYON ACİL İSTİFA bizler yanyana maç izlemenin hayali kurardık önce küfür sonra kavgalar bitti statlarda ama bu federasyon hatalı davranışlarıyla insanları birbirine kırdırıyor...

Related Posts with Thumbnails