Türkiye 2016, Rusya 2018 & Katar 2022

Fransa'ya tek oyla kaybettiğimiz EURO 2016 ev sahipliği için adaylık dönemindeki tartışmaları hatırlarsınız.* Türkiye'nin bildirdiği şehirlerin Batı ağırlıklı olmasının faturası TFF'ye kesilmiş, hatta ülkeyi bölmekle dahi suçlanmıştı. Aslında tek kelimeyle 'ulaşım' olarak özetlenebilecek akılcı ve makul bir cevap mevcutken, 87 yıllık ülke tarihinin sorumluluğunu bir futbol turnuvasına başvuran yetkililere yüklemek bence kolaycılıktan başka bir şey değildi. Trabzonspor kongresinde dahi otellerinde yer bulunmayan Trabzon'un bir futbol şehri olması, hızlı trenle ulaşılamayacağı, ulaştırma sağlanması için gereken bütçenin tüm turnuva giderinden fazla olacağı gibi detaylar bizi ilgilendirmiyordu hiç. Ne olacaktı ki, Urfa da Diyarbakır da şıp diye geliştiriliverilsindi. Her şey bir parmak şıklatması kadar basitti. Böyle olacaksa hiçbir organizasyon Edirne'den içeri girmese de olurdu.

Sanki bu ülkenin en üst düzey liglerinde her yer homojen temsil ediliyor, stadyumlar pırıl pırıl parlıyor da işin içine bilinçli bir ayrımcılık yapılıyormuş havası verilen, hatta "Adaylığın adı Batı Türkiye olsun" denecek bir noktaya gelinmişti.

Çok değil, henüz bir ay önce 2018 ile 2022 Dünya Kupalarının ev sahipleri belli oldu: Rusya ve Katar. Peki bu adaylıkların haritaları nasıldı derseniz yandaki tablolara bakabilirsiniz. Acaba Rusya 2018 yerine Batı Rusya mı desek, ya da Katar yerine Doğu Katar mı? Yorumlarına katılmadığım olsa da her daim belirli bir mantık çerçevesinde konuştuğunu, kendi birikimi üzerinden bir fikir ürettiğini belli eden Mehmet Demirkol'un beni hayal kırıklığına uğrattığı belki de tek yorumu buydu. "Eyy Demirkol" diye girişecek değiliz elbette ama Rusya'da "Böyle alacağımıza hiç almasaydık" diyen bir Mehmet Demirkov var mıdır acaba? Sormadan edemedim.

Not: Diğer adaylıkların  büyük bir çoğunluğu da herhangi bir homojenlik içermediği gibi Türkiye'ye oranla daha da orantısız adaylıklar bulunduğunu not düşelim...

*Saraçoğu Bildirisi & Euro 2016 Şehirleri
*Euro 2016 Logosu & Adaylığımız

Bu Yazıyı Paylaş!

Bookmark and Share

14 yorum:

Her Yol Roma dedi ki...

Yaprak Dökümü'nün son bölümünde İstanbul-Trabzon tren bileti almışlar galiba Uğur Bey. Ona ne diyeceksiniz? :))

pclion dedi ki...

Ahahah. Vallahi cuk oturdu yazıya. Yaprak Dökümü yaptıysa koca Türkiye de yapardı diyorsun. Nothing but respect der giderim o zaman. :)

nusret dedi ki...

Rusya ve Katar'ın şehirleri için pek fazla bilgi sahibi değilim.

Rusya coğrafyası özel bir coğrafya.Hem büyüklük hem de mevsimsel olarak.Bunlar dikkate alınmış olabilir.Haritadan gördüğüm kadarıyla,"dengeli" bir dağılım var.

Türkiye için ise;

Ulaşım boyutu etkili olmuş olabilir.

Fakat aklıma takılan noktalar var:

Ankara,başkent olarak var olacaktır zaten.Yalnız,Ankara'nın yanında Konya ve Kayseri birlikte varlar.(dı) Sadece biri değil.Ulaşım boyutunu aşan bir şeyler var sanki!

Bir de coğrafya Rusya kadar büyük değil zaten.

Konya ve Kayseri ikilisinin olması içime sindirememem için bana yeterli gelmişti!

Ulaşım için,İstanbul ve Bursa'ya yakınlığıyla Kocaeli'yi tercih etmek daha makul olurdu!

pclion dedi ki...

Nusret, Konya ve Kayseri aslında ulaşım şartları sebebiyle kondu fakat mevcut hükümete yakınlıkları sebebiyle son dönemde inanılmaz yatırım aldıkları bir gerçek.

Benim bildiğim kadarıyla Kayseri ile Ankara, Konya ile Antalya bir grup olacaktı. Bana kalırsa oradaki esas eksik Adana'ddır.

Rusya için özel bir durum demişsin misal ancak bizim için de geçerli bu ve farkında değiliz. Öte yandan Katar'ın dağılımı bence çok dengesiz. Okyanus şeridi ve merkezdeki şehirler var sadece. Bölge olarak bakarsak ülkenin %30'unu ancak kapsıyordur misal.

Türkiye'de talep edilen türden bir dengeye sadece İngiltere sahipti projelerde, onu söyleyebilirim. O da İngiltere'nin yapısından kaynaklanıyor daha çok...

Anoz dedi ki...

PCLionFC blogunu severek okurum, ama hem Rusyayi hem Qatari nekadar iyi taniyorsunki onlar hakkinda "bir Demirkov" demismidir diyorsun. Türkiyedeki sorunlarin sadece "ulasim" olmamasi asikarken ve bizler Türkiyeyi iyi bilirken, gidip onlardada ayni ama onlara verdiler demek sanki biraz yanlis olmus. Qatar corafyasinin yüzde kaci cöl oldugundan haberin varmi? Biz kendimizi iyi biliriz, ama baska ülkeleri öncelikle arastirmak lazim derim. Ondan sonra Demirkol / Demirkov dersin!

pclion dedi ki...

Anoz, her toprağını karış karış bildiğim iddiasında değilim zaten ama her ülkenin kendine göre şartları var ve hiçbirinde homojen dağılım diye bir şey yok. Katar'ın güneybatısındaki şehirler yok diye "Biz bu Dünya Kupası'nı almayalım, o şehirleri de bu seviyeye getirene kadar" demek mi lazım yani?

Ayrıca dediğim gibi, İngiltere hariç hemen her aday ülkede böyle bir durum var. Bir Türkiye mi homojen olmalı, onu sorguladım ben. Demirkol/Demirkov da tamamen espriden ibaret yahu, yüzüne söylesem sizin gibi tepki vermez eminim. :) Bu kadar gerilmenize gerek yok.

Mehmet Demirkol'un aklıma takılan yorumu "Şanlıurfa yeterli değilse bir turnuvayı hak etmiyoruz, almayalım o zaman" demesidir. Hiçbir şekilde akla, mantığna oturtamıyorum bu fikri ki vizyoner bir spor yazarı olarak gördüğümden beni hayal kırıklığına uğratmıştı o noktada. Selçuk Yula dese değer vermez, güler geçerdim misal...

İsmail Şayan dedi ki...

İstanbul-Ankara arası saat farkı 15 dakika. Buna mukabil Saint-Petersburg-Yekaterinburg arası 121 dakika, 8 katından biraz fazlası. Araya yaklaşık 2 Türkiye sığıyor Batıdan Doğuya.

Saat dilimi olarak baktığımızda pasifik kıyısındaki Los Angeles ile Atlantik kıyısındaki New York'un(ABD'nin doğusu ile batısının) arasındaki saat farkı 2. Saint Petersburg ile Ekaterinburg arasındaki saat farkı da 2.

Gayet yaymışlar gibi duruyor böyle bakınca... Bence yayılabilecek en makul aralıkta yayılmış, 4-5 saat gibi farklara bütün sağlık ekipleri Kazan kaldırırdı. Zaten daha geniş coğrafyadaki bir teklifle de turnuvayı alamazlardı kanımca. Türkiye için ise böyle bir sorun hiç yoktu.

Mehmet Demirol'un ise ortaya koyduğu çok daha farklı şeyler de vardı. Onları yok saymak veya görmezden gelmek bence çok makul değil. Ama oralara girmeyelim, bu çerçevede kalsın.

pclion dedi ki...

Hebenneka hocam, Rusya ve Katar kazananlar olduğu için onları koydum fakat dediğim gibi, hemen hiçbir ülkede bu tip bir denge yok. Fransa 2016'ya bakın mesela, orada da ihmal edilen bölgeler çok, homojen bir yapı yok.

http://en.wikipedia.org/wiki/UEFA_Euro_2016

Demirkol'un daha farklı yorumları vardı ama söylemek istediği net. Bu da bana göre ülke sorunlarını futbol turnuvası adaylığının üstüne yüklemekten öte bir şey değildir bu. Ayrıca diğer şehirlere stat yapılması için de önemli bir sinerji oluşturacak bu projeye "olmasın o zaman" demek bence açıklanabilir bir bakış açısı değil...

İsmail Şayan dedi ki...

pclion,

Fransa'nın demografik yapısı hakkında bilgim var desem yalan olur. Tüm stadyumların kapasitelerini ve şehirlerdeki futbola ilgiyi de bilip ona göre bir değerlendirme yapmak daha doğru olur. Kuzey ve güneyde yoğunlaştıklarını harita üzerinde görebiliyorum ancak sebepleri hakkında belirttiğim veriler olmadan çok fazla fikir yürütmek benim için pek doğru değil. Yine de kabaca, Türkiye derecesinde bir ayrımın, en azından haritalar üzerinden görüldüğü kadarı ile orada olmadığını söyleyebilirim.

İtalya hakkında ise az da olsa bilgim var. Kuzeyi ile güneyi arasındaki fark Türkiye'nin doğusu ve batısı arasındaki farkın bir benzeri. Hatta İtalya'da zangin kuzeyin ayrılmasını savunan bir ayrılıkçı parti de var, biz Türkiye için bunu düşünemeyiz bile. Ancak onlar da güneyde katabilecekleri yerleri katmaya çalışmışlar. Daha dengeli bir yapı oluşturmak istemişler.

Yani bu işlerin tek bir reçetesi yok. Fransa ile İtalya'nın kendine özgü parametreleri farklı ve bunları gözönüne alarak kendi seçimlerini şekillendiriyorlar.

Mehmet Demirkol da bu noktada ortaya projeden farklı bir bakış açısı koydu ve bunun altını doldurabildi. Bence önemli olan bu, bu konudaki fikirlerine katılıp katılmamak ayrı bir mesele. Sizin açınızdan "ülke sorunlarını futbol turnuvası adaylığının üstüne yüklemek" olabilir, benim açımdan "futbolun da bazı sorunların çözümüne yardımcı olabileceğini gösterdiği için önemli" olabilir(sorunları çözebileceğini düşünmem, turnuva dediğin en fazla iki hafta esecek bir rüzgâr). Fikirleri burada tartışmaya başlarsak zaten postun ortaya koyduğu zeminin de dışına taşmış oluruz. Bizim meselemiz turnuva coğrafyası.

Elinizdeki coğrafya ne derece geniş olursa olsun, kısa süreli ve sık aralıklarla karşılaşmaların oynanacağı bir turnuvayı o coğrafyanın tümüne yaymak mümkün değil. Önünüze "sporcu sağlığı" ve "biyoritm" gibi engeller çıkar. Katılımcı ülkeler, sporcu performansı üzerinde etkili olduğu için haklı olarak buna itiraz ederler. Rusya örneğinin önümüze koyduğu sorun da budur. Bence Ruslar makul ve mantıklı bir iş yapmış.

Bu konu ise yanlış bilmiyorsam ilk kez Sovyetler Birliği Kadın Voleybol Takımı'na karşı bahsettiğimiz problemin bir silah olarak kullanılması ile gündeme gelmiş, olay sonrasında başlayan tartışmalarla bu konuda düzenlemelere gidilmişti.

outlaw dedi ki...

@pclion,

fransa'da bahsettiğin türden bir "dengesiz dağılım" yok, turnuvada olabilecekken olmayan bretonya var yalnızca, ki orada da yalnızca rennes ve nantes uygun olabilirdi. önüne fransa'nın büyük şehirlerini gösteren bir harita al bak lütfen...

pclion dedi ki...

outlaw hocam, Fransa için dedikleirn Türkiye için de geçerli değil mi? Adana hariç hangi şehir büyük ölçüde yeterliliği sağlarken dışarıda kaldı? Diyarbakır, Trabzon? Bu şehirlerin ikisinin de çok büyük eksiklikleri vardı. Ana fikrim bu...

outlaw dedi ki...

türkiye'nin sorunu turnuvaya il seçimiyle alakalı değil, bu dediğine ben de katılıyorum. sadece fransa'yı benzer örnek olarak gösterme diyorum. haritada sadece seçilen şehirler işaretli olunca anlaşılmıyor. bütün büyük şehirlerin işaretli olduğu bir haritayla karşılaştırmak gerekir diyorum. paris'le massif central'in arasında zaten avrupa kupası düzenlenecek bir şehir yok. altyapı vs. değil konu, büyük şehir yok zaten. dediğim gibi rennes ve nantes 6. ve 8. büyük şehirler olmalarına rağmen dışarıda kalmış sadece. ama bir ülkede 12 stadyum seçince birileri dışarıda kalmak zorunda zaten...

dediğim bunun yanında fransa'yla türkiye'nin birbirleriyle karşılaştırılmalarını gerektirecek, hatta meşru kılacak hiçbir benzerlik olmaması...

Adsız dedi ki...

Uğur merhaba,

Ben çok haklı ve idealist bir yorum getirdiğini düşünüyorum. Mehmet Demirkov benzetmesi de son derece esprili olmuş :)

Yorum yazanlar çeşitli örnekler vermişler mevzu bahis ülkelerle ilgili sen de haritalar ve dağılımlardan bahsetmişsin ancak kanımca bizim durumumuzda bulunan ve senin temas etmek istediğin sakatlığı anlamak açısından bunlara çok da gerek yok. Saraçoğlu bildirisi yazından doğrudan alıntılıyorum: "Euro 2016 adaylığı, Türkiye'de barışı sağlama projesi değildir, Türkiye'nin doğusunun problemleri de Euro 2016'da yer almamakla sınırlı değil.". Bu. Söylenmesi gereken bu ve zamanında zaten söylemişsin.

Bizdeki tartışmayı doğuran ana sebep işte bu bahsettiğin şey. Kendimizi Rusya'yla ya da Fransa veya İtalya'yla kıyaslamamıza falan gerek yok. Bizim derdimiz gerçekleştiremediğimiz projelerimizi bir yandan turnuva sayesinde amorti
edebilmek bir yandan ise bakalım nasıl oluyormuş diye denemek bence. Yani güncel hayatımızda buna dair bir çabamız yok. Eğer böyle olsaydı ve turnuvayı alsaydık sonuçların bizim için kötü olmayacağını düşünüyorum ancak turnuva açısından anlamlı değildi.

Turnuva sayesinde ülkesine katma değer getirmek şüphesiz sadece bizim fikrimiz değil, normal bir olay. Mehmet Demirkol'un fikirlerinde de önemli bir iyi niyet bulduğumu ancak yöntem açısından, bizi ileri götürmesi açısından yeterli olmadığını düşünüyorum. Mehmet Demirkol kalite arz ettiğini düşündüğüm birisi ve bu yaklaşımı "zaten bir cacık olacağı yok bari bundan istifade etsek" tarzında bir beyab ve yine bizim için iyi sonuçlar doğurmayı hedefleyen birşey.

Kıyaslamalarla ilgili olarak Fransa'da yaşayan biriyim ve fransızların altyapı manyaklığı ve ulaşım ağlarının son derece gelişmiş olmasından dolayı aşağı yukarı istedikleri her yerde düzenleyebilecekleri kanaatindeyim. Fransa senede 60 milyondan fazla turist ağırlayan dünyanın zirvesindeki turizm ülkesidir. Biz 25 milyonu bulmaya çalışıyoruz ancak yüz ölçümümüz onların 1.5 katı kadar. Bu da tesislerimizin dağılımı hakkında bize iyi bir fikir verir. Her yere turist çekebileceğimiz inancındayız, tartışılabilecek bir konudur ancak doğru olduğunu var sayarsak bu dengesizliğimizin ıspatıdır. Fransa'yla kıyaslamak pek doğru değil.

İtalya'daki sosyal ayrım malesef bu tarz bir organizasyon için anlamlı olmuyor. Nedeni ise Napoli her ne kadar "siyah italyanların" memleketi olsa da Napoli ya da Palermo ya da Cagliari'ye her sene tonla turist İtalya'nın kuzeyinden ve başka yerlerden "gidebiliyorlar" ve orada "kalabiliyorlar". İstanbul'dan ya da Ankara'dan Diyarbakır'a laylaylom şeklinde bir yolculuğu ve oradaki konaklamanın bu turnuva açısından fevkalade olabileceğini kim söylebilir ? Sivasta kaç otel var ? Oralar güzel yerler değildir demek değil ki bu, oralar bizden değildir demek hiç değil. Madem oralar bizden o zaman bunu her gün söylemeliyiz, iş turnuvaya gelince değil. Eğer bölgelerimiz arasında uçurum olmasaydı turnuvayı bir araç olarak kullanmamak ahmaklık olurdu şüphesiz ki. Ancak o durumda bu bahsettiğim esas sorun da ortadan kalkmış oluyor.

Avrupa birliği kriterlerini avrupalılar bizi oyunlarına alsınlar diye değil kendimiz için yerine getirmeliyiz diyen biriyim. Aynı şeyin turnuva için de geçerli olduğunu düşünüyorum ancak bu fikrimin hiç pragmatik olmadığını da biliyorum.

WS

pclion dedi ki...

WS hocam, teşekkür ederim yorumun için. Argümanlara fazla takılmıştık dediğin gibi, anlatmak istediğimin temelini görmene sevindim...

Related Posts with Thumbnails