Siyah-beyazlı taraftarların kullandığı slogan ve pankartlardan biridir 'Son Barikat' fakat Türkiye'nin Avrupa'daki konumuyla da birebir örtüşüyor. Bursaspor'dan mucize beklerken standart bir 3-4 puan dahi alamamışken, Galatasaray ve Fenerbahçe'nin ayıbını bir miktar da olsa temizleyebilecek tek takım olarak Beşiktaş kaldı ve şubat ayından itibaren geçilecek bir tur, görülecek bir çeyrek/yarı final, beş yıl boyunca Türkiye'nin sırtında taşıyacağı bu kamburu bir nebze hafifletebilir.
Son 32 kuraları her zaman risklidir ve geçen sene de sıkça söylediğim gibi bence seribaşı/seribaşı olmayan farkının en aza indirgendiği kura çekimi bu. Bir kere havuz geniş ve homojen sayılmaz. Şampiyonlar Ligi'nden gelenlerin ikiye ayrılması dahi işleri karıştırıyor. Galatasaray, geçen yıl grup lideri olup Atletico Madrid'i seçmişti misal. O gün herkes çok heveslense de gayet kötü bir kura olduğu aslında açıktı. İşte bu yıl Beşiktaş'ın en azından ilk turda şansı yaver gitti.
Dinamo Kiev, biraz da şans eseri bir-iki maçını göz ucuyla da olsa takip edebildiğim bir ekip. Avrupa'da en sevdiğim ekiplerden biri olan BATE'nin grubunda lider olsalar da bunu BATE deplasmanından galibiyetle dönmeye borçlular. Yoksa grup içinden kolayca sıyrılmış bir ekip değiller. Hemen hemen aynı ayarda bir grupta (bence daha zorlu) yer alan Beşiktaş ise Porto'nun hükmettiği maçlar haricinde "Avrupa kupası maçları" stiline yatkınlığını ortaya koydu. Süper Lig temposundan farklı oynanan bu maçlarda bence Schuster'in Beşiktaş'ı iş görecektir. Dinamo Kiev'in daha üstün olmadığını net olarak söyleyebiliriz. Bence siyah-beyazlıların bu turu geçme şansı Kiev'den yüksek. Yine de Dinamo Kiev geleneğinin Türkiye'den tur alma tecrübesinin olduğunu kendime muhalefet şerhi olarak düşüyorum.
Öbür taraftan Manchester City'nin geliyor olması ise kuranın kötü yanı. Bence kupanın dört-beş favorisinden biridir City. Şimdiden mart ayında oynanma ihtimali olan bir eşleşme üzerine konuşmak yersiz olsa da benim tercih edeceğim bir eşleşme olmazdı Aris-Manchester City.
"Son Barikat Beşiktaş" dedik, altını dolduralım. Blogda en kısa sürede Türkiye'nin UEFA sıralamasındaki yeri ve gelecek sezonlar için muhtemel senaryolar, Beşiktaş'ın ve Bursaspor'un takım puanı incelemeleri yer bulacak...
3 yorum:
Galatasaray da,bu seneyi işin içine katmazsak(gerçi katabiliriz de,bir Ukrayna takımı elendiği sonuçta),Avrupada daha rahat,daha göze hoş gelen,istediklerini sahaya yansıtan maçlar ortaya koyuyordu.Bunun altında yatan ya karşısına top oynamak için çıkan ya da ilerde sert basmayan(topa değil ancak)takımlar çıkması.Kağıt üzerinde ağır basan rakipleri karşısında bu sayede kafa kafaya maçlar çıkarabilmiştir.Galatasaray'ın uzun yıllardır yapısı itibariyle(artık kalmıyor)topla önde oynamayı seven bir takım olması rakiplerin bu oyun karakterleriyle birleşince ortaya başarılı maçlar çıkmıştı.
Beşiktaş'ın bu seneki oyun felsefesi itibariyle Avrupa'da başarılı olması Galatasaray'ın yukarıda bahsettiğim durumuyla paralellik gösteriyor.Kiev kağıt üzerinde daha avantajlı bir kura gibi gözükse de,Ukrayna futbolunun Beşiktaş'ın yapısına ters geleceğini düşünüyor ve aslında Beşiktaş'ın çekebileceği en kötü takımlardan birini çektiğini düşünüyorum.Umarım yanılırım.
Aslında temelde hemfikiriz ancak Beşiktaş'a karşı Kiev'in çok üstün bir savunma oyunu oynayamayacağını düşünüyorum ben. Kendinden daha iyi takımlara karşı gol atsa da savunmada aynı başarıyı gösteremez Beşiktaş...
Ben pek katılmıyorum. Benim görüşüm Dinamo Kiev'in Beşiktaşı eleyecegi. Hatta Sonrasında Man. City engelini bile aşacağı görüşündeyim. Belli bir sistem dahilinde oynayan ve profesyonel şekilde yönetilen bir ekip Dinamo Kiev. Shakhtar sayesinde çıtalarıda yükseldi ve rekabet onları daha iyi konuma getirdi. Yani bizim ülkemizde olmayan herşey onlarda son yıllarda fazlasıyla var.
Yorum Gönder