Chivas Zamanı: "Barça'yı Dörtlemekten Daha Fazlası"

Bizim memlekette karizması baya yüksek bir içki olarak bilinse de aslen Meksika'nın köklü futbol kulüplerinden biri olan Chivas, tarihin en dominant ekibi olup olmadığı tartışılan Barcelona'ya hazırlık maçında da olsa 4 atınca buraların gündeminde de kendine yer buldu. Fakat Guadalajara ekibi tesadüfen Barça'yı yenen bir ekip olmaktan öte tüm dünyayı kıskandıracak bir altyapı modeline sahip, birçok yönden incelenmesi gereken bir kulüp.

U-17 Dünya Kupası'nı alan Meksika'nın yıldızı Carlos Fierro
Ev sahibi olduğu 2011 U-17 Dünya Kupası'nda zafere yürüyen ve son yılların en sağlam jenerasyonlarından birine sahip olan Almanya'yı dahi eleyip tarihinde ikinci kez bu kupayı alan Meksika'nın en önemli oyuncusu Carlos Fierro'ydu. Futbol zekası ve oyun görüşüyle kendine hayran bırakan, düşünmekle kalmayıp bunu uygulamakta da sıkıntı çekmeyen bu genç forvet Chivas altyapısından yetişme. Tıpkı Barcelona'ya bir de gol atan milli takımdan akranı, benim de favori oyuncularımdan Giovani Casillas'ın yer aldığı üç takımdaşı gibi. Ya da şu günlerde U-20 Dünya Kupası'nda forma giyen, Manchester United'ın ciddi şekilde ilgilendiği Erick Torres'in de içinde bulunduğu beş abisi gibi...

"Yeni Javier Hernandez" gözüyle bakılan Erick Torres
Guadalajara Chivas, hiçbir yabancı oyuncunun forma giymediği, hatta ilk 11'in tamamını altyapı kökenli oyunculardan kurduğu bir takım. 2002'de kulübü devralan Jorge Vergara döneminde, ki bu abi MLS'teki Chivas USA'in de sahibidir, altyapı sistemini yenileyip bu yolu izleme kararı almışlar. Buna karşın Chivas aynı zamanda ligin her zaman en iddialı takımlarından biri konumunda. Meksika deyip geçmeyin, bize epey uzak bir lig görüntüsü çiziyor belki ama yayın geliri açısından dünyanın sayılı liglerinden biri olan Meksika sağlam paranın döndüğü bir lige sahip. Stadyumları da her daim doludur. Oyunculara ödenen maaşlar epey yüksek olduğundan Avrupa'ya gitmeyi tercih etmeyen Humberto Suazo, Cristian Benitez gibi kalburüstü birçok oyuncu bu ligde forma giyiyor. Bu açıdan Türkiye'yle de benzeşen, kendi içine dönük bir yapıya sahipler.

İşte Chivas bu özel yapısıyla Monterrey, Club America, Cruz Azul, Pumas gibi takımlarla zirve mücadelesi verirken bu yapının ürettiği Javier Hernandez gibi birçok özel oyuncuyu da Avrupa'nın kalburüstü lig ve kulüplerine servis etmek üzere. Barcelona'nın sloganına gönderme yapacak olursak "Barça'ya dört atan bir kulüpten daha fazlası!"

Aslında yazı bu noktada bitiyordu ama şöyle son bir göz gezdirirken benim üstümde de emeği olan Ali Murat Hamarat namı diğer Ekşi efsanesi Arvo, Chivas'ın 2006'da yine Barcelona'yla oynayacağı bir hazırlık maçı sebebiyle lige yedek, Katalanlara ise as kadroyla çıktığını, Barça'dan o dönem de bir beraberlik kopardığını not düşmüş sözlüğe. Barça maçıyla girmişken bu anekdotu da atlamak olmazdı.

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Böyle bir madene sahip Meksika, bunu iyi işlemesi lazım.
Çoğu ülkenin bir altın jenerasyonu olur, önemli olan elindeki malzemeyi iyi kullanabilmek.
Bunu Türkiye başaramadı, başaracağını da pek sanmıyorum.
Türklerin bakış açısını değiştirmek, Messi'yi Şekerspor'da oynatmaya çalışmaktan daha zor..

the_Q dedi ki...

abi yazın çok güzel,iyi noktaya temas etmişssin ama yeni sezon ochoa ajaccio'ya transfer oldu.bil istedim..

pclion dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
pclion dedi ki...

Meksika'da inanılmaz bir potansiyel oluştu, bence eninde sonunda seviye atlayacaklar. 2014 Dünya Kupası'nda Hernandez ve Gio önderliğinde çok sağlam bir takıma sahip olacaklar. Bizde de potansiyelli oyuncular var ama tek tük ve bir çabayla değil, allah vergisi çoğu...

the_Q, eyvallah. El alışkanlığı Ochoa diye bir gazla yazmışız. Yalnız transferini yeni öğrendim, hayal kırıklığı. Düzelttim şimdi...

Related Posts with Thumbnails