Fenerbahçe'de ciddi problemler yaşayan milli oyuncu Colin Kazım'ın transferinden hepinizin haberi vardır eminim, Kazım 6 ay boyunca Toulouse forması giyecek. Fransız ekibi transferi tamamlamak isterse Fenerbahçe'ye belli bir bonservis bedeli ödeyip oyuncuyu kadrosuna katma şansına da sahip. Bu transferdeki esas kilit nokta ise tam olarak bu. Yenilsen de Yensen de programında Mustafa Taha da dile getirmişti bunu, ülkemizde yaygın olarak kullanılan bir model sayılmaz opsiyonlu oyuncu kiralamak.
Opsiyonlu kiralamanın şöyle bir esprisi var. Hem oyuncuyu denemek ve takıma uyumunu görmek, değerlendirmek isteyen takıma çok ciddi bir maddi külfet getirmeden bunu gerçekleştirme şansı veriyor, hem de oyuncuyu göndermek isteyen kulüp o anki değerinden ziyade oyuncunun form tutmuş haline, piyasasına daha yakın bir bonservis bedeli belirleyebildiği için uzun vadede bu transferden daha kârlı çıkma şansını elde ediyor. İki taraf için de kazançlı bir seçenek.
Yalnız bu noktada Türkiye'deki transfer mantalitesinin sakatlığı çıkıyor ortaya. Tek yönlü transfer pazarı derim hep, yerel bazda bir benzeri de Portekiz'de vardır aslında ama onlarda bonservis bedelleri bu kadar uçuk değil. Türkiye'deki kulüplerin ve oyuncuların yegane amacı üç İstanbul kulübünden birine gelip vitrine çıkmak ve kariyerini mümkün olduğunca o takımlarda sürdürebilmek. Birkaç istisna da Trabzonspor'u tercih ediyor, hem maddi imkanlarından, hem de daha göz önünde olabilme imkanından dolayı. Tablo böyleyken hem kulüpler mümkün olduğunca yüksek bir bonservis bedeli koparıp oyuncusunu pazarlamak istiyor, hem de oyuncu bir an önce transferini sonlandırmak. İstanbul kulüplerinin bu sebeple bunu yurt içinde gerçekleştirme şansı yok denecek kadar az, örneği var mıdır, ondan bile emin değilim. Hafızamda yer etmemiş en azından.Yurt içinde daha zor, kabul ama yurt dışından transfer yaparken böyle bir seçenekten bu kadar az faydalanılması henüz bilinçli transfer konusunda yeterince ilerleyemediğimizi gösteriyor. Halbuki çok büyük maliyetlerin altına girmeden bu oyuncuları takıma ısındırma ve Türkiye konusundaki tereddütleri yıkma açısından da önemli bir fırsat tanımış oluyorsunuz. Bu stratejiye en yakın kulüp Galatasaray denilebilir, Franck Ribery gibi bir örnek var zaten önümüzde. Sonunu yönetimsel beceriksizlikler, kiyafetsizlikler yüzünden getiremesek de bu kadar başarılı bir model varken üstüne gitmemiş olmak bence hatadır. Arda bir Barusso denemesi de vardı gerçi ama orda da "Nasıl olsa kiralık, rotasyona girer belki" düşüncesi hakimdi daha çok. Ribery'den sonra bu yöntemle faydalı olan en önemli oyuncu bu sezon CSKA Moskova'dan kiralanan Caner Erkin olacakmış gibi gözüküyor. Son dönemdeki form grafiğiyle dikkat çeken Caner Erkin'i CSKA'dan bonservis opsiyonlu olmak üzere kiralanmıştı bildiğiniz gibi. Galatasaray yönetimi bu minvalde transfer yapmaya devam edecek mi, şimdiden merak ediyorum açıkçası. Ülkemizde transfer piyasasının normalleşmesi adına önemli adımlardan birinin de bu olacağına inanıyorum, Caner'in transferi bu açıdan da önemli. Kazım'ın transferi de gündemdeyken bunu dillendirmek gerek...
6 yorum:
galatasaray yabancı santrofor almamalı bence ama alacaksa da satın alma opsiyonlu kiralık olarak almalı. faydalı olursa kalır -zaten nonda'nın da sözleşmesi bitiyor- olmazsa gider.
A. Makukula transferi de bu tipte olması lazım. Bu örneği atlamana şaşırdım:)
Hakan, kusura bakma. Yorumları telden onayladığım için görmemişim. :-) Katılıyorum ama yazdığına...
serdar eylik te orduspora kiralanmış bu arada yeni gördüm.hakkında hayırlı olsun.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25046331/
Gyan Assamoah için ne dersiniz?Merak ediyorum.Acaba kiralasak ve sezon sonu satın alsak?24 yaşında bu sene 17 maçta 8 gol atmış durumda ligue1'de.Africa uluslar kupasında da 8 gol ile gol krallığında 3. sırada.Sizce faydalı olur mu?Udinese'den Rennes'e €8 milyon'a transfer olmuştu ve bu sene araştırmalarıma göre Rennes uefa'da oynamadı...
Yorum Gönder