Kadıköy'de oynanan hemen her maçın enteresan bir hikayesi oldu bu sezon fakat bu herhalde en absürtleriydi. Teoride maçın seyrini Fenerbahçe aleyhine değiştirebilecek en uç ihtimallerden biri belki de takımın lideri Alex'in maç başında göreceği bir kırmızı kart olurdu. Öte yandan öyle bir maç oynandı ki birlikte oynama alışkanlığının, bireysel kalitenin saha içinde bir birey fazla bulundurmaya net şekilde baskın geldiği görüldü. 10 Fenerbahçeli, 11 Karabüklü'yü yok etti. Peki bunun sebepleri neler?
Fenerbahçe kaptanı Alex, sekizinci Süper Lig sezonunda ikinci kez (doğrudan) kırmızı kart gördü. |
Zaten iyi bir sezon geçirmeyen Yücel İldiz'in öğrencileri, reaktif durumdan proaktif duruma, yani topa sahip olma zorunluluğuyla başa çıkmakta çok zorlandı. Zorlandı hafif kalır, resmen çuvalladı. Topa bir bomba muamelesi yapıp karakola götürmedikleri kalmamıştı ki kazanılan topu Mehmet Topuz aracılığıyla Bienvenu'nun koşu yoluna atan Fenerbahçe, bu afallamayı fena cezalandırdı. Bu golden sadece birkaç dakika önce Gökhan Gönül'ü sağ çizgiye kadar indirmiş, Kamerunlu yanlış vuruş tercihi sebebiyle boş kaleyi bulamamıştı. 16.dakikadan ilk yarının son düdüğüne kadar bu saçmalama hali de devam etti.
Bienvenu, Semih'in formsuzluğunda takımına önemli katkı sağlamayı sürdürüyor. |
İkinci yarı kısmen değişen ise biraz Karabük'ün futbol aklından yoksun haliydi. Top tekniği nispeten daha iyi bir Bilal Kısa ile etkisiz kalan Ali Kuçik'in yerine giren Ahmet Cebe en azından topu Fenerbahçe yarı sahasında tutulmasına yardımcı oldu ki bunda doğal olarak ekonomik oynayamayan sarı-lacivertli orta sahanın defansa gittikçe yaklaşmasının da payı vardı. Emre düştükçe yarı sahadan çıkmak bireysel çabalara kaldı ve takım yoruldukça Karabük'ün beceriksiz pas denemeleri dahi bir şekilde dönüp dolaşıp yeni bir deplasman akınını başlattı. İldiz'in takımı sadece Shelton'ın ilk adım çabukluğuyla 63'te maçın kendileri adına en net pozisyonunu buldu ama Jamaikalının son vuruşunun kalitesi biraz da takımın kalitesini özetler gibiydi. Cılız akınlar Volkan'ın kucağında eridi, gitti.
Maçın Dikkat Çekenleri
Caner, takımı adına ön plana çıkan oyunculardan biriydi. |
Anthony Seric (Karabük): Yetersiz orta saha, yetersiz hücum hattı ve yetersiz kanatlar arasında rolünün en fazla dışına çıkan ve katkı veren Karabüklü bir dönemin Beşiktaşlısı Seric oldu. İleri çıkıp zor pozisyonlarda soldan üç tane etkili orta yaptı, ne yaptığı konusunda hiçbir fikri olmayan arkadaşlarının oyununa derinlik kattı. Bugün rahat uyuyacağı kesin.
Alex de Souza (Fenerbahçe): Dünya çapında bir oyun zekası olduğu aşikâr ve genelde birebir mücadelelerde savunma tarafında yer almayışının, daha çok koşuyla pas açısı daraltarak savunma yapmasının bir sebebi var. Alex'in en zayıf yönü bu ikili mücadeleler ve yersiz fauller yapabiliyor, kartlık hareketlerde bulunabiliyor. Şahsen pozisyonu biraz gri olarak görsem de Brezilyalı yıldızın böyle bir yanı da mevcut. Kazanılan galibiyete en çok sevinenlerdendir şüphesiz ama yokluğu en az iki maç boyunca hissedilecek.
Luton Shelton (Karabük): Öyle bir adamın halefi olarak geldi ki doğal olarak insan birkaç spekteküler hareket ve gol yollarında üstün bir beceri görmek istiyor lakin Karabük yönetimi aradığını pek bulmuş gözükmüyor. Tamam, Shelton'ın da belli bir düzeyde atletizmi var ama onu Emenike'yle aynı cümlede kullanmak bile futbola bir noktada saygısızlık. İki sezon sonra bu topraklarda adının çoktan unutulmuş olması kuvvetle muhtemel.
2 yorum:
Her şey güzel fakat bence hayatının topunu oynayan Mehmet Topuz'a bir parantez de açmalıydınız. Hakikaten hayran oldum.
eğerki bjk maçınad gökhan gönül standartlarında olsaydı bjk maçı bile alınabilirdi.topuz gökhan'la beraber 2senedir bu takımın tek çarkını oluşturuyolar.bakınız topuz'un olmadığı maçlarda gökhan da ne kadar verimli olabilmiş?(geçen yıl 34maç topuz,bu sene 2-3 maç)tabiki verimi var ama bu verimi topuz'lu maçlarla kıyaslayınca fark çok daha açık
Yorum Gönder