Beşiktaş 0-2 Galatasaray | Süper Cinnet
2007 Mayıs’ında, Ali Sami Yen’de ‘sulu derbi’ olarak hatırlanan maçta Galatasaray taraftarının geçirdiği cinnetin bir çıkış noktası vardı ve rakibin Fenerbahçe olmasına indirgenecek bir infial değildi o geceki. Bu akşam oynanan Beşiktaş maçının zıvanadan çıkma sürecine de yüzeysel bakarak ‘tü kaka’ deyip geçmemek, alt okumasını yapmak gerekir diye düşünüyorum ve Beşiktaş taraftarını sahaya atlayacak duruma getirenin çok da ağır tartışmalara yol açmayacak, ortalama bir ofsayt hatası ve birkaç hatalı faul kararı olmadığı kesin gibi. Bu okumayı elbette Beşiktaş’ı çok daha yakından takip eden isimler daha iyi yapacaktır ama Beşiktaşlıların bir sıkışmışlığının olduğu, kulübün gittikçe kötüye gitmesinin ve Demirören sonrası döneme geçişinin etkisinin büyük olduğu belli. Sezon da Beşiktaş adına pratikte bitti, tek makul hedef üçüncülüğü elde edip gereksiz bir baraj maçına mahkum olmamak gibi gözüküyor.
Galatasaray’ı ise bu maçın gerginliğinden ziyade saha içi tarafı daha yakından ilgilendiriyordu. Zaten angarya olarak görülen ya da hissedilen Süper Final’in her an arıza çıkaracak, iş Kadıköy’e uzanacak stresi herkesin üzerinde vardı ve İnönü’den alınacak bir yenilgi işleri epey karıştırırdı. Üstelik tüm oyun planını orta saha presi ve bu bölgede kapılan topların doğru kullanımı üzerine kuran Galatasaray’a bu açıdan en ters gelecek orta saha elemanları da Beşiktaş’ın kadrosunda bulunuyordu. Ne Fenerbahçe’nin, ne Trabzonspor’un orta sahası Galatasaray’ı bozmaya siyah-beyazlılarınki kadar yakın. Bu maçın ilk 10-15 dakikasında da görüldü, takım hücum dahi geliştirmekte zorlandı. İlk 10 dakika Beşiktaş’ın topla oynama yüzdesi yüzde 63 olarak ekrana geldi ve maçta pozisyona en yakın iki deneme de Beşiktaş’a aitti.
İşte bu noktadan sonra maçı Galatasaray’a getiren 30 dakikalık bölüm başladı. Presini doğrudan Beşiktaş savunmasının üzerine kuran, Fernandes gibi takımın en yumuşak ayağına yüzü dönük top aldırmayan Galatasaray presi inanılmaz iş yaptı ve oyun tamamen tersine döndü. Üst üste gelen kornerlerde ise Riera topu doğru yere kesip golü yaratan isim oldu. Elmander’in dönüşünde Melo’nun ofsayt pozisyonunda olduğunun notunu düşelim lakin pozisyonun gelişimi, bir duran topta Galatasaray’ın 9 numarasının bomboş kafa vurması gibi affedilemz savunma hatalarını da es geçmemek gerek. 1-0’ın ardından önce Holosko, ardından Quaresma’yı görmeyip kaleyi deneyen Fernandes 1-1 şansını tepti, bunlar da Beşiktaş adına maçın en net pozisyonlarıydı.
İkinci yarıda Galatasaray’a pozisyon şansı dahi vermeyen bir Beşiktaş vardı ama işin ironik tarafı kendi de pozisyon bulamıyordu. Aslında Beşiktaş’ın İnönü’de baskı kurduğu ilk maç bu değil. Normal sezonda Fenerbahçe karşısında da geriye düştükten sonra Fenerbahçe’ye top göstermeyen, kontra şansı tanımayan Beşiktaş yine üretken olamamış, aradığı pozisyonları bulamamıştı. Senaryo yine benzerdi. Baskı düştüğündeyse 77’de Galatasaray’ın ilk akını geldi, 79’da da Aydın Yılmaz’ın kariyer golü. Maçın futbola benzeyen kısmı da bu dakikada tamamlandı zaten.
Dediğim gibi, Hüseyin Göçek’in toptan maçı elinden kaçırmışlığı ortada, maçı bir yönde katlettiği kanaatine katılmıyorum ama bunu görmemek mümkün değildi. Ernst’in açıkça kendisiyle alay etmesine, Quaresma’nın tribünleri dahi “pozisyon kırmızı” diye bağırtan tekmesine karşı duruş gösterememesi de maçın gidişatından ne kadar etkilendiğini gösteriyordu. Lakin bu cinnetin arkaplanını okumak, bir özeleştiri süreci başlatmak çok daha doğru olur.
Galatasaray bence Kadıköy’e giden süreçteki en zor maçında rakibi tek ayak üstünde yakalamanın da getirisiyle çok iyi iş yaptı, büyük bir avantajı cebine koydu. Süper Final’in son dört maçını anlamsız kılma fırsatı da artık Galatasaray’da. Hafta sonu Fenerbahçe’yi Arena’da yenmek şampiyonluk şarkılarını artık söylemek demek…
7 yorum:
"Zaten Beşiktaş kötü diye ofsayt verilmemeli" gibi bir yazı olmuş sayın blog sahibi. Sonuç gene objetif olamayan bir bakış açısıdır.. Nokta.
Valla helal olsun diyorum, başka bir şey demiyorum. Çok güzel çıkarmışsınız.
Seni turkforum.net ten biliyorum ve takip ediyorum ara sira. Besiktas analizin cok dogru ve bence mac yorumun cok objektif fakat neden bu ulkede kimse besiktasin yillarca hakki yendigini soyleyemiyor. Bu ulkede ne olursa olsun pohpohlanan 2 klup var. Ardindan da arada agzina emzik verilen bir besiktas. Biz yarin bizim lehimize bir hata istemiyoruz,adalet istiyoruz. Siz futbol sevdalilarin da bu konuda biraz daha objektif olmalarini bekliyoruz
H.göçek rezalet bir hakem. Senelerce Gsyi doğramış bir hakemdir. Ama dün naptı ben anlamadım. Yan hakem hatalıydı ama millet sinirini orta hakemden çıkardı. Bunun adı çaresizlikdir. Taraftarı ve futbolcuları sadece hakemle oynadılar. H.göçeğin Gs lehine çaldığı faullerin yüzde doksan beşi doğruyken neyin tepkisi bu ?
Faul yapan herkes hakeme itiraz edip seyirciyi tahrik ediyor. Net faul bide bunlar.
besiktas taraftarinin tepkisinde biraz da mhp'nin secimler oncesi "turkiye'ye iki partili bir sistem getirmeye calisiyorlar" tepkisine benzer bir durum da var. one cikarilan gs-fb rekabetinin kendilerini arka plana ittigini dusunuyorlar, bu da agresif bir tepki olarak yansiyor stadyumda. dogrudur, yanlistir demiyorum. ancak hakemlere gosterilen tepkinin icinde boyle birsey de var. turkiye'nin en saldirgan taraftar gruplarindan birine sahipler. enerjilerini bazen dogru kanalize etseler de, kontrolu kacirmalari an meselesi, dun aksam oldugu gibi.
Merhaba,
Mental Futbol olarak yazilarinizi cok begenerek okudugumuzu soylemek isteriz :) tebrikler.
Adsız, merhaba. TF.net iyiydi, deliler gibi yazıyorduk o zaman :) Dediğini anlıyorum ama bu dünyanın her yerinde böyle, güç önemli faktör. Manchester United için de, Barcelona için de bu böyle. İki takım şu an ‘daha eşit’ olabilir ama Beşiktaş’ın bugünkü durumu tamamen iç sorunlarıyla ilgili. Düşene hakem acımaz, geçen sene Galatasaray’ın ağır doğrandığı çok maçı kimse umursamadı, normaldi de. Bu açıdan şaşırmamak lazım.
Mert, bence hatalı kararlardan çok tansiyonu yönetemedi. Doğru bile olsa elden kaçan maç var, aslında söylemek istediğim daha çok bu.
Mute, bu fikrine katılıyorum ki ilk adsız da benzer bir durumdan şikayet etmiş zaten.
Buğra, teşekkürler…
Yorum Gönder